Özer Ataç
Vaat & Liyakat
6.11.2022
2296 Okunma, 0 Yorum

İş Ahlakı

Alt başlık,  yaygınlığı kadar, yanlı-lığı yani yara-lan-mışlığı beraber kılan motto olmuş iş  kavramdır.  İş ve ahlak; bunlar, birbirinin zıttı olmadığı halde;  iş kavramı,  ahlak dışılık yani zıttı   ile  yaygınlık kazanırken,  pozitif anlamı devam eden kavramdır.    

Kavramların  ilerleyişinde kullanıcıların,  geri esinler (1) yaşaması, onların gelişmesini  engellemekle kalmıyor; konuyu topyekün yozlaştırıyor.

Kullanıcılar, üç kesimdir;

birincisi, konuya yönelik standartlar, yasala ve onların işletim ve denetim normları.  

İkincisi, temsilcilik yetkisini alanlar; vaatkarlar, liyakatli, ehliyetli   olanlar;

üçüncüsü temsilciliği, vekaleti  normlar çerçevesinde vaatlere , sözleşmelere  göre verenler.

Taraflar arasında oluşan olumsuzlukların birçok sebebi var. Bu sebeplerin domino etkisini oluşturan  kök sebepler asıldır. Bunlar,  konuya yönelik normlarda liyakatsizlikten kaynaklanan  eksiklikler;  genel yarardan gizli –açık istisna edilen özel yararlı kurmacalar ve diğer tarafların liyakatsizlikleri veya liyakate aykırı  olumsuz tutumlarıdır.

Konusuna göre “iş ve ahlak” kavramının içerdiği bir çok  unsurun  uyumundan doğacak ilerleyişi engelleyen etmenler;  toplumun, organizasyonların, bireylerin yetkinleşmesini  gelişmesini virüs etkisiyle bozarak çürütmektedir.  İnsanlığı ve toplumları ilerletecek medeniyet  mozaiğinin her parçasını, konusunu sağlıklı kılacak bağ ahlaktır.

Ahlak felsefi olarak, ilahi,  humaniter, sentezik,  hangi arayış ile  olurla olsun; insani ilişkilerin  “kazançlı” aşamalarında yaygın olmayışı,  insanlığın kendine ve doğaya karşı yaşadığı, yaşayacağı olumsuzlukların temel sebebidir.  18.yy Alman filozofu Kant’tan bu yana ahlakın,  mutluluk alışverişine dahil olmayan,  insani var oluşun gereği  ile  dinlerin  huzur, cennet ödül savı arasında  yer tutamayışının,  düşüklüğünün yaygınlığına tanık olmamız şaşırtıcı değildir. İnançlı inançsız her kesim bu konuda,   ortaya çıkmış olumsuza taş atmaya ehil değildir.  

*

Ahlakın ikinci  kozası  olarak  liyakat, (2)

Esasında vaat, liyakatin konusu olmalıdır. Öyle olduğunda beklenti netleşir. Hayal kırıklığı, hüsran yaşanmaz. Liyakat netliği, öngörüyü artırır; böylece güven, dayanışma, huzur, üretim, gelişim artar.  Liyakat, iş bilirlik, uzmanlık demektir;  genel bilgi liyakatin konusu  değil, özelin konusudur. Özele dair bilgi ise   lokal, hücresel olanı derinlemesine, tarihsel her şeyini  içselleştirmek; önceki ve sonraki uygulayıcılarını,  onlardan yansıyan işleyişi, olası engelleri, aksaklıkları; konuya yönelik vizyonları,  çözüm arayışlarını takip etmek; engelleri  aşım deneyimlerinin  bilgisini edinmektir.

Liyakate erişmek, esaslı  emek ister; çalışkan, odaklanmış bir kişinin,  ömrüne denk ilgi , özen, akıl,  tekrar eden başarısızlıkları hazmedip,  azimle dersler çıkarması, yolu  bırakmaması gerekir.  

Bitmedi;  sahip olduğu yetiye erişinceye dek,  işleyişin her aşamasında  fedakarlık, dürüstlük, görünürlük  ilmiğini   hücre zarı ya da  arının balı peteklediği gibi ehliyetine   işlemesi, sarması gerekir.  Bu gerekirlikler,   kalbin yüzü olan tebessüm, sevginin göstergesi paylaşmak,  gücün kanatları olan merhamet .. ile aynıdır.

