ADİL DÜZEN'E GÖRE İNSANLIK ANAYASASI-K
Süleyman Karagülle
1998 Okunma
ŞURALAR KURALI

Kural 42: Şuralar Kuralı

a)Kuralları meclis ve onların temsilcisi olan şuralar koyar.(Hilafet Kuralı 6a) İnsanların ihtiyaçları (35-15  Ayetinde “Siz fukarasınız” demektedir.) ve imkânları(93-11  Ayetinde “Rabbinin nimetini anlat” demektedir.) vardır. İmkânları kullanarak üretim yaparlar(53-39  Ayetinde “İnsana emeğinden başka karşılık yoktur” demektedir. 2-36  Ayetinde “Yeryüzünde sizin için bir zamana kadar istikrar ve meta var” demektedir. Bu ikisi metanın emekle elde edileceğini gösterir.) ve sonra bölüşürler.(4-29  Ayetinde “Aranızda malları karşılık ve razı olduğunuz ticaret dışında batıl olarak yemeyin” demektedir. Buna göre hak yolla bölüşme ticaretle olur.) Ne yapılacağını Ahlaki Şura, nasıl yapılacağını İlmi Şura, kimin yapacağını Mesleki Şura, kimin olacağını Siyasi Şura düzenler ve denetler.(Erkler Kuralı 37))

 

b) Genel hizmetlerle ilgili kararlar başkan tarafından ilgili şuralara danışarak alınır.(3-159  Ayetinde başkana “Onlara danış” demektedir. “Karar verdiğinizde” demiyor, “Karar verdiğinde” demektedir. Bu da şuraya danıştığını ve kararı başkanın verdiğini gösterir. 18-28  Ayetinde de başkana “Onlardan gözünü ayırma” demekle işi kendisinin yapamayacağını ve şuranın yapacağını göstermektedir.)

 

A: Ahlaki şura,  İ: İlmi Şura, M: Mesleki Şura,  S: Siyasi Şura

25 GENEL HİZMET TABLOSU

6)Demirbaş-S

المرقوم(83-9) 10) Plânlama-İ

التقدير   (34-11) 12) Bakım-M

العمارة(30-9)   13) Sağlık-A

الشفا(26-80) 11) Güvenlik-S

الامان(3-97)

7) Envanter-A

حساب التبايع(2-282) 22)MESLEKİ Eğitim-M

التربية(26-18)   23) Ambar-M

الخزينة(15-21)   25) Kasa-S

القرض (2-245) 24)ASKERİ Eğitim-S

التعليم (2-239,5-4)

1) Başkan

الحساب (5-42, 4-65) 2) Tescil-İ-M

الكتابة(2-282) 3) Tespit-A-M

الرقيب   (9-10) 4) Tahkik-A-S

الشهادة(2-282) 5) Hakemlik-İ-S

التحكيم      (2-188)

8) Zimmet-M

حساب االتداين

 (2-282) 19)AHLAKİ Eğitim-A

الارشاد(18-17) 18) Takip-A

القيام (4-5)    21)Araştırma-İ

التحرى(72-14) 20)İLMİ Eğitim-İ

التدريس(3-79)

9) Evrak-İ

السجين(83-7,8) 14) Basın-İ

الاسفار(62-5) 15) Ulaşım-M

السبيل (20-53) 16) Yayın-A

الاذان(9-3) 17) Haberleşme-S

الحوار(18-34)

 

(Bu tablo ikili sistemin genel hizmet ve kamu görevine uygulanmasıdır. Müesseseler Kuran'da dörder dörder zikredilmiştir. Zikredilen kelimeler Kuran'dan alınmıştır. Müessese adı geçmeyen müesseseler için, Kuran'da geçen kelimelerden yola çıkılarak istihsan yapılmıştır.)

