http://www.ocakmedya.com/genel/2018/08/06/asiri-sicaklar-ve-yeni-trend-mehrgenerationenhaus/http://www.ocakmedya.com/genel/2018/08/06/asiri-sicaklar-ve-yeni-trend-mehrgenerationenhaus/http://www.ocakmedya.com/genel/2018/08/06/asiri-sicaklar-ve-yeni-trend-mehrgenerationenhaus/http://www.ocakmedya.com/genel/2018/08/06/asiri-sicaklar-ve-yeni-trend-mehrgenerationenhaus/http://www.ocakmedya.com/genel/2018/08/06/asiri-sicaklar-ve-yeni-trend-mehrgenerationenhaus/‘Avrupa’da aşırı sıcaklar yaşamı olumsuz etkiliyor’ standart duyduğumuz bir haber cümlesidir. Bu cümle hepinizin zihninde eminim yer etmiştir. İşte bizler bunu son günlerde gerçekten yaşamaya başladık. Almanya’da 40 derecelere varan sıcaklar, İspanya ve Portekiz’de 50 derecelere varmış durumda. Almanya’da Türkiye’de olduğu gibi aşırı sıcaklar her zaman olmadığı için binaların ve işyerlerinin klima ile donatılması yaygın bir durum değil. Bundan dolayı da aşırı sıcakların olması hayatı gerçekten olumsuz etkilemekte.
Aşırı sıcaklar sadece Avrupa’nın sorunu değil.
Geleceğimiz açısından endişe veren bir durum. Çocuklarımızı, torunlarımızı düşünüyorsak bu konunun üzerine eğilmemiz gerekiyor.
Habertürk TV’de Fatih Altaylı’nın hazırlayıp sunduğu programda da aynı konu ele alındığı için biraz kulak kabarttım. Sebepleri ve alınması gereken tedbirler üzerine de eğildiler. Aşırı sıcakların ilerlememesi ve dünyamızın normal kalabilmesi için çözüm önerilerini harfiyyen uygulamak dünyamız için çok önemli.
- Reklam -
Bu problem aslında hepimizin problemi olmalı.
Futboldan, siyasetten, Türkiye-ABD atışmasından, TRT Çocuk’da gösterilen filmdeki sahneden, #metwo, #weallerdogan etiketlerinden bile çok önemli.
Evet, farkındayım. Birçoğunuza garip geliyor ve kabul etmek istemiyorsunuz.
Dünyanın geldiği bu noktada insanların topyekün olarak çözümleri uygulamaları gerekiyor. Dünyamız için gerekli olan tedbirleri sadece belli ülkelerdeki insanların önemsemesi ve yerine getirmesi yeterli değil. Belki bugün Türkiye’de yaşayan insanlar, sıcağa alışkın oldukları ve tehlike görmedikleri için önemsemeyebilirler ama aşırı sıcak dalgası farklı risklerle Türkiye’de de yaşanacak.
Peki neler yapabiliriz?
Araç kullanımı, tüketim, yiyecek, giyim-kuşam alışkanlıklarımızı tekrar gözden geçirmeliyiz.
Belediyecilik ve şehirleşme planlarımızın tekrar ele alınması ve geleceğe yönelik tekrar çizilmesi gerekiyor.
Fatih Altaylı’nın programında ele alınan çözümleri dinlediğimde bana çok tanıdık geldi.
Birincisi, Almanya’dan tanıdık geldi.
İkincisi de, semt kooperatiflerini sürekli dile getiren yazılardan dolayı tanıdık geldi.
Almanya’daki yeni hayat anlayışlarını arada sizlerle de paylaşıyorum. Umweltfestival ve Çevrecilik, Stolpersteine, Ücretsiz Toplu Taşıma, Yeni Trend: Zero Waste gibi konuları sizlere duyurmuştum.
Almanya’da trend olan yeni tarzlar genelde gençler tarafından benimseniyor ve hayatın içinde uygulanıyor. Bunların hepsi de daha yaşanabilir bir dünya için olan yeni trendler.
