Bu gripte bir domuzluk var
1112 Okunma, 0 Yorum
Reşat Nuri Erol - Milli Gazete
Ilker Ardic

Domuz gribi ve aşısı konusunda olanları, yazılanları, konuşulanları ve halkın konuya bakışını incelediğinizde; konuyla ilgili çare ve çözümler konusunda bilgisizlik ve güvensizliğin olduğu görülmekte. İnsanlar domuz gribinin ne olduğunu doğru ve dürüst anlayamamakta, çare ve çözümün ne olduğunu bilmemekte; Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere, ilgili kurum ve kuruluşların açıklamalarına güvenmemekte. Bu arada domuz gribi ile ilgili kaygılar artmakta. Sadece domuz gribi ile ilgili değil, aynı zamanda grip aşısı konusunda da güvensizlik ve tedirginlikler var. Gribin gerçekte nasıl bir sorun oluşturduğu, gribin sorun oluşturmaması için neyin gerekli olduğu veya aşının gerekli olup olmadığı, aşının yan etkilerinin neler olduğu, işin içinde başka bir iş olup olmadığı gibi birçok konuda halk tedirgin. Halk bilgisiz ve örgütsüz; konuyla ilgili örgütlere "tekel örgütler" oldukları için güvenmemekte, kendisinin güvendiği kimseleri ise karar mekanizmalarında görememekte.

Sorun burada da gelip demokrasi, inanç/ahlâk, ekonomik model ve siyasi modele dayanmakta. Aynı konuda onlarca uzman birbirine tamamen zıt görüşler ortaya atmakta. Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere, konuyla ilgili yetkili kurum ve kuruluşlarda, bu farklı görüşlerden hiç temsilci ya yok ya da çok az kişi var ve sesleri çıkmıyor. Yani tedirginliğin pek çok ciddî nedenleri var.

***

Türkiye son birkaç yıl içinde -önceki yıllardan çok farklı bir şekilde- böceklerden kırım kongo kene virüsü, uçanlardan kuş gribi, yürüyenlerden domuz gribi tehdidi ile karşı karşıya kalmakta. Şimdiye kadar böcek (kene), kuş, domuz gribi geldi... Halkımız bu durumda yarın hangi grip tehdidinin geleceği endişesine düşmüştür.

Tehdidin çözümünde yetkili ve örgütlü ilk muhataplar kimlerdir? Hükümet (Sağlık Bakanlığı) ve Türkiye Tabipler Birliği, özel sağlık ve sigorta kuruluşlarıdır. Çözüm de ilk olarak o çevrelerden beklenmekte. Konuyu incelediğinizde, Hükümetin, dolayısıyla Sağlık Bakanlığı'nın, Türkiye Tabipler Birliği'nin, özel sağlık ve sigorta kuruluşlarının yeterli çözüm üretmedikleri görülecektir. Sebep, kapitalizmin etkilerinin bireysel karar süreçleri yanında kurumsal karar süreçlerini de aşırı etkilemesi ve tekelci yapılanmaların diğer sorunlarda olduğu gibi sağlık sorunlarında da sorunların kaynağı olmaya devam etmesidir.

***

Şimdi meselenin püf noktasına gelebiliriz, bam teline dokunabiliriz.

Halkın sağlığı bozuldukça, hasta sayısı ve hastalıklar arttıkça, geliri artan bir sektör düşünün...

- Bir sağlık sektörü düşünün ki, hasta sayısı arttıkça gelirleri ve rantı artsın da artsın...

- Bir hastane işletmesi düşünün, sağlık sorunları arttıkça işletme gelirleri artsın...

- Bir ilaç fabrikası ve sektörünü düşünün, hasta sayısı arttıkça gelirleri artsın...

- Bir sigorta şirketi düşünün, hasta sayısı arttıkça sigorta gelirleri yükselsin...

Ve bütün bunlar olurken, halkın sermaye tekeline malzeme olmaya itildiğini düşünün.

