17.06.2011
Evet, “Seçim bitti, hiçbir şey bitmedi!”, her şey seçim öncesinde olduğu üzere aynen devam ediyor; yine “klasik, kanıksanmış ve çözümlenmemiş sorunlarımızla” baş başa kaldık!.. Seçimden önce ve sonra yeterince “seçim” yazısı yazdım; bugünden itibaren -elbette her zaman olduğu üzere “çözümlerimizi” de içeren değerlendirmelerimizle birlikte,- “klasik ve kemikleşmiş sorunlarımızı” kaldığımız yerden yazmaya başlayalım…
Yazımın başındaki “Seçim bitti, hiçbir şey bitmedi!” başlığını özenerek ve özellikle seçtim, sahibi -hem de yazı başlığı olarak- bu seçimde iktidarı görülmemiş derecede destekleyen Cemaat ve gazetesi Zaman yazarı İbrahim Öztürk’e ait… O yazıdan -benim de aynen katıldığım- sadece üç sonuç cümlesi aktaracağım: 1) “İlk olarak bu seçimlerde bütün partiler yeni bir anayasa yapılması gerektiğinde mutabık olmuşlardı...” 2) “İkinci mutabakat sözü ekonomide...” 3) “Türkiye’de aslında 2006 yılından beri ekonomide bir ‘konjonktür idaresi’ vardır; enflasyon-faiz-cari açık-borç vs. gibi verilerin takibine ve birtakım iktisat politikası kararlarıyla sorunun çözümden ziyade ötelenmesine dayalı bir yol takip ediliyor...” Evet, mutabakatlar belli: Yeni Anayasa ve ekonomik sorunlar; enflasyon-faiz-cari açık-borç vs. Bunu AKP’yi canhıraş bir şekilde destekleyenler de açıkça itiraf edip yazdıklarına göre; “tesbit ve teşhiste” kısmen de olsa anlaşıyoruz demektir… Peki, “tedavi ve çözümler” ne olacak, o konuda niye anlaşamıyoruz; kırk yıldır dile getirdiğimiz “çare ve çözümlerimizle” neden ilgilenilmiyor, dünyadaki herkesle “diyalog” hâlinde olanlar, Millî Görüşçülerle ve Adil Ekonomik Düzencilerle neden diyalog kurmuyorlar, NEDEN?!.
Artık açıkça hatırlatmakta, yazmakta ve sormakta yarar var: DSP ve Bülent Ecevit’i bile AKP’den önce açıkça destekleyen Cemaat, kırk yıldan beri Millî Görüş partilerine en küçük bir ilgiyi ve desteği bile esirgedi; 1970’lerden itibaren -bu konuda çok “özel” bilgilere sahibim,- tarafımızdan ve aracılığımızla uzatılan “diyalog” ellerini ve tekliflerimizi de hep geri çevirdi!.. Halbuki 1961 yılından itibaren, 1965 yılında Fethullah Gülen Hoca’nın İzmir’e gelmesinden sonra da 1967’ye kadar üç yıl boyunca her hafta birlikte çalışmıştık; buna rağmen, başından yani 1970’ten itibaren Millî Görüş Hareketi ile Adil Düzen Çalışmalarına karşı gösterilen “özel ve özenli ilgisizlik ve diyalogsuzluk” NEDENDİR?!.
Görelim bakalım, dünya çapındaki bu sözde “diyalogcu(!)lardan” bir yiğit çıkıp da bu sorularıma cevap verebilecek mi?.. Hocaefendi dahil herkes bu sorularımın muhatabıdır…
Madem ki söz Cemaat’ten açıldı, madem ki bizim kırk yıllık “Kur’an ve İlim” merkezli çalışmalarımız ile bu köşedeki hatırlatmalarımız ve “özellikle çözümlerimiz” dikkate alınmıyor; o halde yine onların gazetesinden bir yazarın en taze hatırlatmalarıyla devam edelim… Çok değil, sadece üç gün önce (14.06.2011) Zaman gazetesinden Kadir Dikbaş’ın “Gündem, cari açık ve enflasyon” başlıklı yazısında hatırlattıklarına kısaca göz atalım: “Ekonomideki genel dengeler olumlu olmakla birlikte, risk taşıyan bazı noktalar söz konusu. Bunlar, öncelikle cari işlemler açığı ve enflasyondaki yükseliş… Gerek yabancı kredi kuruluşları, gerekse içerideki uzmanların dikkat çektikleri en önemli risk de bu. Merkez Bankası'nın cari işlemlere ilişkin açıklaması, bu kez tam seçimin ertesi gününe denk geldi. Dün açıklanan verilere göre, Türkiye'nin cari işlemler hesabı açığı, yılın ilk 4 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 113,82 artarak, 29 milyar 642 milyon dolara çıktı. Sadece nisan ayındaki açık ise yüzde 76,99'luk artışla 7 milyar 680 milyon dolar oldu.../ Açığın yüksek olmasındaki temel sebep, dış ticaret açığındaki artış. Hatırlanacağı gibi, dış ticarette İTHALAT ihracatın açık ara önünde ve ondan daha hızlı koşuyor.../ Cari açık frenlenmediği takdirde, yıl sonunda rekor bir rakamla karşılaşmamız sürpriz olmaz. O yüzden, seçim sonrası ekonomide el atılacak en önemli konunun cari işlemler açığı olduğu görülüyor.../ Bir diğer önemli konu da, ENFLASYONun yükseliş eğilimine girmiş olması. Talepteki canlılık ve emtia fiyatlarındaki yükseliş, iki ay önce yüzde 4'ün de aşağısına inmiş olan yıllık enflasyonu yeniden yüzde 7'nin üzerine çıkardı...” Evet, “Seçim bitti, hiçbir şey bitmedi!”; bütün önemli sorunlar “çözümsüz” olarak 9 yıldır var olmaya devam ediyor!!!