Mete Firidin
Salat Kelimesinin Kökeni
26.02.2012
65456 Okunma, 10 Yorum

 

   Bizim namaz olarak bildiğimiz fakat Kur’an’ da “es(el) salat” olarak geçen kelimenin kökenleri üzerine birçok tartışmalar yapılmış fakat bir sonuca varılamamıştır. Hatta bu nedenle bu gün orijinal hali ile kıldığımız namazın Kur’andaki namaz olmadığını iddia edenler çıkmıştır. Sebebi ise salat kelimesinin karşılığını namazın oluşturmadığı iddiasıdır. Namazın yerine “insanlar arası bir iletişim ağı oluşturma” anlamına geldiğini öne sürmüşlerdir. Bu düşüncenin yetersiz bilgi edinmekten kaynaklandığını düşünüyorum.

   Bizim namaz dediğimiz sistematik hareket ve dualar aslında Kur’an’da el salat veya salatu iqame olarak geçmekte ve ayrıntıları ile tanımlanmaktadır. Namaz kelimesinin Farsça’ daki anlamı “ateşin karşısında saygı ile eğilmektir”. Bu kelime Türkçe de Salat için kullanılır olmuştur.

   Bilindiği gibi Akkadça dili Arapça, İbranice, Aramca ve hatta Sanskritçe (Hindu) dilinin atasıdır. Bu dillere ait birçok kelimenin kökenini Akkadça kaynaklarda bulabiliriz. Söylenişleri günümüze gelene kadar az çok değişikliklere uğramıştır.

   Akkadça ‘da birbirine benzer ve aralarında çok az ses farkı olmasına karşı çok farklı anlamlar ifade eden kelimeler vardır. Akkadça sözlük çalışmalarında kelimeler, ait oldukları gruplara göre ön bilgilendirilmiştir. Mesela bir kelime çevrilmeden önce hangi konu ile ilgili olduğu mutlaka belirtilir. Aşağıda bu benzer kelimelere örnek verilmiştir.

   Hayvancılık kelimesi Salitu : Balık ağı veya hayvan yakalama ağıdır. Bu kelimenin Sümerce si ise Sa la dır.

Askeri kelime Sülati :Savaşmak anlamına gelir.

Devletçilik kelimesi Salatu: Üzerinde otorite sahibi olmak anlamına gelir.

Dini kelime Selütu: Adamak, ateşli taraftar, bağlılar, dindar, sofu, fanatik, hayran anlamına gelmektedir.

Dini kelime Seluutu: Özveri, fedakarlık, bağlılık, düşkünlük, sadakat, tanıtım, terfi, yükselme, yükseltme, tanıtma, artırma anlamlarına gelmektedir.

Akkadça’da Salat kelimesini içeren başka dini bir kelime yoktur.

Bu da bize Arapça’daki dini salat kelimesinin kökeninin ne olduğunu apaçık göstermektedir. Yani Arapça’daki salat kelimesinin kökeni: Adamak, ateşli taraftar, bağlılar, dindar, sofu, fanatik, hayran, özveri, fedakarlık, bağlılık, düşkünlük, sadakat, tanıtım, terfi, yükselme, yükseltme, tanıtma, artırma anlamlarına gelmektedir.

Bu anlamlandırma ilk bakışta tuhafınıza gidebilir. Bir ibadet ile taraftarlık veya hayranlığın ve hatta holiganlığın ne ilgisi olabilir diye düşünebilirsiniz.

   Salat kavramını anlayabilmek için antik çağlardaki inanışları ve putperestlikleri anımsamamız gereklidir. Çünkü günümüzde insanlar nasıl takım tutuyorlarsa ve takımlarını yüceltmek için nasıl tezahürat yapıyorlarsa, O zamanki insanlar da birçok tanrıya tapınıyorlardı ve bu amaçla tanrılarını yüceltmek,  bağlılıklarını göstermek için birtakım tezahürat ve hareketlerde bulunuyorlardı. Bunun için bir takım söz ve hareketler yapıyorlardı. İşte bu amaçları belirtmek için salat kelimesini kullanılıyordu.

Enfal suresi 35. Ayet: Vemâ kâne salâtuhum ‘inde-lbeyti illâ mukâen vetasdiye(ten) feżûkû-l’ażâbe bimâ kuntum tekfurûn.

Onların Ka'be'nin yanındaki namazları ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir. "İnkar etmenize karşılık azabı tadın bakalım!."

Oysa Kur’an da salat kelimesi el takısı ile belirtilmiş ve tanımlanmıştır. Özel isim halinde anlatılmıştır. Yani salat kavramı bizim anladığımız anlamda “namaz” halinde tanımlanmıştır.. Böylece Kur’an bize bir kez daha musaddık olduğunu göstermiştir (Musa’nın, İsa’nın ve diğer peygamberlerin kıldığı salatın orijinal halini tekrar anlatmıştır). Bunun pratik uygulaması peygamber tarafından gösterilmiş ve bize de miras kalmıştır.

Salat yani namaz Akkadlardan da önce hatta Adem zamanından itibaren vardır. Standart bildiğimiz namazdır. Nuh zamanından ilk şirk ve putperestlik oluşmaya başladığında birçok kafir tanrılarına salat etmek için, namazın bir veya birkaç ritüelini kullanmışlardır. Mesela Eski Yunanda putperestler, putlarının karşısına geçip ellerini namazdaki tekbir gibi havaya kaldırıp tapınırlardı. Günümüzde ise Hıristiyanlar haç karşısında diz çöküp dua etmektedirler. Yahudiler ise sinagoglarda kıyamda yani ayakta durmakta ve dua okumaktadırlar. Budistler ise bazen ayakta bazen secdede dua etmektedir. Her biri orijinal namazdan kırıntılar içermektedir. Samiriler ise 2500 yıldır bizim namaza benzeyen beş vakit namaz kılmaktadırlar. Samirilerin kendine has ve bu günkü Tevrat'tan daha doğru bilgiler içeren Tevrat'ları vardır. Yani namazı müslümanlar icat etmiş değildir.

Kısacası el salat yani namaz sıradan bir salat değildir. Kur’an’ın tanımladığı salat tır. Allahı yüceltmek, ona hamd etmek, tenzih etmek… için yine Allah tarafından öğretilmiş özel bir salat şeklidir. Kuran’da da ayrıntılı şekilde mevcuttur.

Mesela

Zumer suresi 9.ayet:

Em men huve kânitun ânâel leyli sâciden ve kâimen yahzerul âhırete ve yercû rahmete rabbih(rabbihî), kul hel yestevîllezîne ya’lemûne vellezîne lâ ya’lemûn(ya’lemûne), innemâ yetezekkeru ulûl elbâb(elbâbi).

(Yoksa o, gece saatlerinde secde ederek ve ayakta durarak ibadet eden, ahiretten sakınan ve Rabbinin rahmetini uman gibi midir? De ki: 'Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.')

 Ruküda subhane rabbiel azim deriz. Sebebi “rabbinin azim ismini tesbih et” içerikli ayetlerdir.

Secde de subhane rabbiel ala deriz. Sebebi “rabbinin ala ismini tesbih et” içerikli ayetlerdir.

Ya da namazda oturduğumuzda “Rabbena” duasını okuruz. Sebebi “onlar yarabbi bizi cehennem ateşinden koru derler” içerikli ayetlerdir.