 

c) Uygulama kararları istişareyle belirlenir.(42-38  Ayetinde aralarında işlerin şurayla olduğunu söylemektedir.) Kuran'da bütçe sadakayla geçmektedir. Gelirler zekatla, giderler sadakayla anlatılmaktadır. Zekatın toplanması ve dağıtılması görevi başkana verilmiştir. Bunun meşveretle yapılması gerekir.(9-60 , 2-43  )

 

Kural 43: İşletme Ortaklığı Kuralı

a) Bir işletmenin 4 çift ortağı vardır. Tesis ortakları; taşınmazları ortaklığa koyarlar. Alt yapı ortaklığı bunların ortağıdır. Emek ortaklığı üretimi yapanların ortaklığıdır. Bakım ortakları bunların ortaklarıdır. Sermaye hammaddeyi temin eder. Karşılığında mamulü alır. Elektrik, su gibi yardımcı maddelerin ortağı da sermayeyi temin edenlerin ortağıdır. Hizmet ortakları rekabetin sağlanamadığı ve üretimin emekle orantılı olmadığı hizmetleri yaparlar. Dayanışma ortaklığı bunların ortağıdır. (2-36  Ayetinde istikrar edilen yerden bahsedilmektedir. Hem insanlar için hem de bir işletmenin yapılabilmesi için taşınmazlara ihtiyaç vardır. 2-279  Ayetinde malların başından bahsetmektedir. Malların anası demeyip başı demesi sermaye olduğunu gösterir. Hammadde gibi taşınır girdilere de ihtiyaç olduğundan bunlar da malların reisleridir. Üretim emekle yapılmaktadır. 53-39  Ayetinde “İnsana emeğinden başkası yoktur” demektedir. Bir de aracı girdileri vardır. 4-29  Ayetinde ticaretten bahsetmekte. Ticaret aracılık demektir. Taşınmazlar kiraya verilebildikleri için hisse sahipleri paylarını kiralayabilirler. 18-79  Ayetinde bir gemi bir işletmenin girdisi olarak gösterilmiştir. Sermaye payı kiraya verildiği takdirde faiz olacağı için kiraya verilemez. (2-275  Ayetinde faizin haram olduğu belirtilmiştir. Bunların ikisi de devredilebilir. 2-282  Ayetinde aranızda ifadesi kullanılarak ticaretin kişiler arasında devredilebileceği söylenmektedir. Emek ise devredilemez. 74-38  Ayetinde “Herkes kazandığına rehindir” demektedir. Rehin olduğundan devredemez. Bunlarda serbest rekabet sağlanabildiğinden arz ve talep kanunlarının işleyebilmesi için kamuca müdahale edilmemesi gerekir. (Çoklukta Denge Kuralı 31b) Hizmet ortaklığında serbest rekabet sağlanamadığından dolayı hizmet verenlere ait payların belirlenmesi gerekir. 9-60  Ayetinde zekâtın dağıtılacağı yerler söylenmektedir. Bunlardan biri de genel hizmetlilerdir.)

 

b) Şartların payı illetlerin payından bir paydır. Ürün girdilerle orantılı ise girdilere illet denir. Hammadde ve emek illettir. Şart ise ürün girdilerle orantılı değilse şarttır. Genel hizmet ve tesis şarttır.(53-39,40,41  Ayetlerinde “insan için yalnız sa'y vardır” denmektedir ve sa'yinin ileride görüleceği söylenmektedir. Kendisine bu görülenin tastamam verileceği söylenmektedir. Buradan anlaşılıyor ki illet olan sebeplerin karşılıkları üründür. Diğer taraftan 2-282  ayetinde ise şahidin ve katibin zarara uğratılmayacağı ifade edilmiştir. Şahidin şehadeti ve katibin kitabeti ürünün illeti değildir ama bir sa'y olduğu için payı vardır. Demek ki illetin dışında olanların karşılığı illettin payından bir paydır. Yani işçiliğin payından bir paydır.)

 

Kural 44:  Nöbetleşme Kuralı

a)Topluluğun bedeni hizmetlerini nöbetliler nöbetleşerek yaparlar. Nöbete katılmak istemeyenler ise bedel verir. Yönetme hakkı nöbetlilere aittir. Bedel miktarını nöbetliler tespit ederler.(30-31,33  Ayetlerinde münib olan gruptan bahsetmektedir. Münib olma, nöbetli olma demektir. Yönelme, dönme kelimesinden gelmiştir. Nöbetlilik kamu hizmetidir. Ayette ittika ve salatı ikame ayrı olarak söylenmiştir ve hepsi de bedeni mükellefiyetler içindedir. 9-29  Ayetinde kendilerine kitap verilenlerden bir grupla cizye verilene kadar kıtal edilmesi emredilmektedir. Bu kimseler askerliği yapmayıp bedel ödeyen kimselerdir. Buna kıyasen bir kamu hizmeti yapılmayıp başkasına yaptırılıyorsa yaptıranlar bedelini öderler.)  

