Borçlanarak devlet yaşatılamaz.
Borçlanma demek çağdaş kölelik demektir.
Başkalarına çalışıp “faiz” vermek köleliğin modernidir.
Borçlardan kurtulmanın yolu da “herkese iş”tir, “üretim”dir ve “ihracat”tır.
“Herkese iş” de son derece kolay temin edilir. Herkese bir “çalışma kredisi” tanınır. Git, bir işverenin yanında çalış, o borçlansın, sen maaşını devletten al denir.
İşletmelere de ayrıca “ham madde kredisi” açılır. Ham maddeyi al, parasını devlet ödesin denir. İşletmelere verilen bu kredinin faizi yoktur, cebrî icrası yoktur.
Bu işlemlerden sonra üretilen mamul ortak ambara konur ve çift anahtarla kilitlenir. Devlet ve üretici bu süreci birlikte paylaşır.
Parası ödenmiş, vergisi verilmiş mallar satın alana teslim edilir.
Böyle bir “faizsiz kredileşme sistemi” asla “enflasyon” yapmaz. Çünkü üretilen mal kadar piyasaya para sürülmüş olur. Piyasada artan para kadar mal da artmış olur, dolayısıyla fiyatlar sabit kalır. Sadece üretimdeki millî stok artmış olur.
Devlet parayı faizsiz vermiştir.
Ama üretim yaptığı için vergisini almıştır.
Böylece “zalim faiz”in yerini “adil vergi” almış olur.
İşte bu şekilde pek çok sorunun anası olan “işsizlik sorunu” çözülmüştür.
***
Çare ve çözüm bu kadar kolay ve basittir.
Bu kadar basit olan bu çare ve çözümü siyasi iktidar partiler, sırf dışarının (dış güçlerin), sadece Türkiye düşmanlarının, yani sömürünün, sömürücü tekel sermayenin hatırına yapmamaktadırlar.
Bu görüşümüzü ilgililer incelemeli, inceledikten sonra da bizi dinlemelidirler. Bu arada itiraz edenlerin itirazları da değerlendirilmelidir. Daha sonra Millî Güvenlik Kurulu’na öneri olarak getirilmelidir. Çünkü sözkonusu olan “ülke güvenliğimiz” ve “devletimizin bekası”dır.
Bu şekilde bir sene içinde “işsizlik sorunu” çözülmüş olur.
İki sene içinde de “dış borçlar sorunu” çözülmüş olur.
***
Tekrar hatırlatıyoruz!
Önerimiz gayet sade ve basittir.
IMF’yi dinlemeyip Merkez Bankası para basar ve “çalışma kredisi” olarak tüm çalışanlara kredi olarak verir. Herkes çalışır. İşverenler borçlanırlar. Mallar satılınca devlet kredisini tahsil eder. Krediler faizsiz olacağı için fiyatlar zamanla artmaz, enflasyon olmaz. Dolayısıyla stoklar kimseye zarar getirmez. Stoklar arttıkça üretilen malların fiyatları düşer. Devlet üründen pay olarak vergi aldığı için devletin de alacağı düşer. Denge korunur.
Piyasaya üretilen mal kadar para sürüleceği için enflasyon olmaz.
İhraç kolaylaşır ve bu sayede dış borçlar ödenir.
Ordu askeri müdahalede bulunmaz.
Seçim döneminde millî güvenlikle ilgili kararlar yayınlar ve bu kararların ne derece uygulandığı millete bildirilir. Halk seçimde ona göre oy kullanır.
“Açılım.. Açılım…” deyip duruyorsunuz ama ne açılımı yapacağınızı bilmiyorsunuz.
“Kürt açılımı/ sorunu” değil, “Demokrasi açılımı/ sorunu” değil, “Anayasa açılımı/ sorunu” veya bilmem ne açılımı/sorunu değil; “genel bir düzen/sistem açılımı” yani “Adil Düzen/ Adil Ekonomik Düzen açılımı” gereklidir. Asıl “açılım” budur ve bundan başkası veya gerisi “fasa fiso”dur.