EVLADA DÜŞKÜNLÜK
Nasıl bir ben’lik sevgisi,
çocuk/evlat sevgisi;
sanki, “şah damarımız”, misali.
Bu düşkünlük ya da zaaf bizi esir alacak “perçemimiz” gibi.
Kendini feda mı,
küçüklüğü, ebeveynin empatik kendi küçüklüğü mü,
İlahiye “yaklaşma” perdesi altında sınanmama talebi mi,
Nesli ilerlemesi için genomda kodlanmış güdü mü?
..
hepsi ve dahasıdır.
***
Buna karşın
büyüdüklerinde ne oluyor;
destek, koruman, varis, uzaktan tanıyan biri, nasihatçı, düzeltici, eleştirici muhatap/ yakın, “ihanet”eden , nankör, vefasız…
Hangisi?
Yine hepsi ve dahası.
***
“İşin” daha hazin yanı,
İnsanlık diğer evlatlara yeri geldiğinde
düşman, rakip/rekabet unsuru,
hiç kimse, fakir, dilenci, hasta, seçmen, vergi mükellefi,
sanık, suçlu, istilacı, faşist, eşkıya,halk, millet,…
diye isimlendirilip,
paylaşmamanın bencilliği,
azmış hazcılık,
güç/protokol zehirlenmesiyle;
ürettiği, inşa ettiği tüm değerleri onlardan karşımıza düşenleri , düşecekleri, düşürdüklerini
yok etmek,
bunun için her türlü bilimsel
çabaya milyar
dolarlar harcamak,
harcamaları sürdürmek
ve bunun için çeşitli organizasyon kurmak, bunları kutsamak, dokunulmaz kılmak ve inadla sürdürmek.
Ne yazık, insanlık kendine , çevresine istilacı ve zalimliği yine geçici kendi için seçiyor.
***
ASIR /ZAMAN SURESİ
“Her şeyi içinde tutan zaman şahittir;
in-san’lık
karanlık çukura düşmeye koşuyor,
bu koşuda iştahlı ve kararlı.
Çok azı olan, ayrımsız sevgi , merhamet ve barışçı olanlar;
bunlar, bu gaflete
içten, kararlıkla kapılmayıp, diğerlerini
gerçeği bildiklerinden,
ayrımsız sevgilerinden düşüşlerinden döndürmeye çalışıyorlar;
döndüremeyecekler.
Bu çabalarıyla o kıymetliler,
hep azınlıkta kalacaklar. “