Mete Firidin
Kuran’da Namaz Vakitleri
28.12.2014
25283 Okunma, 0 Yorum

Kuranda Namaz Vakitleri

Kuran’da bizim namaz olarak bildiğimiz kelime essalat kelimesidir. Fakat bazı ayetlerden zikir ve sebbih kelimesinin de essalat yerine kullanıldığını görüyoruz. Aslında zikir (hatırlama) ve sebbih (otoriter yüceltme) essalatın içindeki kavramlardır.

Kuran’da namaz vakitlerini gösteren, benim saptaya bildiğim ayetler şunlardır:

Bakara 238:

حَافِظُوا عَلَى الصَّلَوَاتِ وَالصَّلَاةِ الْوُسْطَى وَقُومُوا لِلَّهِ قَانِتِينَ (238)

Namazlara ve orta namaza devam edin; gönülden boyun eğerek Allah için namaza durun [238].

Orta namazın hangi namaz olduğu makalenin en sonunda anlatılmaya çalışılacaktır.

 

Hud 114:

وَأَقِمِ الصَّلَاةَ طَرَفَيِ النَّهَارِ وَزُلَفًا مِنَ اللَّيْلِ إِنَّ الْحَسَنَاتِ يُذْهِبْنَ السَّيِّئَاتِ ذَلِكَ ذِكْرَى لِلذَّاكِرِينَ (114)

Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl. Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir. Bu, hatırlayanlara bir hatırlatmadır [114].

Bu ayette gündüzün iki tarafında denerek öğle ve ikindi namazları hatırlatılmaktadır. Ayetin devamında gecenin gündüze yakın kısımlarında denerek çoğul kullanılmıştır. Arapçada çoğul kullanıldığında en az üç sayısı anlaşılır. Bu nedenle gece kılınan namazlar en az üç olmalıdır. Bu namazlar akşam namazı, yatsı namazı ve sabah namazıdır. Kuran’da gece (leyl) kavramı Güneş’in ufukta batması ve ufuktan çıkması arasındaki süredir. Görüldüğü gibi en az beş vakit namaz ifade edilmiştir.

 

İsra 78:

أَقِمِ الصَّلَاةَ لِدُلُوكِ الشَّمْسِ إِلَى غَسَقِ اللَّيْلِ وَقُرْآنَ الْفَجْرِ إِنَّ قُرْآنَ الْفَجْرِ كَانَ مَشْهُودًا (78)

Güneş’in alçalmaya başlamasından gecenin koyulaşmasına doğru ve günün ağarması zamanlarında namaz kıl; günün ağarması kesinlikle şahit olunandır [78].

Burada ise Güneş’in alçalmaya başlaması (en yüksek zirvesinden aşağıya doğru harekete başlaması) öğlen zamanını ifade etmektedir. Bu zaman özellikle Arapların siesta yani öğle uykusu uyudukları zamandır. Gecenin koyulaşması ise yatsı namazının başlangıcıdır. Qurani fecr ise günün aydınlanmaya başlaması, oruçlunun imsak vaktinin girdiği zamandır. Sabah namazının başlangıcını ifade etmektedir. Burada üç vakit namazdan bahsedilmektedir. Peygamber bu ayeti uygulamış mıdır? Tabiki uygulamıştır. Öğlen ve ikindi, akşam ve yatsı namazlarını cem etmiş. sonrasında da sabah namazını kılmıştır. Yani bu ayetler namazda cem olayına da işaret etmektedir. Görüldüğü gibi cem edilemeyen namaz sabah namazıdır.

 

Taha 130:

فَاصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ غُرُوبِهَا وَمِنْ آنَاءِ اللَّيْلِ فَسَبِّحْ وَأَطْرَافَ النَّهَارِ لَعَلَّكَ تَرْضَى (130)

Onların dediklerine sabret; Güneş’in kabarıp yükselmesinden ve batıp sönmesinden önce Rabbini hamd ile tesbih et; gece süresince ve gündüzün tafalarında da tesbih et ki Rabbinin rızasına eresin [130].

