Mete Firidin
Yecüc ve Mecüc
27.02.2010
21405 Okunma, 2 Yorum

Yecüc ve Mecüc hakkında bir çok yorumlar duyduk.Uzaylılar, Çinliler, Türkler, mitolojik yaratıklar gibi. Aslında gerçek apaçık ortada!

Bugünkü genetik bilgilere göre bir insanın baba tarafının eski insanlardan hangi gruba ait olduğunu YDNA analizine göre saptamak kesin olarak mümkündür.Çünkü YDNA yalnız babadan gelir.

 

 

 

 

Anne tarafını da mtDNA dan yapılan analizle kesin olarak saptamak mümkündür.Çünkü mtDNA yalnızca anneden geçmektedir. Böylece toplumların bugünkü ve geçmişteki akrabalık bağlarını saptamak mümkün hale gelmiştir.

Tarihi bilgilerimizi bugünkü verilerle değerlendirirsek: Hz. Zülkarneyn’in Hz. İbrahim zamanında veya sonrasında yaşadığı rivayet edilmektedir. MÖ 3000’ler yani Sümer'ler zamanında yaşadığı anlaşılmaktadır.

Zülkarneyn’in yaptığı set demir ve bakırdan oluşmuştur. Avrupa’nın da bugünkü gücüne demir ve bakırı seri şekilde üretip kullanması ile ulaştığını da biliyoruz.

Settin bir zamanlar Kafkasya’da olduğu rivayet edilmektedir. Kuzeyli İskit kavimlerinden güneydeki uygar kavimleri korumak için yapılmıştır.

Ünlü filozof Voltaire Gog’ların Galliler ve İspanyollar olduğunu Magog’ların ise Ruslar olduğunu söyler.

Tevrat’ta ve İncil’de Yecüc ve Mecüc: Gog ve Magog olarak bahsedilmektedir. Yahudi kaynaklarında Gog ve Magog’un uzak kuzeydeki kabileler olduğu belirtilir . Yahudi alim Josefus, Gog’ların İskitler olduğunu saptamıştır. İskitler Hint-Avrupa dili konuşur. Kurganlardan (taş devirlerine ait anıt mezarlar) çıkarılan DNA örneklerinin YDNA’ları R1a ve R1b dir. Tevrat’ta Togarmah denen bir yerden bahsedilir. Burası Gog ve Magog ülkesidir. Yahudi Talmud and Midrashim’e göre Magog ülkesinin yeri Germania İran Belucistan’ı olarak gösterilir. Bazı yorumlara göre Kafkasya’nın kuzeyidir.

Tarihi genetik araştırmalar YDNA R1b’nin bulunduğu yerlerden birinin bu bölgeler olduğunu gösteriyor.Tarihi mezarlardan çıkarılan YDNA örneklerine göre bugünkü Avrupalıların atalarının (kendileri de böyle kabul eder.) MÖ 2500-3700 yılları arasında Kafkasya’nın kuzeyinde Azak denizinin doğusundan Dağıstan’ın Derbent şehrine kadar uzanan bölgede yaşadıkları saptanmıştır. (Maykop kulture: bakınız www.eupedia.org) Bilinmeyen bir sebeple daha sonra büyük çoğunluğu bugünkü Avrupa’ya göç etmişlerdir. Daha önce Avrupa’da bulunan halkları hemen hemen yok etmişlerdir.

Avrupalı erkeklerin özellikle İspanya, İngiltere, Fransa kısacası Kelt dili konuşan Avrupalıların YDNA analizine göre çoğunluğu R1b geni taşımaktadırlar.

 

Keltlerin Maykop uygarlığından göç haritası.

 Avrupa toplumu dışında bu genetik özelliği taşıyan diğer toplumlar Anadolu’daki, İran’daki ve Uyguristan’daki toplumlardır. Burada mutlaka Orta Asya’daki tarım havzasında yaşamış olan Yuecic (Tocharian) toplumundan bahsetmek gerekir. Çünkü bu insanların da aynı genetik özellikler taşıdıkları kazılardan elde edilen YDNA özellikleri ile saptanmıştır. Ayrıca bu insanlar Tokarian denilen Hint-Avrupa dillerine ait bir dil konuşuyorlardı. Eski bilgilere göre Yuecicler veya Tocharianlar Türk boyu gibi gösterilmekteydi. Oysa bunların İskitlerin bir kolu olduğu ispatlanmıştır. L. Ligeti Bilinmeyen İç Asya adlı eserinin 1. cildinde M.Ö. II. yüzyılda Hun akınlarından başını kaldıramayan Çin hükümdarlarının Yue-cic adlı (Tocharianlar) (YDNA R1b geni taşıdıkları tespit edilmiştir.) barbar bir kavime ittifak kurmak için elçi gönderdiğinden bahseder. Elçi bu kavme bugünkü Afganistan toprakları üzerinde rastlar. Görüşür, ama onları Hunlarla savaşmaya ikna edemeden döner.)