*

Hangi meslekte, iş-bilim dalında olursa olsun, konunun ulaştığı son aşamayı, konuya yönelik vizyonerliği  bütünleyen donanıma; en basitten en karmaşığa doğru ilerleyecek,   mozaiği kurmak;  bu kurguyu yapının hücresine,  bütünü inşa edecek şekilde işlemek;  ayrıca,  kolaylıkla yenilenecek , öğretilecek   kanalları açık tutarak,    konuyu  eğitim dizgesi haline getirmek;  ilk eğitimden lisans üstüne, dileyene  ötesine,  ilerleme yolları kurmak;  yani emanet edilenin öznesi olmak  istenmeli.

Bu kalibre, dünyanın her yerindeki sosyal, teknolojik  gelişim organizasyonlarının akış yatağına dahil edilirse,    emanetler   güven, verim  artırmaya, gelişimi sağlamaya öncülük edebilecektir.

*

Nisa suresi 4:58

Allah emaneti ehline vermenizi , insanlar arasında adaletle hükmetmenizi  buyurmaktadır.Bu sizin için esaslı(güzel) öğüttür.”

Ehil kelimesi,; Arapça  ‘Ahl’ kökünden gelen 1. Ev halkı, eş, sözleşme yapılanlar. 2. Evcil, alışkın, uygun sözcüğünden alıntıdır. Sözcük ‘ahala’, ikamet etti, ev edindi, evlendi, sözleşti fiiliyle bağlantılıdır.  

Güven(lik);   gelişmiş, gelişmekte olan  bütün devletlerin en önemli konularından biridir. ilkin,  kan bağından ve akraba  dolayımından başlayarak  geçim,  ülkü ve   toprak birliğine kadar evrildi. Şimdilerde insan zaafından arınmak üzere dijitalleşiyor ve    otonom teknolojilere  dönüşüyor.

Yukarıda alıntıladığım ayetin dilimize çevrisinde;  emanet konusu her şeyin  ehline verilmesi ilahi  “önerisi“ (3 ) çoğunlukla  daraltılmış anlamda  kullanılıyor. İş, yetki  sahipleri ; işlerini  genellikle çocuklarıyla, akrabalarıyla, yakınlarıyla  paylaşıyor. Önceleri bu tutum sermaye azlığından kaynaklansa da giderek,   arkaik aktarım ile   dünyanın en büyük organizasyonlarında  devam ediyor.

İnsanlık ailesi , insanın sosyal varlık oluşu; medeniyetlerin insanların  yüzlerce yıllık   bedensel, zihinsel  emek ve üretimlerinin  toplamı   olduğu klişelere rağmen güvenlik;  kan bağı,  ülkü bağından bağımsızlaşarak  ehliyet esasına dönüşmemiştir.

Gerçi ailelerin ve klanların  kan ve ülkü halkasında  ehliyetli  kesim oluşturma girişimleri vardır;  fakat bunlar,  ehliyet yönünden ayrımcılığa sebebiyet verdiğinden, liyakat esaslı inşa  çoğunlukla  değişik sebeplerle  dağılma ile sonuçlanmaktadır.   Bunların temel sebebi yukarıda belirttiğimiz gibi güvenli olmak, güvenli kalmak tan kaynaklanıyor ve  insanlığın gelişimindeki en eski engellerden biri olarak günümüze taşınmış bulunuyor. Ne yazık ki kaynak ile nedensel bağlar liyakat esaslı çözülmedikçe,  bu konu insan organizasyonlarında  sendrom olarak devam edecektir. Ayrıca yaygınlığı sebebiyle sınıflar, sömürü ve savaşlar; mafyalaşma, her türlü istismar, bunalımlar insanlığın yakasından düşmeyecektir.

Güven ailedir,

Farklı bir yaklaşım olarak,   dayanışma huzur ve güvenlik sorunu;   insanlık ailesinin kan bağı ile  değil;  amaç, hedef, ideal unsurlarının bileşiği “iman bağı” olduğuna dair  ilahi önermeler  de var. Tufan sırasında  Nuh’un “kurtuluş gemisi”ne girmeyen oğlu Kenan için “o ailemden” deyişini;  Allah,  “senin ailen iman edenlerdir,”  şeklinde düzeltmesi ve  bu konudaki ısrarını  cehalet olarak nitelendirmesi ilginçtir:

Hud suresi 11:46

“Ey Nuh, O asla senin ailenden değildir. O yanlışı tercih etti;  o halde bilgisi olmadığın şeyi benden isteme; böylelikle senin bilgisizliğe düşmeni  önlüyorum.”   

