Gazze, anayasa, ekonomi ve dünyanın çöküşü-12
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
“Gazze soykırımı” gündeminden ve diğer günlük, haftalık ve dönemlik gündemlerden kopmadan ama çar ve çözüm içerikli yazılarımızdan da uzaklaşmadan bu köşede her gün istifade edilesi ve mümkün olduğu kadar da uygulaması yazılar yazmaya gayret ediyorum…
“Gazze” ya da genel olarak “Filistin” yani bugünlerde 76’inci yılına ulaşan ve Filistinliler tarafından “NEKBE” yani “BÜYÜK FELAKET” denilen, 14 Mayıs 1948 tarihinde başlayan büyük sorunun sene-i devriyesindeyiz…
“Gazze” yani işte o sorun “soykırım seviyesinde” devam ediyor…
“Gazze” hem İslam âlemi hem de bütün insanlık için “milat” mesabesinde bir kriter oldu; nasıl MÖ-MS (Milattan Önce-Milattan Sonra) kriteri varsa, artık bir de GÖ-GS (yani Gazze’den Önce-Gazze’den Sonra) kriteri olacak bütün insanlık için. Bundan sonra bütün insanlık âlemi artık eskisi gibi olmayacak, olamayacak; her şeyin bir de Gazze’den öncesi ve Gazze’den sonrası olacak, her şey bir de bu kritere göre değerlendirilecek...
- “Gazze’den sonra” nasıl bir dünya olacak, nasıl bir “dünya düzeni” oluşacak?
- “Batı batış uygarlığı” Sünnetullah gereği batış merhalesine geçmiş durumda…
- “Doğu doğuş medeniyeti” yeniden doğuş merhalesini yaşamaya başladı…
- “Adil Dünya Düzeni, Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası” budur…
- “Adil Düzen” merkezli yarım yüzyıllık çalışmalarımız budur…
Bu arada bizim haftalık genel “Adil Düzen Seminerlerimiz” altmış haftayı da aşan zamandan beri devam ediyorken; otuz hafta öncesinde “Yeni Anayasa” ya da “Sivil Anayasa” gündeme geldiğinden beri de özel olarak “Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası Seminerlerimiz” her Salı günü İslam Medeniyeti Vakfı merkez binamızda devam ediyor…
***
Son on yılın ya da onlarca yılın sosyo-ekonomik veya ekonomi politik gündemini de her gün takip etmeye devam ettiğim gibi yeri geldikçe gerekli yazıları da yazı-yorum…
Çağımız dünyasının Doğu-Batı dengesi bir-iki asırdan beri iyice bozulmanın ötesinde var olan sorunlar artık hep yazdığım üzere “Sosyal Tufan” seviyesinde ve çözüm bekliyor…
Bu konuda bir hafta önce bir yorum yazan değer verdiğim bir yazarın yazısındaki en son değerlendirme ve sonuç cümlesi şöyleydi: “Şunu da unutmayınız; Doğu-Batı dengesinin Türkiye’de güçlü bir tabanı hep olacak ve bir sonraki genel seçimde bu dengeyi kıvamında sentezleyen bir parti olursa kendi çapında büyük bir sürpriz yapacak.”
Bir de bu yazıyı yazdığım günkü okumalarımda dikkatimi çeken gelişmeler var…
Olanlarda ve yazılanlarda darbe girişimi var, FETÖ operasyonları var, bürokraside cemaatler arası kavgalar var, Cumhur İttifakı’ndaki çatırdamalar var...
Ali Yerlikaya İçişleri Bakanı olduğundan beri hemen hemen her gün çökertilen çetelere yönelik yapılan operasyonlar var; insan hayret ediyor, ülkede ne çok çete varmış…
Merak bu ya, soru-yorum; bütün bu çeteler varken önceki içişleri bakanı ne yaptı?
Bir suç örgütü mafyalar meselesi var ki son günlerdeki gündemde…
Mesela, bu yazıyı yazdığım bugün, Abdulkadir Selvi’nin bugünkü yazı başlığı aynen şöyle: “Mafyaya operasyon mu mafyanın siyasete kurduğu kumpas mı?” (Hürriyet gazetesi)
Bir diğer gazetede aynı gün yazı yazan Figen Çalıkuşu’nun yazı başlığı neredeyse tıpatıp benzer şekilde şöyle: “Mafya mı devlete, devlet mi mafyaya?” (Karar gazetesi)
Aynı gün aynı gazetede yazan Ahmet Taşgetiren de bütün bu yazılanları kastederek şu başlık altında bir yazı yazmış: “Bundan bir “beka sorunu” çıkar!”
Kastedilen elbette ülkemizin yani Türkiye’nin bekası…
***
SONUÇ olarak bu ülkede bütün bunlar oluyorken, adında “ADALET” olan bir parti 22 yıldır önce “ANAYASA” çoğunluğu ile tek başına iktidardaydı; son yıllarda da küçük ortağı MHP ile birlikte bütün bu olaylar oluyorken “Yeni Anayasa” gündemi de var…