Başlıktaki bu konu, zaman zaman Ocak Medya’daki köşesinde ‘Adil Düzen’ üzerine yazılar yazan Sinan Eskicioğlu tarafından ele alındı. İki hafta kadar önce, “Mediation / Arabuluculuk ve düşündürdükleri” başlıklı yazısında bu konu yani bizim elli senedir Adil Düzen çalışmaları çerçevesinde ele aldığımız ‘Hakemlik Sistemi’ üzerinde durmuş.
Meğer arabuluculuk yani bizdeki hakemlik sistemi son zamanlarda başta Almanya olmak üzere Avrupa’da yaygınlaşmaya başlamış. Alternatif uyuşmazlık çözümü diye de isimlendiriliyormuş. Özellikle okullarda daha yaygın olsa da, toplumun diğer kesimlerinde de yaygınlaşmaya başlamış. Yazarımız Almanya merkezli uygulamaları anlatıyor. Onları geçiyor ve sizleri yazının ‘Adil Düzen’ açısından bizleri ilgilendiren bölümü ile baş başa bırakıyorum.
“Peki, bizde durum nedir?
Arabuluculuk (hakemlik sistemi) ülkemiz için de faydalı olmaz mı? Hukuk davalarının sayısını azaltma gibi bir işlevi olsa bile, bu bence yeterlidir. Biraz araştırdım ve ülkemizde bu yöntem kâğıt üzerinde uygulanmakta. Bununla ilgili bir kurum da var, ‘Kamu Denetçiliği Kurumu’. Bir başka isimle de Ombudsman. Bu kelime nereden geliyor biliyor musunuz? Ombudsman, İsveççe ‘arabulucu’ demek. Kelimenin kökeni İsveç. Ombudsmanlık, İsveç’te anayasal bir kurum ve ne zamandan beri biliyor musunuz? 1713 yılından beri. Ve 1809 yılında İsveç Anayasası’na girerek anayasal bir kurum olma özelliğine kavuşuyor. Avrupa’nın bunu tanıması da 1950’li yıllara dayanıyor. İsveç nereden bulmuş, onun bilgisini de vereyim sizleri daha da şaşırtayım. İsveç kralı XII. Charles, 1709 yılında Ruslara yeniliyor ve Osmanlı’ya sığınıyor. Edirne’de yaşadığı kısa dönemde Osmanlı hukuk sistemini inceliyor, Kadılık hakkında bilgi ediniyor ve ‘Hakemlik Sistemi’ni gözlemliyor. Sonra ülkesine dönünce de, ombudsman olarak birisini atıyor ve bu yapıyı İsveç’e taşıyor. AB Ombudsmanları (Nikiforos, Jean Paul Delevoye) ve İsveç Parlamento Ombudsmanı, bu sistemin Osmanlı’daki bir kuruma dayandığını da zaten ifade etmişler. Bu gibi birçok güzellikleri, sistem araştırmalarını, sistem denemelerini gördükçe aklıma hep aynı soru geliyor: ‘Adil Düzen’ adı verilen sistem denemesi, gün gelip Avrupa tarafından uygulanmaya başlanınca mı değerli olacak?!.
Mediation/Arabuluculuk konusunu incelemeye devam ettikçe, kendimi sanki Adil Düzen çalışmasındaki ‘Hakemlik Sistemi’ni okuyor gibi hissettim. Devletlerin atadığı hâkimler, mahkemelerde görev yaparlar ve önlerine gelen duruşmaları sonlandırırlar. Bunlardan farklı olarak ‘seçilmiş hakemlik uygulaması’ adı verilen ‘hakemlik sistemi’ ile taraflar mahkemeye gitmeden, tarafların seçtiği hakemler aracılığıyla, problem olan anlaşmazlık konularını çözerler.
Hakemlik Sistemi konusu, Adil Düzen çalışması içerisinde yaklaşık elli yıldan beri dile getirilmekte.
‘Adil Düzen’ deyince, İslamcıları, belli partileri anlayanlar, objektif bakış açısından uzaklaşarak konuyu irdeledikleri için, bu güzel ve özgün fikirler toplumda yayılmıyor. Sonra da birileri çıkıp İslam hakkında ahkâm kesince de, kelimenin tam anlamıyla ‘pes’ diyorsunuz.
Adil Düzen’in ne sunduğunu, nelere önem verdiğini, nasıl bir hayat tarzı örneklendirdiğini az çok biliyorum. Ve orada anlatılanların ya da verilen örneklerin, Avrupa’da yaşanmaya çalışıldığını da müşahede edince, üzülüyorum. Örnekleri (önceki ilgili yazılarımda) size vermiştim. New York Ithaca, Fransa, İngiltere, Almanya…
Mediation/Arabuluculuk/Hakemlik Sistemi, Avrupa’da topluma yayılmaya çalışılırken, ceviz kabuğunu doldurmayacak konuları tartışan Müslümanlar, hala daha Adil Düzen’in ne demeye çalıştığından bihaberler. Ve sonra da kalkıp, İslam hakkında bilmiş bilmiş konuşup, insanları da kandırmaya çalışanlar yok mu?.. İkinci kere ‘pes’…
Bugün dincilik yapanlar prim yapıyor, fikirler değil. Böyle olunca da, geri kalmaya mahkûm olan İslam dünyası…
Müslümanım diyenler, dincilik yapmayı bırakıp, samimi olarak ‘İslam nedir’ diye okumaya, araştırmaya başladıkları zaman, hayat çok farklı hale gelecek…”