Özer Ataç
Makroda Bütünsellik, Mikroda Küreselleşme
23.12.2024
672 Okunma, 0 Yorum

Başlıktaki “makro” kelimesini  evren, “mikro” kelimesini ise  dünya  ile uyum görüyorum.  Hazcı zalimler,  ne kadar tersine inanıp, faşizan uygulamaları kalıcı hale getirmeye çalışsalar da varlığın farklılığı  tamamen yol’a  çıkış süresi  ile ilgilidir. Yani ayrımcılık  değildir.

 

Varlığın canlı olma, canlının Bütünsel akla erme  süreci,   onların tekamül (yaşayarak eğitim) sürecidir.   Onlar arasındaki farklılık,  bu “eğitime”  başlama süresiyle ilgilidir. Bu kadar.

 

“Sarı ırk”,  “ beyaz ırk”,  “üstün yetenek”, “deha model”  sınıflamaları sözünü ettiğimiz  yol’un aşamalarıdır;  seçkinlik,  hiçbir zaman  kişiye özel,  kişiye bağlı, onda   kalıcı düzey değildir.

Tekamül düzeyinde önde gidenler,  geçtikleri yolları geriden gelenler için   Bütüncül Anlayış ile kolaylaştırma yükümlüğündeler.

 

*

Geçen gün,  Siyami Habil Polat arkadaştan Rahmetli Mehmet Zayid Kotku’nun şöyle dediğini okudum: (1)

“Bir tane gül yetiştirmek için kırk tane dikeni suluyoruz. Bir genç yetiştirmek için , kırk  münafık  ile cebelleşmeye razıyım.”

*

 “Kırk” rakamı,  öykülemelerde pek meşhur; neredeyse gül çiçeği ile “yarışacak”  düzeyde.  İletiye,

“Kırk diken , bir gül eder;

kırk yıllık mühlet bir güle değer.”

ifademi  derkenar ettim. Amacım, gülün bir zamanlar diken olduğunu,  her dikenin ilahi tekamül sürecinde gül olacağını belirtmekti. (2)

 

*

Önce güncele dair birkaç söz:   

 

Küresel Sahipler’in   Suriye planı ikinci etaba girdi. Artık biliyoruz;  “su uyur düşman uyumaz”. (3)

 

 Büyük Ortadoğu Planı hiç bekletilmedi;  aktığı belli olmayan debisi yüksek nehir gibi “sezdirmeden” akmaya devam ediyor. Akış, olası engelleri su seviyesinin yüksekliği ile aşıyor.  Nehir suyunda  engellere çarpma, çırpınma,  dalgalanma  beklemeyin.

Bölgede oluşturdukları koşullar sebebiyle kimse yatak derinliği artan bu akışa karşı durmayacağı görülüyor.  Olası itirazlar,  her daim “diyaloglar”, “uyarılar”, “risk temaslarıyla” uysallaştırılacak.

 

Bölge,  küresel dünya sistemine uyumlanacak şekilde  Kadim Federatif Yenilenme  için hazırlanıyor.  

 

Üniter yapıların Küresel Dünya için  uyumsuz olarak görüldüğü çok açık.

Buradan üniter devletlerin mutlak anlamda küreselleşme karşıtı olduğu sanılmasın.

Onlar, önce adaletli işbirliği ve kalkınma politikaları istiyor.  Sahipler ise onların istediklerinin  engelini  üniter yapılarda görüyor.

Sizce hangisi doğru?.

 

*

 

Özerkliğin suyunu çıkarmayalım; “özerklik” , “ünitelik” ;   tamam  da nereye kadar!?  

 

Üniter devletlerin kapitalizmin bu aşamasından sonra,  milletler için daha insaflı,  makbul hale geleceğine  kim inanır?!. Ben inanamam; medyatik sağanakta bu kanıma  aykırı tek kare dahi  görmüyorum.  

Hemen “ mandacılık ta  böyleydi,”  diyesiler olacaktır.

 

İnsanlığın değeri birlikteliğinde; birlikteliğin şerefi, insanlığın ortaklığındadır.

