Özer Ataç
5 Işık İhtar Etti...
25.11.2024
1386 Okunma, 0 Yorum

Özü: Uçak ile seyahat ederken  risk oluştuğunda, çocukları yanında olan anneler, oksijen maskelerini önce kendilerine, sonra çocuklarına takar. Uluslar arası bu standardı toplum bilime uyarlayalım: Uçak ülkemiz, anneler yüce ulusal emanetin(Devletin kayıtsız hakimi) sorumlusu   tek tek Türkiye Cumhuriyeti   vatandaşları; çocuklar nesillerimiz; yaşamsal ve sürekli ihtiyacımız olan   oksijen maskesi, özgür vicdani aklımızdır.

 

 

Hala mı “pamuk ipliği”  !?

 

Geçen günlerde  10 Kasım’da Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatının, 86 ncı  yıl dönümü ülkenin her yerinde anıldı.

 

Sosyal medya dokuzu beş geçe,  sivil alanda binlerce vatandaşın  bir dakika dondurulmuş zaman görüntüleri ile doldu taştı.  

 

Bazı dalgın vatandaş  görüntüleri ise   viral oldu:  Antalya’da akan trafikte, araçlardan bir kısmı,  sirenin duyulmasıyla  aniden frene basıp peşinden gelenlerle  zincirleme kaza oluşması;  otogarın birinde, elindeki tepsiye doldurduğu  çay bardaklarını ayakta duran vatandaşlara dağıtan çaycının,  siren sesini işittiğinde tepsideki  sıcak çay bardaklarını almaya yönelenleri dikkate almadan, tuttuğu tepsiyi havada bırakıp     saygı duruşuna katılması; sivil kesimin o hassas dakikada kim bilir  daha nice dalgınlıklar oldu.  … “kurgu” diyenler olsa da yaşamın bunca sıkıntısına maruz kalan vatandaş tıbben mazur görülür.  Çoğu insan için ailelerine günlük  geçimlik sağlamak, ev kirasını karşılamak maalesef pamuk ipliğinin etkisizliğinde.  

 

 

*

 

Empati kaybı

 

Empati kesinlikle insanın  doğrulanmasıdır.  Akıl, vicdan birliğinin niteliği empatinin ufkunu belirler.  Kişide empati kendinden yakınlarından ne kadar uzağa  kapsayıcılığa erişiyorsa o kişi o kadar insanlığın temel esaslarına ulaşmış, erdemli insan olur.

 

Bir toplumun empati  seviyesi medeniyet seviyesi ile doğrudan bağlantılıdır. İnsan sosyal varlık olduğu halde; yani diğer insanlarla ortaklaşa üretimle güvenli yaşamı sağlaması  zorunlu olduğu halde,   hem türlerini sömürmek, istismar edip aldatmak, öldürmek güdüsü ve olayları nasıl açıklayabiliriz!?  

 

Tek yalın cevap:   

-“Bu insanlık dışı tutumların  sebebi,  hapsolmuş vicdan ve empatidir.

Nereye hapsolmuş?

-“Geçici bedenine ve onun haz havzasına.”  

 

Ölen yakınımızın   yaşamımızda oluşturduğu boşluğu ve üzüntüyü ileri zamanlarda  empatiyle ne kadar  algılayabiliyoruz.  Hele insanlığın kadim merkezi  olan  Anadolu’nun,  on yıllık amansız savaş ve acılarla  istilacılardan kurtarılıp yeni bir halkın iradesine  dayalı devlet kurulmasına  adanmış binlerce gazinin  öncüsünün vefaatı ; O yaşarken izlediğinde mutlu olacağı  hangi şekilde O’nu hatırlamalıyız.

 

Dönemin  yitiklik boşluğuna hangi ip ile inebiliriz; Cumhuriyetin kazandırdıklarının yokluğunu nasıl kavrayabiliriz; kayıp binlerce evladın , yıkılmış imparatorluğun, talancı paragöz devletlerin ve işbirlikçilerinin yaktığı vatanın isini nasıl soluyabiliriz;  yokluğu, her haneden verilen şehitleri, işgali,  vahşi saldırıları, esareti … “taşınmasını  göklere, yere, dağların  çekindiği,  insanın  irade ve  seçme yükümlülüğünün dehşetli sonuçlarını,” nasıl idrak edebiliriz ?! (1)

 