Salatın belirgin düzenli ve ayrıntılı (standart) bir şeklidir namaz. Fakat salat hep aynı şekilde uygulanmaz. Mesela secdeye gidemeyen oturarak namaz kılar. Hiç hareket edemeyen yattığı yerden gözleri ile namaz kılar. Secde yapamasa da veya rüku yapamasa da veya kıyam yapamasa da salatını yapar. Yani salat standart namazı da içeren daha geniş bir ibadettir. Kuranda, kıyam, rüku ve secde ile birlikte bir bütünün parçaları olarak anlatılmıştır. Kıyam, rüku, secde yapamayanların da salatları makbul dur.  Yani Kuran’daki bu ayrı anılma bir rahmettir.

Peki bu kur’an’ ayetlerini kendi kendimize bize namazı öğreten bir Resulullah olmadan organize edip uygulamamız mümkün mü ? Hayır.

Sünneti kabul etmeyenler çözemeyecekleri bir zorluğun içine girerler. Çünkü O peygamber insanlar için bir rahmettir. Rahmeti reddetmek kimin haddine!

Bu olay hocasız doktor olmaya benzer her şeyi kitaptan öğrenmek mümkün değildir. Yarım doktor candan, yarım hoca dinden eder. İnsanlar birbirine muhtaç yaratılmıştır. Kutsal kitapları anlayıp uygulamada da Peygamberlerin rehberliğine ihtiyaç vardır.

Kuran’a iman ettiğini söyleyen bir takım kişiler buna hemen itiraz edeceklerdir. Oysa Kur’an kelimesinin anlamı okumaktır. Kuran dediğimizde okumayı mı anlıyorlar? Hayır! Kuranı kerimi anlıyorlar. Öyle ise Kur’an’daki El Salat’dan da namazı anlamak zorundalar. Anlayamıyorlar ise bunu kabul edip, anlayanlara sorsunlar.

Kur’an kelimesinin bu günkü Kur’anı ifade etmesi, bize toplumsal bir miras olarak kalmıştır. Yani kelimelerin anlamları toplumsal sünnetlerdir. Sünnetler de toplumsal miraslardır.

Kafir kelimesinin anlamı bilerek bir gerçeğin üzerini kapatmaktır. Doğru olduğunu bildiği halde işine gelmeyeni inkar etmektir.

Çağımızda imanın, duyguların hala göğüsteki kalp de bulunduğunu iddia eden, bunu dahi anlayamayan insanların üstelik hiçbir Arapça gramer bilgisi olmadan namaz hakkında bir takım iddialarda bulunması ibret alınacak bir tavırdır.

Bunların ne ilimden nede bilimden nasipleri vardır.

İsra 82. Ayet:

Ve nunezzilu minel kur’âni mâ huve şifâun ve rahmetun lil mu’minîne ve lâ yezîduz zâlimîne illâ hasârâ(hasâran).

Biz Kur’an’dan, mü’minler için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Zalimlerin ise Kur’an, ancak zararını artırır.

 

 


YorumcuYorum
Sam Adian
26.02.2012
20:09

Sayın Fridin

Yazınızın muhatabı oluğumuz anlaşılıyor. Doğrusu Hayret ve Şaşkınlık içinde okuduk. Konuyu getirip geleneklere bağlamanız ve bu yolla bizi “küfür” ile itham etmeniz son derece üzücüdür. Biz henüz, bu yaptığınız şeyin Kur’an daki karşılığını söylemedik. Ancak meseleye böyle bakıyor olmanız, bizim söyleyeceklerimizi de anlayabileceğiniz noktasında endişeler oluşturuyor.

Ne anlattığımızı anlamadığınız ortada. Namazınıza saldırdığımızı düşünüyorsunuz. Mesnetsiz konuşuyorsunuz. 1. SLT kelimesinin etimolojik anlamını ortaya koyarken, bu kelimenin mevcut NAMAZ kavramıyla uyuşmadığını anlatmayı amaçlamıştık. Kaldı ki, kelimenin etimolojik manasına dayanarak bir sonuç ortaya koymadık. Ortaya koyduğumuz sonuçlar AYETLER’e dayalı sonuçlardır. Kelimenin etimolojik manası sadece bir araçtır. Kaldı ki, Akkadca kelimenin karşılıklarını ortaya koyarken bunun sizin NAMAZINIZI karşılayan anlamı hangisidir anlayamadık. 2. Enfal 35. Ayetini örnek vererek bizi yargılamaya çalışıyorsunuz. Ancak meseleyi anlamadığınız açık. Bizim de anlatmaya çalıştığımız şey zaten bu. Bizi neyle suçluyorsunuz? 3. Kelimenin “marife” oluşuna sığınılamayacağını da anlattık. Çünkü geçmişin SLT’ı da sizin namazınıza uymuyor. Kaldı ki, sizin namazınız Resullah’tan sonra dizayn edildi. Şu halde kelimenin “marife” oluşunu nereye bağlıyorsunuz? Nasıl açıklıyorsunuz? Bilinmeyen bir şey nasıl marife olabilir? “SLT ve MESCID” başlıklı yazımıza bakınız. Bu bahane sizi kurtarmaz. 4. Tapınmayı SLT’a zannediyorsunuz. Hata yapıyorsunuz. Hıristiyanların Haç çıkarıp dua etmeleri onların namazı değildir, ona istavroz çıkarmak derler. Hıristiyanların Namazı, Ayakta okuyarak yaptıkları şeydir. Karıştırmayınız. Bir iddiada bulunmadan önce araştırmalısınız. Budistler secdede dua etmezler. Budistlerin namazı da ayaktadır sesli ve toplu okuyarak yaparlar. Secde ayrı bir ritüeldir. Saygı ifade eder. Yahudiler de Ayakta sesli okuyarak SLT ederler. “Bizim namazımız budur, kıyam olmasa da olur rükü olmasa da olur, secde olmasa da olur, oturarak da olur, ayakta da olur” diyorsunuz. Peki itirazınız nedir? Bu haliyle siz bir şey ortaya koymuyorsunuz. Sizin istediğiniz TAPINMA ritüeli oluşturmaktır. Çünkü böyle kendinizi rahat hissediyorsunuz. Bunun doğru olup olmadığına bakmak aklınıza gelmiyor. Kaldı ki biz sizin namazınızın NAMAZ olmadığını söylemedik, bunun SLT olmadığını söyledik. Arada büyük fark vardır. Ayetler sizin için ne anlam ifade ediyor? Siz ya Kur’an okumuyorsunuz ya da okuduklarınızı ciddiye almıyorsunuz. Onlarca Ayet ortada iken nasıl hala “bizim namazımız” diyebiliyorsunuz? 6. Cehaletimizi bağışlayın lütfen, Zumer 9. ayetin SLT ile olan ilgisini anlatır mısınız lütfen? Elbette sadece akıl sahipleri öğüt alır. Biz bu ayetin SLT ile olan ilgisini anlayamıyoruz. 7. “Peki bu kur’an’ ayetlerini kendi kendimize bize namazı öğreten bir Resulullah olmadan organize edip uygulamamız mümkün mü ? Hayır.” Siz soruyu soruyor ve kendi cevabınızı veriyorsunuz. O halde bizim de böyle yapmamıza itirazınız olamaz. Bizim farkımız sorunun cevabını Kur’an da arıyor olmamızdır. Bu sizi niçin rahatsız ediyor? 8. Kutsal kitapları anlayıp uygulamada da Peygamberlerin rehberliğine ihtiyaç vardır. Diyorsunuz. ifadenizi “hayret ve şaşkınlık” içerisinde okuyorum. Lütfen bize gösterir misiniz, “Resulullah’ı nerede reddettik?” Bizim reddettiğimiz Resulullah değil, atalarınızın gelenekleridir. Bunun aksine bir ifademizi bize gösterebilir misiniz lütfen? Allah eksik bildirmiş de siz mi tamamlıyorsunuz? Resululah'ı tanrılaştırmak kimsenin haddi değil. 10. Kur’an kelimesinin anlamı okumak ise, niçin okumuyor da atalarınızın geleneklerine iman ediyorsunuz? Size atalarınızı geleneklerine iman etmek emredilmiyor, size okumak ve anlamak emrediliyor. 11. Siz kelimelerin anlamını toplumsal sünnetler olarak kabul ediyorsunuz. Elbette böyle yapabilirsiniz. Bu sizin hakkınızdır, tercihinizdir. Böyle yapmanızın bizi ilgilendiren bir tarafı yoktur. Bu konuda da ayetler koyduk önünüze buyurun: “Ve kezâlike mâ erselnâ min kablike fî karyetin min nezîrin illâ kâle mutrefûhâ innâ vecednâ âbâenâ alâ ummetin ve innâ alâ âsârihim muktedûn” (Zuhruf 23) “Ve izâ kîle lehumuttebiû mâ enzelallâhu kâlû bel nettebiu mâ elfeynâ aleyhi âbâenâ e ve lev kâne âbâuhum lâ ya’kılûne şey’en ve lâ yehtedûn” (Bakara 170) Herhangi bir GRAMER hatası yapmamak için orijinal haliyle vermek daha isabetli olacaktır. Lütfen aynaya bakınız. Biz “burada bir yanlışlık var” derken, özenle SLT kelimesini kullandık. Namaz demekten kaçındır. Bunun bir sebebi vardı. O da şudur: Namaz Mecusilerin yaptığı şeydir ve oradan kopyalanmıştır. Eylemsel olarak da öyledir. Oysa SLT çok başkadır. Bizim SLT kavramından anladığımız şeyin ne olduğunu da aktardık. Ayetleri mümkün olduğunca yorumlamadan. Problem nerede? 12. “Kafir kelimesinin anlamı bilerek bir gerçeğin üzerini kapatmaktır. Doğru olduğunu bildiği halde işine gelmeyeni inkar etmektir. “ diyorsunuz. Kelimenin anlamını biliyoruz, bizi “küfür” ile mi suçluyorsunuz? Hangi gerekçeyle? Elbette bu ifadenizi gülümseyerek okuyorum. 13. Siz “Benim gibi anlamıyorsan, … sin” diyorsunuz. Bu büyük bir hatadır.Yanlıştır. Dikkat ederseniz, SDR ile ilgili olarak yorum yapmaktan kaçındık, yorumlarımızda sadece bu kelime ile bedendeki iletişim merkezinin Kalp olabileceğini söyledik. Çünkü ayetler buna işaret ediyor. Bu konunun şimdiki konumuz olmadığını, gerekirse üzeride tartışılabileceğini de açıkça ifade ettik. Ancak siz, konuyu getirip, “duyguların göğüste olduğu”nu söylemişiz gibi yorum yapıyorsunuz. Yazılarımızı ve eleştirilere verdiğimiz cevapları yeniden okumanız yararlı olabilir. Bu şekilde kimse bir sonuç alamaz.