Çin kaynaklarında anlatılan bir olaya göre, babası Teoman, kendisi yerine üvey annesi Yenşi'nin oğlunu tahta çıkarmak istemiştir ve Mete'yi komşu kavim olan Yüeçilere (Yuezhi, Tocharianlar) rehin olarak göndermiştir. Babası, ardından Yüeçilere savaş ilan ederek Mete'yi öldürtmek istemiştir. Mete, babası Teoman Yüeçilerin topraklarına girmeden Yüeçilerin elinden kaçmıştır. Babası bu kadar zorlukları atlatmasının ardından hakkını vermek için emrine bir birlik vermiştir. Sonunda da Mete öz babasını, üvey annesi ve kardeş(ler)ini öldürüp kağan olmuştur. (M.Ö. 209).

Orta Asya’da binlerce yıldan beri yaşayan beyaz tenli, mavi gözlü, kızıl saçlı bir kavmin yaşadığı ve bunlara Tocharian, Yüecic, Yüezi dendiğini biliyoruz.Bu insanların genetik yapısı aynen Avrupa’daki erkeklerin genetik yapısına benzemektedir. Yani YDNA’ları R1b’dir. Kuşhan imparatorluğu döneminde Budizm’i deforme edip yayan kavimdir.

Tocharian’ların ana dilleri Hint-Avrupa dilerinden Kelt ve Germen dillerine çok yakındır. Kelt dilleri özellikle İspanyol, İngiliz, Belçika ve Fransız dilleridir.

Tocharian’ların bir kolu MS 600-700 yılları arasında Avar adını kullanarak Avrupa’ya göç etmişler ve buradaki kadınlarla evlenmişlerdir. Göktürkler bunların gerçek Avar olmadığı, İskitlerden olduğu konusunda Romalıları uyarmışlardır. (Uarlar, Pseudo Avars). Orta Avrupa’nın ailelerinin birçoğu Uarlardan kalma isimler taşırlar. İspanya ve Bask’lara ait mitolojilerde (MS 800’lü yıllara ait) kuzeyden gelen ve onlara bir çok hünerler öğreten tanrısal kişilerden bahsedilmektedir. Avrupa’da uygarlaşma bu yüzyıllardan sonra başlamıştır.

Roma imparatorluğu tarihçilerine göre ise Magog’lar Goth’lardır (ostragot, vizigotlar).

Tarihi kayıtlarda Göktürk hakanının M.S. 4. yy'da Maniakh başkanlığında bir elçi heyetini Bizans Hükümdarına gönderdiğini, bunların dönüş yolunda Meccü’lerle karşılaştıklarını ve Meccü'lerin Pagan Papazlar olduğunu yazar.

İslami kaynaklarda da genellikle şu şekilde bahsedilmektedir:

Kur'ân'da geçen seddin özellikleri şöyledir.

1. İki duvar gibi iki dağ arasında kapı gibi bir boğazdır;

2. Bu demir kapı iki dağ ile müsavi seviyededir;

3. Bu boğaz meskun bir bölge ile bir başka bölge arasında tek geçiş noktasıdır.

4. Yapımında, demir parçaları ve bakır vardır.

5. Bu boğaz, doğu ve batı cihetinde değildir.

İbn Cerîr et-Taberî ve İbn Kesir ve Yâkut eserlerinde buna yer vermişlerdir. Azerbaycan'ın fethinden sonra Hz. Ömer hicrî 22 yılında Surâka b. Amr'ı Derbent'e bir sefer düzenlemekle görevlendirdiğinde Surâka, Abdurrahman b. Rabia'yı öncü koluna kumandan tayin etti. Abdurrahman Ermenistan'a geldiğinde, ülkenin yöneticisi Şehbrâz karşı koymaksızın teslim oldu. Daha sonra Abdurrahman Derbent'e doğru ilerlemek istediğinde, Şehbrâz ona Zülkarneyn tarafından inşa edilen bu duvar hakkında bütün ayrıntıları bilen bir adamdan bilgi topladığını haber verdi. Sonra o adam Abdurrahman'ın huzuruna getirildi.