Burada da günlük beş vakit namaz ifade edilmektedir. Bu ayette essalat kelimesi yerine sebbih (otoriter yüceltme, tesbih) kelimesi kullanılmıştır. Ayrıca “Güneş’in doğuşu” yerine “Güneş’in kabarıp yükselmesi” tanımı kullanılmıştır. Bu ayet bize Güneş’in tam olarak doğmadığı ve tam olarak batmadığı yerlerde de namazın hangi vakitlerde kılınacağını göstermektedir. Çünkü ayette Güneş’in doğuşunu ifade eden şrq (şarq) kelimesi kullanılmamıştır. Şark kelimesinin asıl anlamı çıkış, doğuştur. Oysa Hicr suresi 73. ve Şuara 60. ayetlerde de müşrikine “Güneş'in doğuş zamanı” kelimesi kullanılmıştır. Taha 130 da ise görüldüğü gibi “tulu Şems den önce” denmektedir. Yani ısrarla Güneş’in ufuktan çıkışı değil, yükselmesi ifade edilmektedir. Bu yükselme ufuktan bağımsız bir yükselmedir. Bu durumda Güneş ufkun altında da olabilir, ufkun üstünde de olabilir. Ama bir yükselmenin olacağı durumu ifade etmektedir. Bu bize kutup dairesinde namaz vakti tayin etmeyi mümkün kılmaktadır. Çünkü Güneş'in yükselmesinden önceki zaman sabah namazını ve alçalıp yaklaşması ise akşam namazını ifade etmektedir. Gece süresince tanımı ise çoğuldur. Bu da gecede en az üç namaz var demektir. Kutuplarda altı ay gece olduğundan bizim yatsı, öğlen ve ikindi namazları gece kılınacak demektir. Yine ayetin devamında gündüzün tarafları kelimesi çoğul olduğundan, kutuplarda altı ay gündüz olduğu dönemde ise yatsı, öğlen ve ikindi gündüz vaktinde kılınacaktır. Bu tahminde aşağı yukarı en yakın yere uyum içinde olmaktadır.

Ayrıca Taha 130 da “gable gurubiha” yani Güneş’in batıp sönmesinden önce denmektedir. Bu”gable grubiha” tanımlamasına birçok mealde “ikindi vakti” anlamı verilmiştir. Bu tamamen yanlıştır. Çünkü bu durumda ayetin devamındaki “ gündüzün iki tarafında” tanımlaması neyi ifade etmiş olmaktadır? Gündüzün iki tarafı öğle ve ikindidir. Burada ikindi namazı iki kez mi ifade edilmiştir? Hayır. Buradaki “gable grubiha” yani “Güneş’in batıp sönmesinden önce”  ifadesi akşam vaktini. Yani Güneş’in ufukta battıktan sonra, ufuktaki kızıl ışınlarının da kaybolduğu zamana kadar olan süreyi göstermektedir. Bunu nereden biliyoruz? Bütün semitik dillerde grub kelimesi akşam zamanını ifade etmektedir. Yine arkeolojik kazılarda bulunan Asur astronomik gözlem tabletlerinde gece üç kısma ayrılmıştır. Güneş’in ufukta batmasından sonra batıda Güneş ışınlarının tamamen kaybolmasına kadar geçen süreye USAN (akşam) demişlerdir. Batıda Güneş ışınlarının kaybolmasından sonraki bölüme ise MURUB demişlerdir. Sonraki 1/3 kısma ise ZULUG (zuluf) demişlerdir. Anlayacağınız gibi ayette “murub dan önce tesbih et” denmektedir. Burada akşam namazının bitiş suresi verilmektedir.

 

Kaf 39:

فَاصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ الْغُرُوبِ (39)

Söylediklerine sabret; Rabbini, Güneşin kabarıp yükselmesinden önce ve batıp sönmesinden önce överek tesbih et [39].

Bu ayette de yine “tulu Şems” ve “elğurub” kelimeleri kullanılmıştır. El ğurub marifedir. Belli bir dönemi ifade etmektedir. Akşamdan sonraki MURUB dönemidir. Yine şark, muşriq kelimesi kullanılmamıştır. Sabah ve akşam namazları anlatılmaktadır. Yine Güneş’in ufukta tam doğmadığı ve tam batmadığı yerlerdeki namazı tanımlamaktadır.

