Sorunlara sağlam teşhis, tedavi ve sürekli çözüm
Sorunların çözümü yolunda teşhisler hatalı olunca tedavi yapmak bir yana, tedavi merhalesine geçilemiyor bile. Teşhislerde hata var. Ana teşhis şu olmalıdır: Çatışma sömürü sermayesi ile ulusal devletler arasındadır. Sermaye de iki ana koldan yani iki kabileden oluşmakta; Rockefeller ve Rothschild aileleri. Rothschild ailelesi ne olur ne olmaz diye devletlerden yana gibi görünüyor ama R. Tayyip Erdoğan’a karşıdır, Kemal Derviş’i tutuyor; Obama ile Putin’i yani ABD ile Rusya’yı da kandırmak istiyor...
Biraz geriye gidelim. Mazi/geçmiş iyi anlaşılmadan günümüz ve ati/gelecek bilinemez. Yahya Kemal’in dediği üzere, kökü mazide olan ati olmak gerekir. Maziyi iyi bir şekilde teşhis edemeyenler bugünü tedavi edemezler ve geleceği de kuramazlar.
Evet, biraz geriye gidelim ve yüzyıldan biraz öteye bakalım. 1897’de Basel’de yapılan konferansta alınan kararlarla imparatorluklar yıkılacak, İslâmiyet ortadan kaldırılacak, Türkiye dinsizleştirilip tetikçi olarak kullanılacaktı. 2000’li yıllarda Ortadoğu parçalanacak, 10’ar milyondan az nüfusa sahip ama silahsız devletçikler olacaktı. İsrail atom bombası ile Ortadoğu’ya hâkim olacak, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) yani Büyük İsrail oluşturulacak, Türkiye ateist bir ülke olarak bu düzene jandarmalık yapacaktı...
O zamanki Türkiye 12 milyondan 80 milyonlara çıktı, Müslümanlar yüzde 50 iken yüzde 98’e ulaştı, Avrupa’yı öğrendi ama İslâmiyet’i terk etmedi. Türkiye birçok yönden sabırla büyüdü ve güçlendi. 1897 yılında o kararları aldırıp uygulatmaya başlayan sömürü sermayesi ve Siyonizm şimdi şaşkın durumda. Kemal Derviş’in emrindeki ılımlı Müslümanlarla aynı oyunları oynamak istiyor ama havasını alıyor…
Sermaye ile siyaset arasında çatışma var dedik. Bunun ne demek olduğunu biraz daha müşahhas şekilde açıklayalım. Sömürü sermayesi R. Tayyip Erdoğan’ı düşürüp yerine Kemal Derviş’i getirmek istiyordu. Böylece İslâm âlemine hâkim olacaktı. Ilımlı İslâm projesi ile Müslümanları dünya devletlerine karşı ayaklandıracak ve sonunda onları dize getirecekti. Libya ve Tunus, Sudan ve Mısır, Irak ve Suriye’den başlayıp sonunda Türkiye’ye kadar uzanan gelişmelerin arka planında hep bu yüz yıllık senaryo vardır. Sermayenin bir senaryosu var ama Allah’ın da bir senaryosu var ve O her zaman senaryo sahiplerinin en hayırlısıdır.
Sermaye hazırlamış olduğu senaryo gereği olarak çeşitli kılıklarda çeşitli oyunlar oynuyor. Bu senaryoları HDP’liler biliyorsa, PKK’lılar da uyguluyorsa; başta MİT olmak üzere ilgili kurumlar görevlerini yapar ve gizli istihbaratlarla alınması gereken bilgiler alınır.
Soru ve sorun şudur:
MİT başta olmak üzere millî istihbarat kurumları neden görev yapmıyor veya yapamıyor?! HDP haber alıyor da, MİT ve diğerleri nerede, neden haber alamıyor?!.
Ülke içi sorunları çözmeyen devlet yaşayamaz.
Güçlü hükümetin olmadığı bir yerde olaylar işte böyle cereyan eder.
Acil çözümler gerekli...
Bu arada orta vadede ara çözümler de gerekli…
Ama kesin ve sürekli çözüm isteniyorsa yeni anayasa gerekli…
Bize göre o anayasa da “ADİL DÜZEN’E GÖRE İNSANLIK ANAYASASI”dır.
Sermaye dedik, siyaset dedik ve bunlar arasındaki çatışmayı dile getirdik. Ekonomi açısından da, Türkiye başta olmak üzere devletlerin bir an önce uluslararası “ALTIN BONO” çıkarıp doların uluslararası para olma durumunu sona erdirmeleri gerekmektedir. Devletler başka türlü sömürü sermayesini yenemezler. Bu konu da önemlidir ve ayrı bir yazı konusudur.