TERÖR ve teröre karşı yapılması gerekenler
Bu satırları, menfur TERÖR olayının sabahında, sıcağı sıcağına ama olabildiğince soğukkanlı yazmıştım; saldırıyı yorumlayan bir değerlendirme yazısına yorum olarak…
Bugün Pazar… / Cumartesi-Pazar gecesi olanlar oldu… / Cumartesi yoğun geçmişti, akşamında devam eden bir toplantı ile… / Geç de olsa, gece çalışma masama oturduğumda, yine terör haberleri; ‘yayın yasağı’ ile birlikte… / Detaylar için sabahı beklemem gerekti… / 29 şehit (daha sonra sayı maalesef 44 oldu)! Ve nice yaralı… / Terör.. Terör.. TERÖR!..
Sabah, ilk değerlendirmemdeki soru şudur: TERÖR sadece TERÖR müdür? / Yoksa… / Bir türlü anlamak istemediğimiz başka bir şey midir? / “TERÖR” tek kelime… / “SOSYAL TUFAN” iki kelime… / TEŞHİS bu iki kelimede özetlense… / TEDAVİ de bir+bir=iki kelimede ifade edilebilse; buna da “ADİL DÜZEN” diyelim mi?.. / Dedik bile…
Bu konuda söylenecek ve yazılacak çok şey var… / Yazar, herkesten önce yine denmesi gerekenleri demiş… / Türkiye ve dünya/insanlık kritik bir dönemeçteyken, devran maalesef böyle dönüyor… / “Allah’ın sopası yok” derler ama ben o görüşte değilim; daha fazlası var ve o da “SOSYAL TUFAN” seviyesinde bir sopadır ki; hayatımızın dini-ilmi-iktisadi-siyasi her alanını kapsamakta… / TERÖR o bütünün yani bizim “sosyal tufan” dediğimiz devasa bütünün sadece minik bir parçası ve biz parçayla meşgul ediliyoruz… / Bütüne bakmayı öğrendiğimizde tedavi, çare ve çözüm yolunda ilk adımları atmış olacağız… / Aksi halde -yazarın de hatırlattığı üzere- 40 yıldır her terör olayı sonrasında aynı terane…
SONUÇ olarak… HAK gelinceye -yani “SOSYAL TUFAN” musibetini sona erdirecek “ADİL DÜZEN”i biz veya başka birileri getirinceye- kadar… BATIL yani “ZALİM DÜZEN” zırvalarını ve/ya teranelerini dinlemeye, yaşamaya ve oyalanmaya devam!!!
Başka bir yazar “Ne yaptık da bunlar başımıza geliyor?” başlıklı bir yazı yazmış!
Diyorum ki; “Ne yapmadık da bunlar başımıza geliyor?” ve “SONUÇ” olarak yazdıklarımı tekrar hatırlatıyor, istisnasız herkesi bir an önce uyanmaya davet ediyorum…
Devamında hatırlatacaklarım, daha doğrusu aynı yazar/yazı ile ilgili olarak Süleyman Karagülle Hocamın bu vesileyle hatırlattıkları olacak: “Allah kâinatı yaratmış, insanı yaratmış, insanı yeryüzüne halife kılmış... Peygamberler göndermiş, nasıl bir düzen kuracaklarını anlatmış... Filozofları var etmiş ve düşünme mekanizmasını belletmiş... Nihayet batıda sosyal ve fen ilimleri doğmuş... / Sermaye bu olayları (TERÖR vs) ilimlere dayanarak çıkarmaktadır. Ona karşı devletlerin Allah’ın öğrettiklerinden yararlanarak, barış düzenini, İslâm düzenini kurmaları gerekir. Akevler buna “kooperatif” çapında 1967’de çalışmaya başladı. Necmettin Erbakan’la “Adil Düzen” şeklinde formüle etti. Parti kuruldu, dünyaya anlattı... / Çözümlerimizi değerlendireceklerine, mahkemelerden mahkemelere süründürdüler. Hâlâ sözlerimize kulak veren yoktur. Akevler’de ortakların küçük imkânlarından alınan genel hizmet payları ile âlimlere karşılıksız ürettirerek sorunları çözmüşlerdir.
Neler yapılmalıdır? 1- Ülke dış savunma ile ilgilenmeli, iç güvenliği iller kendileri sağlamalı, illerde halk kendi yönetimlerini kendileri seçmelidir. İller bucaklara ayrılmalı ve her bucak kendi hukuk düzenini kendisi kurmalıdır... / 2- Hakemlik sistemi getirilmeli ve adil yargı sistemi kurulmalı. Kısas hükümleri uygulanmalı, suçlular bucakta asılmalı (idam edilmeli), halk günlerce seyretmeli... / 3- Kısas ve diyet hükümleri getirilmeli. Kasame sistemi uygulanmalı. Suçu önleme yerine suçlu cezalandırılıp caydırma sistemi uygulanmalıdır. Kavga edenle kavga edilir. Öldüren öldürülür. Polis soruşturma yapar, suçluyu bulur ve suçlu cezalandırılır. Bulamazsa ilgililere tazmin ettirir... / 4- Silahlar ve araçlara sahip olanlar sorumlu olurlar. Kimin kamyonu kullanılmışsa o ve onun dayanışma ortaklığı sorumlu tutulur. Olaylar böyle önlenir. / Ah vah etme yerine; İlmî heyetler oluşturulmalı, çözüm İlİmde aranmalı, Şerİata kulak verİlmelİ, Akevler hatırlanmalıdır...”