Önce ‘plesebo’ dendi. (1)
“İçinizdeki kudret”, “bedenimizdeki hastane”…
Buna “telkin etkisi” de diyebiliriz.
İnsanın telkinlere açıklığını yadırgamıyorum. Çünkü akıl, böyle gelişiyor.
İnsan kendi dışında, lehine olan şeyleri bulup kullanmak için yaşıyor; beslenme, haz, barınak ve güvenlik; bunlar ihtiyacın dört elementidir. (2)
*
Gütme, güdülem; yani koyun sürüsünün çoban sesi ile yönetilmesi . Bu ‘ilişki’ her daim devam etmiyor. Koyun, çobanın ‘talimatlarını’ ‘içselleştirdiğinde’; mera, yol, ağıl parkuru otomatiğe bağlanıyor. İşte irade, bilinenin aksine bu ‘otomatiğin’ içinde oluşuyor.
*
İrade ile güdü arasındaki görülen çelişki yüzeydedir. Onlar aynı kaynaktan çıkarak başkalaştılar. Biri özkontrol, diğeri dışkontrol esaslı. Ebeveyn- çocuk ilişkisinde annenin ‘içerde’, babanın ‘dışarıda’ rol model olmasına benziyor. Atlamamak gerekir; her kişi, bir anneden doğuyor. Yani tüm ebeveynler ve çocuklar anne kaynaklı dünyaya geliyor. Buna karşın dünya, eşitsizlikten, sömürü ve düşmanlıktan geçilmiyor.
Yeryüzünde bir çok şey çeşitlenerek ortaya çıkarken; insanlık biyolojik çeşitliliğin karşısında en büyük engel olmayı akılsızca sürdürüyor.
İlginçlik bitmiyor: Aklını kullanarak akılsız sonuçlara ulaşmak insana mahsus. Ağacı budarken bindiği dalı kesmek. Sanki genom merdivenindeki ara basamakları, düğme iliklerinin bazısını yanlış iliklerken, bazısı iliklenmemiş olarak görülüyor. Bu ceket ve gömlekte dikkatsizlikten olabilir fakat mikro biyolojide ‘kasıtlı’ olabilir. (3)
Şuna da benzetilebilir: Sahnede dinleyicilere sunum yapan kemancı, çaldığı dört telli kemanın iki teli kopuk veya bağlantısı gevşek olursa; ‘arşe’ denilen çalma yayının tellere her temasında, dinletide meydana gelecek ‘yıkımı’ bir düşünün!?
Ancak bunlar insan(lığ)ın gelişim, ‘başarı’ aşamalarında, kabaran benlik dalgalarının, kendi türüne, doğaya verdiği büyük yıkım ve zararların açıklaması olabilir.
BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi raporlarından öğreniyoruz: “Teknolojinin insafsızlığı sebebiyle yaşanabilir doğal ortam hızlanarak tükeniyor. İnsanlığın doğayı geri onarım fırsatı yüksek riskli olarak azalıyor. “
Tarihi kayıtlardan biliyoruz; bir kısım telleri işlevsiz kılınmış ‘kemanın’ sağlam tellerinden esenli ve ahlaklı dinleti beklemek, her seferinde düş kırıklığına dönüşür.
*
Akıl buna yetmez mi?
Birinci olarak, bizler salt akıllı varlıklar değiliz.
Koşullara göre değişen ihtiyaçlarımızın yanında; tanımlanan, tanımlanmayan bir çok algı, değerlendirme, tepki yönlerimiz var.
Aklın kaynağı beyin olduğu kadar, bedenin her hücresinde hatta organ bütünlüğünde akıllı kod esaslı seçim yapan, tepki oluşturan özerk karar mekanizmaları var.(4)
Yani akıl, ne kadar merkezi görünse de ‘işin’ aslı öyle değil.
Beyin ve beden hücrelerindeki akıl, aynı şeydir fakat biçim ve ihtiyaçlara göre farklılaşmıştır. Şu kadar ki beyindeki akıl kinetik, hücre ve organlardaki akıl, potansiyel durumdadır. Biri sınırsız aktif, diğeri sınırlı; o sınırdan dolayı potansiyel ya da kısıtlıdır.
*
Bedenin ‘mühendisi’ olarak beyin; soyutlama yeteneği kazandıkça ‘mimarının’ gölgesini fark ediyor. Bu aşama, iradi olarak somuttan ilk ayrılıştır.
Açıklamalar:
- Plesebo: İng. Placeb, deneysel etkisizlik; Lat.placero ”memnun edeceğim”, ikna olmak, plac/plak ,düz olmak; plak-e durgun olma.
- Gizemcilikte maddenin dört hali toprak, su hava, ateş olarak kabul edilir. Bu ayrım maddi evrenin farklı hallerini ifade eder. Toprak, fiziksel; su, enerji; hava, psişik; ateş, mantal/zihinsel planın unsurlarıdır.Bunların en üstünde ve süptil (görüneni enerjik temeli; Lat.kumaş altı) olanı ateştir. İlginçtir klasik Çin metinlerin beş olarak sınıflanmış ve sosyal işlev ile tanımlanmış:
Odun(mu), ateşHuo)toprak(tu),metal(jin),su(shui):Her öğe kendi içinde ying(dişil),yang(eril)zıtlığını taşır. Beslenme, tüketmek, denetleme, savrukluk, karşı hareket şeklinde indirgenmiş.
- DNA, çift zincirli, RNA tek zincirli bilgi toplayan,biriktiren,ileten moleküler fosfor Karbon ortaklığı yada nükleik asit.
- Maşeri irade tek tek bilgi ve serbest karar alabilen bireylerin aynı konuda süreli, ilkeli ve koşullar ile kayıtlı ortak yargıya ulaşması. Bu birliktelik konu, koşul ve katılımcıların işlev görecek dengeyi bulmasına bağlıdır. İnsan bedenindeki her hücre hem kendi görevlerini hem de oluşturduğu organın görevlerini beraber yerine getiriyor.