Bugün “Seçmen kooperatifleşmeli, belediye desteklemeli” diyorum. Ne demiştim?
-“Adil Düzen bağlamında belediyeler ne yapmalı?” (12.03.2019)
-“Faiz ve zalim düzen yüzünden işsizsin kardeşim!” (13.03.2019)
-“‘Faizli zalim düzen yüzünden’ itirafına az kaldı!” (14.03.2019)
-“Seçim; inandırıcılığını kaybetmekte olan iktidar” (16.03.2019)
TEŞHİS VE TEDAVİ bağlamında biz böyle derken, başkalarının da dedikleri var…
Bugün (18.03.2019) bir yazar teşhisleri şöyle sıralamış:
“*Yüksek faiz patlaması *Rekor enflasyon *İşsizliğin zirve yapması *Fakirlik ve fukaralığın had safhaya yükselmesi *Çiftçinin yüksek maliyetler nedeniyle ekim yapmaması nedeniyle Türk tarımın iflas etmesi sonucunda gıda ürünleri ithaline mecbur kalınması *Et ithali ile hayvancılığın bitirilmesi *İnşaat sektörünün durması *Ekonominin durgunluk içine girmesi *Banka kredi faizlerinin yüzde 25’leri aşması *Otomotiv sektörü başta Türk sanayinin üretim/tüketim dengesi sıkıntısı yaşaması *İflas ve konkordato ilanlarının zirve yapması...” (Orhan Uğuroğlu, Yeniçağ, 18.03.2019).
On gün önce (10.03.2019) bir yazar memleketim İzmir’den tedavi örnekleri vermiş.
“Üreticiden tüketiciye İzmir kooperatif modelleri / Şehir insanının tarımsal üretimle bağı koptu. Artık, tarım ürünleriyle süpermarketlerde görüşüp tanışıyoruz. Yaşanan bu kopuş gıda sağlığı endişesi ile pahalılığı beraberinde getirdi. Mevcut tabloda gıda tarladan rafa ulaşana kadar birçok kez el değiştiriyor. Her elini süren de kâr payı koyunca en temel gıda ürünleri dahi cep yakıyor. / Tanzimler malumunuz. Bu süreci tersine çevirmek için atılan bir adım. Tarladan aracısız satış yöntemi. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin açıklamalarına göre, dizginlenemeyen gıda fiyatlarına çare, kooperatifçilik ile aranacak. Yani tüketici ile çiftçi yeniden tanışacak. Bu yıllardır özlenen tablo. Son yıllarda şehirlerde yaygınlaşmaya başladı bile. Özellikle gıda toplulukları ve kooperatiflerin başı çektiği bu sürece belediyeler de destek verecek. Aslında bu sürecin iki başarılı örneği de var. İkisi de İzmir’den. İkisi de ürünleriyle ‘Tarım Oscarı’ almış.
KOOPERATİF 5 köylü tarafından kurulmuş / Organik yoğurtla ödül alan Tire Süt Kooperatifi, yarım yüzyıllık bir birlik. Köylünün ürettiği sütün değer kazanması için 5 köylü tarafından kurulmuş. Bugün 2 bin 100 ortağı var. Yani 2 bin 100 çiftçi, sütünü işleyip değere çevirerek tüketiciye doğrudan ulaştırıyor. Köylüler, sabah sağdıkları sütü kooperatifin süt toplama merkezlerine teslim edip, süt hesaplarına işletiyor. Kooperatif de bu sütü yoğurda, ayrana, peynire dönüştürüp satıyor. Elde edilen gelirin bir bölümü ortak giderlere ayrılıyor, kalanı da ay sonunda süt hesabına göre çiftçiye ödeniyor. Süt hesabı kooperatife bağlı 60 köyde aslında paranın yerini almış. O hesapla kooperatif marketinden evinin tüm giderini alıyor çiftçi. Aynı zamanda tohumunu, yemini de. Tire’deki bu model, BM tarafından ‘dünyanın en iyi kırsal kalkınma modeli’ seçilmiş. Başkan Mahmut Eskiyörük, tarımsal potansiyelin doğru değerlendirildiğinde yoksulluğun kader olmaktan çıkacağı görüşünde. Talebi, kurdukları Çiftçim Market’in tanzimler gibi şehirlere taşınması. Çiftçim Market’te sadece kooperatiflerin ürünleri satılıyor. Eskiyörük, ‘Tarımda kooperatifleri hâkim kılarsak gıda krizlerini önler, sürdürülebilir üretimi gerçekleştiririz. Çünkü biz alıp satmıyor, üretip satıyoruz’ diyor.
Diğer örnek Kiraz’daki İğdeli Kooperatifi. Tulum peyniriyle ‘Oscar’ kazanan kooperatifi 15 köy muhtarı 1993 yılında kurmuş. Şimdi 37 köyde 2 bin 400 köylü kooperatif ortağı. Aynı Tire’deki gibi onlar da sütleriyle kalkınıyor. Hepsinin kaza ve trafik sigortası var. Kooperatif Başkanı Süleyman Top, ‘Kooperatif olmasa bu insanlar perişan olur. Ne o paraya yem alabilir ne de süt satabilirler’ diyor. Başkan, kooperatiflerin kaliteli gıdayı ucuza sunması hakkında da diyor ki; “Kimyasal ve katkı maddesi koymadan, bu ülkenin bebeleri en kaliteli ürünü yesin diye üretiyoruz.” (Gürkan Akgüneş, Milliyet, 10.03.2019)
kooperatifleşme uygulanmalı, belediyeler desteklemeli…