Kısaca güvenliğin içinde bir çok ideal unsur esaslı olarak yer tuttuğunda, bir birine düşman insanlık,  “insanlık  ailesine”  erişecektir.  (4 )

*

Bu vesile ile kestirmeden  küresel yönetim   sorunu  çözüm arayışlarına, taslak   başlıklardan biri olacak düşüncemi  paylaşmış olacağım:  Siyasal sistemlerin cumhuriyet ve  demokrasiyi yedekleyerek   ulaştığı  en son aşama,  çoğulcu “paylaşım yönetişimi olduğunu”  düşünüyorum. Tabii bu kanım mevcut koşulların kararsız yansımasından  etkileniyor.   Yine de bu  düşüncemi,   eşitsiz gelişim ve gelişim içindeki eşitsizliklerin;  dünyamızda,  insanlık ailesinde oluşturmaya devam ettiği  yıkım, zulüm, israf,  sömürü gibi negatif ters  trendlerin  kutbundan çıkarsadığımı da belirtmeliyim.

Geçelim.

 

*

Emanet(çi-lik),

 

Güncelimizde liyakat merkezli  oluşum seyrek görülüyor; görülse de insani zaaflar  onu giderek dışlıyor.   “İşin sahibi”  ile  “emanetçilik” daima karşıtlık olarak  ele alınır. “Emanetçi”,iş görmede  düzeyi düşük görülür;   sanki  işin sahibi,   ehliymiş gibi.  Tabi istisnai olarak   zanaatkar, sanatkarlık bu değerlendirmenin dışındadır.

Gelişmiş organizasyonlarda iş sahipliği, sahiplik;   değer verme, geliştirme ile doğrudan ilgili değildir. Fakat görece  geri  üretim ve yönetim  ilişkilerinin yaygın olduğu  toplumlarda,  “işin sahibi olmak”,  işi en iyi bilen şeklinde  kabul ediliyor.    İşe  yönelik ödevliler, aynı zamanda  potansiyel istismarcı olarak görülmektedir;   bu anlayış ta oldum olası toplumların atıllığı, hastalıklı geri kalmışlığı aşmasına engel oluyor.  

Emanetçi, Arapça Amn kökünden gelen amana(t); 1. güvenme , inanma; 2. güvene dayalı olarak  verilen şey veya görev sözünden alıntıdır. Arapça amana güvendi, inandı fiilinin fa’ala(t)vezni mastarı(soyut eylem adları)dır.   Bu fiil,  İbranice yine güvenme, inanma sözcüğü ile eş kökenlidir. Sözcüğün birinci dış halkasında yemin kelimesinin olması ilişkiler  yolunu göstermesi açısından öğreticidir. O da sağ taraf, sağ el, güney, sağ elini kaldırarak verilen söz. Bu ise Aramice, Akatçaya kadar aynı anlamı korumuş (Nişanyan).

 

*

Vaatçılar

 

Devletler barış zamanlarında ordular besler; ordular barış zamanlarında savaş tatbikatı yapar.  Çünkü muhtemel savaşı, ona  hazırlıklı olmak  öteler.  Adil Düzenin mimarı Süleyman Karagülle,  hastalıktan önce tutulan orucun; hastalığı ve perhizi   yaşlılıkta dahi öteleyeceğini söylemişti.

Deneyime dayalı önerileri  işittiğimizde  ya da yüksek riskli tehlikeleri atlattığımızda; bu olayları unutmamalı, dikkate almalıyız.  Yaşadığımız bu tür olaylara göstereceğimiz tepkiler ve sonrası edineceğimiz  tutumlar,  tıpkı devletlerin barış zamanlarında aktif edilen orduları gibi bizi olası büyük zararlardan, beklenmeyen tehlikelerden uzaklaştıracak olanakları içerdiğini düşünmeliyiz.    

“Toplumlarda   vaatkarlar artmışsa, sorunlar azalmıştır” (İng. atasözü); bu  ilginç bir belirleme.  Sanırım sebebi,  vaat ile   sorunun  çelişik olmasından kaynaklanıyor.  Gerçek sorunlar,  gerçek çözümcüleri de  içerir;  bu kişiler,  vaatkar olarak ortaya çıkmaz; sorunların derinliğine koşut,  toplumun önüne kendi yaşamındaki tutum ve tavırların  yankısıyla çıkar. Başka bir anlatımla, çölde görülen susuzluk  serapları  vaadin bolluğu gibidir;  oysa su, bunlardan bağımsız olarak yerindedir.

*

Tao Te Çing

Lao Tzu, ideal yüksek idareciler, yöneticiler, imparatorlar için “bir imparatorluğun başında bulunmak insanı kamil olmaya dair fırsattır.” diyerek, konuyu şöyle biçimler:

“Onun hem siyasetçi, hem filozof vasfı; dünyayı fethetmesi gerektiği anlamına gelmez.   

