http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Mill_Gorus_ve_Adil_Duzen_olmadan_olmuyor/24465#.VT3ZySHtmko
“Millî Görüş ve Adil Düzen” olmadan olmuyor
“YENİ BİR ANAYASA” deniyor ya... İşte bu vesileyle de çok iyi bilmeliyiz ki; “yeni bir anayasa” merhalesine geçebilmek için “yeni bir SİSTEM, yeni bir DÜZEN, yeni bir MEDENİYET” kurmak zorundayız. Aksi halde çağımızın “SOSYAL TUFAN” seviyesindeki dinî-ilmî-iktisadî-siyasî sorunlarını ÇÖZÜMe kavuşturmamız mümkün değildir.
İnsanlık tarihinde dünya çapında “yeni bir sistem, yeni bir düzen, yeni bir medeniyet” yani çağın ihtiyaçlarını karşılayacak “yeni şeriat/hukuk düzeni” üç defa kurulmuştur.
Hazreti Nuh zamanında ve “Nuh Tufanı” sonrasında...
Hazreti Musa’dan itibaren Tevrat’ın nâzil olduğu dönemde...
Son olarak da Kur’an’ın nâzil olması ile “KUR’AN NİZAMI VE MEDENİYETİ” insanlığın yapısını kökten değiştirmiştir...
Çağımızdaki “SOSYAL TUFAN” seviyesindeki “sorunlar” ancak böylesi kökten bir değişim ile atlatılabilir ve çözüme kavuşturulabilir.
Bu merhalede en önemli mesele, bu kökten değişimin “savaş” değil de “BARIŞ” içinde gerçekleşmesi, “Yeni Kur’an Nizamı”nın ve “III. Binyıl Medeniyeti”nin “SİLM/BARIŞ” içinde kurulmasıdır.
İnsanlık geçmişte bunu başardı; yine başarabilir.
Devlet Başkanımız bile sonunda “faizsiz sistemi” telaffuz etmeye başladı. “Kur’an Nizamı” olmadan bunu başarmak mümkün değildir. Kırk yıllık çalışmalarımızı o da biliyor.
KUR’AN 23 senede nâzil oldu. Bunun 13 senesi Mekke’de geçti, 10 senesi de Medine’de geçti. Medine’de birinci Kur’an nizamının bütün temelleri atıldı. Medineliler ile Mekkelilerin ittifakına benzer bir ittifak çağımızda da olabilir. Bu takdirde bu on sene içinde Kur’an nizamına ulaşabilir. Yani insanlık III. binyıl medeniyetinin ilk merhalesine girebilir.
Bu merhaleye geçebilmek için “projeler” hazırlamalıyız.
“Adil Düzen’e Göre İNSANLIK ANAYASASI” bir projedir. “Ortaklık ekonomisinde muhasebe” bir projedir. “Ahşap evler, dinlenme evleri, yüz lojmanlı işyeri apartmanları” ve diğerleri hep birer projedir. “Mala-mal marketleri” ve “bin dil üniversiteleri” birer projedir.
“Kooperatifçilik” zaten “ana proje”dir.
Şu gerçeği çok iyi bilelim ki; tarihte ve günümüzde cereyan eden olayların hepsi tarihi akışın bir parçasıdır. Gökler ve yer değişmemiştir. Aynı sosyal kanunlar kıyamete kadar var olmaya devam edip gidecektir. Hazreti Nuh, Hazreti İbrahim, Hazreti Musa, Hazreti İsa, Hazreti Muhammed (selâm üzerlerine olsun) dönemlerinde neler olmuşsa çağımızda da benzer şeyler olacaktır. Sonunda Allah nurunu tamamlayacak ve yeryüzüne “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN” gelecektir.
Demokrat Parti tek başına iktidar olunca anayasayı değiştireceğine, “bozuk anayasa” ile CHP’nin yerine kendisi geçti ve on sene oturdu! Sonra olanlar oldu. AK Parti tek başına iktidar oldu, Demokrat Parti’nin yaptığını yapıyor, “anayasa”yı değiştirip ülkeye adalet getireceğine, %10’luk barajlarla iktidarda kalmakla meşgul! Öyleyse akıbetini beklesin…
AK Parti ekonomik başarılarından bahsetmekte, ülkeye getirdiği güvensizlikten söz etmemektedir. Bir bakanın, MİT müsteşarının bile telefonu dinleniyorsa, suçu olmadığı halde birileri hapishaneye atılabiliyorsa, bir eşkıya grubunu yenemeyip ona teslim olunuyorsa, orada güven var mıdır? Bu durumda “ekonomideki sözde başarıların” hiçbir yararı yoktur. Devletin ilk işi halkın refahını sağlamak değildir, devletin esas işi güveni sağlamaktır, adaleti tesis etmektir, bürokrasiye halkını ezdirmemektir; ama bu zulümlerin maalesef hepsi var.
Demek ki “MİLLÎ GÖRÜŞ ve ADİL DÜZEN” olmadan hiçbir şey olmuyor, olamıyor.