‘Çöken dünya düzeni’ ve ‘Adil Dünya Düzeni’-21
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
-Bu yazı aynı zamanda 24.5.2021’de vefat eden Süleyman Karagülle’yi anma yazısıdır-
‘Batı Batış Uygarlığı’ ya da daha geniş bir ifadeyle ‘faizli zalim işçilik yani çağdaş kölelik sistemi’ ve sebebiyet verdiği nice sorunları anlatıyor ve yazıyoruz…
‘Çöken dünya düzeni’ ya da hayatımızın ‘ilim/eğitim, din/ahlâk, iktisat/ekonomi, idare/siyaset’ de dahil olmak üzere dört ana alanında da ‘Sosyal Tufan’ seviyesinde var olan sorunlara sebebiyet veren ‘zalim dünya düzeni’ üzerinde durmaya devam ediyoruz…
‘Doğu Doğuş Medeniyetleri’ adı üstünde insanlık tarihi boyunca yer kürenin hep doğusunda yani -insanlık âlemi tarım dönemine geçtiğinden beri- doğuda doğdular…
‘Hakka dayalı ilk medeniyet’ doğuda ‘Mezopotamya Medeniyeti’ olarak doğdu…
‘Nuh Tufanı’ sonrasında kurulan bu ‘ilk insanlık medeniyeti’ birkaç asır sonra bozulmaya başladı bu coğrafyanın batısında ‘Mısır Firavun Uygarlığına’ dönüştü…
Bu medeniyetler bu şekilde ‘doğuş’ ve ‘batış’ şeklide devridaim ettiler…
Kur’an bu dönemleri ‘tilke eyyamün nüdavilüha beyne’n-nâs’ ayeti ile açıklar…
‘Nuh Tufanı’ sonrasında ‘Hakka dayalı ilk insanlık medeniyeti’ kuruldu dedik…
‘Sosyal Tufan’ seviyesinde var olan sorunlara sebebiyet veren ‘zalim dünya düzeni’ de dedik ve ‘Adil Düzen Çalışanları’ olarak üzerinde durmaya devam ediyoruz…
Nitekim çağımızda da ‘Batı Batış Uygarlığı’ bütün beşeriyeti ‘faizci sömürü sistemi’ ile sömürmeye devam ederken, ‘Adil Düzen Çalışanları’ çağımızın -yukarıda açıklanan- hayatın dört alanı için ‘çare ve çözümler’ üretmeye yani ‘Adil Dünya Düzeni Medeniyeti’ bir an önce kurulsun diye olanca güçleri ile çalışmaya devam etmektedirler...
‘Adil Düzen Çalışanları’ olarak -önceki yazımızda- yarım yüzyıldır genel açıdan ‘ANAYASA’ ve özel açıdan da ‘İnsanlık Anayasası’ üzerinde çalıştığımızı yazdık…
Sırasıyla önce ‘Kişi Anayasası’ sonra ‘Ocak Anayasası’ bilahare ‘Bucak Anayasası’ devamında ‘İl/Vilayet Anayasası’ ve en sonunda ‘Ülke/Devlet Anayasası’ üzerinde durduk; bu anayasalarla ilgili tanım ve detaylar üzerinde durduk…
Bugünkü bu yazımızda ‘İnsanlık Anayasası’ üzerinde duracak ve yazacağız…
Yeryüzü ülkelere ayrıldığı gibi kara, deniz, hava gibi uluslararası yollar vardır. Kıta merkezleri insanlığın mülküdür. Buraların yönetimi insanlığa aittir.
Buralardaki düzen ‘İnsanlık Anayasası’ tarafından sağlanır.
Buralarda yaşamak, çalışmak ve gezmek tüm insanların hakkıdır.
Anayasalar uygulanırken önceki yazımızda açıkladığımız ‘kişi, ocak, bucak, il, ülke ve insanlık anayasaları’ öncelik sırasına göre uygulanır ama anayasalar yapılırken önce insanlık, sonra ülke, sonra il, sonra bucak, sonra ocak, sonra kişi anayasaları yapılır...
Merkez anayasalarını ele alanlar taşra anayasalarını yaparlar, merkez anayasalardan istedikleri maddeleri çıkarırlar, istedikleri maddeleri ilave ederler, istedikleri maddeleri değiştirirler ve kendi anayasalarını yaparlar. Kendi ülkelerinde kendi anayasalarını uygularlar. Anayasalarında geçmeyen hususlarda merkez anayasaları uygulanmış olur...
‘Adil Düzen Çalışanları’ -artık yarım yüzyılı da aşan zamandan beri- uygulamalı çalışmalar yaparak ‘İnsanlık Anayasasını’ hazırlamış bulunmaktadırlar...
Çağımızda mevcut olan anayasalar ‘faizli işçilik döneminin faizci sömürü anayasaları’ olarak var olmuşlardır. Onlarda ‘çare ve çözüm aramak’ geleceği görmemektir, gericiliktir. Artık o düzen gelmeyecektir. İnsanlık tarihinde geri dönüş yoktur...
Çağımızda ‘ortaklık sistemi’ olacak, ancak ‘Ortaklık Anayasası’ ile insanlık âlemi bir bütün olarak ‘silm’ yani barışa kavuşacaktır. Her ülke, özellikle ülkemiz Türkiye -insanlığa örnek olacak şekilde- ‘merkezi faizli sistem’den ‘yerinden kredileşmeli sistem’e geçmek zorundadır. ‘Adil Düzen Çalışanları’ tarafından hazırlanan ‘Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası’ mevcut düzeni sonunda sona erdirecek ve ‘Ortaklık Düzeni’ni getirecektir. Ya bu çalışmalara katılırsınız ya da helak olup tarihte diğer helak olanların yanında yer alırsınız…