Özer Ataç
İlginç Alıntılar
8.09.2024
989 Okunma, 0 Yorum

İLGİNÇ  ALINTILAR

 

 

Süren makaleler bağlamında,  ‘İlginç Alıtılar’ genel başlığı altında aralıklı olarak  sunmayı planladığım  yazılardan birincisini aşağıda paylaşıyorum.

 

Daha önce “Seçim, Seçilimler” başlığı altında;   birey , toplum ilişkilerini ve bu ilişkilerin    yaşam düzeyine etkilerine değinmiştim.

 

Ardından demokratik yönetimlerinde  oldukça yaygın  demokratik tıkanıklığın stressiz   aşılmasına yönelik arayışlara dahil edilecek nitelikte bulduğum ,  ‘Sürekli Seçim Sistemi’ üzerinde değiniler sundum. Bu değinilere birkaç makale daha devam etmeyi düşünüyorum.

 

Kanımca temel sorun; insanlığın vicdani barışa erişmesini engelleyen, bütün dünyada her an silah gezdiren,   kontrollü savaşları sistematik  uzantıları eliyle istediği bölgelerde uygulayan, küresel medeniyeti yok edecek şantajları kışkırtan,  yeryüzünün bütün imkanlarını soyup soğana çeviren

savaş aygıtlarını, onların haramiliklerin sebeplerini ortadan kaldırmaktır. Tabi bu gerçekten büyük bir iş. Hala vicdanı  akıllarıyla barışık insanlık bus uğurda yer yüzünün her noktasında çabalıyor.  Ardından doğal olarak  devlet organizasyonlarını “olursa”(yapılabilirse), vatandaşları lehine ıslah (vicdani adaleti tesis) etmek; olmazsa,…  yeni küresel birlik modeli arayışılarını akılları vicdanlarıyla barışık, bilimi ve olguları rehber edilmiş  insanlar olarak sürdürmektir.  

 

*

 

KÖLELİĞİN  EVRİMİ OLARAK DEVLET (*)

 

 

Osmanlı'nın köleler ordusu geleneği, Kabile yapısının Araplar arasındaki siyasi gelişmeye karşı başlıca engeli oluşturması; askeri köleliğin Abbasi hanedanında ilk defa ortaya çıkışı

 

Kabilelerin fethetme konusunda iyi, yönetme konusunda kötü olmalarının nedeni

 

Platon'un patrimonyalizm( baba mülkü)  sorununa yönelik çözümü, on altıncı yüzyılın başlarında, Osmanlı İmparatorluğu ihtişamının doruğunda olduğu sırada, yaklaşık dört yılda birçok değişik bir prosedür(izlek) yaşanıyordu. 

 

*

Bizans'ın başkenti Konstantinopolis, 1453'te Türklerin eline geçmişti; Osmanlı orduları 1526 yılında Mohaç Muharebesi'nde Macaristan’ı fethetmiş ve ardından,  1529' da yeniden Viyana kapılarına dayanmıştı. 

 

O dönemde imparatorluğun Balkan vilayetlerine dağılan bir grup görevli,  12 ila 20 yaş arasındaki erkek çocukları ve delikanlıları aramaya  koyuldu.  ‘Devşirme’  adlı bu  sistemde  Hıristiyan  gençler zorla  toplanıyordu.(1)

 

*

 

Tıpkı  futboldaki  yetenek avcıları  gibi,  bu  görevliler de genç  erkeklerin  fiziksel ve akli potansiyelini ölçmekte ustaydı ve her birinin Osmanlı başkenti İstanbul' da belirlenen kotayı doldurması gerekiyordu. 

 

 Bir görevli köye  geldiğinde Hıristiyan papaz orada vaftiz edilen tüm erkek çocukların listesini çıkarmak zorundaydı ve uygun yaştakiler  incelenmek üzere  görevlilerin  huzuruna getiriliyordu.  

 

İçlerinden en fazla gelecek vadeden çocuklar zorla ailelerinden  koparılıyor ve  100-150 kişilik gruplar halinde yola koyuluyordu.  

 

İsimleri hem köylerinden  ayrıldıklarında hem de İstanbul'a vardıklarında kütüğe dikkatle kaydediliyor ve kütükler karşılaştırılıyordu; çünkü aileler para karşılığında çocuklarını alıkonulmaktan kurtarmaya çalışıyordu. 

