Özer Ataç
Resen
5.12.2022
1363 Okunma, 0 Yorum

R E S E N (*)

 

 

Bedenimiz iki şekilde işlev görür; istem dışı ve istemli yönelişler. Beynimize bağlı sinirsel komutada   istem dışı işleyiş,  insan bedeninin yüzde doksanı;  istemli olanlar ise yüzde onu oluşturuyor. İç organlarımız, tükürük bezleri, hormonal salgılar; antikor üretimi, bağışıklık sistemimiz, dengeleme özelliğimiz  …bunların hepsi,  bilinen irademizden bağımsız işleyen özelliklilerimizdir.

Bizler  bedenimizin dışında yaşamımızı ilgilendiren sorunlara  çözüm arar, çeşitli engelli girişimlerle uğraşırken;  onların baskısı, stresi ve yakıcı etkilerinin sirayet ettiği   içimizin  istem dışı işletimi;   bedenin yüzlerce faaliyetini  bozmadan,  önlemler oluştururken, olası hasarları tolere etmek için organların rutin çalışmasına uyum sağlaması,  insana özündeki  mucize olarak yeter (**).

*

Demek ki tolere etmek (tahammül; hoş görü değil!), özümüzde var. Fakat güç perestliğin haydutluğu, onu; insanın- insan,  insanın doğa ile  ilişkisinde   çoğunlukla  bastırılmış durumda;  her şeye rağmen tolere etmek  hala içimizde; bu yüzden, ‘kaybedilen erdemler yok olmuyor”,  desek yeridir.

Çoğunlukla  içimizdeki mucizelerin farkında ve değerinde değiliz; saptaması, bizi doğal olarak  dışımızdaki mucizelere inanmama eğilimine düşürüyor.  İçimizin farkına varmadığımızdan, dışımızdakilere  özenli olmuyoruz.

*

Sağlığını yitiren insanların öğütleriyle değil; hastalandığımızda sağlığımızın kıymetini biliyoruz. Sonra yine sağlığına kavuşanların çoğunluğu,  kazandıkları iç hassasiyetlerini yitirmeleri, iradi zayıflıklarından ötürüdür.  Sağlıklıyken, sağlığımızın kıymetini bilmiyoruz.   Çünkü içimizde neler olduğunu, içimizi “kime” teslim ettiğimizi bilmeden;  dışımızda   “fetihlere” koşturuluyoruz. Hepimiz bu koşturulmaları, tıpkı istemsiz sinir  işletimimiz gibi hem türlerimizin ele geçirdiği güç/kudret, ardından sökün eden arsızlık sarmalından kaynaklandığını biliyoruz.

Güç, kudret; tıpkı para gibi kimliğimizi doğrudan etkileyen enerjiye sahip; para çoğalıp ihtiyaçları,  olası gelecek kaygılarını yatıştırıp aştıkça; kişi bireysel kaygılarını hakimiyet iştahıyla değiştirir. Ardından  çoğalttığı paranın  nesnesi, para ise kişinin sahibi olur.    

Ne hazindir ki idealin özneleşmesi gibi paradoksallık, dünyamızda çok yaygın. İnsanlığı aşan, onu nesneleştiren  ideayı;   insanlığın önüne koyulması   hep savaş sebebi olmuştur. Oysa bu tür yaygın idealar,  güncel, insani,  kişisel sorumluluklarımızın tehirinden kaynaklanıyor. ‘Güncelin hakkını vermeyen,  ufuk icad edermiş’. Lakin hem güncel, hem de ufuk zamanını bekler; her ikisi de takdirle yerindedir; şimdinin hakkını vermeyen,  ufuktakinin hakkını veremez.  

*

 

İnsan iradesi,  canlı organizmalar için devrim hükmündedir. İrade  maddenin milyarlarca yıllık “çabasının” billurlaşmış halidir.  İnsanlık  yer yüzünde,  “ küresel kazaya” uğramazsa  iradi  gelişimi sürecek.  Bu belirleme, insan merkezlidir;   yeryüzündeki diğer canlılara göre hiyerarşiktir. Kritik olan, insanın kıyaslayıcı aklı ve geliştirici zihinsel soyutlama yeteneğinin ortaya çıkması ve sürdürülmesidir.