"lekum dinikum velyedin"

Vesselam

Mete Firidin
27.02.2012
09:17

Hıristiyanlıkta namaz vardır; ve bugün halen kılınır. Süryani Kadim Kilisesine bağlı olanlar namaz ve oruç ibadetlerini tatbik ederler. Süryani namazı şöyle kılınır; Namaz kılan sağ elinin parmağını alnına, sonra göğsüne, göğsündende sol sol ve sağ omuzuna götürerek; ''Ata ,oğul ve aziz ruh bir Allah adıyla amin'' diyerek haç çıkarır. Sonra fikrini toplayarak secde ederken; "Kuddüs,kuddüs,kuddüs! Kuvvetli Rab ki, gök ve yerler onun celaline doludur.Rabbin adı ile geşmiş ve gelen mübarek olsun, en yücelere hamd" diye söyler ve bunu müteakip Tekadis Namazı ve Rabbani duayı okuyarak farz namazına son verir. Tekadis Namazı: "Ey Tanrı Kuddüs,Ey Kudretli Kuddüs,ey bizim için haçça çekilen ölmeyen Kuddüs,bize merhamet eyle." Bunu üç defa tekrar ederek her defasında secde edip haç alameti yapar. Rabbani duası okunur, bir secde daha kıldıktan sonra namaz tamamlanır. Bu namaz umumi ve zaruridir. Bütün Kadim Kilisesine bağlı olanlar için nerede olurlarsa olsunlar (evde, kilisede, vapur veya trende bile) bu farzın yerine getirilmesi zorunludur. Namaz Vakitleri: Hz.İsa'nın adaletli ahkamı için günde yedi kere sana hamd ederim, sözüne göre kilisede mahdut olan namaz vakitleri yedidir. İfa edimek üzere üçü birleştirilerek akşamleyin, dördüde sabahleyin tertip edilmiştir. Biblikos denilen Kutsal sayılan Kitaplarda geçen bazı ifadeler: Yaratılış 17:3: Ve İbrahim (as) yüzüstü yere kapandı… Çıkış 34:8: Ve Musa (as) acele ile rükua gitti ve ibadet etti. Sayılar 16:20-22: …Ve Musa ve Harun yüzleri üzerine yere kapandılar… 2.Tarihler 20: 18 Yehoşafat yüzüstü yere kapandı. Yahuda halkıyla Yeruşalim'de oturanlar da RAB'bin önünde yere kapanıp O'na tapındılar. 1.Krallar 8: 54 Süleyman, RAB'be duasını ve yalvarışını bitirince, elleri göklere açık, dizleri üzerine çökmüş olduğu RAB'bin sunağının önünden kalktı. Nehemya 8:6: Ve Üzeyr (a.s.) büyük Rabbi takdis etti. Ve bütün kavim ellerini kaldırarak amin amin diye cevap verdiler. Ve rükua gittiler, secdeye kapanarak Rabblerine ibadet ettiler. Mezmurlar 95:6: Gelin secde kılalım ve rüku’a varalım; bizi yaratan Rabbin önünde diz çökelim! Daniel 6:10 Daniel yasanın imzalandığını öğrenince evine gitti. Üst odasının Yeruşalim yönüne bakan pencereleri açıktı. Daha önce yaptığı gibi her gün üç kez diz çöküp dua etti, Tanrısı'na övgüler sundu. Matta 26:39: İsâ (a.s.) yere kapanıp… dua etti… Matta 17:6: Ve havariler yüzleri üzerine yere kapandılar… Esinleme 22:9 Ben senin gibi ve peygamber olan senin kardeşlerinle bu kitabın sözlerine uyanlar gibi Tanrı'nın kuluyum. Tanrı'ya secde et!

Bu günkü Samiriler (bazı Museviler) Aynen müslümanlar gibi abdest alır. Müslümanların namazı gibi günde beş vakit namaz kılarlar. Üstelik bunu 2500-2700 yıldır yaparlar.

