Dünya iyi yönetilemiyor... Ülkeler iyi yönetilemiyor... Bu arada ülkemiz Türkiye de iyi yönetilemiyor...Bunun iki sebebi olabilir: Ya yöneticiler bilgisiz, beceriksiz, kabiliyetsiz, yetersiz veya yönetimde kullandıkları "sistemler ve düzenler" yanlış, eksik, "zalim" yani "adil" değil; "Adil Düzen" değil, "Adil Ekonomik Düzen" değil.
İşte tam da bundan dolayı insanlık "yeni bir dünya"ya, "yeni bir sistem"e, "yeni bir dünya düzeni"ne; yani "Adil Düzen" ve "Faizsiz Adil Ekonomik Düzen"e muhtaç. Elbette bu düzenle birlikte, her şeyden önce buna'iman' eden, sonra bu imanın gereğini yapan bilgili, becerikli, kabiliyetli, iradeli, yeterli, donanımlı, çalışkan... vs yöneticilere ihtiyaç var.
Oysa bugünkü bizim yöneticilerimiz ya iktidarlarını korumakla meşguller, yahut servet edinmekle meşguller. Şu anda iktidarda olan parti kurulurken, kırk yıldan beri çözümler üreten ekibimizden birilerinin kuruluşa katılmasını teklif eden birine; 'onları biz idare edemeyiz' demişlerdir! İdare etmek!!! İşte, bugün iktidar olanların mantığı en başından beri budur. Onlara 'Sorunlara çare ve çözümler üreten, gördüğü her yanlışı dile getirdikten sonra doğruyu söyleyen kimseler' değil de; 'Söz dinleyen, haksızlıklar karşısında susan ve itaat eden birileri' lazımmış. Bunun için 'Beceriksiz ve bir şeyden anlamayan birini' herhangi bir işin başına koyarsınız, o ne derseniz onu yapar ve bugünkü sonuçlar ortaya çıkar.
İşte bugünkü 'yönetim sistemi' budur.
İşte bugünkü 'bürokratik düzen' budur.
İşte bugünkü 'zalim düzen' tam da budur.
İşte bugünkü 'yöneticilerimiz' de bunlardır.
Üniversitelerde geçirdiğiniz yıllarınızı hatırlayınız. Derslerde başarısız ve görüşleri dar olan kimseler üniversitede öğretim üyesi olarak kaldılar. Zaten onlardan önceki hocalar da öyle gelmişlerdi. Şimdiye kadar bu böyle gelmiş, böyle gitmektedir. Üniversitelerimizin hâli pür melâli ortada... Haykırarak soruyor ve cevap bekliyoruz: Ülkemizin ve insanlığın sorunlarına çareler ve çözümler üretebilen tek bir üniversite bile var mı?!.
Kırk yıl öncesinde biz Millî Selâmet Partisi İzmir İl Başkanlığı görevini yürütüyorduk. Hükümette koalisyon ortağı olmuştuk. O zamanki İktisat Fakültesi yöneticilerine; 'yeni ekonomik düzen önerimiz vardır, sizlere arz etmek ve görüşlerinizi almak istiyoruz' diye baş vurduk. Ne cevap verseler beğenirsiniz; 'Biz sadece ilimle ilgileniriz!' Aynen böyle cevap verdiler! Aradan kırk yıl geçti: Hâlâ sözde ilimle ilgileniyorlar, hâlâ güya ilim yapıyorlar ama ülkemizin ve insanlığın sorunlarına çareler ve çözümler ortada yok!!!
İşte o zamanki ve bugünkü Türkiye budur! Niye böyle yaptılar? Çünkü anlattıklarınızı anlayamazlardı. O zaman anlamadıkları gibi bugün de anlamıyorlar ya da anlamamakta inat ediyorlar. Bu inat acaba neyin inadıdır?!.
İşte Necmettin Erbakan'ın üstünlüğü buradadır. Mesleği doğrudan ekonomi olmadığı halde anlamış, sonra da en veciz bir şekilde anlatmıştır; hâlâ anlatmaya devam ediyor... Anlaması ve uygulaması gerekenler ise anlamamakta ve uygulamamakta ısrar ediyorlar!!! Bakalım bu inatlarını ve ısrarlarını daha ne kadar sürdürecekler???
Burada önemli ve güncel başka bir şeye daha işaret etmemiz gerekmektedir. Biz ilgililere, yetkililere, yöneticilere, hükmedenlere, hükümettekilere başvuruyoruz: 'Sizlere ülkemizin ve insanlığın en büyük sorunu/musibeti/belası olan işsizliğin çözümünü anlatacağız' diyoruz... 'Olur' diyorlar, sekreterlerine 'ilgilen' diye emrediyorlar. Haftalar veya aylar sonra 'maceralı randevu' gerçekleşiyor. Çare ve çözümleri öneriyorsunuz... 'Siz çalışmaya devam edin, sonra görüşürüz!!!' diyorlar... Atlatma siyaseti, uyutma siyaseti, ilgileniyormuş gibi yapma siyaseti; yani ülkeyi yönetiyormuş gibi yapma siyaseti!!!
Sonuç: Bugünkü yönetim, bugünkü Türkiye ve bugünkü 'zalim dünya düzeni'...