61. Hükümet ve Yeni Anayasa
Reşat Nuri EROL
Ne kadar çok hükümet kurmuşuz?.. Cumhuriyetimiz 90 yaşını doldururken, devletimiz, hükümetimiz ve halkımız 2023’e hazırlanırken, 12 Haziran Seçimi gerçekleşti… İktidar partimiz AK Parti 2023 vizyonu yani 100’üncü yıl hedef ve hazırlıkları ile üçüncü seçimini yüzde oy oranı ile kazanmasının ardından, 61’inci Hükümetimizi de kurduk!..
Bundan önceki hükümetlerden 10’unu İsmet İnönü, 7’sini Süleyman Demirel, 5’ini Adnan Menderes, 3’erini R. Tayyip Erdoğan, Çiller ve Mesut Yılmaz, 2’şerini Turgut Özal, Celal Bayar, Refik Saydam, Hasan Saka, Şükrü Saraçoğlu, Cemal Gürsel, Nihat Erim, 1’erini ise Necmettin Erbakan ile Abdullah Gül’ün de dahil olduğu 10 isim kurmuş…
Hükümetlerdeki bakan sayısı bazen 10’a kadar düşerken bazen 37’ye kadar çıkmış...
61’inci Hükümet’in, başbakanın yanı sıra 4’ü başbakan yardımcısı olmak üzere 24 üyesi var. Fiili olarak devlet bakanlıkları lağvedilmiş gibi gözükse de, adı konulmamış 4 adet başbakan yardımcılığı, aslında devlet bakanlıklarının hâlâ sürdüğünü gösteriyor. Başbakan R. T. Erdoğan’ın çıraklık ve kalfalık hükümetlerinden sonra, şimdi de “Ustalık Hükümeti”!..
Seçim dönemi “Yeni Anayasa” vaatleri ile geçti…
61. Hükümet de, bizzat başbakanın benzetmesiyle “çıraklık” ve “kalfalık” hükümetlerinden sonra, “Ustalık Hükümeti” olarak yine “Yeni Anayasa” iddiasıyla kuruldu ya; bu vesileyle önce geçmişteki anayasalarımızı hatırlayalım…
İlk anayasamızı Osmanlı döneminde 1976’da yürürlüğe koyduk, onu da 1832 tarihli Belçika Anayasası’ndan kopyalayarak aldık; ona sadece Prusya Anayasası’ndaki devlet başkanlığı maddesini monte ettik: Parlamentomuz iki meclisten oluştu; birisi halkı, diğeri zadeganları temsil edecekti... Osmanlı-Rus Savaşı bu anayasanın yürürlükten kalkmasına sebep oldu ama 1908’de bazı maddeleri değiştirilerek tekrar yürürlüğe koyduk...
Cumhuriyet dönemindeki hazırlayıp yürürlüğe koyduğumuz ilk ve son millî anayasamız, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin yaptığı (20 Ocak 1821 tarihli, 23 esas ve bir ek maddeden oluşan) kısa ve özlü anayasadır…
Bu ilk anayasamızla Millî Mücadele’yi ve İstiklal Savaşı’nı gerçekleştirdik…
Sonra 105 maddelik Meclis hakimiyetini öngören anayasamızı (20 Nisan 1924) Almanya’dan adeta aynen iktibas ettik ve güya yeni bir anayasa yapmış olduk!.. Atatürk ve İnönü döneminde, 1950’ye kadar tek parti ile adeta “süper başkanlık sistemi” ve bir ara da “millî şeflik sistemi” yönetimlerinin ardından, çok partili döneme aynı anayasa ile geçtik!..
Daha sonra, Başbakan Adnan Menderes’i ve iki bakanı (Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan), anayasayı ihlâl ettiler bahanesiyle idam ettik ve 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki Alman Anayasası’nı esas alıp yeni bir anayasa (9 Temmuz 1961 tarihli) daha yaptık!..
12 Mart 1971 muhtıra ve müdahalesini geçiyorum…
12 Eylül 1980’de yine ve yeni bir darbe ve yeni bir anayasa daha!..
28 Şubat 1997 darbesini de işte bu yeni anayasa ile yaşadık; hâlâ yaşıyoruz!..
30 yıldan beri 1982 Anayasası (177 madde) ile bugüne kadar vaziyeti idare ettik!..
Şimdi de “Yeni Anayasa!.. Yeni Anayasa!..” diye sayıklayıp duruyoruz… Siyasilerimiz, aydınlarımız, sözde bilim adamlarımız yapılacak yeni bir anayasa ile sorunlarımızın çözüleceğine inanıyorlar ama; yukarıda verdiğim bilgilerden sonra soruyorum:
Biz Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde kaç tane ilmî ve millî anayasa yaptık?!.
Bir ay kadar önce (18 Haziran), haftalık seminer çalışmalarımızda, seçim sonrasında yapılması gerekenler ile ilgili bir değerlendirmemizin en sonunda şöyle demişiz: “R. Tayyip Erdoğan’ın (ve AKP’nin) durumu çok kritiktir. Düşmeden uçarsa Türkiye tarihinde Mustafa Kemal’den daha büyük bir yere yerleşecek, düşerse kendisini de ülkeyi de uçurumlara götürecektir. Bu durumda Türkiye ikinci istiklâl savaşını yapmak zorunda bırakılacaktır...”
Sonuç; “yeni bir düzen” ve “yeni bir anayasa” şart ama kim/ler nasıl yapacak?!.