Adil Ekonomik Düzende denge
Reşat Nuri EROL
Bu mesele yani “denge meselesi” ekonomideki meselelerin başta gelenidir. Denge yoksa “krizler” başta olmak üzere başka şeyler vardır. Bugünkü yazımızda “Adil Ekonomik Düzende denge” meselesi üzerinde duralım. Makro ekonomide çözülmesi gereken sorunlar vardır, öncelikle bu sorunlar çözülmelidir .
- Önce zaruri yıllık ihtiyaçlar karşılanmalı, var olan emek buralara harcanmalıdır.
- Ne fazla ne de eksik, artan emeğe inşaat sektöründe iş vermeliyiz.
- Kârlı işlerde ithalat ihracat yapılmalı, ihracat ithalata eşit olmalı.
- Kamu yatırımları genel yatırımların beşte biri kadar olmalıdır.
***
Makro denge vergi ve kredi yoluyla sağlanır.
- Halka faizsiz nüfus başına “sipariş kredisi” verilecektir. Yıllık siparişler ekonomik devre başında yapılacaktır. Kârlar para üzerinden değil mal üzerinden verilmiş olur. Kârlar lüks mallara veya yatırımlara gider.
- Halka verilen “faizsiz krediler” aslında bakkala, mağazaya, tüccara, işletmelere ve çalışanlara verilen faizsiz kredilerdir, çünkü halk buralarda harcama yapacaktır. Önceden ödeme yapılacağı için kimse kendi sermayesi ile iş yapma zorunda olmayacaktır.
- Tüccar aldığı “önceden ödenmiş para” ile önce ihraç edeceği malı yurt içine sipariş verir, onu satar, karşılığında ithalat yapar. Dolayısıyla tüccarın da sermayeye ihtiyacı yoktur. İhracat ithalata bu şekilde denkleşmiş ve dengelenmiş olur.
- Üretilen mallar ortak ambarlara teslim edilir. Teslim edilen mal karşılığında ambardan alınan “mal belgesi” piyasada pazarlanır. Devlet mal belgesini vergi olarak alır ve piyasaya pazarlar. Vergi payı yüzde yirmidir.
***
Artan emeğe iş bulmak ve dengeyi sağlamak için yapılması gerekenler.
- Devlet planlama yapar, nerede ne fabrika veya mesken yapılacağını ortaya koyar.
- Müteahhitler bu projelerden istediklerini seçer ve inşaata başlar, inşaat yaparlar.
- İnşaat işçiliğinin ücretleri sabit tutulur. Müteahhidin inşaata devam edebilmesi için işçi bulabilmesi gerekir. Sabit ücretin üstünde olanlar üretime giderler. Piyasa doyunca sabit ücretler düşer. O zaman işçiler inşaata gelirler. Böylece artan emek belirlenmiş olur.
- Faizsiz kredi ile elde edilen yapılar hisse senetleri ile pazarlanır. Müteahhitlik payı sabittir. Yapılan bina satılsın satılmasın müteahhit payını alır. Yapı satılmazsa müteahhit yeni kredi alıp yeni işe başlayamaz. Bu sebeple müteahhitler halkın en çok muhtaç olduğu inşaatları yaparlar.
***
Adil Ekonomik Düzen’de reel ekonomi mikro ekonomidir ve halkın işidir, finans ekonomisi ise makro ekonomidir ve devletin işidir. Finans ekonomisi demek kredi demektir. Faizsiz kredi verme ise devlet için sorun değildir. Enflasyona sebep olmamak şartı ile devlet istediği kadar para çıkarabilir, dolayısıyla her işi yaptırabilir. Adil Ekonomik Düzen’de denge böyle sağlanır.
Biz çare ve çözümlerimizi kırk yıldan beri söylüyor ve yazıyoruz ama…
Kimi ekonomi yazarları ise çözümün tam kıyısına varıyor ama sonra geri dönüyorlar!..
Örnek olarak devlet inşaat yapmalıdır diyorlar... KİPTAŞ ve TOKİ yapıyor ya!..
Oysa devlet “faizsiz krediler” verip plana göre inşaat yaptırmalıdır... Müteahhitler maliyetle inşaat yapmalı ve yapacakları inşaatı kendileri seçmelidirler...
Biz bu çözümlerimizi önerip sunarken, kimi ekonomi yazarları ve siyasi uygulamacılar “anonim şirket” diyorlar, “TOKİ” diyorlar… Yani yapılacak işler “halk ekonomisi” ile yapılmıyor da yine “sermaye ve siyaset tekeli” ile yapılıyor, imkanları sermayenin ve siyasetin emrine veriyorlar… Bunun adı da “demokrasi” oluyor!!!