 

Araf 205:

وَاذْكُرْ رَبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعًا وَخِيفَةً وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالْآصَالِ وَلَا تَكُنْ مِنَ الْغَافِلِينَ (205)

Rabbini gönülden ve korkarak içinden hafif bir sesle sabah akşam an, gafillerden olma [205].

Bu ayette geçen “ğuduv” kelimesi fecrin başlangıcından hemen sonraki bükren den sonra Güneş’in doğuşuna kadar geçen süren sabah saatlerini ifade etmektedir. Asal kelimesi ise kök, asil demektir. Yani bir şeyin kökenini ifade etmektedir. Bu durumda akşam vaktinin Güneş’in hemen batışından sonraki erken akşamı ifade eder. Eğer asal vakti köken ise yatsı, sabah, öğlen, ikindi devamıdır. Bu durumda sabah “vusta” yani orta dır. Salati vusta ise sabah namazıdır. Aslında bu bilinmedik bir durum değildir. Osmanlı’da, Araplarda günün başlangıcı akşam vaktidir. Yani tarihin gün değişimini biz nasıl bu gün saat 24 den sonra yapıyorsak onlarda Güneş’in ufukta batması ile bir sonraki günün tarihini atmaya başlamışlardır. Bunu antik Asur astronomik gözlemlerinde de görmekteyiz. Yani ayın birindeysek ve Güneş battıysa artık ayın ikisi başlamış demektir.

 

İnsan 25:

وَاذْكُرِ اسْمَ رَبِّكَ بُكْرَةً وَأَصِيلًا (25)

Rabbinin adını erken sabah ve erken akşam an [25].

 

Ahzab 42:

وَسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا (42)

O nu tesbih et erken sabah ve erken akşam.

 

Fetih 9:


لِتُؤْمِنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ وَتُعَزِّرُوهُ وَتُوَقِّرُوهُ وَتُسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا (9)

 

Ki, Allah’a ve Resulüne iman edesiniz, ve bunu takviye edip, O’na saygı gösteresiniz ve erken sabah ve erken akşam O’nu tesbih edesiniz [9].

 

Yukarıdaki ayetlerden akşam namazı dediğimiz namazın neden hemen kılınması gerektiği anlaşılmaktadır. Bu namazın Güneş’in batar batmaz kılınması emredilmektedir. Çünkü “erken akşam” denilmektedir.

 

Nur 58:

يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لِيَسْتَأْذِنْكُمُ الَّذِينَ مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ وَالَّذِينَ لَمْ يَبْلُغُوا الْحُلُمَ مِنْكُمْ ثَلَاثَ مَرَّاتٍ مِنْ قَبْلِ صَلَاةِ الْفَجْرِ وَحِينَ تَضَعُونَ ثِيَابَكُمْ مِنَ الظَّهِيرَةِ وَمِنْ بَعْدِ صَلَاةِ الْعِشَاءِ ثَلَاثُ عَوْرَاتٍ لَكُمْ لَيْسَ عَلَيْكُمْ وَلَا عَلَيْهِمْ جُنَاحٌ بَعْدَهُنَّ طَوَّافُونَ عَلَيْكُمْ بَعْضُكُمْ عَلَى بَعْضٍ كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللَّهُ لَكُمُ الْآيَاتِ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ (58)

Ey inananlar! Ellerinizin yönetiminiz altında olan kişiler ve sizden henüz erginliğe ermemiş olanlar, sabah namazından önce, öğle sıcağında soyunduğunuzda ve yatsı namazından sonra yanınıza gireceklerinde üç defa izin istesinler. Bunlar, sizin açık bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında birbirinizin yanına girip çıkmakta size de, onlara da bir sorumluluk yoktur. Allah size ayetlerini böylece açıklar. Allah bilendir, Hakim’dir [58].

 

Bu ayette “salatı işai” den bahsedilmektedir. Aşa (عشو) kısıtlama demektir. Görüşün ve davranışların kısıtlanmaya başladığı zamanı ifade eder. Yani geç akşam vaktidir. Yani yatsı namazının veya Asurluların murub dedikleri zamanın başlangıcıdır.

