27 Mayıs 1960’dan 15 Temmuz 2016’ya darbeler…-4
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
“15 Temmuz” vesilesiyle ülkemiz ve dünyadaki “darbe ve soykırımları” değerlendirirken “20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekâtı” da unutulmayıp devamlı anılmalı; “Yavru Vatan Kıbrıs’ta yapılan darbe ve soykırımlar” dahil günümüzde olanlarla birlikte...
Aradan yarım yüzyıl geçmiş olmasına rağmen Kıbrıs’ın sorunları maalesef hala sona ermiş olmaması bir yana, son zamanlarda bir de Siyonist İsrailliler Kıbrıs’a musallat olmaya başlamışlardır ki bu gelişme birçok açıdan hiç de hayra alamet değildir ve hem ana vatan hem de yavru vatandaki yetkililer çok dikkatli olmalıdırlar…
Kıbrıs ile ilgili olarak bizzat şahsen yaşadığım iki önemli dönem var…
Birincisi, MSP İzmir Gençlik Başkanı olarak, 1973 seçimi sonrasında kurulan MSP-CHP Koalisyon Hükümeti sayesinde, “20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekâtı” ve bu harekâtın gerçekleşmesinde Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın iradesidir…
Bu gelişme sayesinde hem Millî Görüş Hareketi mensupları olarak önemli seviyede özgüven kazanmış olduk hem de Kıbrıs merkezli olarak şahsen kendi açımdan sonraki hayatımda olacak özel gelişmelerin başlangıç dönemi olması bakımından önemliydi…
Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50’nci yıl dönümünü idrak ettiğimiz bu günlerde, bu harekât sonrasındaki yarım yüzyılı da içeren önceki on yıllarda, başta Srebrenitsa, Bosna, Kosova ile dünyanın başka yerlerinde nice darbeler ve soykırımlar yaşandı; bu arada günümüzde de yani aradan 50 yıl geçmesine rağmen Kıbrıs’ın sorunları sona ermiş değil…
İkincisi, “20 Temmuz Kıbrıs Barış Harekâtı” sonrasında sadece 4 yıl sonra kendimi Kıbrıs’ta “yedek subay” olarak önemli görevlerde buldum; 1977 yılı sonunda Eğirdir Dağ Komando Okulu’nda başlayan askerliğimin kıta hizmeti görevim Kıbrıs oldu…
Kıbrıs’ta önce cephe hattında bir ay görev yaptım, sonra 28. Tümen Karargahı’nda görevlendirildim ve 1978-79 yıllarında 18 ay süren askerlik dönemimin kalan kısmında çeşitli görevlerde bulundum ki; bu dönem de hayatımdaki çok önemli tecrübelerden biri oldu…
Kıbrıs’ta asteğmen olarak başladığım askerlik kıta hizmetimin son iki ayını teğmen olarak tamamladım ve terhis oldum. Bu dönemde ‘çok önemli tecrübeler edindim’ dememin iki ana sebebi var. Birincisi, genel olarak askerliği tam olarak yapmamın askerlik ve askeri sistem ile ilgili edindiğim genel bilgiler. İkincisi, General 28. Tümen Komutanı Muhittin Fisunoğlu (doğum tarihi 1 Temmuz 1928 yani şimdi 96 yaşında) ve diğer komutanlık subayları ile yakın yakın çalıştım; General Necip Torumtay da Kolordu Komutanımızdı...
Kıbrıs’taki askerliğim vesilesiyle ayrıca çok yakın Kıbrıslı dostlarım oldu, Şeyh Nazım Kıbrısi ve cemaatinin yakın birkaç mensubu ile hafta sonlarında önemli çalışmalar yaptık…
Kıbrıs ile ilgili önemli bir tevafuk da şudur. Askerlik görevi sonrasında MSP İzmir Merkez İlçe Başkanı oldum… 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında yaşamaya başladığım o dönemdeki malum sıkıntılar sebebiyle bir müddet yurt dışına çıkmaya karar verdim ve Kıbrıs kontenjanından S. Arabistan Riyad Üniversitesi’ne öğrenci olarak gittim... Bir-iki yıl olarak düşündüğüm 1981 yılında başlayan serüven maalesef 1989 yılına kadar devam etti; yani 12 Eylül 1980 darbesi hayatımın bu dönemine 10 yıl kadar darbe vurmuş oldu…
- Darbelerin insan hayatına işte böyle önemli ve derin etkileri var…
- Bu darbeler sebebiyle nice insanlar benzersiz perişanlıklar yaşadılar…
- 28 Şubat 1997 döneminde özellikle kızım ve çocuklarım sorun yaşadılar…
- 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden de ülkemizde etkilenmeyen yoktur…
Ve’l-hasılı kelam… Ülkemizdeki ve dünyadaki “darbeler ve soykırımlar” üzerinde duruyorken, herkesten farklı olarak biz bu sorunların ana sebebinin hayatımızın dört ana alanındaki ilmî-dinî/ahlâkî-iktisadî-idarî/siyasî sorunlar olduğunu her vesileyle ifade ediyor, bunu da “Sosyal Tufan” kavramı ile açıklıyoruz…
Sadece bu teşhisi koymakla yetinmiyor, tedavi reçetesinin de “Adil Dünya Düzeni” ile “Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası” olduğunu ortaya koyuyoruz…