İnnalillahi ve innaileyhi raciun; Rabia Hocahanım-20
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
Kur’an ehli ve hizmetkarı anne babamızın ardından Kur’an ehli ve hizmetkarı (Diyanet İşleri Başkanlığı Kız Kur’an Kursu Hocası) Rabia Hocahanım da rahmeti rahmana kavuştu…
Rabia Erol Hocahanım kardeşimin vefatı vesilesiyle bu yazıları yazıyor, böylece hem dünya hem de ahiret hayatımız ile ilgili gerçekleri anlamaya çalışıyoruz…
En’am Suresi 32’inci ayet üzerinde durmaya başlamıştık, kaldığımız yerden devam…
“Ve le’d-dâru’l-âḣirati ḣayrun…/ Ve ahiret dârı hayırlıdır…”
Üç boyutlu ve entropisi büyüyen, yıldızlardaki yakıtları tükenen dünya hayatından sonra büzüşen kâinat yeniden patlayacaktır. İkinci patlamada oluşan kâinatın canlıları olsa bile insan dört boyutlu uzayda yaratılmış olacaktır. Bugün çekme kuvvetleri ile itme kuvvetleri dengededir. Gelecekte ise yıldızlar söndüğü için genişleme duracak, çekme kuvvetleri hâkim olacaktır. Galaksiler ayrılıp ayrı birlik oluşturur. Galaksiler arası çok uzak olmaları sebebiyle aralarında çekim kuvveti olamayacağı için birleşemezler. Her galaksi ayrı kâinat olacaktır. Sürtünme kuvvetleri sönmüş yıldızları çekecek ve karadelikte toplanacaklardır. Sürtünme büyüyecek. Çünkü bugün ışığın çevreye yayılması ile Güneş yüzeyine baskı yapmakta ve Güneş’teki helyum uzaya dağılmamaktadır. Oysa Güneş’teki ışık enerjisi bitince helyum çevreye yayılacaktır. Bu da uzayın sürtünme kuvvetlerini çoğaltacaktır. Sönmüş yıldızlar bile dengelerini koruyamayacak ve kara deliğe döküleceklerdir. Karadeliklerdeki baskı artacaktır. Bu sefer karadelikteki madde de basınç da o kadar büyüyecektir ki yeni patlama olacaktır. İşte o patlama kâinattaki ahiret hayatını getirecek olan patlama olacaktır.
“Hayr” servet demektir. Üretim yaparız, onu tüketerek yaşarız ve çoğalırız. Bir kısmını ise yeni üretim ve yatırıma yönlendiririz. Tükettiğimiz kısım rızıktır. Üretime yönlendirdiğimiz kısım ise hayrdır. Bunlardan üretime miktarla girenler nafakadır. Hayr miktar veya zamanlarına göre girenlerin hepsidir. Başka bir deyişle, yatırım yaparız, gelecekte yararlanırız diye. Üretim yaparız, şimdi karnımızı doyuralım diye. İttika edip ihsan edenler yatırım yapmış oluyorlar. Ahiret hayatında yararlanalım diye.
“Lilleżîne yettekûne… / İttika edenler için…” Evet, kurallar içinde, aynı şeriat içinde yaşayanlar için hayırdır. Bu dünyada da kurallar içinde yaşadığınızda geçici olarak sıkılırız. Ama gelecekte o sayede hayra ulaşırız. Bu dünyada böyle olduğu gibi ahiret hayatı da bundan farklı olamamaktadır.
“Efelâ ta’kilûne? / Akletmez misiniz?”
İttika edenler için ahiretin daha hayırlı olacağını aklımızla nasıl bileceğiz?
Demek ki buradaki ahiret yalnız kıyamet günü ile ilgili değildir, bu dünya da söz konusudur. İttika etmek, şeriata uymak ilerisi içindir. İttika etmek demek kurallara uymak demektir. Önce sağlığınızı korumuş olursunuz. Sigara içmezseniz sağlığınız bozulmaz. İttika ederseniz boş zaman geçirmezsiniz. Üretim yaparsınız veya eğitim yaparsınız, sizin için iyi olur. İttika ederseniz topluluğu yaşatırsınız, bir şekilde üretim yapmış olur ve kendinizi çok ileri seviyeye götürürsünüz. Refaha erersiniz. Bunu bilmek için sadece düşünmek yeterlidir.
Kur’an’ın söylediklerinden şunu yaparsam kaybederim diyeceğiniz bir şey yoktur. Kur’an zinaya yaklaşmayın, evlenin diyor. Evlenmek demek çocuk yapmak ve onu yetiştirmek, sorumluluğunu paylaşmak demektir. Bunun hayır olacağını herkes biliyor.
“Akletme, fikretme, fıkhetme, zikretme” kelimelerini ele alacaksınız ve aralarındaki farkları belirleyip burada niçin “akletme” denmiştir, onu bulacaksınız.
- “Fikretme” bilgileri tasnif etmedir.
- “Akletme” bu bilgiler arasındaki bağları bulmadır.
- “Fıkhetme” bu bağlara dayanarak kıyas yoluyla gelecekteki olayları bilme demektir.
- “Zikretme” ise bütün bunları anlayıp uygulamalarını yapmak demektir.
Burada fikirden sonra gelen akletmeden bahsetmektedir; fıkıhta hüküm koyuyorsun, burada hüküm koymuyorsun, hikmetlerini buluyorsun. (Devamında hülasa yapalım inşallah…)