Son dakika...
1290 Okunma, 0 Yorum
Mehmet Altan - Star
Mehmet Hikmetumut

Maalesef iki ayrı kamuoyu var. Türk kamuoyu... Kürt kamuoyu... Her iki tarafın da olaylara yaklaşımını, kullandığı mantığı, kavramları ve sıfatları çok iyi bilen birisi olarak... Aradaki farkın ne yazık ki pek öyle küçümencik olmadığını da söyleyebilirim.

Üstelik... Barışı...

Bu aradaki “farktan” bir toplumsal “sağduyu” çıkardığımız kadar çözebileceğiz.

Herkesin inanılmaz bir bencillik ve siyasal çıkarcılık yaparak kendi kamuoyuna oynaması, diğerini yadsıyarak aşırı bir oburluk içinde vurdumduymazlıktan yana tercih kullanması, sadece Azrail’e yarıyor ve bile bile çocuklarımızı öldürüp duruyoruz.

***

Dün, yazı teslim saatlerinin iyice azaldığı bir anda makinenin başına oturduğumda...

Kandil ve Mahmur bölgelerinden gelen, DTP’lilerin “Barış Grubu” olarak nitelendirdiği PKK üyeleri, Şırnak’ın Silopi İlçesi yakınlarındaki Habur Gümrük Kapısı’na varıp güvenlik güçlerine teslim olmuştu.

İfade alımı sürüyordu...

Sınırın Türkiye tarafında ise 1 kilometre mesafede binlerce insan toplanmıştı... DTP’nin organize ettiği karşılama töreni için toplananlar, PKK bayrakları, Apo posterleri; PKK’yı ve Apo’yu öven pankartlar açmışlardı.

***

Sınırda toplananlar, DTP, gelenlerin neredeyse “büyükelçi” muamelesi görmesini talep eder gibiydi...

Bölgeyi bilince bunun mantığını anlayabilirsiniz...

Ama diğer kamuoyu için de nasıl çıldırtıcı olabileceğini de sezinlemek gerek.

“Devlet” örgütlenmesini yadsımaya yönelik tutum almak ya da iki eşit devlet varmış gibi davranmak, provokatif davranışlarda bulunmak, eskisiyle kıyaslanmayacak düzeyde bir iyi niyetin var olduğu ortamda, “çözümü” de, “süreci” de zehirler.

***

Olayların nasıl gelişeceği, sorgulama sonucu belli olacak.

Pasaporta muhalefet mi, terör örgütüne üyelik mi, etkin pişmanlık mı, nasıl bir yöntem uygulanacak; bu hayati bir nokta...

İstenen, dağdakilerin, özellikle de “silahlı çatışmaya girmemiş” olanların, Türkiye’ye gelmeleri halinde, akşama evde uyuyabileceklerini ispatlamak.

Bunun hedef ve anlamını yok ederek, sürecin kendisini “siyasal çıkara” yönelik bir bilek güreşine döndürmek, sonuç almayı zorlaştırır, hatta imkânsızlaştırabilir.

Akıllı, soğukkanlı ve mantıklı olmayan ve empati yapmayan her adım, bu iyi niyetli girişime zehirli bir boomerang olarak geri döner.

Kamuoylarının tansiyonunu düşürmek ile ileriye yönelik siyasal kol gücü yapmak arasındaki sınırı aşmamakta herkes için büyük fayda var.

***

Umarım...

Gecenin ileri saatlerinde bir “son dakika” alt yazısıyla başlayan bir haberle barışı getirebilecek bu kritik süreç bıçaklanmaz.

Sağduyu galip gelirse, PKK konusunun çözümü biraz daha rahatlayacak.

Geçenlerde Ahmet Davutoğlu’na “PKK’nın sonuç mu, neden mi olduğunu” sordum.

Dışişleri Bakanı, “hem neden, hem sonuç” olduğunu söyledi.

Peki, PKK biter ise “Kürt Sorunu” da bitecek mi?

Sanmam, öyle olsa, 29 Kürt ayaklanması yaşanmazdı.

Nitekim Cumhurbaşkanı Gül de konuyla ilgili olarak “yeni bir anayasa” vurgusunu boş yere yapmıyor.

***

25 yıldır bizlere “PKK olmasa, ortalık güllük gülistan olur” propagandası yapıldı.

Ama “Kürt Sorunu” PKK’dan ibaret değil.

PKK, Kürt Sorunu’nun bir sonucu...

***

Peki, Kürt Sorunu ne zaman çözülecek?

Dün sabahtan itibaren adım adım izlediğimiz gelişmeler, her yanı tatmin eden bir sağduyu rehberliğinde sona erdiğinde.

Nasıl mı?

Cumhuriyet’i demokratikleştirerek...

Birinci Cumhuriyet’in temel mutabakatını oluşturan “asker-sivil bürokrasi” koalisyonundan halk egemenliğine, demokratik bir cumhuriyet’e geçtiğimizde...

Bunun için de, herkesin “kendi kamuoyuna” yönelik siyasal amigo kışkırtıcılığına değil, tüm Türkiyelilerin huzur içinde yaşayacağı evrensel demokrasi yandaşlığına ihtiyaç var.

Çünkü...

“Tek adam” tapınmacılığı istenilen sonuçları getirmiyor.

Getirse, Kemalizm “Kürt Sorunu’nu” doğurmazdı

 

 

 

YORUM

 

"Kürt sorunu" diye bir sorun yoktur.