 

b) Nöbet miktarı senede 1 ayı geçemez. Eğitim ülke içinde yapılır. 1 haftası ona ayrılır. Geri kalan 3 hafta ise ülke, il ve bucak arasında bölüştürülür.(2-185  Ayetinde ramazan ayında oruç emredilmiştir. Oruç normal hayatın dışında hayat şeklidir. Nöbet tutma da aynı oruç gibi normal hayat dışında bir hayat işleyişidir. Buna kıyasen nöbet senede bir aydır.)

 

c) Ocaklarda kadınlar gündüzleri temizlik nöbetini, erkekler geceleri bekleme nöbetini tutarlar. Erkekler bucaklarda koruma, ilde güvenlik ve ülkede savunma nöbetlerini tutarlar.(Biat Kuralı 33)

 

Kural 45: Ailede İşbölümü Kuralı

a) Ailede çocuk doğurma ve büyütme kadınlara aittir. Nafaka temin etme ve savunma erkeğe aittir.(2-233  Ayetinde bu husus belirtilmiştir.) Evde işler istişare ile yürütülür. Önemli işlerde aşiretlerine de danışırlar.(2-233  Ayetinde تَشَاوُرٍ  mastarı tefaül babından getirildiğinden müşavere edenlerin ikiden fazla olduğunu gösterir.) Evde kadınlar, dışarıda erkekler son kararı verir.(Yetki ve Sorumluluk Kuralı 2a) Aşiret içinde kadın ve erkek eşittir.(4-1  Ayetinde “Sizi tek bir nefisten yarattı” demektedir. Nefis kişiliktir. Bu yüzden eşittirler. 4-34  Ayetinde kavvam kelimesi geçmektedir. Kavvam hizmeti alanla veren arasındaki eşitliktir.) Aile kadınlar üzerine kurulur.(65-1  Ayetindeبُيُوتِ (evler) kelimesini kadınlara izafe ediyor. Buna göre بَيْتَ (ev) kadına aittir ve بَيْتَ aileyi temsil eder.) Diğer işler bunlara kıyas yoluyla tespit edilir.(59-2  Ayetinde kıyas emredilmektedir.)

b) Ailede bütün fertlerin ihtiyaçları adalet içinde eşit şartlarda giderilir.(65-6  Ayetinde boşanmış eşin bile evden çıkarılmayacağını söylemektedir. Birinin eşi çocuklarından daha uzaktır. Evleviyetle bütün ailenin ihtiyacı eşit karşılanır. 16-71 ’de rızık yönünden fazlalık sahiplerinin ev kölelerine rızıklarını vermediklerini söylemekte. Oysa rızık konusunda onların eşit olduğu söylenmektedir. Kölelerle de ihtiyacı karşılamada eşitlik vardır.)

 

Kural 46: Dokunulmazlık Kuralı

a) Kişinin malına, canına, ırzına ve işine kimse dokunamaz. Bunların sınırını hakemler tayin eder. Üstü aranamaz, evine girilemez. Evinin dışına çıktığı zaman yargı kararı ile hukuktan korunması kaldırılmışsa gerekli uygulama yapılabilir.

Kıyas yoluyla ocakların bucak içinde, bucakların il içinde, illerin ülke içinde, ülkelerin insanlık içinde bağımsızlıkları vardır. Merkezi kuruluşlar taşra kuruluşların izni olmadan oraya giremezler. Yargı kararı ile kuruluş ortadan kaldırılır.(24-27 ,28  Ayetinde “Eviniz dışındaki evlere izin almadan ve selam vermeden girmeyin” demektedir. “Evde kimse yoksa izin almadan girmeyin” demektedir. Emir mutlaktır. Başka şartlar öne sürülüp bu emrin dışına çıkılamaz. Üstü aranamaz da buna kıyas edilir. Başkanın sürme yetkisi vardır.)

