Allah “Adil Düzen”in geleceğini vaat ediyor...
KUR’AN VE İLİM 814. hafta çalışma notlarımızdan bölümler aktarıyordum. ‘Çalışmaya devam edersek, yarım yüzyıl sonra ülkemize ve bütün dünyaya “ADİL DÜZEN” gelecektir’ demiştim. Bugün, bunun nasıl olabileceğinin bazı detayları üzerinde duralım.
İnsanlar “yüz lojmanlı işyeri apartmanları” kuracak. Üç katlı en alt bodrumlar garaj ve sığınak olacak, orta bodrumlar depo ve kömürlük/odunluk olacak, üst bodrum işyerleri olacaktır. Zemin katta yazıhaneler, dükkânlar bulunacak. Lojmanları oluşturan on katın her birinde on ikişer daire olacak, bu dairelerin ikisi sosyal amaçlı ortak olarak kullanılan yerler olacak, çatı katında genel toplantı yeri yani büyük salon bulunacaktır. Böylece her semt kendi hayatını kendisi yaşayacak, eski kötü alışkanlıklarını böylece terk edecektir.
İstiğfar etmek demek, artık eski/bozuk düzen içindeki yaşamayı bırakmak demektir.
Topluluk birden yeni düzene geçemez. Ama “yüz hanelik semt halkı” yani “yüz lojmanlı işyeri halkı” birden yeni düzene geçecektir. Peyderpey yeni düzen her semtte oluşturulamaz. Bu sebeple önce istiğfar edilmesi istenmektedir.
Sonra O’na tevbe ediniz denmektedir. Yani yeni semtinizi kurun, ondan sonra yeni düzene başlayın, mevcut olan bozuk/zalim düzene “Adil Düzen”i getirmekle uğraşmayın...
***
Kendi semtimize, kendi bucağımıza çekildiğimiz zaman merkez bize karışmayacaktır. Tam özgür olacağız. Kendi ocak ve bucağımızda istediğimizi yapmakta serbest olacağız (Yerinden Yönetim Sistemi). Ayrıca beğenmediğimiz semtten çok kolay hicret edebileceğiz. Çünkü biz lojmanda oturuyorduk. Oradan ayrıldığımız zaman bir şeyimiz kalmıyor. Gideceğimiz yerde lojman olacağı için sıkıntı yok.
Başka iş bulamıyoruz derdi de yoktur. Çünkü her emek sahibi kendisinde var olan “ÇALIŞMA/EMEK KREDİSİ” sayesinde herkes her zaman iş bulabilmektedir.
Aç kalacağım korkusu da yoktur. Çalışmayanların yeryüzü kira payları var, onunla yaşayabiliyorlar. Birçok şeyler zaten parasız. Zekât birçok ekonomik ve sosyal sorunu çözer.
Birileri ile niza çıkarsa haksızlıktan korkmuyor. Çünkü kendi hakemini kendisi seçiyor. Başhakemi de onun hakemi seçiyor. “Hakemlik Sistemi” var; adalet var, zulüm yok.
Böyle bir yapılanmanın adeta cennetten farkı yok. Tek fark vardır, orada suç ve ceza yok, burada suç ve ceza devam ediyor; bir de orada ölüm yok, burada ölüm var.
İşte, “ADİL DÜZEN” budur ve Allah bize “Adil Düzen”in geleceğini vaat ediyor...
***
“Adil Düzen”in başka bir özelliği de her fadl/fazl sahibine fazlının verilmesidir. İlmî, meslekî, dinî ve siyasî dayanışma ortaklıkları vardır. Bunlar ortaklarına ehliyet tevcih ederler. “Ahlâkî ehliyet” kişinin ne yapabileceğini belirleyen ehliyettir. “İlmî ehliyet” nasıl yapacağını belirler. “Meslekî ehliyet” kimin ne zaman neyi yapacağını belirler. “Siyasî ehliyet” ürünlerin kimlere ait olacağını belirler. Görevler ehliyetlere göre verilir. Görev demek yetki demektir. Bu da ikinci fadldır/fazilettir. Her görevliye gerektiği kadar yetki verilmektedir. Bundan sonra sorumluluk vardır. Verilen nimetten kişiler sorulurlar. Nihayet her amilin ücreti verilir.
“ADİL DÜZEN” BUDUR, ALLAH BU DÜZENİ VAAT EDİYOR...
Evet… Bu düzen, bu bozuk düzen, bu faizci ve zinacı zalim düzen tamamen değişecek ve/ya yok olup gidecektir. Teminatlı ehliyete sahip hizmet verenleri hizmet alanlar seçeceklerdir. Bugün mevcut doktor ve noter gibi serbest meslek sistemi çalışacaktır. Gelecek uygarlığın temeli bu olacaktır. Bu husus “Adil Düzen Anayasası”nın içinde ikinci bölüm olarak yer aldığı gibi bu konudaki “Genel Hizmetler” kitabımız da basılıp yayımlanmıştır...