 

Günümüzde otokratik  liderlik çok etkili görülse de küreselleşme  programında  kalıcılığı olmadığı çok açık.   İstisna olarak şuna yarayabilir:  Kapitalist dayatmaların atıl bıraktığı,  kendi planlarına göre kullanım sınıflaması yaptığı ülkelerde,   milli değerlerin öngörülmeyen inşası vatansever otokratlarca sağlanabilir.  

 

Sanırım yurdumuzda yaşanan   “hukuksal tedirginliklerin”  bir sebebi de bu. Emperyalist dayatıcıların kurallarıyla,  ulusal performans kanıtlanmaz.  Bu kuralların değişimini hazmetmek, müfredat dışı kalkınma programları uygulamak   kolay olmadığından iç stres kesilmiyor.    

 

Diğer taraftan,  “illa üniterlik !”,   diretmeleri   boşuna.  Ulusal büyüklüğün, Bütünlüğe yarayacak; Bütünlüğün ulusal büyüklüğe el verecek optimal düzeyi yakalamalıyız.  Bu yüzden yöntemin  seviyesini  işin ustasından,  biyolojik  hücreden öğrenelim.

 

Dünyamızdaki yaşam modelleri  tek hücreli yapıların  kendi içinde ve dışında geliştirici “organizasyonlar” kurmasıyla oluştu.

 

İnsanlar olarak kullandığımız bedenler,  bu  biyo-organizasyonların en üstünde,  Yol’a (tekamül sürecine)  içte,  şuursal;    dışta, bedensel olarak    devam ediyor.

 

Konuyu farklı bir alıntıyla renklendirmek isterim:

Amacım alıntıda geçen Bütünselliğin küresel dünyaya haklı gerekçelerle direnen üniterliği ya da mesleki anlamda uzmanlığın, gerçek gelişimi tehir eden karakterini  ortaya koymak;  böylece  doğru, basit, kısa olanın tehir edildiğini;  doğrunun etrafında dolaşmanın toplumları  vaatler ve “aksilikler” ile oyalamak olduğunu belirtmektir.

 

*

 

  “…Modern fizikteki gelişmeler , düşünme yönteminin topluma ve doğaya uygulanmasındaki sözde ayrılıkları da  ortadan kaldırıyor; Bütünsellik yeniden ortaya çıkıyor. Bunu son derece sevindirici  yaratıcı buluyorum.

 

Bu kadar şaşırtıcı bulgu ve çözümlemeler içinde benim katkı ve yeteneğinimin abartılmaması gerektiğini tekrarlarken,  bütünsel bakışın erdemini vurgulamak  gereğini duyuyorum.

 

Çok geniş bir alana ilgi duyuyorum ve çok geniş bir alanda araştırma yapmaya çalışıyorum. Bu, insan bakışına getirilen iş bölümünü  kırmak demektir; ne yazık, Batı düşüncesi iş bölümünün kıskacı içinde kıraçlanmıştır. Ben ise  “ansiklopedik” olmayı istiyorum; en büyük ve “iyi”  doktorun “pratisyen” olduğuna inanıyorum.

 

Önümüzdeki zamanda Batı’dan , toplumsal alanlarda önemli hiçbir katkı beklemiyorum.  Kendi göbeğimizi kesmek zorundayız; eğer çalışmalarımda “yeni” bilgiler varsa bu insan akılını ve bakışını bütünleştirmeye ve ufkunu açmaya verdiğim  önemden geliyor.  Hep sapmalara bakıyorum, hep yakalamaya çalışıyorum Duyguyu başka yerde arıyor ve bazen buluyorum. ve sonra en soğukkanlı ve acımasız  akıl yürütmesine başlıyorum. Bu pek duygusuz bir serüvendir.

Öğrenmek sevincimizdir.

 

Başımıza getirilen iş bölümünü,  bir tür zincire vurulma ve bir tür hapislik olarak görmeliyiz; aklın hapisliği, iş bölümünün zincirleriyle gerçekleştiriliyor.

 

Böyle bakarsak, Batı dünyasındaki ve Türkiye’deki üniversitelerin , insan aklının  büyük hapishanesinin koğuşları olduklarını görürüz. “ (4)

 

Görüldüğü gibi uzmanlık  yaşayan gelişen Bütünsel organizasyonlara eşlik edemez.

Tüme varımı ret etmiyorum.