Meryem suresi 59. ayet: Sonra arkalarından bir tâife onlara halef oldu ki, namazı(el salatı) zâyi ettiler ve şehvetlere tâbi oldular. Artık yakında cehennem deresine yetişeceklerdir.[59]

Sam Adian
27.02.2012
11:20

Sayın Fridin

1. Biz BUDIST'lerin secdelerinde dua etmek amaclı yapmadıklarını, saygı sunmak maksatlı yaptıklarnı söyledik.

2. Daha önceki yazılarımızın birinde "Rüku ve Secde"nin hemen hemen tüm dünya toplumlarının ortak hareket biçimi olduğunu söyledik (Dört Delil yorumlar kısmı)

3. Budistlerin Namaz kıldıklarını, Ayakta kıldıklarını, Hıristiyanların ve yahudilerin de ayakta kıldıklarını söyledik (süryani ve karain yahudileri müslümanlarınkine çok benzer kılarlar, diğerlerinin büyük bölümü ayakta kılarlar, Semiriler de müslümanlarınkine benzer bir şekilde namaz kılarlar ancak onlar zebur okurlar) Bu secde veya rükü etmedikleri manasına gelmez.

4. Hepsi topluca da yapsalar sesli okurlar, hep bir ağızdan okurlar, kıraat ederler dedik.

Küçük bir noktaya dikkatinizi çekmek isterim, bizim bilgilerimiz, yahudilerin de hırıstiyanların da rükü ve secdeyi namazdan saymadıkları (birlikte yapanlar da vardır)'dır. Yanlış biliyor da olabiliriz ancak bu sonucu değiştirmiyor. Hepsinin ortak şekli ayakta ve sesli okumaya dayanır. Bize göre budistlerin, bazı hıristiyan cemaatleri ile bazı yahudi guruplarının kilise ve havralarda sıraya dizilerek ellerinde kitaptan okudukları şey SLT kavramına uygundur. Böyle yapanlar rüki ve secdelerini sonra yaparlar. (Hıristiyanlar bu eylemle birlikte yapmazlar)

Bizi anlattığımız şey, onların nasıl kıldıkları değil, Kur'an ın öngördüğü namazdan bizim ne anladığımızdır.

Kaldı ki biz hiç bir yerde SLT'ın peşinden veya önünde rükü ve secde edilemeyeceğini söylemedik. Yazılarımızı yeniden gözden geçirirseniz göreceksiniz. Rüküve secde ile SLT kavramlarının ayrı ayrı olduklarını ifade ettik ve bunların bir ibadet mantığıyla birleştirilemeyeceğini söyledik.

Saygılar

Reşat Nuri Erol
28.02.2012
07:15

Sam bey;

bizim için, özellikle de benim için ve de beşeriyet için önemli olan "ADİL (EKONOMİK) DÜZEN"dir...

Üstadımız Süleyman Karagülle de üç gün önce yazdığı "ADİL DÜZEN NEDİR?" yazısı ile sizi bu çalışmalarımızla ilgilenmeye davat ediyor...

Bu davete icabet etmeyi düşünüyor musunuz; yoksa maksadınız başka mı; çünkü diğer tartışmalarınız her ne hikmetse benim zerre kadar ilgimi çekmiyor ve siz özellikle o tartışmalara cevap yetiştirmeye çabalıyorsunuz...???...!!!...

İnşaallah demek istediğimi iyi ve doğru anladınız...

selam ve dua ile...

reşad

müslim
12.01.2020
14:50
salatın tarifi genel hatlarıyla kur an da var zaten,malesef yanlış anlam yüklemeler ve çeviriler bu ayetleri anlaşılmaz veya başka şeylerden bahsediyormuş gibi göstermekte ve birileri bu hatalı çevirileri baz alarak salatın bugün yerine getirilen adına namaz denilen eylem olmadığını iddia etmekte.Nisa 102 ye göre salatın savaş durumunda yerine getirilecek en kısası 1 rekattır,yarısı değil kısaltılmışı bu durumda normal zamanda yerine getirilecek en kısası 2 rekattır,üst sınır yok fakat cemaatle yapılan salatlarda bir standart orurtuması amacıyla bunu belli rekatlara has kılmaları gayet anlaşılır ve makul bir durum,bunu resulde yapmış olabilir,sonradan da yapılmış olabilir ,en kısanın daha üstünde bir standart oturtmak adına. işin asıl can alıcı kısmı nisa 103 e verilen yanlış zaman manası. nisa 103 bir şart cümlesidir,şartla başlar cevabla devam eder. feiza gadeytümüssalate ,gadeytüm mazi fiildir fakat başına iza gelince mana geniş zamana taşınır,şartın başında ki fe ile cevabın başında ki fe şartla cevab arasında ki bağı,şart fiili ile cevab fiilinin birlikte gerçekleştiğini gösterir.Malesef bu fiile mazi fiil anlamı ve kelimenin asıl manası olmayan bitirme manası verilerek şartın cevabında gelişen fezkuru... şeklinde devam eden kısım ayrı bir eylem miş gibi anlaşılır.
kaza bir şeye hükmetmek-yapmak-yerine getirmektir,buna şart iza sı ile mana verildiğinde doğru mana şudur '' salatı kaza derseniz-ettiğiniz zaman Allahı anın,ayakta,oturarak ve yanlarınız üzerinde...  
aynı cümle aynı şekliyle hacc ile alakalı da geçer ve prada da yine feiza gadeytüm  formunda '' menasiklerinizi kaza ettiğiniz-yerine getirdiğiniz zaman Allahı anın diye devam eder ki burada da ayetin peşinde sıralananlar hacc menasikleri içinde olmasına rağmen ve uygulamada bu yönde olmasına rağmen haccı bitirdiğinizde diye çevrilir,bunlar hatalı çeviriler,her iki ayette de cavab cümlesinde sıralananlar şart cümlesinde yapılan eylemle bağlantılı ve birlikte yapılır.
Bu formun muzari meçhul fiille geldiği hali cuma ayetidir,orada kaza edildiğinde dağılın der,enteresan olan fiilllerin çekim farklılıklarına rağmen bu ayetlerin hepsine bitirdiğinizde manası verilmiştir.Hepimz çok iyi biliyorzu ki kuran bu konuda çok hassa bir metin,bırakın kelimeyi harekenin farkı tüm manayı değiştirir.
sözün özü salatın tarifi net bir şekilde kur an da var,hedefi Allahın zikri,şekilleri ise bu ayetlerde açıkca belirtilmiş durumda. Bu ayetleri özellikle niisa 103 ü kur andan tekrar kontrol ederek doğru manaya ulaşmanız. 
bu arad doğru mana bir tek s.vakfı mealinde verilmiş bakara 200 ve nisa 103 te '' salatı kaza ettiğiniz zaman şunu şunu yapın,ettikten sonra değil bakın ettiğinizde...selametle
müslim
12.01.2020
14:54
salatın tarifi genel hatlarıyla kur an da var zaten,malesef yanlış anlam yüklemeler ve çeviriler bu ayetleri anlaşılmaz veya başka şeylerden bahsediyormuş gibi göstermekte ve birileri bu hatalı çevirileri baz alarak salatın bugün yerine getirilen adına namaz denilen eylem olmadığını iddia etmekte.Nisa 102 ye göre salatın savaş durumunda yerine getirilecek en kısası 1 rekattır,yarısı değil kısaltılmışı bu durumda normal zamanda yerine getirilecek en kısası 2 rekattır,üst sınır yok fakat cemaatle yapılan salatlarda bir standart orurtuması amacıyla bunu belli rekatlara has kılmaları gayet anlaşılır ve makul bir durum,bunu resulde yapmış olabilir,sonradan da yapılmış olabilir ,en kısanın daha üstünde bir standart oturtmak adına. işin asıl can alıcı kısmı nisa 103 e verilen yanlış zaman manası. nisa 103 bir şart cümlesidir,şartla başlar cevabla devam eder. feiza gadeytümüssalate ,gadeytüm mazi fiildir fakat başına iza gelince mana geniş zamana taşınır,şartın başında ki fe ile cevabın başında ki fe şartla cevab arasında ki bağı,şart fiili ile cevab fiilinin birlikte gerçekleştiğini gösterir.Malesef bu fiile mazi fiil anlamı ve kelimenin asıl manası olmayan bitirme manası verilerek şartın cevabında gelişen fezkuru... şeklinde devam eden kısım ayrı bir eylem miş gibi anlaşılır.
kaza bir şeye hükmetmek-yapmak-yerine getirmektir,buna şart iza sı ile mana verildiğinde doğru mana şudur '' salatı kaza derseniz-ettiğiniz zaman Allahı anın,ayakta,oturarak ve yanlarınız üzerinde...  
aynı cümle aynı şekliyle hacc ile alakalı da geçer ve prada da yine feiza gadeytüm  formunda '' menasiklerinizi kaza ettiğiniz-yerine getirdiğiniz zaman Allahı anın diye devam eder ki burada da ayetin peşinde sıralananlar hacc menasikleri içinde olmasına rağmen ve uygulamada bu yönde olmasına rağmen haccı bitirdiğinizde diye çevrilir,bunlar hatalı çeviriler,her iki ayette de cavab cümlesinde sıralananlar şart cümlesinde yapılan eylemle bağlantılı ve birlikte yapılır.
Bu formun muzari meçhul fiille geldiği hali cuma ayetidir,orada kaza edildiğinde dağılın der,enteresan olan fiilllerin çekim farklılıklarına rağmen bu ayetlerin hepsine bitirdiğinizde manası verilmiştir.Hepimz çok iyi biliyorzu ki kuran bu konuda çok hassa bir metin,bırakın kelimeyi harekenin farkı tüm manayı değiştirir.
sözün özü salatın tarifi net bir şekilde kur an da var,hedefi Allahın zikri,şekilleri ise bu ayetlerde açıkca belirtilmiş durumda. Bu ayetleri özellikle niisa 103 ü kur andan tekrar kontrol ederek doğru manaya ulaşmanız. 
bu arad doğru mana bir tek s.vakfı mealinde verilmiş bakara 200 ve nisa 103 te '' salatı kaza ettiğiniz zaman şunu şunu yapın,ettikten sonra değil bakın ettiğinizde...Bu arad malesef vakitlerle ilgili çevirilerinde çoğu yanlış,sabah akşam diye çevrilen kelimelerin hepsinin nokta atışı ifade ettiği zaman dilimleri var. bununla ilgili bir kardeşimizin yakın zamanda yaptığı dikkatlive kontrol ettikten sonra yayınladığımız çalışmasını ekliyorum alta ,incelemenbizi tavsiye ederim ( link ekliyemiyorum bir türlü,en kolay nasıl yaparım bunu? )
Serpil Yücel
20.02.2020
15:49