 

b) Herkesin canını, malını, ırzını ve işini koruma hakkı vardır. Gerektiğinde saldırıyı silahla def edebilir. Kısas yapılmaz. Diyet ödenir. Hafif veya ağır diyet ödeneceğine hakemler karar verir. (2-194  Ayetinde savunma hakkı olduğu sabittir. Saldırının derecesini bilmediğimiz için savunmayı yapanın takdirine bırakılır. Haddi aşmaması için de Kamil Sayılar Kuralı 24’e göre de diyet ödenir. Herkese savunma silahı serbesttir.) Silah taşıma caydırıcılık için gereklidir. Savunma silahı serbesttir. Müslimler bu silahı yalnız kendi savunmaları için kullanabilir, başkalarını korumak için kullanamazlar. Hakkı üstün tutan topluluklar saldırı silahı üretmezler ve taşımazlar.(41-34  )

 

Kural 47: Hakemlik Kuralı

a) Toplulukta çıkan her tür niza hakemler yoluyla çözülür.(4-65  Ayetinde “Aralarındaki anlaşmazlıklarda seni hakem tayin edene kadar iman etmiş olmazlar” demektedir. Ayetin devamında da “Kaza ettin” demesi bu hakemliğin icra ile ilgili olduğunu göstermektedir. Bu da başkanın hakemliğinin burada geçici hakemlik olduğunu gösterir.) Toplulukta görevliler görevin gereği olan kararları alma yetkisine sahiptirler. Herkes görevlilerin koyduğu kurallara uymak zorundadır. Hukuk düzenine uymak istemeyenler orasını terk eder. Kurallara uymaktan doğan mağduriyetler hakem kararlarıyla giderilir.(4-59  Ayetindeki ‘Allah ve resulü’ hakemleri yani yargıyı ifade eder.)

 

b) Hakemler, sözleşmeleri ve mevzuatı aşağıdaki hallerde iptal edebilirler.

1)İcmaya aykırı olması(İçtihat Kuralı 38c)

2)Uygulayıcıların güçlerinin yetmemesi,(2-286  Ayetinde “Allah kimseye taşıyamadığı yükü yüklemez” denmektedir)

3)Aralarında çelişki bulunması,(4-82  Ayetinde Allah’ın indinde çelişki olmadığı ifade ediliyor)

4)Taraflardan hiçbirine fayda sağlamadığı gibi başkasına zarar vermesi.(7-157  Ayetine göre yararlılar helal, zararlılar haram edilmiştir.)

c) Yargılama başkanın yönetiminde yapılır. Başka bir görevli yoksa başkan görevli ve yetkilidir. (4-65  Ayetinde “Seni hakem seçmedikçe” diyerek başkanın tabii hakem olduğu anlatılmaktadır. مِمَّا قَضَيْتَ  diyerek gazay-ı icranın başkana ait olduğu anlatılmaktadır. Yargılamada başkan merci olmadığı taktirde başkan görevli veya yetkilidir.)

d) Hakem kararları kesindir. Davayı kazanan aleyhinde bir daha dava açılamaz. Hakemler aleyhinde de dava açılabilir. Hakemler mahkum olurlarsa hakemlerin dayanışma ortaklıkları tazmin eder. Kazanan davalıya rücu edilmez.(4-59)

 

Kural 48: Şirketler Kuralı

İnsanlar birlikte iş yaparlar.(16-97  Ayetinde “Kim erkek veya kadın mümin olarak iyi iş yaparsa ona hoş bir hayat yaşatırız ve onlara ecirlerini veririz” demektedir. Ayette hoş hayat yaşatılana tekil zamir dönmekte, karşılık vermekte ise çoğul zamir dönmektedir. Onların ücreti derken ücret de tekil gelmektedir. Bu da üretimin birlikte tüketimin ayrı ayrı olduğunu göstermektedir.) Herkes emeğinin ve rizikosunun payını alır.(53- 39,40,41)  ayetlerinde “İnsana çalışmasından başka karşılık yoktur. Çalışması ilerde gösterilecektir. Sonra karşılığı verilecektir.” demektedir. Buna göre herkes emeğinin payını alır. Sermaye de önceki emekle ortaya konduğu için o da buna kıyas edilir.) Sermayenin riziko payı kârdır. Yapının riziko payı kiradır.(4-29  Ayetinde kira ticaretteki hükme evleviyetle delalet eder.) Zarar halinde ise her biri kendi cinsinden zarara katılır.(2-286  Ayetinde “Her nefis ancak taşıyabildiğinden sorumludur” der. Bu nedenle herkesin riziko payı da kendi vusudur. 17-84  Ayetinde ise “Her varlık kendi şekliyle hareket eder” demektedir. Buna kıyasen herkes riskini de kendine göre taşır.)