Bu hâdiseden iki yüzyıl sonra Abbâsi Halifesi Vâsık (h.227-233), Selâmü'l-Tercümân'ın başkanlığında elli kişilik bir heyeti Zülkarneyn'in yaptırdığı duvarı incelemekle görevlendirdi. Bu yolculukta, Samarra'ya, oradan Tiflis'e daha sonra es-Serîr ve el-Lân üzerinden Filanşah'a ulaşırlar. Oradan da Hazar ülkesine, sonra Derbent'e girmişler ve orada duvarı görmüşlerdir. Bu da Müslümanların 300 yıl kadar Kafkas duvarını Zülkarneyn'in yaptığı duvar olarak kabul ettiklerini gösterir.

el-Kâsımî'ye göre, Abbâsi Halîfesi Vâsık zamanında gönderilen birliğin görmüş olduğu sed Çin seddidir. Çin ülkesinin harikalarından biridir. Zülkarneyn'in yaptığı asıl sed ise Rusya'nın Dağıstan bölgesinde bulunan derbent ve Hozat kentleri arasındadır. Burada çok meşhur "Sudd" adıyla bilinen eski bir boğaz vardır. Bu boğazda "Demirkapı" diye bilinen bir yer mevcuttur. Burası, Arapların Kaf dağı dedikleri Kafkas dağlarından iki dağın arasında bulunan, eski bir demir sed kalıntısıdır. Bazıları burada Zülkarneyn'e isnat edilen duvarın Çin seddi olduğu gibi yanlış bir izlenime kapılmışlardır. Oysa bu duvar Dağıstan ve Karadeniz’le Hazar denizi arasında yer alan Kafkasya'nın iki şehri olan Derbent ve Daryal arasına inşa edilmiştir. Karadeniz ve Daryal arasında, aralarını büyük bir ordunun geçemeyeceği derin vadilerin ayırdığı yüksek dağlar vardır. Fakat Derbent ile Daryal arasında bu tür dağlar yoktur ve geçitler geniş ve yol veren cinstendir. Eski çağlarda kuzeyden gelen vahşi ve göçebe kabileler güneydeki toprakları bu geçitlerden yararlanarak istila ederlerdi. Bu akınlardan tedirgin olan Pers kralları korunmak için elli mil uzunluğunda, 29 fit yüksekliği 10 fit genişliği olan bir duvar yapmak zorunda kaldılar. Bu duvarın kalıntıları bugün bile görülebilir. Bu duvarı ilk önce kimin yaptırdığı tarihi olarak tespit edilememiştir. Fakat Müslüman tarihçiler ve coğrafyacılar bu duvarı Zülkarneyn'e isnat ederler. Çünkü bu duvarın kalıntıları Kur'ân'da anlatılanlara benzemektedir.

Hindistan’da bulunan Ahmediye mezhebine göre Yecüc kelimesinin kökeni hızlı ateşlenen anlamına da gelmektedir (bugünkü ateşli silahları düşündürmektedir).

Bugün Avrupa’nın büyük çoğunluğu bu genetik (YDNA R1b) özelliğini taşımaktadır.

 

İngilizler, İspanyollar, Portekizliler, Fransızlar ve Hollandalılar toplum olarak en yüksek oranda bu özellikleri taşımaktadırlar. Bu toplumlar dünyadaki sömürgelerin büyük çoğunluğuna sahiptir. Haçlı seferlerini başlatanlar da bu ülkelerdir. En büyük köleciliği de yapanlar da yine kelt kökenli kavimlerdir. Dünyada eşi görülmemiş iki dünya savaşı çıkaranlar da bunlardır.

Bir hadiste Yecüc Mecüc’ün oklarını göğe fırlatıp onun kanlı olarak döndüğü belirtilmektedir. Bu oklar roketleri ve füzeleri olabilir mi?

Yine bir hadiste Yecüc Mecüc’ün hayvanların burnundan bulaşan bir kurtçuk ile öldüklerinden bahsedilmektedir. 1918-1919 tarihlerin de İspanyol gribi nedeni ile dünyada özellikle Avrupa-Amerika’da 50-100 milyon kişi ölmüştür. Bu oran 1. dünya savaşında ölen insanlardan çok daha fazladır. Mesela 1. dünya savaşında 450 bin Amerikan askeri ölmüştür. Bunların 50 bini savaştan, 400 bini grip nedeniyle ölmüştür.