O kişi,  kendini öne çıkarmak için gayret sarf etmez.

O, kendini öne çıkarmadığı içindir ki göze çarpar.

Kendini kanıtlamadığı içindir ki parıldar.

Övünmediği içindir ki liyakat sahibidir.  

O,  dikkat çekmek için hiçbir şey yapmaz; ama halk onun etrafında kendiliğinden toplanır.

O,  kendini geri planda tutar; ama halk,  çoğu kere bilincinde olmaksızın, onu kendiliğinden öne çıkarır.

Parıltıyı yumuşatmak, avamın(halkın) tozu ile aynı hizaya gelmektir.!”

 

Yukarıda alıntıladığım 2570 yıllık değiniler,  nitelikli insanın varlığının (5);   niceliksel olan vaat, söz, öne çıkmak, gösteriş yapmak, aracı koymak,.. tavırlarını  liyakatinde (işleyişinde) topladığı  için o kişinin söz konusu nicelikler konusunda edilgen olmasını;  böylelikle,  zamanın ihtiyaçlarını giderecek,  doğal beliriş ile bilineceğini, öne çıkacağını  söylüyor.    

*

Tevrat’tan bir alıntı:

 

“İlahi söyledikten sonra dışarı çıkıp Zeytin Dağı’na doğru gittiler. Bu arada Hazreti İsa, öğrencilerine , “hepiniz sendeleyip düşeceksiniz,”dedi. Çünkü şöyle yazılmıştır: ‘Çobanı vuracağım koyunlar darmadağın olacak,’ Ama ben dirildikten sonra sizden önce Celile’ye gideceğim.’ Petrus O’na , ‘Herkes sendeleyip düşse bile ben düşmem,’ dedi. ‘sana doğrusunu söyleyeyim’dedi Hazreti İsa: ‘Bu gün bu gece,horoz iki kez ötmeden seni beni üç kez inkar edeceksin.’ Ama Petrus üsteleyerek, ‘seninle birlikte ölmem gerekse bile seni asla inkar etmem,’dedi. Öğrencilerin hepsi aynı şeyi söyledi.”

 

Şimdi de Kuran’dan,

 

Kehf, 18:69  “O da inşallah sabrettiğimi göreceksin, sana hiçbir işte karşı gelmeyeceğim, dedi.”

Saffat,37:102 “

Çocuk onunla  çalışacak, yürüyecek bir yaşa gelince  ona dedi ki; -Oğlum, rüyamda seni kurban ettiğimi görüyorum, Ne dersin? Oğlu ;-Babacığım,sana emrolunanı yap.dedi. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın.”

*

Petrus’un vaadi boş çıktı; ;  İsmi Kuran’da verilmeyip, Hızır diye ünlenen ile bilmediğini bilme yolculuğuna çıkacak Musa peygamberin  yolculukta izinsiz soru  sormayacağına dair tembihe verdiği vaatte dur(a)mayışı;  Kurban  edilecek İsmail’in  vaadinin  sahiciliği,..

Bu vaatler aslında  ilgili konulara  yönelik kişilerin liyakatlerini  işaret etmektedir. Petrus yüzeysel bir inanç ile İsa’yı takip ediyor, Musa peygamber, Hızır’in  “işlerine” vakıf değil, İsmail ise babası İbrahim peygamberin  kendisine duyduğu sevgiye teslim olmuş.

*

Son söz:

İnsanlık liyakatin gösterişsiz parıltısına her şeye rağmen daima  duyarlı kalacaktır; bu umut olarak bize yeter.

 

 

Açıklamalar:

 

 

  1. Geri esin; katiline aşık olmak teriminin versiyonu; beslenmeyi korku, kaygı sebebiyle arsız tutuma  dönüştürmek; kalıcı hastalığa sebep olmak.

 

  1. Koza; Farsça gozak,  goza ; cevize benzer şey;kozalak, pamuk kozası,Yine aynı kökenden koz/ceviz sözcüğünden türemiş.Sanskritçe kosa; meyve veya ceviz kabuğu, pamuk kozası. Kozalak (Nişanyan). Özün çekirdeğin içten dışa  birbirini etkileyen katları.

 

  1.  Allah’ın buyruğu: Anlayış farkı olsa da “anında”  ilahi yaptırım söz konusu olmadığından,  Allah’ın buydukları ‘öneri’ özelliği taşıyor. Ayrıca süre yani insanların  yaşadıkça kullanacakları   tercihler;  deneyim ve koşullara göre değişecektir. Yani  meyill süresi   buyruğu öneriye dönüştürüyor.