 

Şirketler önce ikiye ayrılır.

1-Ortaklar birbirlerinin hem vekili hem kefili iseler bu şirket-i mufavada’dır. (Kolektif şirket, birlik şirketi)(2-220  Ayetinde “Yetimlerin mallarının sizin mallarınıza karışması durumunda sizin kardeşlerinizdirler.” demektedir. Burada kolektif ortaklık anlatılmaktadır.)  

2-Diğer şirketlerde ortaklar yalnız birbirlerinin vekilidirler.(Annan şirketleri)(4-12  Ayetinde mirastaki bölüşme anlatılırken “1/3’ne ortaktırlar” demektedir. Bu da adi ortaklığı gösterir.) Ayrıca işletme (muamele) şirketleri vardır. Bu şirket sürekli devam eden şirkettir. Bunlar da tarım(6-141 ), sanayi(21-80 ), inşaat(30-9 ) ve ticaret(2-16 ) şirketleridir.

 

Kural 49: Savaş Kararı Kuralı

a) Savaşlar ülkeler arasında olur.(4-90  Ayetinde kıtalden bahsederken kavimden söz etmektedir. Bu nedenle savaş ülkeler arasında olur.) Savaş kararı alma yetkisi başkana aittir.(3-159  Ayetinde “onlarla müşavere et” “karar verdiğinizde” değil de, “karar verdiğinde Allah’a tevekkül et” demektedir. Bu nedenle topluluklara ait kararları başkan alır. 8-56,57  Ayetlerinde başkana doğrudan doğruya sen böyle yap veya böyle yap dendiğine göre savaş konusunda istişareye bile gerek görmeden başkan karar alabilir demektir.) Başkan iki şekilde savaşa karar verir. Birinci şekilde saldırı olmadan hakem kararına dayanarak başkan müşavere ile savaş kararı alır.(4-59 Ayetinde ‘Allah ve resul’den maksat hakemlerdir.) İkinci şekilde ülkeye saldırı olmuştur. Bölgedeki ordu komutanı başkandan izin alarak(Savaş kararı alma başkana aittir. Savaşma yetkisi görevliye aittir. Görevlinin karar alması esas kabul edilerek başkandan izin şartı getirilmiştir. Yetki ve sorumluluk kuralı2)  hakem kararına gerek olmadan savaş kararı alır.(2-194  Ayetine göre haramlar karşılıklıdır. “Kim size saldırırsa siz de misliyle saldırın” denilmektedir.) Savaş kazanılırsa karşı tarafın hakeme gidip harp tazminatı talep etme hakkı vardır.(4-59   ayetinde ‘Allah ve resul’den maksat hakemlerdir. Niza, saldırının karşı taraftan başladığı iddiasıyla ortaya çıkmaktadır.)

 

b) İç güvenliği iller sağlar. Asilerin etkisiz hale getirilme kararı il başkanına aittir.(49-9 ’da iki mümin taifenin iktital ettiğini söylemektedir. ‘İktital’ kendini öldürmek olduğundan iç savaştır. 3-159  Ayetinde “onlarla müşavere et” “karar verdiğinizde” değil de, “karar verdiğinde Allah’a tevekkül et” demektedir. Bu nedenle topluluklara ait kararları başkan alır.) Yine iki şekilde karar verilir. Birinci şekilde kişiler aleyhinde hakem kararına dayanarak başkan etkisiz hale getirme kararı alır.(4-59 ayetinde ‘Allah ve resul’den maksat hakemlerdir.)  Bu durumda diyet ödenmez. İkinci şekilde görevli başkandan izin alarak hakem kararına gerek olmadan kişileri etkisiz hale getirir.(2-194  Ayetine göre haramlar karşılıklıdır. “Kim size saldırırsa siz de misliyle saldırın” denilmektedir.) Bu durumda doğrudan diyet ödenir.(4-92  Ayetinde hata ile adam öldürmede kısas yapılmamaktadır. Diyet ödenmektedir. Buna kıyasen diyet ödenir.) Diyetin ağır ya da hafif olmasına hakemler karar verir.(4-59 ayetinde ‘Allah ve resulü’ hakemleri yani yargıyı ifade eder.)