Sayın müslim,


Linki ekleyemediyseniz yazsaydınız, biz kopyalayıp adres çubuğuna yapıştırırdık. Bahsettiğiniz yazıyı okumayı çok isterim.

Rehavet
25.03.2020
19:23

ey şuayb bizim harcamalarımızı ve atalarımızın yolunu değiştirmemizi senin SALATIN mı engelliyor ?

belli ki namaz değil bu

Toygun
02.06.2020
20:07

Kur’an-ı kerim’e göre SALAT-NAMAZ..


22.77 - Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.

4.101 - Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık düşmanınızdır.

4.102 - (Ey Muhammed!) Cephede sen de onların (mü’minlerin) arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silâhlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında (bir rekât kıldıklarında) arkanıza (düşman karşısına) geçsinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silâhlarını yanlarına alsınlar. İnkâr edenler arzu ederler ki, silâhlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta olursanız, silâhlarınızı bırakmanızda size bir beis yoktur. Bununla birlikte ihtiyatlı olun (tedbirinizi alın). Şüphesiz Allah, inkârcılara alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.


sabah namazı

24.58 - "Ey iman edenler! Ellerinizin altında bulunanlar (köleleriniz) ve sizden henüz bulûğ çağına ermemiş olanlar, günde üç defa; sabah namazından önce, öğleyin elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra (yanınıza girecekleri zaman) sizden izin istesinler. Bu üç vakit sizin soyunup dökündüğünüz vakitlerdir. Bu vakitlerin dışında (izinsiz girme konusunda) ne size, ne onlara bir günah vardır. Birbirinizin yanına girip çıkabilirsiniz. Allah, âyetlerini size işte böylece açıklar. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."

11.114 - (Ey Muhammed!) Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlar için bir öğüttür.

17.78 - Güneşin zevalinden (öğle vaktinde Batı’ya kaymasından) gecenin karanlığına kadar (belli vakitlerde) namazı kıl. Bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazı şahitlidir.

20.130 - O hâlde, onların söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tespih et. Gece vakitlerinde ve gündüzün uçlarında da tespih et ki hoşnut olasın.

50.39 - Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından önce hamd ile tesbih et.


Öğle namazı

17.78 - Güneşin zevalinden (öğle vaktinde Batı’ya kaymasından) gecenin karanlığına kadar (belli vakitlerde) namazı kıl. Bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazı şahitlidir.


İkindi namazı

2.238 - Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah’a gönülden boyun eğerek namaza durun.:

20.130 - O hâlde, onların söylediklerine sabret ve güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tespih et. Gece vakitlerinde ve gündüzün uçlarında da tespih et ki hoşnut olasın.

50.39 - Öyleyse sen, onların dediklerine karşılık sabret ve Rabbini güneşin doğuşundan önce ve batışından öncehamd ile tesbih et.


Akşam namazı

11.114 - (Ey Muhammed!) Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlar için bir öğüttür.

13.15 - Göklerde ve yerde kim varsa, ister istemez kendileri de gölgeleri de sabah akşam Allah’a boyun eğer.

24.36 - (36-37) Allah’ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde hiçbir ticaretin ve hiçbir alışverişin kendilerini, Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoymadığı birtakım adamlar, buralarda sabah akşam O’nu tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar.




Yatsı namazı

24.58 - "Ey iman edenler, sağ ellerinizin malik olduğu ile sizden olup da henüz erginlik çağına ermemiş olan (çocuk)lar, (odalarınıza girmek için şu) üç vakitte izin istesinler: Sabah namazından önce, öğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra. (Bu) Üçü sizin için mahrem (vakitleri)dir. Bunların dışında size de, onlara da bir sakınca yoktur; onlar yanınızda dolaşabilirler, birbirinizin yanında olabilirsiniz. İşte Allah, size ayetleri böyle açıklamaktadır. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."


KURAN’I KERİMDE NAMAZ.


*Namaz ile duayı birbirine karıştıranlar!

*Kuranda namaz yok diyenler!


2.83 - Hani, biz İsrailoğulları’ndan, “Allah’tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız, zekâtı vereceksiniz” diye söz almıştık. Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz.

