‘Çöken dünya düzeni’ ve “İran’daki suikast!”-2
Önceki yazıyla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
‘Çöken dünya düzeni’ derken ne demek istediğimi -hem ülkemiz hem de insanlık yani bütün beşeriyet açısından meseleye bakıldığında- bundan önceki “Gazze, anayasa, ekonomi ve ‘dünyanın çöküşü’-12” ana başlıklı 12 köşe yazımda yazdığım gibi; Adil Düzen Çalışanları olarak çalışma arkadaşlarımızla birlikte yarım yüzyıldan beri yazıyor ve anlatıyoruz…
Nitekim bundan önce yazdığım ve hem bu yazıya hem de bundan sonra yazacaklarıma girizgâh mahiyetinde olan birinci yazıda gerekli hatırlatma ve vurguları yaptım; ne demek istediğim ile ilgili detayları merak edenler hem o yazıya hem de benzerlerine bakabilirler…
Başlangıç olarak meramımı bu şekilde ifade ettikten sonra ‘kooperatif çözümü’ ile devam edecektim ama tam da ‘çöken dünya düzeni’ teşhisimize uygun bir gelişme yaşandı…
Pazar günü İran merkezli bir gelişme oldu, işlerimin yoğunluğu sebebiyle yazı-yorum yazamadım ama gelişmeleri takip ettim… Malum olduğu üzere, başta İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile Dışişleri Bakanı Hossein Amirabdollahian’ın da içinde bulunduğu helikopteri -kaza veya suikast vs. gibi bilinmeyen ve kanaatimce hiçbir zaman tam olarak bilinemeyecek- sebepten düştü veya düşürüldü… Üç helikopterden sadece birinin düşmesi dikkat çekici… İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, İran’ın dini lider Ali Hamaney’den sonra, İran’daki o önemli makamda onun yerini doldurabilecek adaylar arasında anılan ilk isimdi ama iç veya dış sebeplerle ya da her iki sebepten dolayı -kanaatimce suikasta- maruz kaldı…
Bilindiği üzere, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu da yine benzer şekilde bindiği helikopterin düşmesi sonucu 25 Mart 2009 tarihinde hayatını kaybetti; kendisiyle ilmî ve amelî çalışmalarımızla ilgili olarak birkaç özel görüşmem olduğu gibi en son uzun görüşmemiz Süleyman Karagülle Hocamın kendisine önemli öneriler yaptığı uzunca görüşme olmuştu...
Aynı şekilde Pakistan Cumhurbaşkanı Ziyâülhak da 17 Ağustos 1988 tarihinde benzer bir uçak kazasında hayatını kaybetmişti ki; Erbakan Hocamız kendisine -Adil Düzen Çalışanları olarak bizlerin- Adil Düzen ilmî ve amelî çalışmalarımızla faydalı olabileceğimizi söylediği gibi o yıllardaki uygulama taleplerimizi Pakistan’da yapma teklifinde bulunmuştu…
Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis de 17 Şubat 1993 tarihinde yine benzer bir şüpheli şekil içinde bulunduğu uçağın Ankara üzerinde düşmesiyle vefat etmişti…
Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile işte bu tarihten bir gün önce, -kendisi Balkan ülkeleri seyahatine çıkmadan önce- ‘Bosna ve Balkanlar konusunda’ İstanbul’daki Orduevi’nde, Bosnalı Prof. Dr. Mustafa Ceriç ile birlikte görüşmüş ve görüşlerimizi beyan etmiş; kendisi görüşmelerimizin devam etmesine karar vermişti… Ama maalesef Cumhurbaşkanı Turgut Özal da Balkan ülkeleri seyahatinin ardından çıktığı Orta Asya ülkeleri ziyaretinden döndükten iki gün sonra 17 Nisan 1993 tarihinde yine şüpheli bir şekilde hayata veda etmişti...
-İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi…
-BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu…
-Pakistan Cumhurbaşkanı Muhammed Ziyâülhak…
-Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis…
-Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Turgut Özal…
İşte bu ve diğer daha nice suikastlar ile benzeri gelişmelerden de bariz şekilde anlaşılacağı üzere var olan ‘dünya düzeninin dengesi’ tamamen ‘çökmüş’ durumdadır…
‘İran suikastları’ da -bundan önce gerçekleşen suikastlarla birlikte- adeta seriye bağlanmışçasına devam ediyor ama bu son suikastta bizzat İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile Dışişleri Bakanı Hossein Amirabdollahian’ın da öldürülmeleri ile zirve yaptı…
Dünya dengesi ‘Hak-batıl mücadelesi’ üzerine bina edilmiştir…
Dünya dengesi ‘barış-savaş mücadelesi’ üzerine bina edilmiştir…
Dünya dengesi ‘iyilerle-kötüler mücadelesi’ üzerine bina edilmiştir…
Dünya dengesi ‘hak-batıl mücadelesi’ üzere bina edilmiştir; mücadele devam ediyor…
(Bizim ‘Adil Düzen’ çare ve çözüm içerikli yazılarımız da devam edecek…)