 

Kural 50: Uygulamada Sorumluluk Kuralı

a) Topluluğa emredilmiş görevin yerine gelmesi, bir kısmının yapmasıyla gerçekleşiyorsa diğerlerinin katılması gerekmez. Katılması da meşru değildir.(3-104  Ayetindeمِنْكُمْ  demekle kendi içinizden bir ümmet diyerek küçük bir topluluğun yeterli olacağı vurgulanmıştır.)

 

b) Topluluğa verilen bazı emirler herkesin katılmasıyla yerine getirilir. “Namazı kılın, zekatı verin” emirlerinde olduğu gibi namaz ve zekat müfret ve marife olduğu için herkesin katılması gerekir.(22-78  Ayetinde “Namazı kılın, zekatı verin” denmektedir. Emir herkesedir. Bu yüzden herkesin yapması zorunludur.)

 

Kural 51: Kölelik Kuralı

 

1- Bir bölge savaşla işgal edildiğinde o bölgenin toprakları ganimet yapılabilir.(8-39,40,41,69   48-18,19  Ayetlerinde ganimet ve fethin meşruluğu sabit olmaktadır. Savaş bölge emiri tarafından yapılmaktadır. Dolayısı ile galibiyet ve mağlubiyet iki bölge arasındadır. Ganimet hükümleri iki bölge arasında geçerlidir.) Halkı da esir edilebilir.(8-67  Ayetindeيُثْخِنَ  kelimesiyle esir almanın savaş alanında olmasını şart koşmaktadır. Dolayısı ile bölgenin dışındakiler esir alınamaz.) Esirler bedelli veya bedelsiz serbest bırakılabilir. Gidecekleri yer yoksa köleleştirilerek savaşanlara bölüştürülür.(47-4  Ayeti bunu açıkça açıklamaktadır. Ayette إِمَّا kelimeleri istihsana seçenek bırakmıştır.) Köleler aile içinde aile fertlerinin sahip olduğu tüm haklara sahiptir. Aile fertlerinin yiyecekleri ve giyecekleriyle yaşarlar.(16-71  Ayetinde Allah’ın bazınızı bazınızdan rızıkça fazlalaştırdığını ve fazlalaştırdıklarının rızıklarını kölelerine döndürmediğini oysa hepsinin rızıkça eşit olduğunu söylemektedir. 30-28  Ayetinde kölelerin rızıkta ortak olduğu, rızıkta eşit olduğu, kendimiz için korktuğumuz gibi onlar için de korkmamız gerektiği söylenmektedir.) Kendileri ona bakmakla yükümlü olan kimsenin emrinde çalışmak zorundadırlar.(2-221  Ayetinde hem أَمَةٌ hem de عَبْدٌ kelimesi geçmektedir. عَبْدٌ iş yapan anlamında olduğu için çalışmak zorundadır.) Kölenin kişiliği olduğundan almaya ve satmaya yetkilidir.(24-58  Ayetinde مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ yerine الَّذِينَ مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ geçmektedir. Bu da kölenin kişiliğinin olduğunu gösterir. 4-25  Ayetinde kölelerin cezalarının, yarısı olduğu söylendiğinden onların da kişiliklerinin olduğu söylenmektedir.) İsterlerse sabit bir ücret tespit ederek hür biri gibi ayrı ev açarak bağımsız yaşayabilirler.(24-33  Ayetinde مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ olan kimsenin mukabete yapmasından bahsetmekte. مَا مَلَكَتْ  evdeki köledir, mukatebe yaptıktan sonra رَقَبَةٌ olur. Bundan sonra bağımsız olarak evde yaşar.) Henüz hürleşmeden öldüğü zaman malları sahibine kalır.( مَا مَلَكَتْzaten mülk olandır. Mülkün mülkü olmadığı için kölenin maliki, sahibi olduğundan mülküne de sahiptir.) Anlaşırlarsa belli taksitlerle kölelikten kurtulmuş olur. (24-33  Ayetinde مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ olan kimsenin mukabete yapmasından bahsetmekte. مَا مَلَكَتْ  evdeki köledir, mukatebe yaptıktan sonra رَقَبَةٌ olur. Bundan sonra bağımsız olarak evde yaşar.) Böyle kölelere bucak ve il bütçelerinden pay ayrılır.(9-60  Ayetinde zekatta الرِّقَابِ için pay ayrılmıştır.) En çok köle hür olacak şekilde bu pay bölüştürülür.(23-96  Ayetinde “Kötülüğü en iyisiyle def et” denmesine kıyasen en çok köle azat edecek şekilde pay bölüştürülür.) Bu anlaşmalarda tarafların rızasının şart olmasıyla beraber taraflar hakemlere gidebilir.(24-33  Ayetinde مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ olan kimsenin mukabete yapmasından bahsetmekte.  Burada “Onlarda bir hayr olduğunu bilirseniz onlarla mukatebe yapın ve Allah’ın size verdiği malından verin” demektedir. ‘Bilme’ çoğul olarak gelmektedir. Allah’ın malı da kamu malıdır. Kamu malından verme ve bilme birbirine atfedilmiştir ve bu da hakem kararıyla olur.) Akrabasının kölesi haline gelen kölenin köleliği biter.(4-1  Ayetinde erhamda ittika Allah'a ittikaya atfedilmiştir. Bir akrabayı köleleştirmek ittikaya muhalefettir.) Bedelini borçlanır.(2-233  Ayetinde “Valide veledi için zarara sokulmasın” demektedir. Bu sebeple akraba akrabadan dolayı zarara sokulmamalıdır.) Hür anne ya da babadan olan çocuk hürdür.(2-233 Ayetinin delaletiyle anne babasının çocukları üzerinde bir payı vardır. Akrabalıktan dolayı hür olur.) Hür çocuğu olan kölenin sahip olan eşi öldüğünde köle hürleşir.(Çünkü çocuk anne veya babasına malik olmuş olduğu için hürleşir.) Hür çocuğu olan köle anne ya da köle baba satılamaz.(Anne ve babası potansiyel (bilkuvve) olarak hür olduğu için artık satılamaz. Bu konuda icma vardır. )