2.125 - Hani, biz Kâbe’yi insanlara toplantı ve güven yeri kılmıştık. Siz de Makam-ı İbrahim’den kendinize bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail’e şöyle emretmiştik: “Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû ve secde edenler için evimi (Kâbe’yi) tertemiz tutun.”

4.103 - Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah’ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.

14.39 - “Hamd, iyice yaşlanmış iken bana İsmail’i ve İshak’ı veren Allah’a mahsustur. Şüphesiz Rabbim duayı işitendir.”

14.40 - “Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.”

*Aynı ayette namaz ve dua ikisinde geçiyor.


2.153 - Ey iman edenler! Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım dileyin. Şüphe yok ki, Allah sabredenlerle beraberdir.

*Aynı ayette namaz ve dua (yardım dilemek)ikisinde geçiyor.



Necasetten taharet

5.6 - "Ey iman edenler, namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve her iki topuğa kadar ayaklarınızı da (yıkayın.) Eğer cünüpseniz temizlenin (gusül edin); eğer hasta veya yolculukta iseniz ya da biriniz ayak yolundan (hacet yerinden) gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız da su bulamamışsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin (hafifçe) yüzlerinize ve ellerinize ondan sürün. Allah size güçlük çıkarmak istemez, ama sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimeti tamamlamak ister. Umulur ki şükredersiniz."

Setri avret

7.26 - Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın rahmetinin alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik).

Vaktin girmesi

4.103 - Namazı kıldınız mı, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep Allah’ı anın. Güvene kavuştunuz mu namazı tam olarak kılın. Çünkü namaz, mü’minlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.

11.114 - (Ey Muhammed!) Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın vakitlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlar için bir öğüttür.

Ezan

5.58 - Siz namaza çağırdığınız vakit onu alaya alıp eğlence yerine koyuyorlar. Bu, şüphesiz onların akılları ermeyen bir toplum olmalarındandır.

Kamet, namaza durma zamanı (mescidlerde ve toplu kılınan namazlarda cemaatin namaza hazır olmaları için gereklidir)

Kıble.

2.144 - (Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede olursanız olun, (namazda) yüzünüzü hep onun yönüne çevirin.Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rabblerinden (gelen) bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir.

2.149 - (Ey Muhammed!) Nereden yola çıkarsan çık, (namazda) Mescid-i Haram’a doğru dön. Bu, elbette Rabbinden gelen gerçek bir emirdir. Allah, sizin işlediklerinizden asla habersiz değildir.

(Kıble yönünü bilmeyen veya binek üzerinde namaza duranlar için kıble şartı yoktur)

2.239 - Eğer (bir tehlikeden) korkarsanız, namazı yaya olarak veya binek üzerinde kılın. Güvenliğe kavuşunca da, Allah’ı, daha önce bilmediğiniz ve onun size öğrettiği şekilde anın (namazı normal vakitlerdeki gibi kılın).


Namaz nasıl kılınmalı.

17.110 - De ki: “(Rabbinizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur.” Namazında sesini pek yükseltme, çok da kısma. İkisi ortası bir yol tut.


2= kıyam

22.26 - "Hani biz İbrahim'e Evin (Kabe'nin) yerini belirtip hazırladığımız zaman (şöyle emretmiştik:) "Bana hiç bir şeyi ortak koşma, tavaf edenler, kıyam edenler, rükua ve sücuda varanlar için Evimi tertemiz tut."

3.43 - Ya Meryem! rabbına divan dur, ve secdeye kapan ve rükû' edenlerle beraber rükûa var


Namazda tekbirden önce,


1= Ve deki, “ALLAH’a Hamd olsun, çocuk edinmemiştir, mülkte ortağı yoktur, acze düşmeyendir ve bir yardımcıyada ihtiyacı yoktur” ve onu tekbir edebildiğince tekbir et.

(17.111)


Tekbir

Allahu  Ekber

(Allah en büyüktür.)


3= Sübhânekellâhümme ve bi hamdik

ve tebâra kesmük

ve teâlâ ceddük

*(vecelle senâük)* (sadece cenaze namazlarında okunur)

ve lâ ilâhe ğayrük.

Anlamı.

Allah'ım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın.

Seni daima böyle tenzih eder ve överim.

Senin adın mübarektir.

*(Varlığın her şeyden üstündür)*

Senden başka ilah yoktur.


Euzü besmele değil, (şeytanı zikretme) normal besmele ile fatiha suresini oku.

Euzü besmele kuran okurken farzdır, başka söz (hadis) ile şeytan aldatmasın kuran sözünün önüne geçmesin diye ALLAH’a sığınılır.

16.98 - Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.

4

1- Bismillâhi’r-Rahmâni’r-Rahîm.

2- Elhamdulillâhi Rabbi’l-âlemîn.

3- Er-Rahmâni’r-Rahîm.

4- Mâliki yevmi’d-dîn.

5- İyyâke na’budu ve iyyâke neste’în.

6- İhdine’s-sırâta’l-mustakîm.

7- Sırâta’l-lezîne en’amte aleyhim. Ğayri’l-meğdûbi aleyhim ve le’d-dâllîn.


(Anlamı)

1) Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla

2) Hamd Alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur

3) O Rahmandır ve Rahimdir

4) Ceza gününü malikidir

5) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz

6) Bizi doğru yola ilet

7) Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yoluna, gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil.


Tekbir (ALLAH’u ekber)

5= Rükû

3 kere "Subhane Rabbiyel Azim"

(Ey büyük Rabb'ım! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.)

56.74 - O halde tesbih et rabbine azim ismiyle

56.96 - Haydi tesbih et Rabbına azim ismiyle

69.52 - haydi tesbih et rabbının azim ismiyle

Tekbir

6= kıyam

Tekbir

7= secde

15.98 - O hâlde, Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt) ve secde edenlerden ol.

3 kere "Subhane Rabbiye'l-ala"

(Ey Yüce Rabb'im, Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.)

87.1 - Tesbih et rabbinin a'lâ ismine

Tekbir

Oturarak doğrul

Tekbir

Secde

3 kere (Subhane Rabbiyel alâ


Teşehhüd (oturmak)

8=Her Rekatın ardından secdelerin sonunda ALLAH’ı eksikliklerden tenzih eden yücelten dua veya ayet okunur


(Ettehüyyati duasını okuma, ettehüyyati de peygambere sesleniş “ey peygamber” diye sesleniş var ayrıca, miraç ile ilgili uydurma bir duadır.)


50.40 - Gecenin bir kısmında ve secdelerin ardından da O’nu tespih et.


  1. Rekat secdesinden sonra- 23.116 - Fe teallellahul melikul hakk, la ilahe illa hu, rabbul arşil kerîm.

(Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir. O’ndan başka hiç ilâh yoktur. O, şerefli ve yüce Arş’ın Rabbidir.)

  1. Rekat secdesinden sonra ihlas suresi: Hu vallahu ehad, Allahüs Samed, lem Yelid ve lem yuled ve lem yekullehü küfuven ehad. ( “O, Allah’tır, bir tektir,Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır); O, hiçbir şeye muhtaç değildir. O’ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir). Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.
  2. Rekat secdesinden sonra: Lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerîke leh lehü'l mülkü ve lehü'l hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr.”