Sonrasında  zafere erişi,  gazi milletin çıplak elle bir ülke inşasını, yeni fidan olacak nesillere,  topyekûn özeni;   tenimizde,  içimizde  nasıl ve ne kadar tutabiliriz; ki öncü komutanının o  inşa sürerken,  adandığı ülke ve milletten bedenen ayrılışını  hakkıyla yad edelim!.. Çok zor…

 

Dönemi boşluğuna kopmayan vicdan ipi ile inebilmek dahi mümkün değil. Kaldı ki temcit pilavı gibi pişirilip önümüze konulan terör,  sosyal ekonomik bölgesel tuzaklar,  kemiğe dayanan  zorluklar, esperanto  göçler, bitmeyen güvenlik sorunları ve yüksek maliyetleri …  varisler  olarak,  bu elim “veraseti”,  hangi  özgün  telkinle koruyabiliriz?!

 

 

*

 

Olguların hakimiyeti

    

Düşüncelerin dış dünyayı belirleme  süreci bireysel evrimimizi gösterir. Yanısıra bu dünyaya insan bedeninde olmamızın sebebi de zihinselliğimizin dış dünyaya hakim olmasıdır.

 

 

Hatırlamak, anmak  sübjektif, içsel bir al algıdır. Hatırlamak dıştan içe  etkisi mizansen ile  içten dışa etkisi ise  sahici eylem ve tutuma dönüşerek gerçekleşir.Kur’an dahil çoğu kutsal metinler yüzlerce kez “hatırlama”, “unutma”  kelimeleri geçmesi ;bu zihinsel faaliyetlerin ne kadar dayanıksız olduğunu gösteriyor.

 

 

“Hatırlamak” ,”anmak”    tabii ki “kuru kuruya” olmaz; olmamalıdır. Onu “yaş”,  canlı kılan  hatırlanan şeyi varlığımızda yaşanır kılmaktır.  Hatırlanan şeyi yenilemek ,güncellemek “taş üstüne taş koymak”  o şeye özel güncel cihazları elde edip sevk etmek olmalı.

 

 

Kısaca,  anmak- andırmak anakronik tutum değildir;  aksine, yeni koşul ve olguları kavramak; sorunları  aşacak programlar oluşturmak, serbest ikna ortamı sağlayıp,  ortak bilinci sağlamak;  kapsamlı, kapsayıcı iş görmek, işlemek yükümlülüğüdür.

 

 Bu açıklamaları yapmamın sebebi “işin” , yükümlülüğünü  özünden çıkarmış olmamaktır.

 

“Ağıt”, “özlem” sirenleri,   Mustafa Kemal’in ruhunu  ne kadar memnun eder diye düşünmeden edemiyorum.  

 

Bu topraklar  binlerce yıldır  insanların acı ,keder ağıtlarıyla doldu taştı. (2)

 

“İşin” özü, Türkiye Cumhuriyetini kuran  iradenin misyonudur:  çaresizliğin, acizliğin,  gücü elinde tutan zalimlerin dayattığı sahtelik olduğunu bilen; bütün millete sirayet edecek   akla, vicdana, sorgulamaya adanmış bilim ve eğitimin en geçerli yol  olduğuna inanan; her bir vatandaşın yaygın eğitimle,  ulaşacağı  zihni düzeyi,  devletin yegane sahibi, devletin alacağı kararlara  her düzeyde, her zaman katılacağı, gerçeğine  eriştirecek  sitemi inşa etmektir. (3)   

 

 

Mehmet Akif,  şekilperest müslümanların  Kur’an kitabına ve makamlı okunuşlara gösterdikleri saygının, onları cehalet ve esaret batağından kurtarmadığını; şekil perestliğin   Kur’an’nın içeriğinden ne kadar uzak olduğunu, ilahi önermelerin nasıl muhatapsız kaldığını  “Safahat” adlı  eserinde onlarca satırla çok etkili anlatıyor. (4)

 

Bu gün “hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” başlıklı misyonun; hakimiyeti, “devlet aklı”na devir edildiği günleri yaşıyoruz.  Çünkü Cumhuriyet nesli misyonu eksiksiz yerine getirecek  “aklı hür, vicdanı hür”, özgün, sorgulayıcı  bireyler oluşturamadı.

