http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Zonguldaka_ve_butun_illere_sahip_cikmak_-_1/24661#.VVBinfntmko
Zonguldak’a ve bütün illere sahip çıkmak…-1
ZONGULDAK ile ilgili yazdığım yazıda kaldığım yerden devam ediyor ve aslında “Zonguldak” örneğinden yola çıkarak A’dan Z’ye kadar bütün illerimizi kastediyorum.
Demek istediğim şudur; bu yazıyı okuyan her okuyucu, hep hatırlattığım üzere, “SOSYAL TUFAN” seviyesinde var olan “sorunları” ve elbette “ADİL DÜZEN ÇÖZÜMLERİNİ” kendi yaşadığı il açısından düşünmelidir...
Elbette sadece düşünmek yetmez, esbaba tevessül edip gereğini yapmalıdır...
Bu vesileyle tekrar hatırlatıyorum; tek çözüm vardır, o da “ADİL DÜZEN”dir...
Zonguldak’taki AGD gençleri ile de iki gün “ADİL DÜZEN” üzerinde duracağız…
***
DOKUZ YIL ÖNCE - DOKUZ YIL SONRA
Önceki yazımda da dediğim gibi; tam dokuz yıl önce ZONGULDAK’a bir konferans vesilesiyle gittim ve o zaman üç yazı yazdım, bir kısmını önceki yazıda hatırlattım.
Dokuz yıl önceki yazılarımda hatırlattıklarım özetle ve genel olarak şöyle:
Zonguldak çok önemli ve ‘stratejik’ bir şehrimiz. Zonguldak aynı zamanda ‘çözüm bekleyen sorunları’ ile ‘sembol’ şehrimiz… Cumhuriyet döneminde ve ondan öncesinde, “Kara Elmas Kömür Diyarı” olması sebebiyle, bu stratejik ve sembol olma özelliğini hiç yitirmedi, aksine her geçen gün daha da artırdı…
Sadece Zonguldak değil; Ereğli ve Karabük başta olmak üzere, bölgedeki her yer bizi yani Millî Görüşçüleri bekliyor… Çünkü “Emperyalist Sömürü Sermayesi” acımasız ve doyumsuz bir şekilde Zonguldak, Ereğli, Karabük başta olmak üzere, ülkemizin yani halkımızın bütün maddî ve manevî değerlerine karşı “ÖZELLEŞTİRME” maskesi altında, tam bir taarruza geçmiş bulunuyor… / Biz ‘çare ve çözüm’ olarak her ne kadar “ÖZELLEŞTİRME” değil, “ÖZERKLEŞTİRME” diye haykırsak da, şimdilik dinleyen yok!.. Dinleyen yok ama öyle yağma da yok!.. Milletimizin malını, garip gurabanın hakkını, tüyü bitmemiş yetimlerin varlıklarını sömürü sermayesine peşkeş çektirmeyeceğiz… Sonuna kadar hakikatleri ve elbette ‘ALTERNATİF ÇÖZÜMLERİ’ hep haykırmaya devam edeceğiz…
“Kara Elmas Diyarı Zonguldak” ve civarı, Ereğli ve Karabük başta olmak üzere ülkemizin en nadide değerleri, birilerinin sömürü iştahını kabartırken, ‘gömleksiz’ bir diğerleri de peşkeş hizmetinde kuyruğa girmiş durumda… Bekliyor ve dikkatle takip ediyoruz… Bakalım nerede duracaklar?.. / Aşağıda sunacağım görüşlerimin bir kısmını Zonguldak’taki (dokuz yıl önceki) “MEDYA VE SİYASET” konulu konferansta, Zonguldaklı kardeşlerime arz etmiştim… Bundan sonrasında ve bu kısa girizgâhtan sonra, meseleyi en derin ve geniş boyutlarıyla ele almaya çalışacağız, inşaallah…
İnsanlık tarihinde iki defa büyük uygarlık dönemi oluşmuştur. / Birincisi, insanların “çobanlık dönemi”nden “büyük sulama ile tarım dönemi”ne geçmeye başlandığı tarih olan “Hazreti Nuh Peygamber” dönemidir. Kentleşme yani şehirleşme bu dönemde başlamış, ancak 20. yüzyılın sonunda “sanayi dönemi”ne geçmekle tamamlanmıştır. / Şimdi, yaşadığımız çağda “ikinci büyük uygarlık dönemi”ne girmiş bulunuyoruz. “Tarım Dönemi”nden “Sanayi Dönemi”ne geçiş diyebileceğimiz “büyük bir sosyal evrim” yaşıyoruz… / Sanayi döneminin özelliği olarak artık kimse kendi ürettiğini tüketmiyor, herkes ürettiğini satıyor… Ürettiklerinden elde ettiği para karşılığında başkalarının mallarını satın alıyor ve tüketiyor... / Kentleşmede halk kırdan kente taşınıyor... Yukarıda, bugünkü yazımın hemen başlangıcında izah ettiğim üzere, “ZONGULDAK” işte bu yönüyle ‘sembol’ ve aynı derecede ‘stratejik’ bir şehrimiz… / İlim ve akıl için yol birdir; meseleyi “ilim ve akıl” ile ele alıp “çare ve çözümler” üreteceğiz...
(Kaldığım yerden devam edeceğim, inşaallah…)