 

 

  1. Tekil olarak aile birliğinin unsurları  içerde,  tekamül için gerekli; fakat,  dışarıda bütünlüğe entegre olmayı zor tedbirlerle dahi  sağlayamıyor.  Bu doğrultudaki tüm   çabalar,   “kanser” türü girişimleri engelleyemiyor.  

 

  1. Nitelikli insan/ insanı Kamil;  olumlu gelişimin ufku; beden ve yaşamında   Bütün’e yönelik tercihlerde bulunup,  en büyük  arzularına erişmeye yol tutan aydın kişilik.

 






Son Yorumlanan Makaleler
Özer Ataç
Hüseyin Kayahan
14.03.2023 670 Okunma
1 Yorum 22.03.2023 14:56
Özer Ataç
Hata Payı 3
26.03.2023 1645 Okunma
Özer Ataç
Hiç Güvenliği
9.04.2023 1346 Okunma
Özer Ataç
Evlada Düşkünlük
18.04.2023 1104 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 4
22.04.2023 969 Okunma
Özer Ataç
Antrakt
21.05.2023 1265 Okunma
Özer Ataç
YZ Çözümlemesi
22.05.2023 697 Okunma
Özer Ataç
Emanet/Geleceği Üretmek
25.09.2023 1582 Okunma
Özer Ataç
Ayna Yaşamlar
15.10.2023 1639 Okunma
Özer Ataç
‘Yolcunun’ Beka Tutkusu
30.10.2023 890 Okunma
Özer Ataç
En Uzak Batı
25.11.2023 902 Okunma
Özer Ataç
Setler
11.12.2023 213 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-1
7.01.2024 963 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-2
7.01.2024 869 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-3
21.01.2024 835 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-4
5.02.2024 616 Okunma
Özer Ataç
Bereat
25.02.2024 889 Okunma
Özer Ataç
Seçim-1
16.03.2024 1594 Okunma
Özer Ataç
Seçim-2
31.03.2024 813 Okunma
Özer Ataç
Seçim-3
14.04.2024 1563 Okunma
Özer Ataç
KYBALİON'DAN ESİNLEME; RUH, CAN, ÖZGÜR İRADE
6.09.2021 1813 Okunma
Özer Ataç
Harikalar Diyarı ya da Kozmik Kitabın Mürekkebi
28.10.2021 2324 Okunma
Özer Ataç
Taziye Diyaloğu
6.11.2021 2022 Okunma
Özer Ataç
Mevkilere Yemin Olsun!
27.12.2021 3490 Okunma
Özer Ataç
Mülksüzlüğe Soyunmak
16.01.2022 2577 Okunma
Özer Ataç
KENDİME SÖYLÜYORUM; KİMSE ALINMASIN!
25.01.2022 2699 Okunma
Özer Ataç
KARŞI ATEŞ
5.04.2022 2843 Okunma
Özer Ataç
Açılımlar
23.04.2022 2223 Okunma
Özer Ataç
Güven ve Güvenlik Sorunu
13.05.2022 2635 Okunma
Özer Ataç
Eylemeden Eylemek
24.05.2022 2930 Okunma
Özer Ataç
21 Küresel Efektif (*)
28.05.2022 2290 Okunma
Özer Ataç
Lotus
18.07.2022 2682 Okunma
Özer Ataç
Kaos Yürüyüşü
30.07.2022 1868 Okunma
Özer Ataç
Kuşak ve Sentez
29.08.2022 2617 Okunma
Özer Ataç
Türk Olmak
11.09.2022 2631 Okunma
Özer Ataç
Ters Manivela
26.09.2022 2034 Okunma
Özer Ataç
Mizansen
30.09.2022 3074 Okunma
Özer Ataç
Şirk
9.10.2022 3580 Okunma
Özer Ataç
Tedbir Felsefesi
23.10.2022 2246 Okunma
Özer Ataç
Vaat & Liyakat
6.11.2022 2296 Okunma
Özer Ataç
Köken
20.11.2022 2516 Okunma
Özer Ataç
Resen
5.12.2022 1098 Okunma
Özer Ataç
Sıla
18.12.2022 1102 Okunma
Özer Ataç
Yakınanlar
15.01.2023 1662 Okunma
Özer Ataç
Fark Perdeleri
31.01.2023 1902 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı
12.02.2023 1329 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 2
26.02.2023 1880 Okunma
Özer Ataç
Dünyanın Bütün Kadınları
11.03.2023 1675 Okunma


© 2024 - Akevler