*

 

 

Nietzsche,  ‘Tarihin Yaşam için Yararı ve Sakıncası’ eserinde ifade ettiği gibi :  “  Ot yiyerek  gelip geçen sürülere bakınca; onların ne dünün ne de bu günün ne anlama geldiğini bilmediği görülüyor. Onların belleği yoktur; tarihsizi bir şekilde yaşarlar. İnsan türünün belleğinde neşe , keder dolu uzun  bir tarih vardır. Bir toplum, tarihsel bilincin aşırı yüküne maruz kalırsa; bu o toplumun,  yaratıcılığını zayıflatır; diğer taraftan, tarihsel bakış açısından  yoksun ise bakış açısı ancak Alp Dağları’nın eteklerindekiler kadar olabilir. Gerçekten de tarihsel kültürümüze diyalektik açıdan bakmalıyız.”

Toplumların yaratıcılığını engelleyen acı dolu tarihleriyse; bundan en başta kendilerinin sorumlu olduğunu; yönetimlerinde,  kişilerden bağımsız ,  kendiliğinden işleyen ortak  ilkeler inşa edemediklerini; krallarının bu ilkesizlikle hükümran olduğunu; yapılması gerekenlerin; doğal, insani, adil, toplumsal gelişime yönelik olması yerine; tebanın el açmasına, boyun bükmesine, lütuf beklemesine bağlandığı coğrafyalardaki insan belleği; bilimsel soyutlama, çıkarsama yeteneği oluşturamayacak şekilde;   yokluk, sömürü, acı, keder ile dolduğunu;  koyun alegorisinden çıkaran Nietzshe nin gözlemi, öyle çarpıcı ki bugün dahi,  BM topluluğunun zorbalık karşısındaki  edilgenliğine, zulme uğrayanların el açarak teslimiyet göstermesi, insanlığın çözemediği düğümün(***) hala aktif olduğunu göstermektedir.

 

 

 

 

 

*

İstem dışılık, varlığın somut olarak,  insanın gelişiminde ilk hız etkisine sahiptir.

Bu şu demektir: Atom ve altı evrenin kesiksiz devinimi, yeni elementlerin, yeni elementler yeni birleşimlerin, onlar da yeni organizmaların oluşumunu sağlıyor. Bu sağlama, basit canlı tipinden başlayarak; niteliksel sıçramalar ile bakteriler; böcekler, hayvanlar ve insana kadar kademeli şekilde gelişiyor.

İnsan mevcut haliyle,  gezegenimizin sayılan bütün aşamaların   zirvesini teşkil ediyor. Tabii ki bu süreç,  her zaman ve her yerde devam etmekte. Diğer taraftan, insanın kendi içinde varlığını sürdürmesi için  istem dışı faaliyetleri devam ederken;  onların sağladığı ilk hızla dünyayı, çevresini,  medeniyeti inşa ediyor. Bedenindeki yüzde doksan oranındaki istem dışılık; insanın doğaya  yönelik  zihinsel ,fiziksel ve kolektif faaliyetle tersine dönüyor; doğaya karşı  istemli yani iradi faaliyeti sürekli artıyor.

*

İrade  evrimseldir;  varlığın,   yeryüzünde bilinen boyut içerisinde  insanın,   niteliksel düzeyini gösterir. İnsanın en önemli özelliği iradesidir. Bunun  doğrulamasını,  tüm olumsuz yöneliş ve eylemlerine karşın, kurup geliştirmekte olduğu medeniyetlerde  görüyoruz.  Öyle ki milyonlarca  bireysel iradenin; bütünlüğe, ortak ihtiyaçlara   yönelik organizasyon çabası, kırılmalara rağmen  kesilmeden sürüyor.

İrademiz  her belirlemede, her kararımızda  kendini aşamalı eğitime sokar. Böyle kişiler, geçici ve kalıcı yararları tecrübeyle bilir; iradenin olumsuz eğilimleri tehditkâr silaha dönüşür.  Tersine olumlu eğilimler,   bütünlüğü kavrar, zamanın hakkını vererek,   uzağı şimdiden kurar.

Bu ayrım insanlığın neredeyse “makus talihi” kadar önemlidir.

Çünkü insanlığın her türlü kabiliyet ve kurgu yeteneği iradesinin sevkine   bağlıdır.

*

 

Çok bilinen,  fakat sosyal olumsuz sonuçlar zincirine yol veren  bir deyiş şöyledir:

Ağlamayan çocuğa meme vermezler!”

Bu söz  meşhur hatalarımızın başındadır.  