 

*

 

“Rüzgar eken fırtına biçer”

 

 

Güneyimizdeki ülkelerde “ateş bacayı sardı”. Emperyalistler kendilerinin çizip imzaladıkları anlaşmaların altını oyuyor.  Göz göre göre suç işliyorlar. Çekişme, çözümsüzlük odağı yaptıkları Birleşmiş Milletler sapır sapır dökülüyor.(5)

 

 

Filisti’nin her bölgesinde özellikle Gazze‘de İsrail sapkınları  “çağdaş” kitle kıyımı yapılıyor. (6)

 

 

Onca kadın, çocuk, onca insan yüzlerce yıllık yaşam alanlarında “naklen”  perişan ediliyor.  Buna dahil olan,  başta   ABD ve İngiltere; destek veren  Avrupa ülkeleri yöneticileri,  hesap edemeyecekleri sonuçlara katlanmayı böylelikle  kabul ettiler.  

 

Uzayda patlayan yıldızın alevleri, milyonlarca kilometre genişleyip, sonra  gerisin geriye  içine çöküp   kara deliğe dönüyorsa; büyük ateşi yakanlar mutlaka o ateşin kehndilerine dönüşünü yaşayacaklar.  Trump’tan sonra   muhtemelen  cıa ‘nın  kodladığı sapkın eliyle Netanyahu’yu  suikast  ile ortadan kaldırması  “çözümü” , asıl failleri kurtarmayacak. Trump için de aynı akıbeti planlayanların  olduğunu  o da biliyordur. Çünkü, negatif alemin yöntemidir:  kurumsallaştırdıkları günahı, mutlaka “bir keçiye” devir ederler.(7)  

 

 

*

 

Çocuklar toplumundur.

 

Ülkemizin varisleri  çocuklarımızın yetiştirilmesi  ailelerin inisiyatifine bırakılamaz..

Bu ebeveynlik ihlali değil; aksine ebeveynlerin , toplumun tek emsalsiz güvencesidir. Medeniyet nitelikli bireyler birliği ile inşa edilir.

 

O bireylerin hamuru çocuklarımız;  kırılgan gönüllü , yapamadıklarını, umudunu güvencesini, sevgi açlığını  çocuklarında  arayan ailelerin inisiyatifine bırakırsak;  onları nitelikli , dirençli, yüksek iradeli hale getiremeyiz.

 

Sokaklar sahipsiz, fakir, gönlü kalbi kırık ya da maddi imkanların şımarıklığını hazmedememiş, veya maddi imkânları her şeyin üstünde tutan ebeveynlerin sahipsiz  uyuşturucu, mafya vasıfsızlık üçgeninde hapsolmuş çocuklar ile dolu.  

 

Aklı başında toplumlar genç nesillerinin kıymetini bilir. Onların içinde nice dehalar, yetenekler, adanmışlar çıkabileceğini bilirler.

 

*

 

İzmir’in Selçuk ilçesinde yoksulluğun vicdansızlığını yaşayan vatandaşlarımızdan yine başta toplumu, ikinci olarak toplumun temsilcilerini  sorumlu kılacak üzücü olay yaşandı.

 

 

Bu derin yakıcı ve vebali ödenmez kayıpların şokunu yaşayanlar; bana, “ onlara dua edelim,” demişti.

 

 

Ben: -“Onların duaya ihtiyacı olamaz;  onlar masum küçük çocuk; onlar, evrenin   yüksek kademelerinden bu kömürlük dünyaya , afallaşmış insanlığa büyük dersler için inen yüce ruhlar; onlar,  küçücük bedenleriyle  yüz yıllık tarihi dersler bırakan yüce gönüllüler; onlar, yükü emsalsiz vebalin  son eşiğinde vicdan sireni çalan;   Aras Bulut, Masal Işık, Aslan Miraç, Funda Peri, Fadime Nefes; bir yaşından beş yaşına zorlukların kesif umutsuzluğunda   parlayıp kayan yıldızlardı.

 

 

Anneleri Melisa(bal),  gerçekliğini deneyimleyemeyeceğimiz çaresizlik, itilmişlikle  kadın narinliğini ezen koşullarda ayakta durmak için  yaşam mücadelesi veriyor.

 

Sinema filmi  yada öykü değil;  İzmir’in iki bin yılı  geçkin medeniyet kalıntılarına kurulmuş, meraklı varsılların dünyanın her köşesinden ziyarete geldiği antik Selçuk ilçesinde yaşandı bunlar.  

Toplumun sentetik dokusuna ateş değdi; doku,   içten içe eriyor.

 

 

İşiten, duyan, izleyen , bilen, bildiren ve diğerleri;  hepimiz bu beş yitiklik aynasında hatalarımızla yüzleşelim; itiraf edelim. Aksi halde vebali inanın ki Karma’da kayda geçti.

