Sistem yazılarına devam edeceğiz ama -söz verdiğim üzere- bugün sırada yine Adil Düzen İlmihali var… Sinan Eskicioğlu Cuma günleri ilmihal yazıları yazmaya devam ediyor, bu haftaki başlığı şöyle: “Adil Düzen İlmihali: Hayatın içinde, abartısız, ayakları yere basan bir ilmihal”. Yazı uzunca, bu köşenin müsaadesi nispetinde bir özet yapmış olacağım.
Adil Düzen İlmihali’nin yine benzerlerinden farklarını ifade ile başlamış, yazar: “1) Öbür dünya endeksli din (İslam) anlayışı yerine, bu dünya endeksli din anlayışı ile İslam’a bakar. 2) Daha Müslüman, daha dindar ve daha ibadetvari bir hayat yerine, İslam’ın sistem olarak yaşanması yolunda Müslümanların neler yapmaları gerektiğini ve bu yolda giderken de ‘kendi içtihatlarıyla’ kendi İslam anlayışlarını oluşturmalarını hedefler. 3) Mutlak Varlık olan Rabb’in ihtiyacı varmış gibi ele alınan ibadetler mantığı yerine, esasında dünyada-hayatta yaşayan insanların ihtiyacı olan İslam’a inanılır ve buna göre İslam anlaşılmaya çalışılır. 4) İslam’ı ve mutlak yaratıcı Rabb’i savunma mantığıyla değil, Hz. Peygamber’in dedesi Abdülmuttalib’in düşünce tarzıyla, ‘İslam’ı ve Kur’an’ı koruyacak olan Rabb’in ta kendisidir, bizim için Kur’an’ı anlamak ve yaşamaya çalışmak önemlidir’ mantığı ile hareket edilir.” Devam edelim…
“İlmihaller, Müslümanlara dini yaşamada kolaylıklar sağlamak için vardır. Esas hedefleri de budur: Kolaylıklar sağlamak. Yüzyıllardan beri ilmihaller bunun için yazılması gereken eserler olmalıydı. Ancak böyle olmadığını görüyoruz. / Nasıl anlıyoruz? / Müslümanların durumlarına baktığımızda bunu hepimiz gözlemliyoruz aslında. Ama açıkça ifade etmiyoruz ya da etmek istemiyoruz. / Aklımıza iki soru geliyor: / Bir, İslam dinine inandığını söyleyen bu Müslümanlar bir şeyleri ters mi yapıyorlar? / İki, Müslümanların inandığı İslam dininde bir problem mi var?
“İslam, son gelen ekmel din (sistem) ise. Demek ki Müslümanlarda bir sorun var.
Peki, Müslümanlarda neden sorun var? / Hz. Muhammed (sav) zamanında ve sonrasında Müslümanların ilmihallere ihtiyaçları yoktu. / Müslümanlar ne zaman ki, İslam’ı kullanmaya (ausnutzen/exploit) başladılar, işte o zaman ilmihallere ihtiyaç duymaya başladılar. / İslam’ın ne olduğunu kaynaklarından öğrenip, hayatlarında yaşamak yerine; yaşanan hayatta istedikleri şeyleri İslam kılıfına uydurmak istediler. Böylece Kur’an’dan istedikleri cevapları sunan sorular yöneltmeye başladılar. / Müslümanlar, İslam’ın sunduğu tavsiyelere uymaya gayret etmeyi bırakıp; İslam’ı gösteriş, hırs, güç, son dinle övünme gibi bir basamak görmeye başladıklarında ilmihallere ihtiyaç duydular. / En basit olarak şöyle soralım: / İnsan öldükten sonra hesaba çekildiğinde, İslam’ı nasıl yaşadın diye sorulduğunda, verilecek cevaplar şöyle olacaktır: Şu hocanın, bu hocanın dediğine uydum. Allah o kişilere, senin aklın yok muydu da o kişilere uydun diye sorduğunda, bu kişiler, anlayamadığım için onlara uydum, diyecektir. Ancak Allah ayetlerinde açıkça ifade ediyor: Siz hiç aklınızı kullanmaz mısınız, siz hiç düşünmez misiniz? / Müslümanlar, kendilerini aldattıkları gibi, Mutlak Yaratıcı Rabb’i de kandırmaya çalıştılar. İşte bu kandırmaya çalışmanın başlamasıyla Müslümanlar ilmihallere ihtiyaç duymaya başladılar. / Müslümanlar bu duruma düşünce de, İslam hakkında eserler yazanlar, ilmihaller oluşturanlar da, kendi anladıkları gibi-kendi istekleri gibi ilmihaller meydana getirdiler. Bunlar kimi zaman yaşanan çağda devletin istek ve arzuları doğrultusunda oldu, kimi zaman da dini cemaat ve grupların istek ve arzuları doğrultusunda... / İslam hakkında yazılar yazanlar İslam’ın önemini ve farklı olduğunu sunarlarken hep başka dinleri ve başka dinden olanları ayrıştırarak bunu anlatmaya çalışmıştılar. Onların yanlışlarını vurguladıkça, sandılar ki İslam’ın kalitesi daha iyi anlaşılacak. / Ancak çok önemli olan bir maddeyi hep atlamışlardır. / Kur’an bütün insanlık için gönderilmiştir. / Hz. Muhammed (sav) Veda Hutbesi’nde ‘Ey insanlar…’ diye hitap etmiştir…” Yazının son kısmı ile devam edelim...
“Adil Düzen İlmihali, İslam’ı Müslümanların tapulu malı olmadığının bilinciyle inceler ve anlamaya çalışır. / Adil Düzen İlmihali, Müslümanların daha dindar-daha katı-daha bağnaz olmaları için değil; Müslümanların ve diğer insanların normali-doğalı-İslam’ın tavsiye ettiklerini abartmadan yaşamaları içindir. / Sadece Müslümanları coşturmak için kaleme alınan ilmihallerden farklıdır. Bundan dolayı salih ameller sadece Müslümanlar için değil, bütün insanlar için vardır bilinciyle konuya yaklaşır. / Unutmayalım ki, İslam’ın prensipleri kimsenin tapulu malı değildir.”