Adil Ekonomik Düzende denge-2
Reşat Nuri EROL
Önceki yazımızda “Adil Ekonomik Düzende denge” meselesi üzerinde durduk... Bunu yaparken makro ekonomide çözülmesi gereken sorunların çözüm yollarını gösterdik, makro ekonomide dengenin vergi ve kredi yoluyla nasıl sağlandığını anlattık...
“Adil Ekonomik Düzen”de reel ekonominin mikro ekonomi olup halkın işi olduğunu hatırlattık; finans ekonomisi ise makro ekonomidir ve devletin işidir dedik…
Bugün bu konuya devam edelim ve meseleye biraz daha açıklık getirelim…
***
Ekonominin iki yakası vardır, reel ekonomi ve finans ekonomisi.
Reel ekonomi insanın bedeni ile dışarıda cereyan eden olaylardır. Üretim yaparsınız, tüketim yaparsınız ve yaşarsınız. Binalar yaparsınız ve bunların içinde oturursunuz. Üretim yaparsınız ve ürettiğiniz malı bir nakil aracına yüklersinin, başka bir yere götürürsünüz.
İşte bütün bunlar “reel ekonomi”dir.
Sözleşmeler yapar, borçlu ve alacaklı olursunuz. Belgeler tanzim eder, onları alıp verirsiniz. Bunlar sadece beyinde cereyan eder. Örnek olarak bir malı birine satma vardır.
Bu ekonomi de “finans ekonomisi”dir.
Tekrar edersek; malı üretmek ve sonra götürüp teslim etmek “reel ekonomi”dir.
Sadece beyinde oluşan olaylar finans, sadece dışarıda oluşanlar reel ekonomidir.
Reel ekonomi ile finans ekonomisi birbirine uygunsa, oradaki ekonomi sağlıklı ekonomidir. Mesela, bir kilo patates satılmış, karşılığında üç kilo domates alınmıştır. Bu “finans ekonomisi”dir. Sonra satan ve alan taahhütlerini yerine getirmiş, patates ve domates teslim edilmiştir. Bu da “reel ekonomi”dir. Eğer anlaşmadaki malların üretimi ve yerine ulaştırılması aynen yerine getirilmişse, orada sağlıklı ekonomi vardır. Ama patates yerine çürük patates veya beş kilo yerine dört kilo patates verilmişse, bu hastalıklı bir ekonomidir.
***
Ekonomi bunun dışında “makro ekonomi” ve “mikro ekonomi” diye ikiye ayrılır.
Mikro ekonomi bir insanın çalışıp ne yapacağını ele alır, neyi satın alıp tüketeceğini ele alır; yani üretim ve tüketimi ele alır.
Makro ekonomi ise ülkede ne miktarda nelerin üretileceği ve bunların nasıl mübadele edileceği meselelerini ele alır.
Mikro ekonomi “halkın” işidir.
Makro ekonomi “devletin” işidir.
Sosyalizmde ikisini de devlet yapar.
Kapitalizmde ikisini de sermaye yapar.
Konuyu buraya getirdikten sonra, şimdi bundan önceki yazımıza yani “Adil Ekonomik Düzende denge” meselesine dönebiliriz.
“Adil Ekonomik Düzen”de makro ekonomi devletin işidir, mikro ekonomi halkın işidir. Makroyu kişi yapamaz, çünkü o gücü yoktur. Mikroyu da devlet yapamaz, çünkü onun ne emeği var ne de üretileni tüketecek midesi.
Mikro ekonomi tekniğe dayanır, çünkü üretim teknikle mümkündür. Madem ki kişiler üretecek ve kişiler tüketecek, o halde bunlar kişilerin işidir. Herkes yarış içinde ileri teknoloji elde edecek, böylece az emekle çok üretim yapacak, serbest rekabet içinde varlığını sürdürecektir. Teknolojiyi elde etme de emekle mümkündür, zihnî emekle mümkündür. Dolayısıyla devlet teknolojiyi üretemez, çünkü onun teknolojiye ihtiyacı yoktur, imkanı da yoktur, çünkü devletin zekâsı yoktur.
Makro ekonomi isi hukuka dayanır. Evet, işleri kişiler yapacak ama kim ne yapacak? Evet, ürünler paylaşılacak ve herkes kendi payına düşeni yiyecek, tüketecek ama nasıl paylaşılacak, hangi ürün kime ait olacak? İşte bunu sağlayan da hukuktur. (Devamı var)