 

Özellikle güçlü ve  sağlıklı oğulları bulunan bazı ailelerin ellerinden tüm çocukları  da alınabiliyordu;  görevli yanında esirlerle  İstanbul 'a dönüyor ve aileler çocuklarını bir daha hiç görmüyordu. 

 

İmparatorluğun bu döneminde yılda yaklaşık üç bin çocuğun bu şekilde alındığı tahmin edilmektedir. 

 

Bu  oğlanlar sefil ve aşağılık bir hayata mahkûm değillerdi.

 

Yetenek avcılığı 

 

Tam tersine, en  iyi. %10 ‘u 

 İstanbul ve Edirne' deki saraylarda hizmet veriyor, burada İslam dünyasında mevcut en  iyi  eğitimi alıyor ve yaşamlarının geri kalanında imparatorlukta üst  düzey  yöneticiliğe  hazırlanıyordu.  

 

Geri kalanı Türkçe konuşan  Müslümanlar olarak yetiştiriliyor ve ünlü ‘Yeniçeri’ birliklerine katılıyordu. 

 

Adanmış askerler

 

Yeniçeriler, Avrupa ve Asya' da süregelen askeri seferlerde sultanın yanında savaşan elit piyadelerdi

 

Saraya alınan elit erkeklerin eğitimi, haremağalarının gözetimi altında iki ila sekiz yıl sürüyordu.

 

 En başarılı olanlara sultanın İstanbul' da ki ikametgahı olan Topkapı' da daha  fazla  eğitim veriliyordu.  Burada  Kuran  eğitimi  alıyor;  Arapça,  Farsça, Türkçe,  müzik “kaligrafi ve  matematik öğreniyorlardı.  At  binme,  okçuluk ve silah kullanımı  alanlarında  zorlu  fiziksel eğitimden  geçiyor,  resim yapma  ve  ciltçilik gibi sanatlar da öğreniyorlardı. 

 

Kapı Kulu Sipahileri

 

Saray içinde yükselememiş olanlar bile, imparatorluk süvari alayında yüksek rütbeli görevlere getiriliyordu: Kapıkulu sipahileri. 

 

 

Zadeler,

 

Eğer genç  köle-askerler güçlü ve yetenekli  olduğunu  kanıtlarsa,  askeriyede yüksek rütbelere getirilebiliyor ve paşa, kıdemli memur  (vezir), vilayet valisi, hatta imparatorluğun imparatorluğun  sadrazamı olabiliyordu.  Sadrazam, sultandan  sonraki  en  kıdemli görevliydi ve rejimin başbakanı sayılırdı. 

 

Sultanın imparatorluk alaylarında hizmet ettikten  sonra,  pek çok asker konaklara yerleştirilir ve bu topraklarda yaşayanlardan topladıkları vergilerle geçimlerini sağlardı. (2)

 

Kızlar,

 

Kızlar için de benzer bir sistem söz konusuydu; kızlar devşirmeye  tabi olmasa da, Balkanlara ve Güney Rusya'ya yapılan akınlarda esir alınarak köle pazarlarında satılıyorlardı.

 

Satın alınan kızlar, yüksek rütbeli Osmanlı görevlilerin eşleri ve cariyeleri olarak hizmet ediyordu. 

 

Kızlar da tıpkı erkekler gibi yetişmelerini ve eğitimlerini denetleyen  son  derece kurumsallaşmış kurallar  çerçevesinde  saraydaki haremde yetiştiriliyordu.  

 

Sultanların  çoğu,  tıpkı  diğer  imparatorların  anneleri  gibi, köle annelerden doğmuştu ve anneler oğulları üzerinde epeyce etkiliydi.

 

Fakat bu köleler üzerinde tek bir önemli kısıtlama vardı: 

 

Ne bulundukları mevki, ne de kendilerine. Verilen topraklar özel mülktü; sahip oldukları varlıklar satılamıyor ya da çocuklarına miras  olarak bırakılamıyordu.

 

 Zaten bu askerlerin çoğu tüm yaşamlarını bekar geçirmek  zorunda kalıyordu. 

 

 Kendileri gibi  Hıristiyan  vilayetlerden  zorla getirilen köle kızlarla evlenerek aile kursalar da, çocukları babalarının mevkiini veya  makamını devralamıyordu.  Ne kadar  güç  kazanırlarsa kazansınlar sultanın kölesi olarak kalıyorlardı. 

 

Sultan dilerse rütbelerini indirebiliyor ya da onları bir çırpıda idam ettirebiliyordu. 