O yıllarda İslam aleminin her türlü gücünün ne durumda olduğu malumdur. Eğer bu grip olmasaydı İslam toplumları çok daha kötü bir işgal ve istila altında kalabilir miydi?

Bugün tarihe baktığımızda dünyanın her tarafını işgal eden ve bütün halkları sömüren ve her türlü sapıklık fikirlerini üretip insanları inançsızlığa çağıranlar (Darwinizim, Freud vs), doğayı bozan, yeryüzünü ve insanları sömürmek için ülkeleri işgal eden, fitneler çıkaran kimlerdir?

Yani Yecüc- Mecüc kimlerdir dersiniz?

 

 


YorumcuYorum
İrfan Kalaman
07.04.2010
12:34

Hocam,çok değerli bilgilendirmeniz için çok çok teşekkürler.

zümrüdüanka
10.06.2010
15:12

Yecücü mecüc olayı benim de üzerinde tahminler yaptığım bir konuydu. Yecüc ve mecüc’ kısa boylu oldukları bilgisinden ve önlerine duvar örülmüş halde bekletildikleri bilgisinden yola çıkarak, Çin Seddi’nin arkasındaki Çinliler olarak düşünüyordum. Paylaşımınızdan çok istifade ettim Allah razı olsun.





Çok Okunan Makaleler
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; 15 Temmuz’a doğru: travmadan kurtulmak…
7.07.2017 130068 Okunma
Mete Firidin
Hz. Musa Ne Zaman Yaşadı?
12.05.2011 120289 Okunma
11 Yorum 07.04.2020 15:05
Mete Firidin
Kudret Helvası Menne
13.11.2013 113844 Okunma
4 Yorum 15.11.2013 03:46
Mete Firidin
Hz. Nuh, İbrahim, Yusuf ve Musa Kronolojisi
5.04.2015 109856 Okunma
10 Yorum 12.01.2020 16:47
Mete Firidin
Hurufu Mukatta
9.04.2011 90663 Okunma
7 Yorum 25.03.2020 18:55
Mete Firidin
Hz. İbrahim Ne Zaman Yaşadı?
28.02.2011 84933 Okunma
4 Yorum 25.03.2020 18:59
Mete Firidin
Estetik Ameliyat ve Nisa Suresi 119. Ayet
3.10.2014 76722 Okunma
1 Yorum 03.10.2014 20:39
Mete Firidin
Petra Yalanı
28.04.2015 72118 Okunma
9 Yorum 02.05.2015 13:07
Mete Firidin
Salat Kelimesinin Kökeni
26.02.2012 67722 Okunma
10 Yorum 03.06.2020 00:23
Mete Firidin
Kuran'da Kölelik
27.12.2013 64122 Okunma
86 Yorum 08.01.2014 17:16
Mete Firidin
Bekke Ve Mekke
27.01.2011 55377 Okunma
9 Yorum 25.03.2020 19:30
Sam Adian
HAMR ve HUMR
25.02.2012 53608 Okunma
19 Yorum 28.05.2024 13:50
Süleyman Karagülle
ABD Başkanlık Seçimi
19.11.2016 41566 Okunma
28 Yorum 19.12.2016 21:41
Lütfi Hocaoğlu
Fahişe ve Fahşâ
20.08.2015 40419 Okunma
81 Yorum 16.09.2015 00:08
Mete Firidin
Hz. Lut’un Kızları
7.06.2011 39636 Okunma
4 Yorum 01.02.2020 21:22
Mete Firidin
El Tur ve Tur-i Sina?
24.03.2013 38819 Okunma
21 Yorum 23.06.2021 12:46
Mete Firidin
Amen ve Senetin
15.11.2012 35601 Okunma
31 Yorum 30.11.2012 13:47
Mete Firidin
Lâ mevcûde illâ Hû???
18.12.2010 35141 Okunma
1 Yorum 25.12.2010 15:11
Sam Adian
BIR EYLEM OLARAK ZINA
14.07.2012 34793 Okunma
25 Yorum 28.05.2024 13:42
Mete Firidin
Lut Kavmi Homoseksüel Değildi!
