2024 seçimlerine emekliler damgasını vurdu!
“Seçim yazılarım” iki ay önce 3.2.2024 tarihinden itibaren yazılmaya başlandı ve 31 Mart 2024 seçim gününe kadar toplam 46 yazı yazıldı; sonra “Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler” başlıklı yazılarımla devam ettim ve bu başlık altında da 6 yazı yazdım…
“Seçim; ‘Emekliler Partisi’ en büyük parti gibi” başlıklı ilk 4 yazı ile seçim yazılarına başlangıç yapmış ve öncelikle emek ve emekliler konusunu gündeme getirmiştik…
Seçimden sonra, emekliler konusunda çok önemli bir kurumun İstanbul sorumlusunun dile getirdiği değerlendirme şöyle: 2024 yerel seçimlerine emekliler damgasını vurdu!
Ankara Kızılcahamam kampında, sn Numan Kurtulmuş’a, sn Abdülkadir Uraloğlu’na konuyu aktardık, Çalışma Bakanı’na sn Ali Yalçın Genel Başkanımız en yetkili sendikacı olarak aktardı; ‘emekliler beklenti içinde, yoksa sandığa gitmeyerek tepki gösterecekler’ dendi.
Bu tepkiler, bu beklentiler günden güne arttı, ‘bu dip dalga seçimi kaybettirir’ dedik, ‘bir an önce konuyu cumhurbaşkanına iletin ve onu ikna edin’ dedik ama dinletemedik!
Yetmedi, sn Devlet Bahçeli, sn Mustafa Destici de uyardı; emekliler adına biz de ulaşabildiğimiz her yetkiliyi uyardık, ‘bıçak kemiğe dayandı, canımız yanıyor’ dedik.
Bürokratlar 2024’te enflasyon düşecek dediler, ‘maaşlara zam ne olacak’ dedik; ekonomi kurmayları bin TL bayram ikramiyesi zammı, banka promosyon zammı yaparak alay eder gibi davrandılar, Temmuz’da zaten zam var dediler ve sonuç kaçınılmaz oldu.
Bu sonuç bir tepki idi, bu bir sarı karttı, bunun bir de 2028’i ve kırmızı kartı var!
“2008’de maaş bağlanma oranlarının düşürülmesi, çıkarılmayan intibak yasaları, maaşların her ay erimesi, en son olarak da çalışanlara verilen seyyanen zam ile emekli ile çalışan arasında uçurumun büyümesi muhalefetin kabahati değil, biz emekliler hayat pahalılığı ve enflasyon altında ezilirken siz makamınızda rahat olamazsınız” dedik.
Sonuçta emekliler hükümete seyyanen cevap verdi, seçimi CHP kazanmadı, AK Parti ‘ekonomi politikaları’ yüzünden kaybetti. Biz siyaset yapmadan doğruları söylemeye ve gerçekleri tüm çıplaklığıyla dile getirmeye devam ediyor olacağız, bizden söylemesi...
Bugün emek, emek sahipleri yani emekliler ile ilgili aktaracaklarım bu kadar!
***
Bu satırların yazıldığı bugün Cuma ve bu satırlar Cuma Namazı sonrasında yazıldı…
“Türkiye, Araplar, İslâm âlemi bayram yaptı mı?” başlıklı bundan önceki yazım Bayram Namazı sonrasında yazılmıştı ve her iki namazın hutbelerinden çok hüzünlenmiştim; çünkü bu namazlar haftalık ve yıllık siyasi/sosyal namazlardır ama hutbelerde bu içerik yoktu!
Bayram Namazı ile Cuma Namazı hutbelerinde bile ‘Sosyal Tufan’ seviyesindeki sorunlarımızın teşhis ve tedavi içerikli anlatımları yoksa hal-i pür melalimizi siz düşünün…
Ne demek istediğimi minik ama bence etkili ve bana Sırp canilerin Bosna Savaşı yıllarında halk pazarlarına yaptıkları bombardımanlarla gerçekleştirdikleri katliamları hatırlatan bir haberle devam edelim… “İsrail'in Gazze'ye yönelik hava saldırıları sürerken İsrail ordusu Ramazan Bayramı’nın ikinci gününde Gazze'de bir halk pazarını bombaladı. Saldırı sonucu onlarca Filistinli hayatını kaybetti.”
Soykırımcı Sırp caniler ile soykırımcı Siyonist İsrail canileri arasında hiçbir fark yok!
***
“Türkiye, Araplar, İslâm âlemi bayram yaptı mı?” bundan önceki yazımın başlığıydı; “Bayramı kutlamak kimin hakkıdır?” başlıklı yazı bir yazarın yazı başlığıydı…
Bayramın birinci günü yayımlanan yazı şöyle sona eriyor: “Bayram matem günü değil sevinç günüdür. Bayramlar çocuk yüzlüdür, herkes çocuklaşır bayramlarda. Çocuklar masumdur. Bayramı kutlamak, günü günahsız kapatan her mü’minin hakkıdır. Bugün Gazze’de bayram şehit kokuyor, ayrılık kokuyor, kan kokuyor. İsrail, her saat başı Müslüman öldürerek ümmetin bayram sevincini çaldı. Bu ümmet Gazze’nin acısını dindirmeden, Mescid-i Aksâ’yı hürriyetine kavuşturmadan bayram kutlama hakkına sahip olamaz.” (Mustafa Çelik, Yeni Akit)
Tekrar Soru-yorum; “Türkiye, Araplar, İslâm âlemi bayram yaptı mı?”