 Kıyası (analoji),  öğrenme yolunda tanıma, akıl yürütme  için “işe yarar” görüyorum.  

Yine de son tahlilde,   tüme varımın hiçbir zaman,  Bütünselliğin   tümüne erişemeyeceğini söylüyorum.    

 

 

 

Açıklamalar :

 

(1)Mehmet Zahit Kotku, Kökleri Dağıstan’da olan,  1880 yılında  Bursa,  Pınarbaşı ‘nda doğmuş; ömrünü,  insan eğitimini esas alan,  fertlerin iç dünyalarını zenginleştiren ilimlere adamış şahsiyet. Bağlılarından dışa dönük eğilim ve organizasyonlara yönelenler,  onun temel yaşam yaklaşımlarıyla çelişse de “dışsal / “Bütünsel” yaklaşımların, kişisel içsel arayışlara yararlı sonuçlar üreteceği” savı, onların   öğretinin “dışına” savrulmasını önlemedi.  

 

(2)Mısırlıların gök takviminde , Tevrat ve Talmut’ta,Bbilonyalılar, Aramiler, İsraililer, Arapların inançlarında hep kırk sayısına rastlanır. Eski Yunan’da Pitagorasçılık ta kırk sayısını kutsar. İslam inancında de öyle: Ziyafet (Maide) 5 .sure: 26 “ Bundan böyle  orası onlara  kırk yıl yasaklanmıştır; bu süre içinde yeryüzünde amaçsızca dolaşacaklar. Böyle köktü insanlara üzülme.”

Kum tepeleri(Ahkaf) 46 Sure:15  “ İnsan oğluna ebeveynlerine saygı göstermesini tembihledik. Annesi onu zahmetle taşıdı, doğurdu , otuz ay boyunca onunla yakından ilgilendi. O olgunluğa erişip kırk yaşına varınca şu idrake varmalıdır: Rabbim; beni bana ve ana babama ihsan ettiğin nimetlere minnettar olmaya seni memnun edecek doğru işler yapmaya yönelt. Evlatlarım da doğru kimseler olsun. Ben sana tevbe ettim; ben bir teslim olanım.”

Allah elçisi Muhammed’in kırk yaşında vahye muhatap olması; sufilikte  kutup, ile beraber Beşler, sonraki Yediler, Kırk  erenlere  ve   ölüm ile yenilenen  yaşayan  manevi hiyerarşiye   inanılır.

Son olarak,   Ali Baba’nın liderliğindeki Kırk Haramiler ve “ Açıl Susam Açıl,” modelinin çağdaş çözümlemesinin yapılamadığını bu vesile ile kayda geçiriyorum.  

 

(3) Küresel Sahipler, mistik hiyerarşinin tersi yapılanması olabilir.Enerji, kimya, silah, gıda… hepsini para değeri ile  güdüyorlar. Kürsel para sistemi mutasyona uğraması ilginç buluşmaları yaşatacak: Yapay Zeka. Çokluk,  çoğaltma;  bir zaman sonra çoğaltanı öznelikten nesneliye, kendisinin özneliğe  dönüştürdüğünü  bütün biriktiricilere uyarı için  kaydediyorum.  

 

 

(4)Yalçın Küçük, “Atamanoğlu Fatih”;  Kırmızı Kedi Yayınevi,  2021 )

 

 

 






