PKK meşrulaştı – 23.10.2009
ERGENEKON davasının dünkü duruşması sırasında, Cumhuriyet Savcısının ve Yargıçların, orada tutuklu meslektaşımız Mustafa Balbay'la göz göze gelip gelmediklerini doğrusu çok merak ediyoruz. Bunu, duruşmaya katılan ve sadece “aydın bir Atatürkçü” olan öteki sanıklar için de sorulmuş sayabilirsiniz.
Acaba içleri cız etmedi mi?
Öyle ya... Onlarda da vicdan var.
Savcı ve Yargıçlar eğer televizyon izledilerse veya gazete okudularsa eminiz, iki yıl önce Dağlıca'daki askeri karakolumuza baskın yapılmasının yıldönümünde yaşananları görüp en azından biraz düşünmüşlerdir.
Anımsayacağınız gibi 250-300 PKK'lı tarafından yapılan o baskında 12 askerimiz şehit olmuş, 16'sı yaralanmış, 8'i de esir düşmüştü.
Habur'dan, üzerlerinde PKK üniforması olduğu halde üstelik zafer işareti yaparak Türkiye'ye giren -belki de Dağlıca baskınına katılmış- PKK'lıların yargı huzuruna çıktıktan 10-15 dakika sonra “Suçunuz yok, serbestsiniz” denerek salıverilmeleri herkes için yeterince ders teşkil etmeli.
Resmen “Biz PKK'lıyız. Pişmanlık filan da ifade etmiyoruz. Önderimiz çağırdı geldik” diyenlere, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı başta olmak üzere,
Şırnak Valisi dahil tüm devlet görevlilerinin “kahraman” muamelesi yapmasına bakınca doğrusu Başbakan Tayyip Erdoğan'ın şimdi neden şikâyet ettiğini anlayamıyoruz.
Cumhurbaşkanı'nı bile -gerekirse- huzuruna çağırma hak ve yetkisine sahip olan “mahkeme”yi, düne kadar “terörist” dediğiniz insanların ayağına gönderen bugünkü siyasi iktidar değil mi?
Onlara “yalan ifade” verdirip salıvermek için her türlü tertibi yapan bugünkü siyasi iktidar değil mi?
Bu ülkede “yargının bağımsız olmadığını” inkâr edilmez kanıtlarla ortaya koyan bugünkü siyasi iktidar değil mi?
Dağdaki eşkıyaya devlet töreni düzenleyen, ama öte yanda temel niteliği Atatürkçülük olan aydınların sorgusuz sualsiz aylarca tutuklu kalmasının alt yapısını hazırlayan bugünkü siyasi iktidar değil mi?
Yaşananlara bakınca “Biz bu projenin hiçbir yerinde bulunmayız. Çünkü bunun bir ihanet projesi olduğuna inanıyoruz” diyecek kadar sert konuşan Devlet Bahçeli'nin ve ne idüğü belirsiz bu “açılım”a, “Önce dağarcığınızda ne var görelim, sonra konuşalım” ihtiyatıyla yaklaşan Deniz Baykal'ın haksız olduğunu söyleyebilir misiniz?
Şimdi ne oldu?
İkide bir “kırmızı çizgi” ilan edip sonra tam tersini yapmakla şöhret kazanan bugünkü iktidar, bir kere daha vahim bir utanç tablosu içine düştü.
Ceza Yasası'nın 221'nci maddesini uygulama dışında hiçbir seçeneğin söz konusu olmadığını defalarca savunan bu iktidar, PKK'lıların belini kıramayınca, “devletin” belini kırdı.
Onunla da kalmadı, Deniz Baykal'ın dün çok isabetle söylediği gibi PKK'yı meşrulaştırmış oldu.
Dahası, bugüne kadar PKK'ya uzak duran Kürt kökenli insanlarımızı PKK'ya sempati duymaya davet etti.
Anaların gözyaşı böyle mi dinecek?
Yorum:
Haklı Sevinç
Türkiye’de 30 yılı aşkın bir süredir devam eden ‘Kürt Sorunu’nun çözümü için yapılan girişimler başlangıç noktasında meyvelerini vermiş gibi görünüyor. Bu süre zarfında insanların kendi çapında çektiği sıkıntılar malum. Ülke bazında ve kişisel anlamda verdiği zararların büyüklüğüne göre yapılan sevinç gösterileri gayet yerinde ve normal bir tepkidir.
Kendi çıkarları için insanların hiç istemedikleri bir savaş ortamı dayatacaklar, insanlara zarar verecekler, kiminin eşi kiminin çocuğu, babası, kardeşi, amcası, dayısı ve kız kardeşi ya şehit olacak ya da dağlarda ölü-diri haberini bile almakta zorlanacaklar ve bu savaşın bitme sinyalleri verildiği anda bunların sevinç çığlıklarını abartı bulacaklar, tahrik edici bulacaklar ve zafer işaretlerine göndermeler yapılacak. Sonuç; Barış açılımında sekte!
Ahmet Türk, Diyarbakır’da yaptığı konuşmada; ‘’Bu bir yenilgi veya zafer değildir. Bu sevinç ve kutlamalar barışı karşılamak için yapılıyor.’’ dedi. Demek ki niyeti samimi ve süreci olumsuz etkilemek istemiyor. Bu bağlamda bu sevinç gösterilerinin sadece Kürt’ler değil tüm Türkiye’de yapılması gerektiğine inanıyorum ve barışa zarar verecek her türlü demeci kınıyorum. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bize verilen mesaj açık ve nettir.
Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah'a tevekkül et, çünkü O işitendir, bilendir.(Enfal-61)
Allah, barışın tesisinde çalışmak isteyen herkese yapmak istedikleri hayırlı işlerde başarı nasip etsin.