Ortada bir cambaza bak oyunu vardır. Hem ırkçılığı reddeceksiniz, hem de ırkçılığı meslek edinmiş taraflar olacaksınız..Başkalarının yazdığı senaryoyu oynayarak  40 bin şehit vereceksiniz. Böyle bir varsayım bile akıllara ziyan.

Ama gerçek ve bizler o gerçeğin etrafında döneleyip duruyoruz.

Yazık ölen insanlarımıza,yazık onları doğuran büyüten yetiştiren analara,babalara ,eşlere, çocuklara...

Bir çürük ipliğe hüla dizenlere..

Kürdistan olackta ne olacak. Sana ne fayda sağlayacak? Türkiye Cumhuriyetinin sağladığı imkanlardan ne kadar yararlanabiliyoruz ki !

Hepsi Dünya yahudi sömürücü sermayesinin senaryoları. Kendi ülkemizde kardeş olduğumuzun bilincine varamadığımız için ensemizde boza pişirmenin başka şekillerini hergün başka şekillerde deneyecekler.

Yeryüzünde bütün müminler kardeştir düsturu rehberimiz değil mi? Öyle olduğu kesin de toplumları yönetenler öyle mi düşünüyorlar.

Öyle düşünmedikleri kesin ki netice ortada. Otuz senedir süren bir boğuşma ve 40 bin şehit. Niçin bu insanların kardeşliği birbirlerine hatırlatılmaz. Vuruşmak için harcanan bunca değerin milyonda biri bu uğurda sarf edilmez?

Niçin dünyanın cennet benzeri olması istenmez?

 

 

***

 

Yazarımız soruyor : Bu Kürt sorunu ne zaman çözülecek?

Cevabını da kendisi veriyor: Cumhuriyeti demokratlaştırdığımızda.

 "Tüm Türkiyenin huzur içinde yaşayacağı evrensel demokrasi  yandaşlığına ihtiyaç var" diyor. Evrensel demokrasiyi 200 yıldır lafı ile

oyalandık veya oyaladılar. 29 Kürt ayaklanması son iki asrın ürünüdür.Devletin halk ile bütünleştiği zamanların değil...

 Halbuki bu topraklar bin sene öncesinden beri evrensel demokrasiyi yakalamış ve yaşamıştır. Sadece edebiyatını yaparak değil... Öyleyse insanlarımıza İslam öğretisini yeniden ve hakiki kimliği ile öğrenme ve öğretme zamanıdır.

 

***

 

İslam öğretisinin zamanımızda ki hakiki hüviyeti Adil Düzendir. Hiç mi merak etmiyorsunuz Adil Düzeni? Allah kelamının ne dediği merak edilmez mi? Yoksa manası anlaşılmadan okumak mı zannediyorsunuz? Yoksa siz hala annenizin mi  (deterjanını)  kullanıyorsunuz...

 

Mehmet Hikmetumut






Sayı: 20 | Tarih: 25.10.2009
Hakan Albayrak
Başbuğ için istifanın tek alternatifi
2400 Okunma
Veysel İpekçi
Oktay Ekşi
PKK meşrulaştı
1933 Okunma
15 Yorum
Vahap Alma
Fatma K. Barbarosoğlu
Cumhuriyetin Dindar Kadınları veya
1485 Okunma
Fatma Zafer
Mehmet Şevket Eygi
Çarpık ve Azgın Bir Toplum Ne Zaman Batar?
1470 Okunma
Emine Hocaoğlu
Hayrettin Karaman
İki Batı
1453 Okunma
Hilmi Altın
Yılmaz Özdil
Apo paşa
1407 Okunma
1 Yorum
Leyla Okta
Ahmet Hakan
Al sana İsrail karşıtı yazı
1378 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Siyaset müzesi
1367 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Ahmet Taşgetiren
Süreç öncesinde gerçekte ne oldu?
1332 Okunma
Zübeyir Erol
Bekir Berat Özipek
Baran’ın eve dönüşü için yolu açık tutmalı
1308 Okunma
1 Yorum
Bünyamin Demir
Ahmet Altan
Bu böyle kalmaz
1298 Okunma
Özer Ataç
Cengiz Çandar
Çuvala sığmayan 'kâğıt parçası'
1293 Okunma
Ekrem Fildişi
Mehmet Altan
Son dakika...
1290 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Can Ataklı
Sessizliğe inanıp her şey çok güzel sanmayın
1285 Okunma
1 Yorum
Mesut Karaaytu
Nazlı Ilıcak
Bardağı yere bırakın bugün
1273 Okunma
1 Yorum
Fatma Karuç
Fikret Bila
Erdoğan'dan sitem
1271 Okunma
2 Yorum
Harun Özdemir
Ali Bulaç
Başbakan'a örtük mektup (1)
1255 Okunma
1 Yorum
Ahmet Yasir Erol
Zülfü Livaneli
Ezber bozma yazısı
1239 Okunma
Ali Bülent Dilek
Rasim Ozan Kütahyalı
Hepimizin katili bu düzendir!!
1226 Okunma
Recep Yıldırım
Ruşen Çakır
Sil baştan olur mu? Olursa ne olur?
1221 Okunma
3 Yorum
Tayibet Erzen
Mehmet Niyazi
Toplumsal sorumluluk
1215 Okunma
Abdurrahman Erol
Fehmi Koru
Renk cümbüşü ama tek sesli
1171 Okunma
Ahmet Kirtekin
Reşat Nuri Erol
Bu gripte bir domuzluk var
1169 Okunma
Ilker Ardic


© 2024 - Akevler