 

Rum 17-18:

فَسُبْحَانَ اللَّهِ حِينَ تُمْسُونَ وَحِينَ تُصْبِحُونَ (17)

وَلَهُ الْحَمْدُ فِي السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَعَشِيًّا وَحِينَ تُظْهِرُونَ (18)

O halde akşama girdiğiniz zaman ( dünü bitirdiğinizde) da, sabaha girdiğiniz zaman da mutlak otorite Allah’dır. 17] Göklerde ve yerde, akşamın geçinde (gece olunca) de, öğleye erdiğiniz zaman da hamd O’na mahsustur [18].

 

Burada geçen “tumsune” kelimesi geçip gitmek, eriyip bitmek demektir. Ems ise dün demektir. Akşam dün’ün bitip bugünün başladığı zamandır. Bu ayete göre de akşam namazı, günün ilk namazdır. Haliyle sabah namazı orta namaz olmaktadır.

 

Mümin 55:

فَاصْبِرْ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنْبِكَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ بِالْعَشِيِّ وَالْإِبْكَارِ (55)

Sabret, Allah’ın verdiği söz şüphesiz gerçektir. Suçunun bağışlanmasını dile; Rabbini akşamın geç vaktinde (yatsı) ve sabahın erken vaktinde tesbih et [55].

 

Doğrusunu Allah bilir.

 

 

 

 

 

 