(Allah'tan başka ilah yoktur, O tektir, O'nun ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'na aittir. O, herşeye kadirdir

  1. Rekat secdesinden sonra:

Ayetel kürsü

Allahu la ilahe illa huvel hayyul kayyum, la te'huzuhu sinetuv vela nevm, lehu ma fis semavati ve ma fil ard, men zellezi yeşfeu indehu illa bi iznih, ya'lemu ma beyne eydihim ve ma halfehum, ve la yuhitune bi şey'im min ilmihi illa bi ma şa', vesia kursiyyuhus semavati vel ard, ve la yeuduhu hifzuhuma, ve huvel aliyyul azîm.

Anlamı:

2.255 - Allah, ki O'ndan başka ilah yoktur, daima diri ve yaratıklarını koruyup yöneticidir. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan kendisinin katında kim şefâat edebilir? Onların önlerinde ve arkalarında olanı bilir. O'nun ilminden, ancak kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O'nun Kürsüsü, gökleri ve yeri kaplamıştır (O yüce padişah, göklere, yere, bütün kâinâta hükmetmektedir). Onları koru(yup gözet)mek, kendisine ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.


(Secdelerden sonra, bu ve benzeri yalnız ALLAH Subhanehu ve tela’nın şanını yücelten,eksikliklerden ve acizlikten tenzih eden ayetler veya dualar okunabilir.)


2.Veya 3. Veya 4. Rekata kalk

Tekbir

Bu şekilde kılınan vaktin rekatına göre rekatlar tamamlanır

2 veya 3 veya 4 Rekatlı namazaların son oturuşunda


9=Teşehhüd=

Yukarıda örnek verilen ALLAH’ı yücelten, öven veya eksikliklerden tenzih eden ayet veya dua okunduktan sonra


10= Rabbenâ âtinâ fid'dünyâ haseneten

ve fil'âhireti haseneten ve gınâ azâbennâr.

Anlamı.

Allah'ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette

de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azabından koru. Ey Rabb'im,

merhamet edenlerin merhamet edicisi, bize rahmetinle

muamele eyle.

2.201 - Onlardan, “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru” diyenler de vardır.

2.202 - İşte onlara kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı pek çabuk görendir.

11= Estağfirullah El Azim Ellezi Lâ İlahe İllâ Hüvel Hayyul Kayyume Ve Etubü İleyh.

Anlamı: Kendisinden başka ilah bulunmayan, ebedi hayatla daima diri olan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kâinatı yöneten Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim


3.17 - Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler, infak edenler ve 'seher vakitlerinde' bağışlanma dileyenlerdir.


12= "Allahumme ente's-selamu ve minke's-selam tebarek-te ya-zel celali vel ikram"

( Allah'ım, sen selâmsın. Her türlü selâmet ve esenlik sendendir. Ve sen ey keramet ve azamet sahibi Allah'ım, Yücelerden yücesin.)


13= ELHAMDÜLİLLAHİ RABBİL ALEMİN (deyip namazdan sağa, sola selam vermeden normal olarak çıkıyoruz)


Anlamı:

Hamd,bir iyiliğin karşılığı olmaktan çok, Yaratıcının sonsuz güç ve kuvvetine, verdiği nimetlerin çokluğuna, O’nun Rabliğine duyulan hayranlığın övme yoluyla dile getirilmesidir.

https://www.ihya.org/kavram/kavramlar-ansiklopedisi/dt-2342.html


10.10 - Onların oradaki duaları: «Allahım, sen yücelerden yücesin»;

sağlık dilekleri «selâm»,

dualarının sonu da «Âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun.» diye şükretmek olacaktır.


Geneleksel namazdan farkı:


1: Fatihadan sonra “amin” amon ra anılmıyor, dualar amon ra ya arz (sunmak) edilmiyor.

2: Her Rekatın sonunda secdelerin ardından, ALLAH svt yüceltiliyor.

3: uydurma olan miraç olayı (7. Semaya ALLAH ile görüşmeye gitmesi göğe yükselme ve orada söylendiği iddia edilen, peygambere “ey peygamber diye sesleniş var. Sonradan “miraç” ya geçtiği anlatılan uyduruk ettehüyyati duası okunmuyor.

4: Semi Allahu limen hamideh, Rabbena lekel hamd,duaları namazı show’a döndüren söylemler ( “ALLAH kendisine hamd edeni işitti” akabinde “ Ey Rabbimiz her çeşit hamd sanadır” sözü muaviye’ye ait peygamberimizin sözü değil, sünnet diye öğretiliyor) ve Salli ve Barik peygamber için okunan dualar okunmuyor.

5:namazın sonunda sağ ve sol meleklere selam verilmiyor. (namazda biz ALLAH’ın huzurundayız başka varlıklara namazda hitab edilmez) yalnızca ALLAH’ın selam ismi zikredilerek yüceltiliyor

“Allahumme ente's-selamu ve minke's-selam tebarek-te ya-zel celali vel ikram"

6:Kıldığımız namazdan ve ettiğimiz her türlü duanın sonunda ELHAMDÜLİLLAHİ RABBİL ALEMİN

Denir veya namazdan çıkılır.

Toygun
03.06.2020
00:23

Yukarıda yazdığım kur’ana göre salat-Namaz Rekat sıralamasında bir yanlışlık olmuş, 

bendeki yazının orjinalinde bu sıralama 1-2-3-4 diye kayıtlı. Buraya aktarırken bir sorun oldu galiba; bu yanlışlığı düzeltmek amaçlıyla o kısmı buradan tekrar yazıyorum.


  1. Rekat secdesinden sonra- 23.116 - Fe teallellahul melikul hakk, la ilahe illa hu, rabbul arşil kerîm.

(Gerçek hükümdar olan Allah, yücedir. O’ndan başka hiç ilâh yoktur. O, şerefli ve yüce Arş’ın Rabbidir.


   2. Rekat secdesinden sonra ihlas suresi: Hu vallahu ehad, Allahüs Samed, lem Yelid ve lem yuled ve lem yekullehü küfuven ehad. ( “O, Allah’tır, bir tektir,Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır); O, hiçbir şeye muhtaç değildir. O’ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir). Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.


   3. Rekat secdesinden sonra: Lâ ilâhe illallahu vahdehu lâ şerîke leh lehü'l mülkü ve lehü'l hamdü ve hüve alâ külli şey'in kadîr.”

(Allah'tan başka ilah yoktur, O tektir, O'nun ortağı yoktur, mülk O'nundur, hamd O'na aittir. O, herşeye kadirdir


   4. Rekat secdesinden sonra:

Ayetel kürsü

Allahu la ilahe illa huvel hayyul kayyum, la te'huzuhu sinetuv vela nevm, lehu ma fis semavati ve ma fil ard, men zellezi yeşfeu indehu illa bi iznih, ya'lemu ma beyne eydihim ve ma halfehum, ve la yuhitune bi şey'im min ilmihi illa bi ma şa', vesia kursiyyuhus semavati vel ard, ve la yeuduhu hifzuhuma, ve huvel aliyyul azîm.

Anlamı:

2.255 - Allah, ki O'ndan başka ilah yoktur, daima diri ve yaratıklarını koruyup yöneticidir. Kendisini ne bir uyuklama, ne de uyku tutmaz. Göklerde ve yerde olanların hepsi O'nundur. O'nun izni olmadan kendisinin katında kim şefâat edebilir? Onların önlerinde ve arkalarında olanı bilir. O'nun ilminden, ancak kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O'nun Kürsüsü, gökleri ve yeri kaplamıştır (O yüce padişah, göklere, yere, bütün kâinâta hükmetmektedir). Onları koru(yup gözet)mek, kendisine ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.