 

Artık olmasın!..

 

 

 

Açıklamalar:

 

 

(1)Taraflar(Ahzap)33:72 “ Emaneti (seçme özgürlüğü) göklere, yere ve dağlara sunduk; onu yüklenmeye yanaşmadılar, ondan korktular. Onu insan yüklendi; o çok zalim , çok cahildir.”

 

 

 

(2)Anadolu toprağı kavimler kazanıdır. Tüm insanlığın ortak gen havuzu diyebileceğimiz tarihe sahip. Güçlü, hoyrat orduların her daim yakıp yıktığı istila ettiği topraklar. Bu yüzden toprağından üretilen gıdaya sirayet etmiş yitiklerin acıları dinmeyen ağıtlarda dışa vuruyor. Tarihin derinliklerinden bu yana  neşemiz dahi temkinli; bu temkini çoğunlukla içki kültürü ile aşmaya çalışmışlar; yine de  sakınılan hep eşikteymiş. Nitelikli kimliklerin oluşturan bireyler,  nitelikli organizasyonlarla bu kesif tedirginliği aşabiliyor. Bu yüzde Milli marşımız “Korkma!..” uyarısını başlığa taşımış.

 

 

(3)“Misyon”; Kutsal görev/ emanet; Frsz mission. (i) Görev ile bir yere gönderme; gönderilme;(ii) Hristiyanlığın tanrı inancını yayma amacıyla üstlenilen görev, görev yeri, (iii) Latince missio , “gönderme, gönderilme”, mittere, “gönderilme”.Yüce emanetin yerine getirilmesi için yola çıkma , yol zorluklarına karşı, yolda kalmamak için techizatlanma.

 

 

(4)Tekrar yazmakta yarar var: Kur’an’da en büyük ibadet tahakkul yani aklı kullanmaktır; Aklın ilk yolluğu kıyas /analoji dir. Böylelikle empatik akıl yani vicdani akıl oluşur. Vicdan, ruhumuzun can verdiği bedenimizde irtibat eseridir.

 

Varlık alemi, canlılar ne varsa Ruh’un sirayeti ile gelişim devinimine koyulmuştur. İnsandaki ruh’un miktarı karar verme iradesi niteliğinde olduğundan empati yalnız insana mahsustur. Dar empati dediğimiz tutum öz sevgi, aile sevgisi, klan sevgisi gibi arizi bakış açısıdır.Asıl olan herşeyle birliğin bilincinde olmak, mutlak empati düzeyine erişmeyi amaçlamaktır.

 

 

(5)”Ateş bacayı sardı”; ısı aşımı ile beklenmeyen zarara uğramak.”Kifayetsiz / yetersiz , muhteris/ hırslı, ihtiraslı; Arapça haraşa,  “şiddetle arzuladı”. Bilinenin tersine ısıtılmak istenen “ev”, İsrail,  ABD,  İngiltere dir.  

 

 

(6)Holiganlık, çılgınlık, putperestlik  ilkel topluların mirası. Amaçlara yönelik hırçın,  fırsatçı, şüpheci ya da korkunun esaretiyle  etkisine inanılan, tapınılan,  canlı, cansız nesne, fetiş,ikon, imgeyi memnun etme güdüsü .Katliamın onulmaz yükünü  taşıtmayı amaçlayan   idol.

 

 

(7)“Günah keçisi” yaygın tarihsel uygulamadır. Bu keçi Eski Ahit’te Kefaret Günü ayinlerinde Yahudi kavminin günahları simgesel olarak bir erkek keçiye yüklenirdi. Bu keçi kurayla seçilir Azazel (İblis’in sürülmeden önceki  zamanki adı) adlı kötü ruhu yatıştırmak, Yahudi kavminin günahlarını arındırmak için Kudüs dışında uçurumdan aşağıya atarlardı.  Antik Yunan “el yükseltmiş”; günah keçisi insan olarak kullanılmış. “Günah Keçisini seçen suçlulardır”.