Son Yorumlanan Makaleler
Özer Ataç
Hüseyin Kayahan
14.03.2023 1037 Okunma
1 Yorum 22.03.2023 14:56
Özer Ataç
Hata Payı 3
26.03.2023 2022 Okunma
Özer Ataç
Hiç Güvenliği
9.04.2023 1699 Okunma
Özer Ataç
Evlada Düşkünlük
18.04.2023 1447 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 4
22.04.2023 1325 Okunma
Özer Ataç
Antrakt
21.05.2023 1608 Okunma
Özer Ataç
YZ Çözümlemesi
22.05.2023 1042 Okunma
Özer Ataç
Emanet/Geleceği Üretmek
25.09.2023 1934 Okunma
Özer Ataç
Ayna Yaşamlar
15.10.2023 2007 Okunma
Özer Ataç
‘Yolcunun’ Beka Tutkusu
30.10.2023 1238 Okunma
Özer Ataç
En Uzak Batı
25.11.2023 1249 Okunma
Özer Ataç
Setler
11.12.2023 560 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-1
7.01.2024 1371 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-2
7.01.2024 1237 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-3
21.01.2024 1200 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-4
5.02.2024 1052 Okunma
Özer Ataç
Bereat
25.02.2024 1294 Okunma
Özer Ataç
Seçim-1
16.03.2024 2109 Okunma
Özer Ataç
Seçim-2
31.03.2024 1280 Okunma
Özer Ataç
Seçim-3
14.04.2024 1955 Okunma
Özer Ataç
Seçim-4
28.04.2024 1714 Okunma
Özer Ataç
Seçi(li)m / “Taşları yemek yasak” -5
13.05.2024 2074 Okunma
Özer Ataç
Seçi(li)m / ”Merak etme sen!”-6
26.05.2024 2093 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 1
30.06.2024 1700 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 2
14.07.2024 1784 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 3
28.07.2024 2366 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 4
11.08.2024 1009 Okunma
Özer Ataç
İlginç Alıntılar
8.09.2024 1067 Okunma
Özer Ataç
3 S 5
23.09.2024 3073 Okunma
Özer Ataç
Son Fırsat -6-
6.10.2024 1471 Okunma
Özer Ataç
Sahib
21.10.2024 1419 Okunma
Özer Ataç
Abartı
4.11.2024 1353 Okunma
Özer Ataç
5 Işık İhtar Etti...
25.11.2024 1495 Okunma
Özer Ataç
Negatif Hiyerarşi
9.12.2024 2298 Okunma
Özer Ataç
Makroda Bütünsellik, Mikroda Küreselleşme
23.12.2024 672 Okunma
Özer Ataç
KYBALİON'DAN ESİNLEME; RUH, CAN, ÖZGÜR İRADE
6.09.2021 2147 Okunma
Özer Ataç
Harikalar Diyarı ya da Kozmik Kitabın Mürekkebi
28.10.2021 2664 Okunma
Özer Ataç
Taziye Diyaloğu
6.11.2021 2354 Okunma
Özer Ataç
Mevkilere Yemin Olsun!
27.12.2021 3837 Okunma
Özer Ataç
Mülksüzlüğe Soyunmak
16.01.2022 2914 Okunma
Özer Ataç
KENDİME SÖYLÜYORUM; KİMSE ALINMASIN!
25.01.2022 3042 Okunma
Özer Ataç
KARŞI ATEŞ
5.04.2022 3188 Okunma
Özer Ataç
Açılımlar
23.04.2022 2562 Okunma
Özer Ataç
Güven ve Güvenlik Sorunu
13.05.2022 2976 Okunma
Özer Ataç
Eylemeden Eylemek
24.05.2022 3259 Okunma
Özer Ataç
21 Küresel Efektif (*)
28.05.2022 2632 Okunma
Özer Ataç
Lotus
18.07.2022 3039 Okunma
Özer Ataç
Kaos Yürüyüşü
30.07.2022 2218 Okunma
Özer Ataç
Kuşak ve Sentez
29.08.2022 2964 Okunma
Özer Ataç
Türk Olmak
11.09.2022 2964 Okunma
Özer Ataç
Ters Manivela
26.09.2022 2398 Okunma
Özer Ataç
Mizansen
30.09.2022 3414 Okunma
Özer Ataç
Şirk
9.10.2022 3994 Okunma
Özer Ataç
Tedbir Felsefesi
23.10.2022 2584 Okunma
Özer Ataç
Vaat & Liyakat
6.11.2022 2637 Okunma
Özer Ataç
Köken
20.11.2022 2855 Okunma
Özer Ataç
Resen
5.12.2022 1426 Okunma
Özer Ataç
Sıla
18.12.2022 1442 Okunma
Özer Ataç
Yakınanlar
15.01.2023 2005 Okunma
Özer Ataç
Fark Perdeleri
31.01.2023 2243 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı
12.02.2023 1673 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 2
26.02.2023 2220 Okunma
Özer Ataç
Dünyanın Bütün Kadınları
11.03.2023 2023 Okunma


© 2025 - Akevler