Sağlık Bakanlığı'nın, Türkiye Tabipler Birliği'nin tekelci mantıkla oluştuğunu ve yetersiz kaldığını düşünün... Hastanelerin ya devletin tekelinde ve rekabetsiz, özerk olmayan bir yapıda kurumlaşmakta olduğunu ya da sağlık sorunları arttıkça geliri artan sermaye hastanelerinin tekel sermayeye mahkum olduğunu düşünün... Sigortanın ya devlet tekelinde ya da sermaye tekellerinde olduğunu düşünün... Sonu aynı yere çıkan ya devlet tekelinde oluşmuş ve köhneleşmiş çözümsüz hastaneler ya da hasta sayısı ve hastalıklar arttıkça zenginleşen özel sektör olduğunu düşünün...

Ve bütün bunların sonucunda "sömürülen halkı" düşünün...

Ne dersiniz, sizce de "bu işte veya bu gripte bir domuzluk" yok mu?!.

Yorum:

 Domuz gribi Reşat hocamın da dediği gibi Halk tarafından pek bilinmiyor bu konu hakkında özellikle Lütfi Hocamın Yorumlrını merak ediyorum 

 

Ilker Ardic






Sayı: 20 | Tarih: 25.10.2009
Hakan Albayrak
Başbuğ için istifanın tek alternatifi
2308 Okunma
Veysel İpekçi
Oktay Ekşi
PKK meşrulaştı
1839 Okunma
15 Yorum
Vahap Alma
Fatma K. Barbarosoğlu
Cumhuriyetin Dindar Kadınları veya
1431 Okunma
Fatma Zafer
Mehmet Şevket Eygi
Çarpık ve Azgın Bir Toplum Ne Zaman Batar?
1408 Okunma
Emine Hocaoğlu
Hayrettin Karaman
İki Batı
1382 Okunma
Hilmi Altın
Yılmaz Özdil
Apo paşa
1346 Okunma
1 Yorum
Leyla Okta
Ahmet Hakan
Al sana İsrail karşıtı yazı
1310 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Siyaset müzesi
1307 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Ahmet Taşgetiren
Süreç öncesinde gerçekte ne oldu?
1274 Okunma
Zübeyir Erol
Bekir Berat Özipek
Baran’ın eve dönüşü için yolu açık tutmalı
1250 Okunma
1 Yorum
Bünyamin Demir
Ahmet Altan
Bu böyle kalmaz
1242 Okunma
Özer Ataç
Cengiz Çandar
Çuvala sığmayan 'kâğıt parçası'
1234 Okunma
Ekrem Fildişi
Mehmet Altan
Son dakika...
1231 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Can Ataklı
Sessizliğe inanıp her şey çok güzel sanmayın
1230 Okunma
1 Yorum
Mesut Karaaytu
Nazlı Ilıcak
Bardağı yere bırakın bugün
1221 Okunma
1 Yorum
Fatma Karuç
Fikret Bila
Erdoğan'dan sitem
1214 Okunma
2 Yorum
Harun Özdemir
Ali Bulaç
Başbakan'a örtük mektup (1)
1198 Okunma
1 Yorum
Ahmet Yasir Erol
Zülfü Livaneli
Ezber bozma yazısı
1179 Okunma
Ali Bülent Dilek
Rasim Ozan Kütahyalı
Hepimizin katili bu düzendir!!
1171 Okunma
Recep Yıldırım
Mehmet Niyazi
Toplumsal sorumluluk
1159 Okunma
Abdurrahman Erol
Ruşen Çakır
Sil baştan olur mu? Olursa ne olur?
1158 Okunma
3 Yorum
Tayibet Erzen
Fehmi Koru
Renk cümbüşü ama tek sesli
1116 Okunma
Ahmet Kirtekin
Reşat Nuri Erol
Bu gripte bir domuzluk var
1112 Okunma
Ilker Ardic