 

 

 






Son Yorumlanan Makaleler
Özer Ataç
Hüseyin Kayahan
14.03.2023 988 Okunma
1 Yorum 22.03.2023 14:56
Özer Ataç
Hata Payı 3
26.03.2023 1972 Okunma
Özer Ataç
Hiç Güvenliği
9.04.2023 1650 Okunma
Özer Ataç
Evlada Düşkünlük
18.04.2023 1398 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 4
22.04.2023 1277 Okunma
Özer Ataç
Antrakt
21.05.2023 1559 Okunma
Özer Ataç
YZ Çözümlemesi
22.05.2023 996 Okunma
Özer Ataç
Emanet/Geleceği Üretmek
25.09.2023 1885 Okunma
Özer Ataç
Ayna Yaşamlar
15.10.2023 1958 Okunma
Özer Ataç
‘Yolcunun’ Beka Tutkusu
30.10.2023 1196 Okunma
Özer Ataç
En Uzak Batı
25.11.2023 1201 Okunma
Özer Ataç
Setler
11.12.2023 517 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-1
7.01.2024 1329 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-2
7.01.2024 1193 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-3
21.01.2024 1152 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-4
5.02.2024 1007 Okunma
Özer Ataç
Bereat
25.02.2024 1240 Okunma
Özer Ataç
Seçim-1
16.03.2024 2053 Okunma
Özer Ataç
Seçim-2
31.03.2024 1233 Okunma
Özer Ataç
Seçim-3
14.04.2024 1908 Okunma
Özer Ataç
Seçim-4
28.04.2024 1670 Okunma
Özer Ataç
Seçi(li)m / “Taşları yemek yasak” -5
13.05.2024 2028 Okunma
Özer Ataç
Seçi(li)m / ”Merak etme sen!”-6
26.05.2024 2045 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 1
30.06.2024 1650 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 2
14.07.2024 1729 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 3
28.07.2024 2320 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 4
11.08.2024 955 Okunma
Özer Ataç
İlginç Alıntılar
8.09.2024 1016 Okunma
Özer Ataç
3 S 5
23.09.2024 3021 Okunma
Özer Ataç
Son Fırsat -6-
6.10.2024 1401 Okunma
Özer Ataç
Sahib
21.10.2024 1356 Okunma
Özer Ataç
Abartı
4.11.2024 1276 Okunma
Özer Ataç
5 Işık İhtar Etti...
25.11.2024 1386 Okunma
Özer Ataç
KYBALİON'DAN ESİNLEME; RUH, CAN, ÖZGÜR İRADE
6.09.2021 2104 Okunma
Özer Ataç
Harikalar Diyarı ya da Kozmik Kitabın Mürekkebi
28.10.2021 2612 Okunma
Özer Ataç
Taziye Diyaloğu
6.11.2021 2308 Okunma
Özer Ataç
Mevkilere Yemin Olsun!
27.12.2021 3790 Okunma
Özer Ataç
Mülksüzlüğe Soyunmak
16.01.2022 2870 Okunma
Özer Ataç
KENDİME SÖYLÜYORUM; KİMSE ALINMASIN!
25.01.2022 2994 Okunma
Özer Ataç
KARŞI ATEŞ
5.04.2022 3136 Okunma
Özer Ataç
Açılımlar
23.04.2022 2518 Okunma
Özer Ataç
Güven ve Güvenlik Sorunu
13.05.2022 2932 Okunma
Özer Ataç
Eylemeden Eylemek
24.05.2022 3215 Okunma
Özer Ataç
21 Küresel Efektif (*)
28.05.2022 2587 Okunma
Özer Ataç
Lotus
18.07.2022 2987 Okunma
Özer Ataç
Kaos Yürüyüşü
30.07.2022 2167 Okunma
Özer Ataç
Kuşak ve Sentez
29.08.2022 2919 Okunma
Özer Ataç
Türk Olmak
11.09.2022 2915 Okunma
Özer Ataç
Ters Manivela
26.09.2022 2342 Okunma
Özer Ataç
Mizansen
30.09.2022 3361 Okunma
Özer Ataç
Şirk
9.10.2022 3936 Okunma
Özer Ataç
Tedbir Felsefesi
23.10.2022 2536 Okunma
Özer Ataç
Vaat & Liyakat
6.11.2022 2588 Okunma
Özer Ataç
Köken
20.11.2022 2804 Okunma
Özer Ataç
Resen
5.12.2022 1380 Okunma
Özer Ataç
Sıla
18.12.2022 1391 Okunma
Özer Ataç
Yakınanlar
15.01.2023 1958 Okunma
Özer Ataç
Fark Perdeleri
31.01.2023 2196 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı
12.02.2023 1627 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 2
26.02.2023 2171 Okunma
Özer Ataç
Dünyanın Bütün Kadınları
11.03.2023 1978 Okunma


© 2024 - Akevler