‘Neresi doğru ki’, diyerek;  önce,  “ağlamadan, ağlatmadan”  başlayalım:

Ağlamak duygusal dışa vurumdur.  Yoksunluk,  kavuşma aşkınlığından kaynaklanır. Onu  güncel taleplerimizi sağlayan karşılayan etmen olarak görmemeliyiz.  Yanı sıra, ağlamayı güncelleştirme yani doğal yatağından çıkarıp, sahteliğe zorlama, maske olarak kullandırma   büyük hatadır.   

*   

Bir çocuk düşünün; şayet konuşamayacak durumdaysa;  doğal ihtiyaçları “istemsiz” kendiliğinden, ebeveyni tarafından gözetilmesi gerekir.  Bu rüşte sahip olmayanlar, ebeveyn olabilir mi;  olduklarında,  toplumlarına hatta kendilerine yarar sağlayabilir mi?

Gelin cevabı birlikte arayalım:

Evlenip, çocuk edinmek, hem toplumsal, hem ailevi, hem de  insani sorumluluk almaktır.

Ebeveyn çocuğunu beslemesi için onun ağlaması gerektiği çıkarımı; toplumun geleceği olan çocukları, bebeklikten başlayarak  istemeye, istekleri için yakarmaya koşulama değil midir?!

Diğer taraftan, ebeveynin çocuğuna süt verip beslenmesini; her şeyi ile aciz bebeğin, çalar saat gibi yakarmasına, ağlamasına bağlanması; annelik görevini böyle hatırlaması;  onun ve ileride toplumda yer alacak   çocuğun;  her türlü eğitimsel, mesleki girişimde öne çıkmak,  seçilmek, iş görmek için kan bağı kurmak (yakınlık, hemşerilik), aracı koymak, adam sokmak vs., gibi  vicdani-adil toplum  oluşumunu engelleyen yönelimlerde bulunması;  böyle yönelimlerin kitleselleşmesi,  insanlık ve toplumsal ülkü adına telafisi imkansız kayıplar doğurmaz mı?!

Toplumda bireysel hak edişlerin, yöneticilerin belirlenmesi,  yardımlaşma etkinlikleri,   her çeşit görevlendirme,  görev alma gibi faaliyetler;   toplumun kolektif bilinç altında  “ağlamaya”, istemeye,…açıksa;    kısaca liyakat dışılıktan etkileniyorsa;  bu etkinin zararlar ve  yıkımları sayılamaz.

*

Her düzeyde görev , sorumluluk  en yalın şekilde liyakat ile sağlanır.

Eğitim, bilgi, tecrübe; bunların uyumu ve paylaşımından  güçlenerek ortaya çıkacak samimiyet, dürüstlük  değerlerinin toplamı olan liyakat; toplumsal organizasyonların, en alttan en üste kadar  tüm aşamalarında gerek yeter şarttır.

 

Özetle bütün toplumsal ilişkilerimizde,  ‘gerek’,  iradeyi;  ‘yeterlik’,  liyakati;  ‘şart’ ise resen(bağımsız başına)işlerliği    yerleştirerek;   güncel sorumluğumuzu dolayısıyla geleceğimizin hakkını vermiş olacağız.  

 

 

(*) Ar. r’san (zarf), kendi başına, baş, kafa, reis (Aram, re’şa; Akad, ra’şu)

 

(**) Tolere; hoş görü, müsamaha. Hedef anlam  Fransızca tolerance, ‘tahammül’ etmek fiilinden +entia ekiyle türetilmiştir. Latince aynı anlama gelen tolerare fiilinden alıntıdır. Yunanca tello,tol, ’kalkmak, kaldırmak’, telos ‘vergi’.

(***) Gordiyon düğümü; Büyük İskender’e atfedilen bir söylencedir. Genellikle çözümü zor bir sorunun kaba kuvvetle halledilmesi metaforu olarak kullanılır. Köylü Midas’ın babası Gordiyos’un kağnısı insanlığın ilkel dürtülere   teslimiyetinin sembolüdür.

 

 

 

 

 

 

 

 

.