(Secdelerden sonra, bu ve benzeri yalnız ALLAH Subhanehu ve tela’nın şanını yücelten,eksikliklerden ve acizlikten tenzih eden ayetler veya dualar okunabilir.)






Çok Okunan Makaleler
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; 15 Temmuz’a doğru: travmadan kurtulmak…
7.07.2017 128629 Okunma
Mete Firidin
Hz. Musa Ne Zaman Yaşadı?
12.05.2011 113032 Okunma
11 Yorum 07.04.2020 15:05
Mete Firidin
Hz. Nuh, İbrahim, Yusuf ve Musa Kronolojisi
5.04.2015 103142 Okunma
10 Yorum 12.01.2020 16:47
Mete Firidin
Kudret Helvası Menne
13.11.2013 102356 Okunma
4 Yorum 15.11.2013 03:46
Mete Firidin
Hurufu Mukatta
9.04.2011 87496 Okunma
7 Yorum 25.03.2020 18:55
Mete Firidin
Hz. İbrahim Ne Zaman Yaşadı?
28.02.2011 84364 Okunma
4 Yorum 25.03.2020 18:59
Mete Firidin
Estetik Ameliyat ve Nisa Suresi 119. Ayet
3.10.2014 72468 Okunma
1 Yorum 03.10.2014 20:39
Mete Firidin
Petra Yalanı
28.04.2015 70673 Okunma
9 Yorum 02.05.2015 13:07
Mete Firidin
Salat Kelimesinin Kökeni
26.02.2012 65456 Okunma
10 Yorum 03.06.2020 00:23
Mete Firidin
Kuran'da Kölelik
27.12.2013 63075 Okunma
86 Yorum 08.01.2014 17:16
Mete Firidin
Bekke Ve Mekke
27.01.2011 52104 Okunma
9 Yorum 25.03.2020 19:30
Sam Adian
HAMR ve HUMR
25.02.2012 51246 Okunma
18 Yorum 10.01.2020 12:34
Süleyman Karagülle
ABD Başkanlık Seçimi
19.11.2016 40814 Okunma
28 Yorum 19.12.2016 21:41
Mete Firidin
Hz. Lut’un Kızları
7.06.2011 38658 Okunma
4 Yorum 01.02.2020 21:22
Lütfi Hocaoğlu
Fahişe ve Fahşâ
20.08.2015 38630 Okunma
81 Yorum 16.09.2015 00:08
Mete Firidin
El Tur ve Tur-i Sina?
24.03.2013 37154 Okunma
21 Yorum 23.06.2021 12:46
Mete Firidin
Amen ve Senetin
15.11.2012 34626 Okunma
31 Yorum 30.11.2012 13:47
Sam Adian
BIR EYLEM OLARAK ZINA
14.07.2012 33703 Okunma
24 Yorum 24.07.2012 09:50
Hikmet Güveloğlu
HİÇ
2.01.2017 33369 Okunma
2 Yorum 03.01.2017 11:37
Mete Firidin
Lut Kavmi Homoseksüel Değildi!
3.08.2014 33229 Okunma
15 Yorum 03.12.2017 03:35
Mete Firidin
Lâ mevcûde illâ Hû???
18.12.2010 32704 Okunma
1 Yorum 25.12.2010 15:11
Reşat Nuri Erol
Süleyman Karagülle - Altın Ekonomisine Geçiş
2.11.2013 32540 Okunma
2 Yorum 30.01.2016 22:15
Mete Firidin
Kabe Kavseyni Ev Edna
15.06.2012 31493 Okunma
1 Yorum 22.05.2018 01:32
Mete Firidin
Nuh’un Üvey Oğlu!
25.10.2015 30953 Okunma
28 Yorum 12.01.2020 17:30
Hikmet Güveloğlu
Musaddık'ın Kerameti, Zarrab'ın Laneti
30.11.2017 30933 Okunma
1 Yorum 30.11.2017 19:32
Mete Firidin
Homohabilis Havva ve Havvalar
20.04.2012 30078 Okunma
27 Yorum 15.04.2020 09:47
Mete Firidin
Adem'in ve Havva'nın Hatası
2.03.2014 29355 Okunma
34 Yorum 10.03.2014 00:48
Mete Firidin
Nutfetin Emşâcin (99)
14.05.2013 28811 Okunma
24 Yorum 17.05.2013 15:16
Hikmet Güveloğlu
KAYIN BABA, DAMAT, İPSİZ VE SAPSIZLAR
18.12.2016 28381 Okunma
1 Yorum 20.12.2016 00:47
Süleyman Karagülle
KABİR AZABI
25.02.2014 28209 Okunma
8 Yorum 05.03.2014 21:24
Mete Firidin
İbni Arabi ve Araf 175-176. Ayetler
16.11.2011 28154 Okunma
9 Yorum 19.11.2011 17:29
Mete Firidin
Miras ve Kelale Ayetleri
13.02.2014 27577 Okunma
53 Yorum 28.02.2014 13:04
Süleyman Karagülle
Görevimiz
22.02.2014 26892 Okunma
12 Yorum 05.02.2016 21:44
Sam Adian
FINANSMAN MESELESI VE ZEKAT
8.11.2012 26569 Okunma
45 Yorum 18.11.2012 00:41
Mete Firidin
Kevkeb
10.08.2011 26189 Okunma
1 Yorum 28.08.2012 12:03
Mete Firidin
Allah Celle Celalühü Ne Demektir?
30.11.2014 26048 Okunma
1 Yorum 01.12.2014 08:16
Mete Firidin
Enam Suresi 145. Ayet Ve Haram Yiyecekler!
31.12.2017 25780 Okunma
Mete Firidin
İçki Haram mı?
25.05.2015 25184 Okunma
13 Yorum 12.01.2020 17:25
Mete Firidin
Hz. İbrahim’in Atası ve Nemrut
19.04.2015 25120 Okunma
1 Yorum 20.04.2015 20:48
Mete Firidin
Kuran’da Namaz Vakitleri
28.12.2014 24644 Okunma
Mete Firidin
Hz. Yunus ve Ambergris
12.12.2012 24329 Okunma
2 Yorum 13.12.2012 13:23
Mete Firidin
Nuh’un Gemisi ve Cudii
12.01.2014 23780 Okunma
45 Yorum 05.02.2016 23:06
Mete Firidin
Hz. İsa’nın Doğum Günü
2.01.2015 23168 Okunma
Mete Firidin
Kuran'da Tecavüzün Cezası
18.02.2015 22764 Okunma
2 Yorum 21.02.2015 17:19
Mete Firidin
Hz. Adem’in Kaburgası
25.04.2012 22483 Okunma
59 Yorum 28.04.2012 13:42
Mete Firidin
İmhotep Hz.Yusuf mu?
27.10.2011 21745 Okunma
3 Yorum 05.11.2019 07:59
Ahmet Yücel
YUNUS SURESİ 62-63-64. AYETLER VE TEFSİRİ
19.02.2016 21329 Okunma
Mete Firidin
Hz. Musa ve Hızır'ın Buluştukları Yer
16.03.2012 21164 Okunma
10 Yorum 17.03.2012 10:03
Hikmet Güveloğlu
ASKERLİK VATAN BORCU
25.01.2017 21076 Okunma
Cengiz Demirci
İlk karzı hasen kooperatifi
3.01.2013 20941 Okunma
25 Yorum 06.02.2013 20:31