Kur’an’dan önce Allah melekleri görevlendirir, onlar Allah’ın gösterdiği insana gelir ve ona Allah’ın mesajını getirirlerdi. Onlar da mucizelerini halka gösterir, halk da mucizeye bakarak ona inanır, getirdiği kitabın da ilâhi kaynaklı olduğuna kani olurlardı.
Dikkat edersek, burada peygamber mucize gösteriyor. Halk peygambere inanıyor. Kitaba peygambere inandığı için inanmaktadır.
Kur’an’ın ve Hazreti Muhammed’in durumu farklıdır. Cebrail geliyor ve Hazreti Muhammed’e Kur’an’ı okuyordu. Hazreti Muhammed de insanlara okuyordu. Çevredekiler okuduklarını yazıyorlardı. Hazreti Muhammed okur-yazar olmadığı için kendisi yazmıyordu bile. Gelen sahifelerde Allah’ın bir olduğu, insanların O’nun kulları olduğu, ondan başkasına kulluk edemeyecekleri anlatılıyordu.
Kur’an Mekkelilerin işlerini bozmuyordu ama inanışlarını allak bullak ediyordu. Tanrı tek idi ama Mekke’de her kabilenin bir de özel mabudu vardı, onlara göre kabileleri o mabutlar korurlardı. Kâbe’nin içine konmuş olan ve bunları temsil eden putlar vardı. Tüm Arap halkı gelip kendilerinin mabuduna ibadet ederdi.
Kur’an işte bunu reddediyordu.
Kur’an kız çocuklarını diri diri gömmeyi de şiddetle reddediyordu.
İşte…
Mekkeliler başta olmak üzere Arapları rahatsız eden bu idi. Şiddetli bir şekilde karşı çıkıyorlar ama bir türlü Hazreti Muhammed’i susturamıyorlar. Kur’an da bunları o kadar etkili bir şekilde anlatıyordu ki insanlar zevkle dinliyorlardı.
Hazreti Muhammed bir mucize göstermedi, sadece Kur’an okudu.
Kur’an’a Mekke’de inandılar, Medine’de inandılar.
Arap devleti ilk defa kuruldu.
Arap devletini kurmak basit bir olay değildir. Biz cumhuriyeti kurduk ama bütün müesseseleri Osmanlılardan devraldık. Oysa Hazreti Muhammed Arap devletini kurduğu zaman önce yazılı bir hukuk yoktu, hattâ kitap yoktu. Tüm yazılı eser 600 satırlık Arap şiirleri, bir de tüccarların hesap sahifeleri idi. Başkan yoktu, hâkim yoktu, polis yoktu, jandarma yoktu, vergi yoktu, herhangi bir teşkilat yoktu. Tüm Arabistan devlet öncesi düzeni yaşıyordu. İşte, Hazreti Muhammed bilinen bir devleti kurmadı, devleti Araplara öğretti.
Kur’an sayesinde on sene içinde Arabistan devlet aşamasına geçti. Bir asır içinde süper güç oldu. Yetmedi, iki üç asır sonra insanlığa yepyeni bir uygarlık getirdi. Tümevarım yolunu öğretti. Serbest sözleşme yönetimini öğretti. Bugünkü Avrupa uygarlığı İslâm uygarlığı ile Hıristiyanlığın sentezinden doğmuştur.
Demek ki;
Kur’an’dan önce mucize peygamberlerin olmuştur.
Kur’an’dan sonra mucize Kur’an olmuştur.
Araplar önce Hazreti Muhammed’e sonra Kur’an’a değil, önce Kur’an’a sonra Hazreti Muhammed’e inandılar. Böylece kıyamete kadar sürecek KUR’AN MUCİZESİ ortaya çıktı.
Evet…
Kur’an’ı incelediğimiz zaman onun ilâhi söz olduğu çok kolaylıkla anlaşılacaktır.
O HALDE İNSANLIK BUGÜN NE YAPMALIDIR?
Önce Kur’an’ın Allah sözü olup olmadığını müsbet ilim metotları ile incelemelidir.
Bu kitap Hazreti Muhammed’in sözleri ise onu ortaya koymalıdır.
Bu kitap gerçekten Allah’ın sözleri ise onu müsbet ilimle ortaya koymalıdır.
Ben şahsen kendim için bu araştırmayı yaptım ve Kur’an’ın Allah sözü olduğunu ilmen ispat ettim ve o sebeple ben ona inanıyorum. 250 sahifelik KUR’AN MUCİZELERİ kitabını tamamladım. Reşat Nuri Erol kitabı redakte etti. Bazı matematik kısımlar henüz redakte edilmediği için kitap şimdilik basılamıyor.
İnsanlık şimdi ilim adamlarını çıkarıp KUR’AN MUCİZELERİ kitabını iddia kitabı kabul ederek kararını vermelidir. Sonunda bir başhakem seçilmelidir. O şehadet edecektir. Evet, Kur’an’ın Allah’ın kitabı olduğu müsbet ilimle ortaya konmalı, deliller tartışılmalıdır.
Ondan sonra insanlığın yapacağı iş Kur’an’ın Allah kelamı olduğu belirlendikten sonra onun getirdiği şeriatın uygulama örnekleri verilmelidir. Bunun için ondan hükümler çıkarmak ve çağımızın sorunlarını çözecek çözümler üretmek gerekmektedir.
İşte…
Bizim “MÜÇTEHİT YETİŞME MERKEZİ” dediğimiz şey Kur’an’a göre üretimi maksimize edecek işletmeleri kuracak insanları yetiştirmektir.
İlâhi kitaplara inanan herkese düşen görev budur. Bugün bunlar beş gruptur; Tevrat ehli, İncil ehli, Kur’an ehli, doğu dinleri Budizm ve Hindi dinleri ehli. Kur’an’ın Allah’ın sözü olduğu sabit olunca bu kitapların da ilâhi olduğu sabit olur. Çünkü Kur’an bunları tasdik etmekte ve teyit etmektedir.
Kur’an’ın Allah kitabı olduğuna inananların ise bir gün bile kaybetmeden o kitabın bize ne dediklerini araştıracak “MÜÇTEHİT YETİŞME MERKEZİ”ne katılmaları gerekmektedir. Bu onlara farzdır.
Tebşir ediyoruz, çünkü başaracağız.
İnzar ediyoruz, çünkü katılmayanlar helak olacaklar.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92