Araç almak yerine araç paylaşım platformları,
İkinci el giyecek kullanma alışkanlığının yaygınlaşması,
Plastik ve plastik olmayan poşetlerin alternatifi için kendi kaplarında alışveriş,
Regional (Bölgesel) sebze-meyvelerin ve gıdaların tüketimi,
Perma tarımın yaygınlaştırılması,
Seri üretim (Massenproduktion-mass production). ürünü olan gıdaları tüketmeyi azaltma,
Seri üretimden çıkan et ürünlerini yememek için et tüketimini en aza indirme gibi.
Bugün de yeni bir trendden bahsedeceğim.
Mehrgenerationenhaus.
Çoklu nesil evleri diyebiliriz. Büyük bir binada ya da evde birçok farklı neslin bir arada yaşaması projesi.
Akraba ve tanıdık olmayan birçok neslin ‘komün’ tarzda aynı binada hayatlarını devam ettirmesi. Bu proje Aile-Gençlik-Kadın ve Sosyal İşler Bakanlığı’nın desteklediği yeni bir çalışma. Her türlü açıdan destekleniyor.
Amaçları şunlar:
Evde kalan farklı jenerasyonların iletişimini kuvvetlendirmek, sivil katılımı ve paylaşımı arttırmak, şehirsel-bölgesel merkezlerde kültürel nabzı arttırmak, tüketimi aza indirip verimi arttırmak, katılımcıların sahip olduğu çocukların daha sosyal çevrede yetişmesi, yaşı ileri olanların sosyal çevrede kalarak sosyalleşmeleri ile bunama sorunlarını aşmaları.
Yalnız yaşayan birçok insan evlerini satarak bu ‘çoklu nesil evleri’ne yerleşmekteler.
İsteğe göre bir ya da iki oda sahibi olunabiliyor. Ayrıca genele hitap eden toplanma odaları da kullanıma açık. Bahçe çalışmaları da ortaklaşa yapılarak büyük ailenin faydaları da sağlanıyor.
Ayrıca elde edilecek faydalar:
Tüketimin aza indirilmesi (ev gereçleri, otomobiller, elektrik, gıda gibi kalemlerde israfın önlenmesi)
Bahçelerdeki ekim ile yöresel ürünlerin desteklenmesi ve tüketilmesi,
Nesiller arası bilgi akışının sağlanması ve hızlandırılması gibi.
Bu projeler belki bugün Türkiye için çok büyük ihtiyaç değil ama on yada yirmi yıl sonra ülkemizde de bu projelerin sayısı artacak.
Bu yeni trend bana çocukluğumu da hatırlattı. Aynı olmasa da, benzer ortak faaliyetlerin olduğu bir sitede yetiştiğim için birçok faydalarını tecrübe etmiştim.
İkincisi semt kooperatifleri demiştim. Benim yetiştiğim site de aslında semt kooperatiflerinin ilkiydi.
Semt kooperatifleri tezini sürekli kaleme alan düşünürlerimiz var ama toplumumuz ne kadar önemsiyor, bu konuda şüpheliyim. Belki çok idealist geliyor, belki çok din tabanlı geliyor, belki de insanlarımız anlamak için okumuyorlar bile.
Ancak Almanya’da olabilirliğini gördükçe açıkcası ben daha çok önemsiyorum. Türkiye’de de ‘mantıklı bir proje, yaşama geçirmek lazım’ denmesi için sanırım çeyrek asır geçmesi gerekecek.
Ya da Türkiye’de ‘semt kooperatifleri’ tezini sunanların Almanya-Avrupa’ya gelip, hayata geçirmeleri gerekiyor. Böylece kaynağı Avrupa olacak ve çok daha değerli olacak….
Sevgi ve Bilgiyle kalın.
NOT:
YAZIDAKİ SİTE "AKEVLER (İZMİR) SİTESİ"DİR.