İnnalillahi ve innaileyhi raciun; Rabia Hocahanım-18
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
Kur’an ehli ve hizmetkarı anne babamızın ardından Kur’an ehli ve hizmetkarı (Diyanet İşleri Başkanlığı Kız Kur’an Kursu Hocası) Rabia Hocahanım da rahmeti rahmana kavuştu…
Rabia Erol Hocahanım kardeşimin vefatı vesilesiyle bu yazıları yazıyor, böylece hem dünya hem de ahiret hayatımız ile ilgili gerçekleri anlamaya çalışıyoruz…
En’am Suresi 32’inci ayet üzerinde durmaya başlamıştık, kaldığımız yerden devam…
“Vemâ’l-hayâtu’d-dunyâ illâ la’ibun ve lehvun ve le’d-dâru’l-âḣirati ḣayrun lilleżîne yettekûne efelâ ta’kilûne / Dünya hayatı laib ve lehvden başkası değildir. Ahiret dârı ittika edenler için hayrdır. Akıletmeyecek misiniz? / Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Muttaki olanlar için şüphesiz ki ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız?” (En’am Suresi 32)
Bu ayette geçen “laib” ve “lehv” kelimelerini inceliyorduk; devam edelim…
“Lehv” nedir?
“Lehv” boğazdaki küçük dil demektir. “Lehv” alet olarak da çalgı demektir. Ses titreşimleri insan vücudunda dinlendirme ve uyutma etkisi yapmaktadır. Çocuklar ninni ile uyutulur. Eğlence ile insanların oyalanması “lehv” ile ifade edilir.
“Laib” bedensel eğitimse “lehv” de zihinsel eğitimdir.
Bu eğitimlerin tedristen ve talimden farkı, burada irade dışı bir eğitmenin olmasıdır. Diyelim ki bir film seyrediyorsunuz. Karı-koca arasında geçen bir sahneyi seyrediyorsunuz. Oradaki olayı takip ederek insanın davranışlarını da görüyorsunuz ve eğitim almış oluyorsunuz. Roman okuyarak Türkçe öğreniyorsunuz. Laibdeki öğreticilik böyledir, oyuncu ne öğrendiğini bilmeden onları öğrenir. Bunun bedeni olanına “laib”, zihni olanına “lehv” denmektedir.
Alışkanlıklar “laib ve lehv” ile elde edilir; kötü alışkanlıklar da böyledir.
Her şeyin iyisi ve kötüsü olduğu gibi lehv ile labin de iyi olanı var, kötü olanı var.
İyisi denetimli yapılandır, bu denetim de şeriatça yapılır, bunlar da ibadetlerdir.
***
“Dünya hayatı laib ve lehvden başkası değildir”
“Dünya-ahiret, laib-lehv, ittika-akletme, hayat-hayr” başlıklı bundan önceki bölümde, En’am Suresi 32. ayeti bir bütün olarak değerlendirip yorumladık. Bu bölümde, “dünya ve ahiret hayatı” ile ilgili bu önemli ayetteki diğer önemli detaylar üzerinde duralım.
“Dünya hayatı laib ve lehvden başkası değildir” diyerek başlıyor, ayet.
Dünya hayatı bizim bu dünyada yaşadığınız zamandır. Günümüzdür, haftamızdır, yılımızdır, ömrümüzdür, asrımızdır, bin yılımızdır, uygarlığımızdır, sonunda kâinatımızdır. Buna karşılık ahiret vardır, ahiret hayatı vardır. Diğer günler, diğer haftalar, diğer yıllar, bizden sonraki nesil, diğer asırlar, sonraki uygarlıklar ve sonraki hayat. Onlar da ahirettir.
Kur’an’da ve diğer bütün ilahi kitaplarda bunlar vardır.
İlimler de bunları kesin olarak ispatlanmıştır. Varlık beş boyutludur. Kâinatımız beş boyutlu uzayda üç boyutlu olarak var olup yok olmaktadır. Eskiden var olanlar yok olmuyor, dört boyutlu uzayı oluşturuyor. Üç boyutlu uzayımız bir bilye büyüklüğünde doğmuş ve büyümektedir, yaşlanmaktadır ve bir gün ölecektir. İşte o ölümden sonra dört boyutlu uzayda yaşamaya başlayacağız. Orası da ahirettir.
***
“İllâ la’ibun ve lehvun… / Laib ve lehvden başka...”
“Laib” oyun demektir.
İnsan yani çocuk doğar, oynayarak vücudunu geliştirir, oynayarak birlikte hareketi öğrenir, oynayarak dünya hayatını tanımaya ve ona alışmaya başlar.
“Lehv” de zamanı geçirmedir, eğlencedir.
İnsan boş duramaz, sıkılır, mutlaka bir şeyler yapmak ister. İnsan bedenen veya zihnen mutlaka meşgul olmalıdır. Eğlence insanın boş zamanını doldurur. (Devamı var)