Seçime kadar “AYG” uyarılarına devam…
“Saadet ile ittifak da yoksa; geriye ne kaldı?!.” başlıklı yazımın son satırında şöyle demiştim: Seçime kadar “Asıl Yapılması Gerekenler” (AYG) ile ilgili uyarılarıma devam edeceğim… Bugün bizim KUR’AN VE İLİM 831. hafta seminer günümüz; bir taraftan seminer notlarını hazırlarken diğer taraftan bu notlarından ilham alarak bu yazıyı yazıyorum...
Evet, aslında hep “Asıl Yapılması Gerekenleri” yazıyoruz ama okuyan, anlayan ve gereğini yapanlar nerede? Biz yine de uyarılarımızı yapalım. Uyarılarımızda neler diyoruz?
Allah’a ibadet ediniz, O’ndan başka ilâhınız yoktur. Para (hem de karşılıksız para) putu başta olmak üzere, oluşturduğunuz nice putlara değil de, Allah’a ibadet ediniz. Bu topraklarda sizi O var etti ve bu topraklarda yaşıyorsunuz. Bütün Türk milletine hitap ederek diyoruz ki; bu memlekette ulus olarak oluştuk... Bin seneden beri burada yaşıyoruz... İstiklâl Savaşı’nı birlikte yaptık... Demokrasiye birlikte geçtik... “Adil Kur’an Düzeni” çalışmalarına birlikte başladık... O halde barış içinde hayırda yarışarak birlikte yaşayalım...
Biz önce kendi kavmimizi, Türk ulusunu uyarıyoruz. Varlıklarımızı koruyarak birlik olmalıyız. Hakemlerin vereceği kararlara uymalıyız. “Adil Kur’an Düzeni”ni getirmeliyiz...
Biz Millî Görüşçülere ve cemaatlere hitap ediyoruz ama aynı zamanda tüm Türkiye’ye ve tüm insanlığa hitap etmek durumundayız. Çözümlerimiz sadece bir grup için değildir. Tüm insanların yani devletlerin, illerin, bucakların ve ocakların yani bütün insanların sorunlarını Kur’an’dan öğrenip aktarmak bize yüklenmiştir. Bizden başka bu işi yüklenenler varsa, o zaman onlarla ilişki kurmamız gerekmektedir; Allah’a giden yolda yardımlaşanlar olmalıyız. Eskiden uzaktakilerle görüşme mümkün değildi, şimdi herkes bir telefon kadar yakındır. Aynı yerde toplanmasak bile belli saatlerde birbirimize bağlanıp sıra ile konuşmalıyız. Radyo ve televizyon bir şey ifade etmez ama karşılıklı yazışma ve konuşma sorunları çözer...
Biz “ADİL KUR’AN DÜZENİ”ne göre çözümler üretiyoruz. Sizin çözümleriniz yok, 50 yıldır sorunları çözemediniz. Bizim çözümleri kabul etmiyorsunuz, sizin de çözümünüz yok. O zaman açık şekilde intihar ediyorsunuz demektir. 13 sene AB ve ABD’yi taklit ettiniz ve bunun başarısızlığını gördünüz. Hâlâ “Adil Kur’an Düzeni”ni denemek istemiyorsunuz! Yetmiyormuş gibi hiç ilgilenmiyor ve bizim de uygulamayı bırakmamızı istiyorsunuz!..
Futbol kulüpleri için milyarları harcayan AK Parti iktidarı, boş bir arsayı/araziyi bile ortaklık olarak bize veremiyor! Allah bize sadece camileri yapın demiyor, aç aç namaz kılın demiyor; Allah bize açların doyması için işyerleri hazırlayın diyor. Biz karşılıksız bir şey istemiyoruz. Arsası ile bize iştirak etsin, ortak olsun, beşte biri onun olsun diyoruz. Sömürücülere kat kat binalar veriyor ama bizim 50 milyon liralık kendi tapulu arazimizi gasp ediyor ve buna devam ediyor! Bunları düşünmelerini ve gereğini yapmalarını istiyoruz...
Biz size diyoruz ki; Biz bunları Kur’an’dan öğreniyoruz. Ya doğru söylüyorsak, hiç düşünmediniz mi? Erbakan’ı “Adil Düzen”den yani Akevler’den ayırmak için akademisyen arkadaşlarınızdan 14 kişilik bir heyet oluşturdunuz, raporlar tanzim ettiniz ve o raporları 18 sene gizli tuttunuz! Bunlar yaptıklarında haklı olsaydılar bizimle tartışırlardı. “Adil Düzen”den daha iyi bir düzen getirirlerdi. Sabahattin Zaim Bey dışındakiler hâlâ hayatta; bize TRT’den bir kanal verin de karşımıza çıksınlar, tartışalım. Sizin kanalınızın seyircisi azalırsa biz derhal bırakmaya hazırız. Ama onları karşımıza çıkaramıyorsunuz; çünkü siz de çok iyi biliyorsunuz ki biz haklıyız. Sadece bilgili olduğumuzdan değil, aynı zamanda haklı olduğumuzdan dolayı kimse karşı karşıya bizimle konuşamaz; konuşamıyor...
“Bize düşen mübîn/açık tebliğdir.” (Kur’an;36/17) Tebliğ yani uyarılar devam edecek.