 

 






Çok Yorumlanan Makaleler
Özer Ataç
Hüseyin Kayahan
14.03.2023 969 Okunma
1 Yorum 22.03.2023 14:56
Özer Ataç
Hata Payı 3
26.03.2023 1954 Okunma
Özer Ataç
Hiç Güvenliği
9.04.2023 1633 Okunma
Özer Ataç
Evlada Düşkünlük
18.04.2023 1379 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 4
22.04.2023 1256 Okunma
Özer Ataç
Antrakt
21.05.2023 1542 Okunma
Özer Ataç
YZ Çözümlemesi
22.05.2023 979 Okunma
Özer Ataç
Emanet/Geleceği Üretmek
25.09.2023 1871 Okunma
Özer Ataç
Ayna Yaşamlar
15.10.2023 1941 Okunma
Özer Ataç
‘Yolcunun’ Beka Tutkusu
30.10.2023 1179 Okunma
Özer Ataç
En Uzak Batı
25.11.2023 1183 Okunma
Özer Ataç
Setler
11.12.2023 502 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-1
7.01.2024 1315 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-2
7.01.2024 1172 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-3
21.01.2024 1137 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-4
5.02.2024 986 Okunma
Özer Ataç
Bereat
25.02.2024 1223 Okunma
Özer Ataç
Seçim-1
16.03.2024 2032 Okunma
Özer Ataç
Seçim-2
31.03.2024 1216 Okunma
Özer Ataç
Seçim-3
14.04.2024 1891 Okunma
Özer Ataç
Seçim-4
28.04.2024 1652 Okunma
Özer Ataç
Seçi(li)m / “Taşları yemek yasak” -5
13.05.2024 2007 Okunma
Özer Ataç
Seçi(li)m / ”Merak etme sen!”-6
26.05.2024 2026 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 1
30.06.2024 1628 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 2
14.07.2024 1704 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 3
28.07.2024 2301 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 4
11.08.2024 923 Okunma
Özer Ataç
İlginç Alıntılar
8.09.2024 995 Okunma
Özer Ataç
3 S 5
23.09.2024 2998 Okunma
Özer Ataç
Son Fırsat -6-
6.10.2024 1380 Okunma
Özer Ataç
Sahib
21.10.2024 1324 Okunma
Özer Ataç
Abartı
4.11.2024 1242 Okunma
Özer Ataç
KYBALİON'DAN ESİNLEME; RUH, CAN, ÖZGÜR İRADE
6.09.2021 2090 Okunma
Özer Ataç
Harikalar Diyarı ya da Kozmik Kitabın Mürekkebi
28.10.2021 2596 Okunma
Özer Ataç
Taziye Diyaloğu
6.11.2021 2291 Okunma
Özer Ataç
Mevkilere Yemin Olsun!
27.12.2021 3774 Okunma
Özer Ataç
Mülksüzlüğe Soyunmak
16.01.2022 2853 Okunma
Özer Ataç
KENDİME SÖYLÜYORUM; KİMSE ALINMASIN!
25.01.2022 2977 Okunma
Özer Ataç
KARŞI ATEŞ
5.04.2022 3121 Okunma
Özer Ataç
Açılımlar
23.04.2022 2501 Okunma
Özer Ataç
Güven ve Güvenlik Sorunu
13.05.2022 2917 Okunma
Özer Ataç
Eylemeden Eylemek
24.05.2022 3200 Okunma
Özer Ataç
21 Küresel Efektif (*)
28.05.2022 2569 Okunma
Özer Ataç
Lotus
18.07.2022 2969 Okunma
Özer Ataç
Kaos Yürüyüşü
30.07.2022 2151 Okunma
Özer Ataç
Kuşak ve Sentez
29.08.2022 2903 Okunma
Özer Ataç
Türk Olmak
11.09.2022 2899 Okunma
Özer Ataç
Ters Manivela
26.09.2022 2326 Okunma
Özer Ataç
Mizansen
30.09.2022 3343 Okunma
Özer Ataç
Şirk
9.10.2022 3917 Okunma
Özer Ataç
Tedbir Felsefesi
23.10.2022 2521 Okunma
Özer Ataç
Vaat & Liyakat
6.11.2022 2565 Okunma
Özer Ataç
Köken
20.11.2022 2787 Okunma
Özer Ataç
Resen
5.12.2022 1363 Okunma
Özer Ataç
Sıla
18.12.2022 1372 Okunma
Özer Ataç
Yakınanlar
15.01.2023 1940 Okunma
Özer Ataç
Fark Perdeleri
31.01.2023 2177 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı
12.02.2023 1609 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 2
26.02.2023 2153 Okunma
Özer Ataç
Dünyanın Bütün Kadınları
11.03.2023 1963 Okunma


© 2024 - Akevler