 

*

 

Osmanlı İmparatorluğu'ndaki “köleler ordusu” geleneği  pek  çok açıdan oldukça tuhaftı:

 

Müslümanlar yasal olarak köleleştirilemediğinden, imparatorluktaki hiçbir Müslüman yüksek idari  makamlarda yer edinemiyordu.   

 

Tıpkı  Çin' deki  gibi, hem askeri hem sivil bürokrasi büyük ölçüde meritokratikti  (liyakat/yetenek,bilgiye dayalı) ve mümkün olan  en iyi askerleri  ve  görevlileri  işe almak ve  terfi  ettirmek  için  sistematik prosedürler vardı. 

 

 

Fakat Çin bürokrasisinin aksine, bu yalnızca yönettikleri toplumdan etnik olarak farklı yabancılara açıktı

 

Köle-askerler ve  bürokratlar resmi bir ortamda yetişiyor, efendilerine ve birbirlerine bağlı oluyor;  fakat yönettikleri toplumdan ayrı yaşıyorlardı. 

 

Kapalı kastlarda çalışan pek çok insanda olduğu gibi, bunlar da kendi içinde büyük bir dayanışma geliştirmiş ve birbiriyle kenetlenmiş bir grup  olarak hareket ediyordu.  

 

İmparatorluğun  sonraki dönemlerind “dönemlerinde  iktidarda  söz  sahibi olmuş,  sultanları istedikleri gibi tahttan indirip tahta çıkarabilir hale gelmişlerdi.  Elbette, oğulları zorla ellerinden alınan ve hatta bu uygulamayı uzaktan duyan Hıristiyan Avrupalılar olanları dehşetle karşılıyordu. 

 

Kölelerden oluşan bir hiyerarşinin yönettiği son derece güçlü bir imparatorluk imajı, Hıristiyan Batı'nın gözünde Oryantal  despotizmin  sembolüydü.  

 

*

Osmanlı İmparatorluğu'nun  tam  çöküşe  geçtiği  19. yüzyılda, Yeniçeriler pek çok gözlemci tarafından Türk imparatorluğunun modernleşme yeteneğini engelleyen tuhaf ve modası geçmiş bir kurum olarak görülüyordu. 

 

1807' de Sultan III .Selim'i tahttan indirerek ertesi yıl 

II . Mahmut'u tahta çıkardılar. 

 

II .Mahmut  ilerleyen  yıllarda koltuğunu  sağlamlaştırdı. 

 

1826' da tüm Yeniçeri kışlalarını ateşe vererek, yaklaşık  4 bin  yeniçeriyi öldürdü. 

 

Yeniçerilerin ortadan kalkmasıyla, Osmanlı padişahı artık Türk ordusunda  reform yapabilecek ve modern Avrupa ayarında bir ordu örgütleyebilecek hale gelmişti. 

 

 

Elbette çocukları ailelerinden rızası dışında alıp köleleştiren ve zorla Müslüman yapan bir kurum, bu kölelere nasıl ayrıcalıklı hayatlar sağlanırsa sağlansın, modern demokratik değerlerle bağdaşmayan oldukça zalim bir kurumdur.

 

 İslam dünyası dışında bu kurumla kıyaslanabilecek hiçbir kurum geliştirilmemiş, bu durumda Daniel Pipes gibi gözlemcilerin öne sürdüğü üzere; söz konusu sistem nihayetinde kökeni İslamiyet'te yatan dini sebeplerden ötürü yaratılmıştır. 

 

Fakat yakından incelendiğinde, Müslümanların köleler ordusu sistemi herhangi bir dini emir gereğince değil,   kabile toplumlarının çok güçlü olduğu bir gelenekte devlet  kurma sorununa çözüm  olarak  ortaya  çıkmıştır.

 

Köleler  ordusu  Arap  Abbasi hanedanı döneminde icat edilmiş, çünkü Abbasi hükümdarları imparatorluklarını ‘Köleler  ordusu’  Arap  Abbasi hanedanı döneminde icat edilmiş, çünkü Abbasi hükümdarları imparatorluklarını ayakta tutmak için kabile   olarak örgütlenmiş kuvvetlere  güvenemeyecekleri  anlamıştı

 

 

Kabilelerden zorla toplanan askerler, çabucak sefere çıkarılabiliyor ve ani akınlar için sayıları artırılabiliyordu.  Yeni  İslam dini tarafından bir araya  getirildikleri ve bu dinin etkisi altına girdiklerinde Ortadoğu'nun ve güney Akdeniz dünyasının büyük bir kısmını istila  etmeyi başardılar.  

