31.05.2011
Bugünkü yazıma şöyle bir girizgah yapayım ve en sonda söyleyeceğimi veya yazacağımı en başta açıklıkla yazayım, böylelikle “seçim” vesilesiyle önemli bir hatırlatmada bulunayım: Saadet Partisi iktidarında, Millî Görüş iktidarında, Adil (Ekonomik) Düzen iktidarında devlet “adil” olacak ve toplumun “hizmetkârı” olacaktır...
Sosyalist veya komünist devlet gibi baskıcı ve dayatmacı, halkın özel teşebbüslerini ve mülkiyet haklarını engelleyici ve gasp edici din/düzen düşmanı olmayacaktır...
Faizci ve vampir gibi halkın emeğini emici kapitalist devlet gibi egemen güçlerin emrinde, sadece onların çıkalarının bekçisi, halkın her türlü sömürücüsü olmayacaktır...
Saadet Partisi’nin, Millî Görüş’ün, Adil Düzen’in, Adil Ekonomik Düzen’in ön gördüğü devlet; ekonomik faaliyetlerin serbest bir ortamda cereyan etmesine ortam hazırlamak amacıyla alt yapı hizmetlerini yerine getirmekle görevli olan bir ortaktır. Hâsıladan üretime yaptığı katkı oranında anayasada belirtilen payı (vergiyi) alır. Diğer üretim faktör sahiplerinin serbest pazarlıkla anlaşarak üretimi gerçekleştirmelerine yardım eder. Bu düzende devlet adeta ve sadece bir “hizmet kurumu”dur; “Hizmetkâr Devlet”tir... Makro ekonomik hedefleri belirleyen makro planları hazırlar veya hazırlatır... Bu hedeflere kredi ve teşvik politikaları ile girişimcileri yönlendirir... Özel ve tüzel girişimcilerin serbest bir ortamda ekonomik faaliyetlerde bulunmalarına ortam hazırlar... Tekelleşmeleri, yarış (rekabet) kurumunu harekete geçirmekle önler...
Fiyatı piyasada oluşacak mal ve hizmetleri “devlet” üretmez, üretemez. Bu tür malların üretimini özel ve tüzel girişimciler yani “halk” yapar. Devlet piyasa mekanizmasının serbest işleyişine ortam hazırlamak amacıyla aşağıda belirtilen “dengeleri” sağlar: 1) Fırsat Eşitliği Dengesi, 2) Menfaat Paralelliği Dengesi, 3) Nimet-Külfet Paylaşımı Dengesi.
1) Fırsat Eşitliği Dengesi: Devlet, ulusal düzeyde iktisadî faaliyetlerde bulunan taraflar (birey-firma, işçi-işveren ve kamu iktisadi teşebbüsleri yani KİT’ler) arasında fırsat eşitliğini sağlar. Yarışın kurallarını belirler. Yarışta taraf olmaz. Başarılı olanları mükâfatlandırır. Devlet, üretim sürecine katılan faktör sahipleri arasında fırsat eşitliği sağlayarak taraflara adil ölçütlere göre üretime katkılarıyla orantılı olarak karar alma sürecine katılmalarına ve nimet/külfetten pay almalarına ortam hazırlar. Ayrımcılık yapmaz. Güçlü olanlardan yana değildir, rantiyeden yana değildir. Haklı olanlardan ve halktan yanadır.
2) Menfaat Paralelliği Dengesi: Toplumu oluşturanlar arasında “menfaat çatışmasını” değil, “menfaat paralelliğini” sağlar. Sosyal hayatta nimetin de, külfetin de; kârın da, zararın da adil paylaşılmasına ortam hazırlar. Bugünkü mevcut ulusal ve uluslararası ilişkiler daha çok menfaat çatışması anlayışına göre biçimlendirilmektedir. Menfaat çatışmasının egemen olduğu bir ortamda oyunun kuralları iktisadî veya siyasî tekel konumunda olan güçler tarafından belirlenmektedir. Güçlüler, tek taraflı aldıkları kararlarla nimetin büyük bir kısmını kendileri almakta ve külfeti de halk kitlelerine yüklemektedirler.
“Hizmetkâr Devlet Düzeni” toplumun katmanları arasındaki ilişkilerin menfaat paralelliğine göre düzenlenmesine ortam hazırlayacaktır. Toplumu oluşturan bireyler arasında “çıkar çatışmasını” değil, “çıkar paralelliğini” egemen kılacaktır. Zahmete ve külfete katlananların nimetteki payının artırılmasına zemin hazırlayacaktır. “Hukukun üstün olduğu düzen”de güçlü olanlar haklı değildir, haklı olanlar güçlüdür. Menfaat çatışmasının egemen olduğu bir ortamda taraflar arasında sürekli çatışma vardır. Çatışmanın sonunda güçlü olan taraf galip gelecektir. Sosyal yapının kurum ve kurallarını galip durumda olan güçlüler belirleyecektir. Böyle bir ortamda güçlü konumda olanların, ayrıcalıklarını sürekli kılmak için tekel konumlarını korumaları kaçınılmaz olacaktır. Keyfî düzende hep güçlü olanlar haklı çıkar. Çünkü bu düzende sosyal kurumlar güçlülerin emrindedir ve onlara hizmet ederler. Anayasa ve yasalar haklı olanların değil, güçlü olanların menfaatini korur; aynen ülkemiz ve dünyada hükümran olan bugünkü “ZALİM DÜZEN” gibi… (Devamı var…)