2- Savaşın dışında yalnız fuhuşta köleleştirme vardır.(8-67  Ayetinde savaş dışında köleleştirme olmayacağı anlatılmıştır. 4-15  Ayetinde fahişelerin evlerinde hapsedileceği teşrih edilmiştir. Ayetin sonunda “Allah’ın onlara yol göstermesi” denmektedir. 4-25  Ayetinde ise “mümin olan kızlarınızdan köleler” denmektedir. Bunlar savaş esiri olamaz çünkü bunlar bizim kızlarımızdır. O halde fahişe olan kadınlar köleleştirilir, eve hapsedilir. Evlenen olursa Allah ona yol açmış olur.) Zinanın cezası 100 sopadır.(24-2 ) Zina gizli yapılan veya akrabalar arasında yapılan cinsi ilişkidir.(24-2, 24-4 , 5-38 , 5-33  Ayetlerinde cezaların affedilmesi caiz olmayan suçlar sayılmıştır. Bunların ortak illeti işin gizli olmasıdır. Açık olursa gasp olur, gizli olursa hırsızlık olur. Devletin otoritesini sarsacağı için fiilin verdiği zarardan daha ağır olan ceza verilmektedir. Akrabalar arasında yapılan cinsi ilişki de evlenemeyecekleri için gizli yapılana eklenmiştir. Doğacak çocukların hukuku korunamayacaktır.) Fuhuş, bir kadının gebeliğin anlaşılması dönemi geçmeden başka erkekle veya hiçbir zaman evlenemeyeceği bir erkekle cinsi ilişki kurmasıdır.(Fuhuşa zinadan daha ağır ceza konulmuştur. 4-15,16  Ayetlerine göre fuhuş zinadan daha ağırdır. Ağırlaştırma sebebi nesebin ihtilatıdır. Bir kadının iddet içinde iki erkekle birleşmesi fuhuştur. Hiçbir zaman evlenemeyeceği akrabasıyla ilişki kurması kıyasen fuhuş sayılır.) Fuhşun cezası köleleştirmektir.(8-67 ayetinde savaş dışında köleleştirme olmayacağı anlatılmıştır. 4-15 Ayetinde fahişelerin evlerinde hapsedileceği teşrih edilmiştir. Ayetin sonunda “Allah’ın onlara yol göstermesi” denmektedir. 4-25 Ayetinde “mümin olan kızlarınızdan köleler” denmektedir. Bunlar savaş esiri olamaz çünkü bunlar bizim kızlarımızdır. O halde fahişe olan kadınlar köleleştirilir, eve hapsedilir. Evlenen olursa Allah ona yol açmış olur.) Erkekler hadım edilir.(24-31  Ayetinde hadim olanlardan bahsedilmektedir. Demek ki hadimlik müessesesi vardır. Fuhuş yapan kadınlar hapsedildiği halde erkekler için bir ceza konmamıştır. Bunun için kol kesmeye kıyasen onlara hadim cezası verilir.) Kadınlar ev hapsine alınır. Bu ev hapsinde olan kadın evlenmek isterse köle hukuku ile evlenebilir.(4-25)