 

Fakat daha önce gördüğümüz gibi Çin' de, Hindistan' da ve Avrupa' da kabile düzeyinde örgütlenmenin yerini devlet düzeyinde örgütlenme almıştı.

 

Çünkü  kabile düzeyindeki örgütlenmeler,  kollektif eylemi sürdürme konusunda başarılı olamıyordu.  

Kabile

 

Kabile toplumları;    eşitlikçi, oybirliğine dayalı ve inatçıdır; toprağı uzun bir süre ellerinde tutmaları çok zordur ve kendi içlerinde hizipleşmeye ve çatışmaya yatkındır. (3)

 

Köleler ordu sisitemi, dünyanın en güçlü kabile toplumlarının birinden, devlet düzeyinde güçlü bir kurum oluşturmak için  tasarlanan   muhteşem bir    adaptasyon  olarak ortaya  çıkmıştı.  

 

Devlet gücünü tek elde toplama ve  konsolide   etme  konusunda öylesine başarılı olmuştu ki, filozof İbn-i Haldun'a göre, “İslamiyet'in dünyanın  önde gelen dinlerinden biri olmasını sağlamıştı.

 

 

 

Açıklamalar:

 

(*) Alıntı, Francis Fukuyama “Siyasi Düzenin Kökenleri”

Profil Yayınları.Başlıklar ve boltlamalar tarafımdan yapıldı.

 

 

(1)Devşirme, Değiştirmek ;  Türkiye Türkçesi derşür veya dirşür “toplamak” fiilinden evrilmiştir. Bu fiil Eski Türkçe aynı anlama gelen  der veya dir fiilinden Türkiye Türkçes i+(g)Ur ekiyle türetilmiştir. Değiştirmek, ise Türkiye Türkçesinde değşürmek  fiiliyle kullanımda birleştiği anlaşılıyor (S.Nişanyan)

 

Irak Abbasi’ler döneminde  gulam, gılam /esir; giderek  memlük, memalik; Kuzey Afrika’da gelişiminde Endülüs’te Arap olmayanlardan (mevali) ücrretli asker: abid(abd’ın çoğulu). Osmanlıdan önce Pers, Roma Bizansta esir kölelerin, askerliğe evrilmesi çoğunlukla süreye bağlanmış “performanslarına” karşı  özgürlük, vatandaşlık vaadiyle sağlanıyordu.(İslam Ansiklopedisi)

 

(2) Bu kısım özel ilgiyi hak ediyor; çünkü köklerinde savaşkan çoğunlukla zorba el koyucu mahareti bulunduruyor. Zade (Farsça), oğul soy soylu kişi. Zadan, zuy-, üremek fiilinin+a geçmiş zaman sıfatıdır. Hint Avrupa dilinde gen/h- “doğurmak” biçiminden evrilmiş.

 

Bu sıfatın kökeninde arisitokrasi(aristocraratie)var.Eski Yunancada aritos “en uygun en seçkin”;  kratos , “iktidar”sözcüğü birleşimi. Arma, armes(silahlar, donanımlar); bir birliğin kurumun işareti; çeleng (Frz); artus (eklem), ars, art (sanat, beceri);eski Yunancada  armos (uyum),aristos (en uygun), arthron(eklem);Avesta dilinde arathna: dirsek-mızrak .(Nişanyan)

 

“Özel ilgi”,  yani savaş, sindirme, esir alma,  öldürme kabiliyeti. Bu kabiliyet nüfusun artmasıyla yetenekleri   ihtiyaçları temin ve satma sahasında açığa  çıkan zenginleşen tüccar sınıfı  tarafından giderek paylaşıldı.

Aristokrasi, yüz yıllar sonra  savaşkan başarıdan , ticari başarıya evririldi.  

 

(3))Kabile:Aşiret (Arapça), oymak (Türkiye Türkçesi. Altay, Teleüt, KazakKırgız vb)  aralarında köken/kan,  din,evlilik   ekonomik bağ bulunan  dil,kültür birliğindeki aileler (ocak, sülale. )Yine aralarında en güçlü (savaşkan),dolayısıyla  zengin, yetenekli olanlardan seçtikleri reisleri(ağa)ları ve yardımcıları tarafından yönetilir.

