Yüzyıllarca çözülemeyen sorun geçenlerde çözüldü. Soru/n neydi: Yumurta mı tavuktan çıkar, tavuk mu yumurtadan çıkar? Cevabı ben yazmayayım; bütün gazeteler yazdı, televizyonlar anlattı, artık siz de biliyorsunuz! Yumurta-tavuk örneğini vermemde bir maksat var. Sözü önemli bir noktaya getireceğim. Ana sorunlarımızla ilgili olarak pek çok soru sorulabilir ama ben tek bir soruyu farklı versiyonlarda soracağım:
-Ekonomi mi anayasa/hukuktan çıkar, yoksa anayasa/hukuk mu ekonomiden çıkar?
-Ekonomisi düzgün olmayan ülkenin ana yapısı ve ana yasaları düzgün olabilir mi?
-Ana yasaları ve hukuk düzeni bozuk ve zalim olan ülkenin ekonomisi nice olur?
-Yumurta/anayasa mı tavuktan/ekonomiden çıkar, yoksa tam tersi mi olur acaba?!.
Bu köşede yıllardır 'ekonomi' ile birlikte ana sorunlarımızın başta gelenlerinden biri olan 'anayasa' yani'hukuk' ile ilgili yazılar da yazıyorum; bu konularla sorulan sorulara verdiğim cevaplarımı da biliyorsunuz! Merak etmeyin, bugün çok farklı şeyler yazacağım. Referandumdan yani halk oylamasından ve hukukun evrensel gerçeklerinden söz edeceğim.
Her şeyden önce şunu bilelim: İktidar tecezzi etmez. Bu kural Hz. Nuh zamanından beri gelen bütün şeriatlarda temel hükümdür. Nitekim Mustafa Kemal'in "vahdet-i kuvva ilkesi" de buna dayanır. Anayasadaki "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir ilkesi" budur.
1924 Anayasası'nda hakimiyetin millete ait olduğunu belirtmek için millî hakimiyetin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde tecelli ve temerküz ettiği ifade edilmiştir. Yargının bağımsızlığı Meclis'e karşı değildir, yargının bağımsızlığı hükümete karşıdır. Bu sebepledir ki beğenilmeyen askeri anayasalarda bile buna dikkat edilmiş, Anayasa Mahkemesi'nin esas yönünden anayasayı inceleyemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Türkiye Devleti'ni yıkmayı hedefleyen güçler yasamayı millî hakimiyetin üstüne çıkarma çabasındadır. Oysa hakimleri atayan hükümettir. Hükümet de Meclis'in emrindedir. Astın üstü muhakeme etmesi çelişkidir. Hayat çelişkiyi kabul etmez.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin isdar ettiği bir Anayasa'yı Anayasa Mahkemesi inceleyemez ve iptal edemez. Çünkü henüz kanunlaşmamış bir şeyin iptali söz konusu olamaz. Nitekim Anayasa Mahkemesi raportörü de bunun böyle olduğunu beyan etmektedir ama raporda bir hile vardır: Sonra yani halk oylamasından (referandumdan) sonra iptal edebilir zımnında beyan var. Raportörün bu görüşü de yanlıştır.
Halk oylamasını yönetme Yüksek Seçim Kurulu'na verilmiştir. Yüksek Seçim Kurulu, eğer Anayasa Mahkemesi kararı tamamlanmamışsa referanduma gitmeyebilir. Onun gitmemesi hâlinde Türkiye'de yapılacak hiçbir şey yoktur. Yasalara aykırıdır ama müeyyidesi yoktur. Ancak Meclis'in Yüksek Seçim Kurulu'nu yeniden düzenlemesi veya cumhurbaşkanının bazı hakimleri görevden alması söz konusu olabilir.
Halk oylamasına gidildikten sonra ise millî iradenin üstünde bir güç olamayacağı için ondan sonra zaten ona dokunulamaz; hukuk böyle diyor, yani yasalar ve de ana yasalar böyle diyor. Madem ki hakimiyet kayıtsız şartsız milletin ekseriyetine aittir, onu durduracak bir güç olabilir mi? Bununla beraber bu sistem yanlıştır. Meclis'in yeter çoğunluğunu ele geçiren parti halkın da ekseriyetine sahiptir diye Anayasa'da her değişikliği yapabilecek midir? Mesela; seçimi ortadan kaldırıp 'ordu ile devlet başkanı istedikleri gibi ülkeyi idare ederler' dense, bu geçerli olacak mıdır? Bunun geçerli olmadığı açıktır.
O halde bu sistemde ne olacaktır?
İki yol vardır. Halk isyan eder ve iktidarı indirir. Ne var ki kim kimi yenecek, kim kimi indirecek; çünkü ekseriyet seçimiyle gelenler yani halkın çoğunluğu iktidarda! Biliyorsunuz; halkın isyanı olmayınca, özellikle Türkiye'de ortalama on yılda bir başa gelen musibetler gerçekleşiyor! Görülüyor ki, Batı hukuku çıkmazdadır, sonu isyanlara ve ihtilallere bağlanmaktadır. Öyleyse ne olacaktır? Gelecek yazıya kadar merak etmeye devam edelim...