Gizlenen gerçeklerin zamanla ortaya çıkmak gibi özellikleri vardır. Bütün mesele sabredebilmek. Zamanı gelince, er veya geç gerçekler bir şekilde ortaya dökülüyor. Böyle olmasa hayat olmaz, dünya dönmez, düzen olmaz, hayat ve kâinat dengesi sağlanamaz.
'Gizlenen gerçekler' deyince, neredeyse bütün baba yazarların günlerdir yazdığı 'Baykal gizlilikleri ve kasetleri' üzerinde duracağımı zannetmeyin. Siz de benim gibi yapın; o meseleyi fazla merak etmeyin, sadece biraz sabredin ve zamana havale edin. Nasıl olsa bir müddet sonra veya zamanı gelince her şey bütün çıplaklığı ile ortaya dökülüverir!..
Şunu çok iyi bilelim. Birileri 'kafesteki maymuna bak' dedikten sonra, bizim ruhumuz bile duymadan banka veya devlet bütçelerimizdeki milyarları tırtıklıyor veya 'ipteki cambaza bak' diyerek dikkatimizi dağıttıktan sonra, cebimizdeki cüzdanı yürütüyor!
Onlar 'iktidarı ve muhalefeti' ile bir yerlerde yazılan senaryolara göre rollerini oynarken, olan bize oluyor, olan gariban vatandaşa oluyor, olan tüyü bitmemiş yetime oluyor!
Şöyle bir derinlemesine düşünsenize... Yedi-sekiz yıldan beri 'bunlar bizden' dediğimiz, nice yıllar en zor şartlarda birlikte yürüdüğümüz yol arkadaşlarımız iktidarda, hem de 'Anayasa çoğunluğu' ile iktidarda ama;"ANAYASA" başta olmak üzere hangi 'ana meselemiz' çözüme kavuşturuldu?!.
DİNÎ (meselâ başörtüsü yasağı ve kamusal alan ucubesi), İLMÎ (meselâ katsayı ve her türlü eğitim hakkı),İKTİSÂDÎ (işsizlik, istihdam, icra, iflas, faiz, kredi vs başta olmak üzere her türlü ekonomik sorunlar), SİYASÎ(dünyada hiçbir ülkede olmayan yüzde 10 barajı ve diğerleri) ile SOSYAL (hani hepsine birden "SOSYAL TUFAN" dediklerimiz de dahil) hangi ana sorunumuz çözüme kavuşturulup sahil-i selâmete ulaştırıldı?!.
Hangisi?!.
Onun için biz sade vatandaşlar olarak kendi dertlerimizle, kendi meselelerimizle, kendi sorunlarımızla ilgilenelim; çare ve çözümleri üzerinde kendimiz duralım. İyi bilinsin ki, iş başa kalmıştır. Kendi söküğümüzü kendimiz dikelim. Kimseden fayda yok!
H H H
Evet, gizlenen gerçeklerde söz ediyordum...
Gizlenemeyen son bir gerçek de dün ortaya çıktı!
Başbakan Yardımcısı Sayın Ali Babacan açıkladı!
Artık Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin "Mâli Kural"ı var!
...
Hani IMF ile anlaşma yapılmamıştı ya? Hani bizi hayretler içinde bırakan bir şekilde, ilk defa IMF'ye karşı dayılanmalar, efelenmeler ve bilmem ne tafralar vardı ya? Meğer hepsi hikâyeymiş! IMF ile anlaşma yapılmamasının ve o günlerde bize de çok ilginç gelen bir şekilde IMF tarafından fazla bir itiraz gelmemesinin temel sebebi şimdi anlaşıldı.
Ne diyordum?
Gizlenen gerçeklerin zamanla ortaya çıkmak gibi özellikleri vardır.
Gizlenen gerçek ortaya çıktı: Mâli Kural Kanun Taslağı!
Meclis son günlerde çok çalıştı ya! Şimdi dinleniyorlar. Ama senaryo yazanlar boş durmuyor. Meclis'e sunulmak üzere yeni tasarılar ve taslaklar yolda...
Son tasarı, son taslak neymiş?
"Mâli Kural Kanun Taslağı"!
"MÂLİ KURAL" neymiş?
Mâli Kural, birçok gelişmekte olan ülkede IMF tarafından teşvik edilerek uygulanır... Kısaca, "mâli kural" hükümetlerin yapacakları harcamalara kısıtlama getirilmesidir... Fazla bütçe açığı verilmemesini sağlamaktır... İlk başta kulağa ne kadar da hoş geliyor, değil mi?.. Böylelikle devletin yapacağı harcama miktarı kısıtlanmış olacak... Yani devlet harcamaları ve hükümet IMF zihniyetine teslim edilmiş olacak!..