 

 






Son Yorumlanan Makaleler
Özer Ataç
Hüseyin Kayahan
14.03.2023 959 Okunma
1 Yorum 22.03.2023 14:56
Özer Ataç
Hata Payı 3
26.03.2023 1946 Okunma
Özer Ataç
Hiç Güvenliği
9.04.2023 1624 Okunma
Özer Ataç
Evlada Düşkünlük
18.04.2023 1368 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 4
22.04.2023 1246 Okunma
Özer Ataç
Antrakt
21.05.2023 1535 Okunma
Özer Ataç
YZ Çözümlemesi
22.05.2023 968 Okunma
Özer Ataç
Emanet/Geleceği Üretmek
25.09.2023 1862 Okunma
Özer Ataç
Ayna Yaşamlar
15.10.2023 1930 Okunma
Özer Ataç
‘Yolcunun’ Beka Tutkusu
30.10.2023 1168 Okunma
Özer Ataç
En Uzak Batı
25.11.2023 1174 Okunma
Özer Ataç
Setler
11.12.2023 494 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-1
7.01.2024 1306 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-2
7.01.2024 1162 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-3
21.01.2024 1127 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-4
5.02.2024 976 Okunma
Özer Ataç
Bereat
25.02.2024 1213 Okunma
Özer Ataç
Seçim-1
16.03.2024 2024 Okunma
Özer Ataç
Seçim-2
31.03.2024 1207 Okunma
Özer Ataç
Seçim-3
14.04.2024 1881 Okunma
Özer Ataç
Seçim-4
28.04.2024 1644 Okunma
Özer Ataç
Seçi(li)m / “Taşları yemek yasak” -5
13.05.2024 1998 Okunma
Özer Ataç
Seçi(li)m / ”Merak etme sen!”-6
26.05.2024 2017 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 1
30.06.2024 1622 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 2
14.07.2024 1695 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 3
28.07.2024 2292 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 4
11.08.2024 918 Okunma
Özer Ataç
İlginç Alıntılar
8.09.2024 989 Okunma
Özer Ataç
3 S 5
23.09.2024 2992 Okunma
Özer Ataç
Son Fırsat -6-
6.10.2024 1368 Okunma
Özer Ataç
Sahib
21.10.2024 1314 Okunma
Özer Ataç
Abartı
4.11.2024 1232 Okunma
Özer Ataç
KYBALİON'DAN ESİNLEME; RUH, CAN, ÖZGÜR İRADE
6.09.2021 2082 Okunma
Özer Ataç
Harikalar Diyarı ya da Kozmik Kitabın Mürekkebi
28.10.2021 2588 Okunma
Özer Ataç
Taziye Diyaloğu
6.11.2021 2283 Okunma
Özer Ataç
Mevkilere Yemin Olsun!
27.12.2021 3763 Okunma
Özer Ataç
Mülksüzlüğe Soyunmak
16.01.2022 2845 Okunma
Özer Ataç
KENDİME SÖYLÜYORUM; KİMSE ALINMASIN!
25.01.2022 2968 Okunma
Özer Ataç
KARŞI ATEŞ
5.04.2022 3112 Okunma
Özer Ataç
Açılımlar
23.04.2022 2493 Okunma
Özer Ataç
Güven ve Güvenlik Sorunu
13.05.2022 2907 Okunma
Özer Ataç
Eylemeden Eylemek
24.05.2022 3191 Okunma
Özer Ataç
21 Küresel Efektif (*)
28.05.2022 2560 Okunma
Özer Ataç
Lotus
18.07.2022 2961 Okunma
Özer Ataç
Kaos Yürüyüşü
30.07.2022 2142 Okunma
Özer Ataç
Kuşak ve Sentez
29.08.2022 2894 Okunma
Özer Ataç
Türk Olmak
11.09.2022 2890 Okunma
Özer Ataç
Ters Manivela
26.09.2022 2319 Okunma
Özer Ataç
Mizansen
30.09.2022 3335 Okunma
Özer Ataç
Şirk
9.10.2022 3909 Okunma
Özer Ataç
Tedbir Felsefesi
23.10.2022 2513 Okunma
Özer Ataç
Vaat & Liyakat
6.11.2022 2558 Okunma
Özer Ataç
Köken
20.11.2022 2780 Okunma
Özer Ataç
Resen
5.12.2022 1355 Okunma
Özer Ataç
Sıla
18.12.2022 1363 Okunma
Özer Ataç
Yakınanlar
15.01.2023 1931 Okunma
Özer Ataç
Fark Perdeleri
31.01.2023 2168 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı
12.02.2023 1601 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 2
26.02.2023 2146 Okunma
Özer Ataç
Dünyanın Bütün Kadınları
11.03.2023 1955 Okunma


© 2024 - Akevler