‘Çöken dünya düzeni’ ve ‘Adil Dünya Düzeni’-7
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
-Bu yazı aynı zamanda 24.5.2022’de vefat eden Süleyman Karagülle’yi anma yazısıdır-
Lokman Suresi 16. ayet mealini tekrar hatırlayarak başlayalım…
“Ey oğulcuk, kesinlikle şöyle ki o, hardal tohumundan bir tanenin ağırlığı olur da bir kayanın içinde veya göklerin içinde veya yerin içinde olursa Allah onu getirir. Kesinlikle Allah lütufkârdır, haberdardır.”
Burada hardal tohumundan bir tanenin ağırlığında olup bir kayanın içinde veya göklerde veya yerde olup Allah’ın getirdiği nedir? Bu ayette onu işaret eden bir kelime yoktur. Önceki ayetlerde de yoktur. Sadece tekil dişil bir zamir vardır. Hem kıssa zamiri olarak gelmekte hem de şart ve cevap cümlesinin içinde üç kere dişil tekil zamir olarak toplam dört kere geçmektedir.
Bu kelimenin geçtiği başka bir ayet ile devam edelim: “Kıst mizanlarını kıyamet yevmi için koyarız da hiçbir nefse bir şey zulmedilmez ve hardal tohumundan bir tanenin ağırlığında olsa onu getiririz ve hesap görücüler olarak biz yeteriz.” (Enbiya 47)
Enbiya Suresi’ndeki bu ayette ise getirilen için başlangıçta eril zamir kullanılmış, (“kâne”nin ismi olarak “hüve”), sonrasında dişil zamir kullanılmıştır (“biha”). Bu ayette ilk başta eril zamirin amel olduğu, getirilen dişil zamirin ise “habbetin min hardelin”e raci olduğu anlaşılmaktadır. Lokman Suresi’nin bu ayetinde ise baştan beri zamir dişil olarak gelmektedir. Dişil bir kelime fehmedilmelidir. Genel olarak yaklaşım sonlarındaki “te” harfi nedeniyle lafzen dişil olan hasene ve seyyienin fehmedilmesidir.
Allah iyi olarak da yapılsa kötü olarak da yapılsa bütün fiilleri kayıt altına almaktadır. Bu da hardal tanesi metaforuyla ifade edilmiştir. 2-3 mg (1 mg 1 gramın binde biridir) ağırlığındaki bir tohumu sert bir kayanın içinde de olsa, göklerde de olsa, yerin içinde de olsa getirmektedir. Yapılan hiçbir şey kaybolmamaktadır, hepsi kayıt altındadır.
“İnnellahe latiyfun habiyrun / kesinlikle Allah lütufkârdır, haberdardır.”
“Latiyfun / lütufkâr” demektir. Sıfat-ı müşebbehedir. İncelikle, yumuşaklıkla, kibar ve nazik bir şekilde muamele etmek fiilinden gelmiştir. “Habiyrun / haberdar” demektir. Bir şeyi hakikatiyle, doğru ve kesin olarak bilmek yani ondan haberdar olmak manasındadır. Bu cümle önceki cümle ile ilişkilidir ki burada gelmiştir. Allah’ın latîf sıfatı ile habîr sıfatı Kur’an’da 6 kere birlikte ve aynı sıra ile kullanılmıştır. Allah latiftir, habîrdir, hissettirmeden yapar. Size hiç hissettirmeden yaptıklarınızı kayıt altına alır. Hepsinden haberdardır. Siz iyi bir şey yaptığınızı zannederken kötü bir şey yapabilirsiniz, Allah ondan da haberdardır. Siz çok küçük gördüğünüz iyilikler veya kötülükler yapmış olsanız da Allah yine ondan haberdardır. Allah habîr sıfatı olmadan da latiftir yani naziktir. Kime karşı naziktir?
“Allah kullarına latiftir.” (Şura 19) “Allah’ın kulları” Allah için çalışanlardır. Herkes Allah’ın kulu değildir. Allah’ın kurallarını geçerli kurallar yapmaya çalışanlar Allah’ın kullarıdır. Allah onlara latiftir. “Latif ve habîr” beraber gelince naziklikten ziyade haberdar olması nazikçedir anlamındadır. Allah’ın sıfatları böyle ikili geldiği zamanlar ikisi tek bir anlam ifade etmektedir. Kur’an’da bu üslup vardır. “Latif habîr” olması demek siz hiç fark etmeden hakkınızdaki bütün kayıtları tutar demektir. En ufak bir hissetmeniz olmadan yaptıklarınız kaydedilir ve Allah onları anında getirir önünüze koyar. Hem de kıyamet yevminde görüntülü bir şekilde önünüze koyar, hiçbir itirazınız olamaz. Hz. Lokman oğluna öğüt vermektedir.
Kur’an bunu anlatarak bize de aynı öğüdü vermektedir. Yapacağı her hareketin önemli olduğunu, küçük-büyük bütün fiillerimizi Allah’ın bildiğini ve gerektiğinde bize göstereceğini bildirmektedir. Öncesinde Hz. Lokman oğluna şirkten bahsettikten sonra iki ayetle araya parantez girmiş ve anne-babanın şirk için cihadına karşı itaat edilmemesi gerektiği söylenmiştir. Arkasından Hz. Lokman öğütlerine bu ayetle devam etmektedir. En önemli öğüt şirkti. Şimdi ise Allah’ın her şeyden bize hissettirmeden haberdar olduğu söylenmektedir.
Hz. Lokman’ın öğütleri bundan sonrasında da devam etmektedir. Hz. Lokman’ın öğütleri bizim için de öğüttür. Bu öğütlere uymak gerekmektedir... (Devamı var)