Bundan önceki yazımızda ne dedik? Dünya üzerinde her şey dengede olmalıdır dedik... Yönetimde ve ekonomide denge olmalıdır dedik... Denge bozulursa her şey bozulur dedik... Ekonomide dış dengelerin oluşması için her ülke ihraç ettiği kadar ithalat yapmalıdır dedik... Ülkeler ve insanlık için en sağlıklı ekonomi "denge ekonomisi"dir dedik... Her ülkenin ihracatı kadar ithalatı olmalıdır dedik... Dünyada takriben yüze yakın devlet gibi devlet vardır dedik... Her devletle anlaşarak o devletle bir "ortak banka"kurmalıyız dedik... Her bankanın Türkiye'deki ana bölgelerde şubeleri olacaktır, o ülkelerin ana bölgelerinde de şubeleri olacaktır dedik... Biz bir şube için TL'yi sermaye olarak koymalıyız; onlar da her bölge için buna tekabül eden ve kendi paralarından oluşan sermayeyi koymalıdır dedik...
İşte bu sistem "bankalar zinciri" şeklinde olmalıdır.
Bu sisteme dayalı olarak bankalar zincirini kurduktan sonra "denge ekonomisi" uygulamasının gerçekleştirildiği görülecektir.
Ekonomide dış dengenin sağlanması bu sistemin kurulmasına bağlı ve bağımlıdır. Bu sistem sayesinde, ülkelerin dış ekonomilerindeki en büyük sorunları olan "ihracat-ithalat dengesi" gerçekleştirilmiş olur, ihracat ile ithalat arasındaki düzensizlik ve dengesizlik sona erdirilir. Ülkelerdeki ihracat ve ithalat makasının açılması sona erer.
Ülke ekonomileri "denge ekonomisi" ile yönetilmeye başlandığında, o ülkelerdeki pek çok siyasi ve sosyal sorunların da sona ereceği görülecektir.
"Adil Denge Ekonomisi"ne dayalı "bankalar zinciri"nin yararları şunlardır.
-Bu bankalar zinciri karşılıklı olarak faizsiz kredileşmeyi sağladığı için ithalat ve ihracat hacmini büyütür.
- Bu bankalar zinciri sayesinde karşılıklı olarak gerçek kurlar ortaya konduğu için ilgili ülkelerde ithalat ile ihracat arasında dengeyi kurar.
-Para havaleleri bedava olacağı için taşıma külfeti ortadan kalkar. Hiçbir masraf yapmadan parayı o ülkeden veya Türkiye'den çekebilme imkanını sağlar.
-Gerektiğinde Türkiye halkına faizsiz olarak oranın yani o ülkenin parasını faizsiz kredi olarak veririz. Parayı alan "faizsiz kredi" olarak değerlendirir, sonra öder.
İhracat ve ithalatın kolaylaşması insanlık için çok önemli bir kazançtır.
Şöyle ki, Ege Bölgesi'nde zeytin kolay yetişir. Diyelim ki, Ege Bölgesi'nde bir saatte iki kilo zeytin üretilmektedir. Aynı zeytin Çoruh vadisinde de yetişmektedir. Ne var ki orada zeytin ancak saatte bir kilo olarak üretilebilmektedir. Buna karşılık Artvin'de ıhlamurun kilosu bir saatte elde edildiği halde, İzmir'de iki saatte elde edilmektedir. Karşılıklı olarak bu ürünleri mübadele etmezsek, üç saat çalışarak bir kilo zeytin ve bir kilo ıhlamura sahip oluruz. Mübadele edersek, iki saat çalışarak dört kilo ürünümüz olur. Öyleysemübadele emeği iki üç misli değerli hâle getirir, bir o kadar da fazla üretime imkan verir.
Bu örneği hiç zeytin veya diğer ürünleri yetiştiremeyen ülkelerle karşılaştırdığınızda, ithalat ve ihracat olmadan hayat olmaz sonucuna varırsınız.
Küresel sömürü sermayesi (ve de İsrail) kendilerini sömürsün diye; bu kadar basit imkanı kullanmayan insanlığa önce 'Allah akıl fikir versin' diyoruz... Sonra, bütün insanlığa ve insanlık ailesinin her ülkesindeki ahmak yöneticilere, akılları başlarına gelinceye kadar 'akıllanmak için daha ne gibi musibetler bekliyorsunuz' demekten başka ne diyebiliriz ki!.. Elbette bir gün gelecek, "TUFAN" seviyesinde yaşanan her türlü ekonomik, siyasi ve sosyal sorunlar/musibetler "NASİHAT" yerine geçecek; işte tam da o zaman insanlar, ülkeler, devletler ve yöneticiler (bu arada 'bizimkiler' de) bizim bu çözümlerimize kulak verecekleridir. Vesselâm...