“İstikamet yine Millî Görüş ve Adil Düzen olmalı” başlıklı önceki yazımda yazacaklarımı ve aktaracaklarımı yazıp aktardım ve en sonunda ne dedim? “İstikamet yine Millî Görüş ve Adil Düzen ile Adil Ekonomik Düzen olmalı…” İstikamet yazılarına devam edecektim ama yine Sinan Eskicioğlu’nun Erbakan Hocamızdan ve Adil Düzen’den söz eden bugünkü (15.01.2019) yazısına yakalandım ama bu da bir istikamet yazısı… Merhum Profesör Osman abimizin mahdumu Sinan kardeşimiz, yine bizim içimizde hep ukde gibi duran ve söylemek/yazmak isteyip de yazamadıklarımızı yazmış; ilgili kısımları okuyalım:
“Hayat o kadar enteresan ki, insan anlamakta ya da zihnine bazı şeyleri oturtmakta zorluk çekiyor… / Son yıllarda olaylar, gelişmeler çok garip hâl aldı. Ortalık toz bulutu adeta. El yordamıyla yön bulmaya çalışıyor insanlar. Bu yüzden de, nerede kümelenme çoksa, oraya doğru yöneliyorlar. / Yerel seçimler yaklaştıkça, gariplikler daha da artar oldu. Konda’nın araştırması, toplumun nasıl toz bulutu içinde bir oraya, bir buraya savrulduğunu da gösterdi. / Sokak diliyle olacak ama hani bir tabir vardır ya: ‘Doğan görünümlü şahin’. Bakıyorsunuz Doğan görünüyor ama kâğıtlarına bakınca, araç aslında şahin, bazen şahin bile değil, murat 131. / Toplumda insanların durumu da böyle. / Dindar görünümlü inançsız, / İnançsız görünümlü iman sahibi, / Örtülü ama açık bile daha masum, / Örtülü ama içkili mekânlarda, bir de onun üzerine suç duyurusu kuyruğunda… (...) Eskiden beri AK Parti kadroları için ağızlarına geleni sayan, liberal görünümlerinden zerre kadar ödün vermeyip AK Parti kadrolarının dindarlıklarına her şeyi söyleyen akademisyen-yorumcular, İzmir, İstanbul ve Ankara gazetecileri ve her partide rant peşinde koşmuş ve bugün de AK Parti ile rant elde etmeye çalışanlar… / İnsanın gerçekten aklı duruyor. / İş ve makam sahibi olmak için yaranmacılık yapan yeni bitme tipler de işin cabası. Genç oldukları için sesleri çok çıkıyor, tecrübe de olmayınca, kelimenin anlamıyla değil de, bağırmayla haklı olduklarını sanıyorlar.
Rahmetli Erbakan’ın bir sözü vardı: ‘Yaaa, biz sizin geçmişinizi biliriz’.
Bu adamlar ne zaman bu kadar AK Parti sempatizanı, yok hatta militanı oldular… Ve öyle ki, taaa eskiden beri AK Partili olanları da, eleştiriyor diye aforoz da ediyorlar. Bakın hele.
Bir diğer örnek ise Yeni Asır’da yazılar kaleme alan ve şimdi iktidara yakın bir gazeteye geçen bir başka gazeteci. 2010 yılında bir yazısında, ‘bu kadar seçimin faturasını millet ödüyor’ diyerek, o zaman ki AK Parti iktidarına yüklenen bu gazeteci, bugün TV programlarında AK Parti için, bir o konuşmacıya, bir bu konuşmacıya çıkışmakta. Fesübhenallah. Ya ne günlere geldik. / Son örnek de, hepinizin de yakından tanıdığı Hayreddin Karaman Hoca’dan. Hayreddin hoca, 13 Ocak Pazar günü, ‘İktidarı eleştirmek’ diye bir yazı kaleme aldı ve şunu ifade etti: ‘Eğer eleştirene göre iktidar liyakatini kaybetmişse, yerini bir başka siyasi kadroya terk etmesi gerekiyorsa, doğrusunu ve daha iyisini yapabilecek böyle bir kadro da varsa iktidarı yıpratacak ve muhalefetin eline koz verecek ölçüde de olsa eleştiri yapılmalıdır. Eğer bu şartlar mevcut değilse, mevcut eksiklere ve kusurlara rağmen iktidarın devamı gerekiyorsa bu takdirde eleştiri, iktidarı zayıflatıp düşürecek, daha beterine fırsat verecek ölçüde olmamak gerekir.’ / Bu şartlar mevcut değilse ifadesiyle hoca, hâlâ daha şartların yeterli olmadığını vurgulamış. 16 yıllık iktidarda olma, devletin bütün kurumlarında etkin olma ve bu kadar oya rağmen bu neyin yeterli olmaması?
Bir de benim anlamadığım konu da şu: Erbakan Hoca Adil Düzen’i anlatıp, ‘Yeniden Millî Kalkınma’ dediği zamanlarda, Hayreddin Karaman hoca ve ekibi, ‘İmam-Hatipleri siyasallaştırıyorsunuz’ demişlerdi. O zaman siyasallaşma tehlikesiyle karşı karşıya olan bu okullar, bugün böyle bir tehlikeyle karşı karşıya değil mi acaba? / O zamanlar, Erbakan Hoca için fazlasıyla ve abartılı temkinli davrananlar, bugün ne kadar da rahat olup, bu kadar hoşgörülü hale geldiler. Çok enteresan… / Aslında olması gereken, değerli bir otorite olarak sizin gibi bir İslam hukukçusunun, yanlışlıkları söylemesi ve uyarması ve ayrıca eleştirerek daha iyi olması için ikaz etmesidir…”
Yazının başı, ortası ve bundan sonrası uzun ama benim yerim bu kadar; anlayana yeter!