3.08.2014 33943 Okunma
15 Yorum 03.12.2017 03:35
Reşat Nuri Erol
Süleyman Karagülle - Altın Ekonomisine Geçiş
2.11.2013 32931 Okunma
2 Yorum 30.01.2016 22:15
Mete Firidin
Kabe Kavseyni Ev Edna
15.06.2012 32665 Okunma
1 Yorum 22.05.2018 01:32
Mete Firidin
Nuh’un Üvey Oğlu!
25.10.2015 31913 Okunma
28 Yorum 12.01.2020 17:30
Mete Firidin
Homohabilis Havva ve Havvalar
20.04.2012 30892 Okunma
27 Yorum 15.04.2020 09:47
Mete Firidin
Adem'in ve Havva'nın Hatası
2.03.2014 30544 Okunma
34 Yorum 10.03.2014 00:48
Mete Firidin
Nutfetin Emşâcin (99)
14.05.2013 29723 Okunma
24 Yorum 17.05.2013 15:16
Mete Firidin
İbni Arabi ve Araf 175-176. Ayetler
16.11.2011 29243 Okunma
9 Yorum 19.11.2011 17:29
Süleyman Karagülle
KABİR AZABI
25.02.2014 28851 Okunma
8 Yorum 05.03.2014 21:24
Mete Firidin
Miras ve Kelale Ayetleri
13.02.2014 28720 Okunma
53 Yorum 28.02.2014 13:04
Mete Firidin
Allah Celle Celalühü Ne Demektir?
30.11.2014 28059 Okunma
1 Yorum 01.12.2014 08:16
Mete Firidin
Hz. İbrahim’in Atası ve Nemrut
19.04.2015 27558 Okunma
1 Yorum 20.04.2015 20:48
Sam Adian
FINANSMAN MESELESI VE ZEKAT
8.11.2012 27405 Okunma
46 Yorum 28.05.2024 13:53
Süleyman Karagülle
Görevimiz
22.02.2014 27397 Okunma
12 Yorum 05.02.2016 21:44
Mete Firidin
Kevkeb
10.08.2011 27271 Okunma
1 Yorum 28.08.2012 12:03
Mete Firidin
Enam Suresi 145. Ayet Ve Haram Yiyecekler!
31.12.2017 26985 Okunma
Mete Firidin
İçki Haram mı?
25.05.2015 25832 Okunma
13 Yorum 12.01.2020 17:25
Mete Firidin
Kuran’da Namaz Vakitleri
28.12.2014 25408 Okunma
Mete Firidin
Hz. Yunus ve Ambergris
12.12.2012 25077 Okunma
2 Yorum 13.12.2012 13:23
Mete Firidin
Nuh’un Gemisi ve Cudii
12.01.2014 24823 Okunma
45 Yorum 05.02.2016 23:06
Mete Firidin
Kuran'da Tecavüzün Cezası
18.02.2015 24185 Okunma
2 Yorum 21.02.2015 17:19
Mete Firidin
Hz. İsa’nın Doğum Günü
2.01.2015 23805 Okunma
Mete Firidin
Hz. Adem’in Kaburgası
25.04.2012 23372 Okunma
59 Yorum 28.04.2012 13:42
Mete Firidin
İmhotep Hz.Yusuf mu?
27.10.2011 22463 Okunma
3 Yorum 05.11.2019 07:59
Ahmet Yücel
YUNUS SURESİ 62-63-64. AYETLER VE TEFSİRİ
19.02.2016 22201 Okunma
4 Yorum 01.05.2024 22:56
Mete Firidin
Hz. Musa ve Hızır'ın Buluştukları Yer
16.03.2012 21989 Okunma
10 Yorum 17.03.2012 10:03
Cengiz Demirci
İlk karzı hasen kooperatifi
3.01.2013 21627 Okunma
25 Yorum 06.02.2013 20:31
Mete Firidin
Yecüc ve Mecüc
27.02.2010 21405 Okunma
2 Yorum 10.06.2010 15:12
Mete Firidin
Cennetteki Khamr
28.05.2015 21229 Okunma
17 Yorum 29.05.2015 19:00
Mete Firidin
Şeriata Göre Kadınların Dövülebilmesi?
16.03.2014 21055 Okunma
18 Yorum 20.03.2019 10:45
Metin Kabakcı
METİN KABAKCI'DAN: FENAFİLLAH, BEKABİLLAH MAKAMLARI
21.02.2014 20908 Okunma


© 2025 - Akevler