Karar’dan Yıldıray Oğur’un “Ey müminler TL’ye dönün” başlıklı bugünkü (27.08.2018) yazısı, on gündür yazı yazmaya hazırlandığım Dolar konusunda, mevcut gazetelerde en dikkatimi çeken yazı oldu; okumanızı tavsiye ederim. Hatırlatması şöyle.
Diyanet’in merkezden hazırlayıp (geçen Cuma günü) bütün camilere gönderdiği hutbede müminler “ekonomik saldırı”ya karşı koymaya çağrılmaktaydı:
“Aziz milletimiz, dün en ağır şartlara rağmen yedi düveli dize getirdiği gibi, bugün de feraseti ve Allah’ın inayetiyle hainlere geçit vermeyecektir. Dün 15 Temmuz işgal girişimine göğsünü siper ettiği gibi, bugün de ekonomik ve teknolojik her türlü saldırıya korkusuzca karşı koymasını bilecektir. Nihayetinde hak ile bâtıl arasındaki savaşın adı, zamanı, zemini ve şartları değişmiş olsa da değişmeyen tek bir gerçek vardır ki, o da; ‘Ey iman edenler! Eğer siz Allah’ın dinine yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz’ ilâhî fermanıdır... Maddi varlığımıza, manevi değerlerimize, el emeğimize, ürünümüze, yavrularımızın yarınlarına sahip çıkalım. Tutumlu olmaya, sade ve mutedil harcamaya, israftan uzak durmaya her zamankinden fazla özen gösterelim.”
Dolar-TL savaşından ya da Dolar’ın TL’ye saldırısından söz edeceğiz, konumuz bu. On gün önce 479 sayılı haftalık Adil Düzen Dergisi’nde Dolar dalgalanmaları vesilesiyle yazılanlara bakalım. Önce TEŞHİS ile başlayalım.
Helak olmak için mi?
Ne kadar ilginç bir ülkede yaşıyoruz. Dolar 2-3 gün içinde 7 TL oluyor, ülke batıyor. Sonra 2-3 gün içinde ine çıka 6 TL oluyor, ülke kurtuluyor.
Hâlâ onların ekonomisi üzerinden cebelleşiyorlar. Hâlâ Kur’an ne diyor demiyorlar. Hâlâ bu durum bize Allah’tan bir uyarıdır, Allah’ın istediği ekonomik düzeni kuralım, sahte Dolar ve faiz üzerinden ekonomik oyunlar oynamayalım demiyorlar. Onların ekonomik saldırısını azıcık yavaşlayınca zafer kazandık havalarına giriyorlar.
Bir şey değişmiş değil maalesef.
Hâlâ her şeyi dışardan alıyoruz. Hâlâ sertifikalı buğday adı altında halkın sağlını rezil eden ve insanları hasta eden buğdayları zorla ektiriyorsunuz. Hâlâ besicilik adı altında insanları zehirleyen etleri, zehirli ithal etleri halka yedirip hasta ediyor ve sonra da devasa hastaneler yaparak başarılı olduğunuzu zannediyorsunuz. Hâlâ faizli bankalar güçlü. Hâlâ insanlar faiz ve borç altında eziliyor. Hâlâ kimse üretmek istemiyor. Hâlâ herkes yatarak maaş almak derdinde.
Bu şekilde neyi düzeltmiş olacaksınız? Onların ekonomik oyunları ile birkaç yavaşlatma yapınca başarılı olacağınızı mı sanıyorsunuz? Ekonominizi dayandırdığınız Dolar onlara ait değil mi? Faiz ise onların en mükemmel bir şekilde uzmanlaştığı alan değil mi? Onlarla bu alanda mı mücadele edeceksiniz? Niçin Kur’an’a kulak vermiyorsunuz, niçin Akevler’in çığlıklarına kulaklarınızı tıkıyorsunuz?Helak olmak için mi? (Lütfi Hocaoğlu)
Bu kadar TEŞHİS ve uyarı bile yeterli olabilir ama her nedense bir türlü olmuyor!
Üstad’ın aynı dergideki TEŞHİS reçeteleri ile devam edelim…
Dolar savaşı
Yalnız Dolar pahalanmıyor, tüm paralar TL karşısında değer kazanıyor.
- a) Buna Türkiye’deki enflasyon sebep olabilir. Bizim kanaatimiz budur.
- b) Türk Lirası olan Türk borsa oyuncularının oyunu olabilir. Biraz sonra biter.
- c) Türk Lirası’nı stok etmiş Sermaye şimdi Dolar’ı satın alıp ülkeyi terk edebilir.
- d) Dolar olarak krediyi geri çekebilir. Yeni kredi açmayabilir.
Halk Dolar’da daha fazla kâr görür, bankadan TL mevduatını çeker, Dolar satın alır. Bankalar da Dolar’ı stok eder veya transfer eder. Faizi artırmak ancak bu şartlarda işe yarar.
Eskiden Dolar yurt dışında tek para idi. Elçilere maaş ödenemiyordu. Bugün Dolar tekelini kaybetti. Bu sebepledir ki Dolar’ın fevri yükselmesi Türk ekonomisini krize sokmuyor.
Türkiye Dolar ile uğraşmamalıdır. Kendi işine bakmalıdır.
(Üstadın aynı dergideki TEŞHİS ve TEDAVİ reçeteleri ile devam edeceğiz…)