‘Çöken dünya düzeni’ ve ‘Adil Dünya Düzeni’-9
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
-Bu yazı aynı zamanda 24.5.2022’de vefat eden Süleyman Karagülle’yi anma yazısıdır-
Bugünkü yazımıza Lokman Suresi 17’inci ayet mealini tekrar hatırlayarak başlayalım…
“Ey oğulcuk, salatı ikame et ve marufu emret ve münkeri nehyet ve sana isabet edene sabret. Kesinlikle bu, işlerde kesin kararlı olmaktandır.” (17)
Hazreti Lokman oğluna nasihat etmeye devam ediyor ve en sonunda diyor ki;
“Isbir alâ mâ esabeke / sana isabet edene sabret.”
“Isbir / sabret” demektir. İkinci şahıs eril tekil emir malum fiildir. “Sabır” bir zorluk karşısında dayanıklı olmak demektir. Zorluklara rağmen yaptığı işten veya bulunduğu durumdan vazgeçmeden devam etmek demektir. “Esabe / isabet etti” demektir. Yüksek bir yerden gelmek, dökülmek, yağmak manasındadır. Bu kökten gelen “sevab / doğru” demektir. Istılahi olarak bir işin veya bir şeyin, birisine veya bir şeye yönelerek onda gerektiği gibi gerçekleşmek manasından “doğru” anlamında isimdir.
“İnne zalike min azmi’l-umuri / Kesinlikle bu, işlerde kesin kararlı olmaktandır.”
“Azim / kararlaştırmak, kesin kararlı olmak, kesinleşmek” demektir. Kesin kararlı olarak bir fiili, bir işi yapmayı amaçlamak manasındadır. AZM kökünden ikinci bâbdan mastardır. Bir fiili, bir işi gecikmeden tereddütsüz bir şekilde kesinlikle yapmayı planlamaktır.
Azim bir işte kesin kararlı olup o işten asla ve asla vazgeçmemektir.
“Allah’tan bir rahmet sebebiyle onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın çevrenden dağılırlardı. Onları affet ve onlar için bağışlanma iste ve işte onlara danış. Kesin karar verdiğin zaman Allah’a tevekkül et. Kesinlikle Allah tevekkül edenleri sever.” (Ali İmran 159) Bu ayette başkanın vasıfları anlatılmaktadır. Başkan yumuşak davranışlı olacaktır. Kaba olmayacaktır. Katı kalpli olmayacaktır. Bu vasıflar günümüzdeki insanların kafasındaki başkanla uyuşmamaktadır.
Günümüzde insanlar başkan değil çoban istemektedirler, güdülme istemektedirler. Kabadayı başkanları sevmektedirler.
Ayetteki başkan çevresine danışmakta ama kararı kendisi vermektedir. Çoğunlukla karar almamaktadır. Kesin kararı verdikten sonra artık o kararından dönmemektedir.
“Âdem’e önceden ahdetmiştik de o unuttu ve onda hiçbir azim (kesin kararlılık) bulamadık.” (Taha 115) Hz. Âdem sabır ve azim sahibi değildir. Yasak ağaçtan yemeyip sabretmesi gerekirken bunu yapamamıştır.
“Eğer sabrederseniz ve ittika ederseniz kesinlikle bu işlerde kesin kararlı olmaktandır.” (Ali İmran 186) “Sabreden ve bağışlayan kimse, kesinlikle bu işlerde kesin kararlı olmaktandır.” (Şura 43) “Resullerden kesin kararlılık sahiplerinin sabrettikleri gibi sabret.” (Ahkaf 35) Bu ayetlerden de anlaşıldığı gibi azim sabretmeye dayanır. Kesin kararlı olup zorluklar karşısında sabretmek ve hiçbir şekilde o kararından dönmemek azimdir.
Bazı resuller azim sahibi iken bazıları değildir.
Hz. Lokman da oğluna ona isabet edenlere sabretmesini söylemektedir.
Bu durum da işlerde kesin kararlı olmaktan dolayıdır, böyle olması gerekmektedir.
Salat ikame edilecek, maruf emredilecek, münker nehy edilecek, isabet edene sabredilecek. İlk üç işi yaparken isabet edenler olacak, sıkıntılar gelecek. İşte bu sıkıntılara sabredilecek. Bu sabır öyle olmalıdır ki azim olsun. Asla hedeften vazgeçilmesin.
Bütün başarılar azimle gelir.
-Vazgeçmemek, isabet eden sıkıntılara sabrederek hedefe doğru ilerlemek gerekir.
-Yapılan bütün keşifler, insanlığa çağ atlattıran işler hep azimle gerçekleşmiştir.
-Siz Allah yolunda bir işe kalkıştığınızda muhakkak size sıkıntılar isabet edecektir.
-Azim işte bu sıkıntılara her ne olursa olsun ve her türlü sıkıntıda sabretmektir.
-Bizden istenen de azim sahibi olan resuller gibi sabretmektir.
‘Adil Dünya Düzeni’ bunları başaranlar tarafından kurulacaktır ve’s-selam...