Çok Okunan Makaleler
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; 15 Temmuz’a doğru: travmadan kurtulmak…
7.07.2017 129906 Okunma
Mete Firidin
Hz. Musa Ne Zaman Yaşadı?
12.05.2011 119570 Okunma
11 Yorum 07.04.2020 15:05
Mete Firidin
Kudret Helvası Menne
13.11.2013 112378 Okunma
4 Yorum 15.11.2013 03:46
Mete Firidin
Hz. Nuh, İbrahim, Yusuf ve Musa Kronolojisi
5.04.2015 108774 Okunma
10 Yorum 12.01.2020 16:47
Mete Firidin
Hurufu Mukatta
9.04.2011 90247 Okunma
7 Yorum 25.03.2020 18:55
Mete Firidin
Hz. İbrahim Ne Zaman Yaşadı?
28.02.2011 84832 Okunma
4 Yorum 25.03.2020 18:59
Mete Firidin
Estetik Ameliyat ve Nisa Suresi 119. Ayet
3.10.2014 76079 Okunma
1 Yorum 03.10.2014 20:39
Mete Firidin
Petra Yalanı
28.04.2015 71964 Okunma
9 Yorum 02.05.2015 13:07
Mete Firidin
Salat Kelimesinin Kökeni
26.02.2012 67415 Okunma
10 Yorum 03.06.2020 00:23
Mete Firidin
Kuran'da Kölelik
27.12.2013 63996 Okunma
86 Yorum 08.01.2014 17:16
Mete Firidin
Bekke Ve Mekke
27.01.2011 54519 Okunma
9 Yorum 25.03.2020 19:30
Sam Adian
HAMR ve HUMR
25.02.2012 53326 Okunma
19 Yorum 28.05.2024 13:50
Süleyman Karagülle
ABD Başkanlık Seçimi
19.11.2016 41466 Okunma
28 Yorum 19.12.2016 21:41
Lütfi Hocaoğlu
Fahişe ve Fahşâ
20.08.2015 40210 Okunma
81 Yorum 16.09.2015 00:08
Mete Firidin
Hz. Lut’un Kızları
7.06.2011 39513 Okunma
4 Yorum 01.02.2020 21:22
Mete Firidin
El Tur ve Tur-i Sina?
24.03.2013 38407 Okunma
21 Yorum 23.06.2021 12:46
Mete Firidin
Amen ve Senetin
15.11.2012 35412 Okunma
31 Yorum 30.11.2012 13:47
Mete Firidin
Lâ mevcûde illâ Hû???
18.12.2010 34734 Okunma
1 Yorum 25.12.2010 15:11
Sam Adian
BIR EYLEM OLARAK ZINA
14.07.2012 34676 Okunma
25 Yorum 28.05.2024 13:42
Mete Firidin
Lut Kavmi Homoseksüel Değildi!
3.08.2014 33820 Okunma
15 Yorum 03.12.2017 03:35
Hikmet Güveloğlu
HİÇ
2.01.2017 33736 Okunma
2 Yorum 03.01.2017 11:37
Reşat Nuri Erol
Süleyman Karagülle - Altın Ekonomisine Geçiş
2.11.2013 32877 Okunma
2 Yorum 30.01.2016 22:15
Mete Firidin
Kabe Kavseyni Ev Edna
15.06.2012 32510 Okunma
1 Yorum 22.05.2018 01:32
Mete Firidin
Nuh’un Üvey Oğlu!
25.10.2015 31768 Okunma
28 Yorum 12.01.2020 17:30
Hikmet Güveloğlu
Musaddık'ın Kerameti, Zarrab'ın Laneti
30.11.2017 31357 Okunma
1 Yorum 30.11.2017 19:32
Mete Firidin
Homohabilis Havva ve Havvalar
20.04.2012 30771 Okunma
27 Yorum 15.04.2020 09:47
Mete Firidin
Adem'in ve Havva'nın Hatası
2.03.2014 30383 Okunma
34 Yorum 10.03.2014 00:48
Mete Firidin
Nutfetin Emşâcin (99)
14.05.2013 29590 Okunma
24 Yorum 17.05.2013 15:16
Mete Firidin
İbni Arabi ve Araf 175-176. Ayetler
16.11.2011 29078 Okunma
9 Yorum 19.11.2011 17:29
Hikmet Güveloğlu
KAYIN BABA, DAMAT, İPSİZ VE SAPSIZLAR
18.12.2016 28788 Okunma
1 Yorum 20.12.2016 00:47
Süleyman Karagülle
KABİR AZABI
25.02.2014 28753 Okunma
8 Yorum 05.03.2014 21:24
Mete Firidin
Miras ve Kelale Ayetleri
13.02.2014 28552 Okunma
53 Yorum 28.02.2014 13:04
Mete Firidin
Allah Celle Celalühü Ne Demektir?
30.11.2014 27888 Okunma
1 Yorum 01.12.2014 08:16
Süleyman Karagülle
Görevimiz
22.02.2014 27326 Okunma
12 Yorum 05.02.2016 21:44
Sam Adian
FINANSMAN MESELESI VE ZEKAT
8.11.2012 27270 Okunma
46 Yorum 28.05.2024 13:53
Mete Firidin
Kevkeb
10.08.2011 27133 Okunma
1 Yorum 28.08.2012 12:03
Mete Firidin
Hz. İbrahim’in Atası ve Nemrut
19.04.2015 27087 Okunma
1 Yorum 20.04.2015 20:48
Mete Firidin
Enam Suresi 145. Ayet Ve Haram Yiyecekler!
31.12.2017 26833 Okunma
Mete Firidin
İçki Haram mı?
25.05.2015 25735 Okunma
13 Yorum 12.01.2020 17:25
Mete Firidin
Kuran’da Namaz Vakitleri
28.12.2014 25283 Okunma
Mete Firidin
Hz. Yunus ve Ambergris
12.12.2012 24912 Okunma
2 Yorum 13.12.2012 13:23
Mete Firidin
Nuh’un Gemisi ve Cudii
12.01.2014 24700 Okunma
45 Yorum 05.02.2016 23:06
Mete Firidin
Kuran'da Tecavüzün Cezası
18.02.2015 24049 Okunma
2 Yorum 21.02.2015 17:19
Mete Firidin
Hz. İsa’nın Doğum Günü
2.01.2015 23622 Okunma
Mete Firidin
Hz. Adem’in Kaburgası
25.04.2012 23265 Okunma
59 Yorum 28.04.2012 13:42
Mete Firidin
İmhotep Hz.Yusuf mu?
27.10.2011 22342 Okunma
3 Yorum 05.11.2019 07:59
Ahmet Yücel
YUNUS SURESİ 62-63-64. AYETLER VE TEFSİRİ
19.02.2016 22089 Okunma
4 Yorum 01.05.2024 22:56
Mete Firidin
Hz. Musa ve Hızır'ın Buluştukları Yer
16.03.2012 21871 Okunma
10 Yorum 17.03.2012 10:03
Cengiz Demirci
İlk karzı hasen kooperatifi
3.01.2013 21512 Okunma
25 Yorum 06.02.2013 20:31
Hikmet Güveloğlu
ASKERLİK VATAN BORCU
25.01.2017 21437 Okunma


© 2024 - Akevler