 

Toprakları bölüşerek halkı esir edebilir. Esirler savaşanlara köle olarak verilir.(8-67 , 4-25 , 4-92  Ayetlerinde kölelik mevcuttur ancak kölelerin kişilikleri vardır.) Bunlar asimile edilir.(24-33  Ayetinde “Onlarda hayır görürseniz” demektedir. Bu hayır, vatandaş olabilme özelliği olan, hem kendisine yeterli olan ve hem de çevreye zararı olmayan kişi olmasıdır.) Vatandaşlık ehliyetini kazandıklarında vatandaş hale gelirler.(2-221  Ayetinde “Mümin köle müşrikten daha hayırlıdır” diyor. 9-11  Ayetine göre müşrikler dinde kardeşimiz oluyorsa köleler de dinde kardeşimiz olur.) Bunun için sahipleri tarafından azat edilebilir.(90-13 ) Vasiyetle azat edilebilir.(2-180  Ayetinde hayır görüldüğü takdirde vasiyet edilmesi farz edilmiştir.) Hür bir kimsenin annesi haline gelebilir.(4-11  Ayetine göre mirasın sebebi karşılıklı yardımlaşma ve dayanışmadır. O halde akrabanın akrabalar arasında kölelik müessesesine gerek kalmamıştır.) Çalışarak ödediği bedelle hür hale gelmiş olabilir.(9-60 , 24-33 ) Kamu bütçesinden bunlara pay ayrılır.(9-60 Ayetinde borçluların yanında köleler için de pay ayrılmıştır. Çünkü mukatip borçludur.) En çok kimsenin hür olacağı şekilde bölüşülür.(7-31 )

 

Kural 52: İktisat (İsrafsızlık) Kuralı

Bir iş yapılırken en az çeşit ve en az miktarda malzeme kullanılır.(7-31 Ayetinde “İsraf etmeyin” demektedir. 25-67 ) Belirsizliği ortadan kaldırmak için miktar biraz artırılıp azaltılabilir.(18-25  Ayetinde “üç yüz dokuz” dememekte “üç yüze dokuz ekledik” demektedir. 35-32  Ayetine göre aşırı uçlar değil orta yol emredilmektedir.)

 

Kural 53: Diyet Kuralı

Hatayla öldürülen insanın mağdurlarına ölenin bedeli ödenir.(4-92  Ayetinde açıklanmıştır.) Kadın, erkek, büyük, küçük, hür ve kölenin bedelleri birbirine eşittir.(5-45  Ayetinde “cana can” dediğine göre bütün insanlar eşittir. 4-1  Ayetine göre insanlar eşittir. Kısasta eşit olduğuna göre diyette de evleviyetle eşittir. 2-178  Ayetinde geçen الْمَعْرُوفِ marifedir. Diyetin miktarını örfe ve topluluğun kararına bırakmıştır. Çünkü marifedir. Nisap da böyledir ve zekât bucaklarda toplanır. O halde nisapların takdiri bucaklara aittir. Diyeti de nisaba kıyas ediyoruz.) Bedel, insanın çalışma yaşlarındaki ücrete tekabül eder.(Diyet kişiden alınmaktadır. İnsanların eşitliği ilkesinden dolayı maldan veya servetten alınmaz. Kişiden ancak emek alınır. 53-39  Ayetinde “İnsanın çalışmasından başka bir şey yoktur” demektedir. O halde kişinin emeğinden alınır. ) Bu da 33 senedir. (Hizmet ve Görev Yerleri Kuralı 23a) Her bucak için ayrı tespit edilir.(Kamu Giderleri Kuralı 7a) Organlarda sistem çalışmıyorsa tam diyet ödenir.(Çünkü iş yapamaz.) Çift uzuvlardan bir tanesi zarar görmüşse yarım diyet ödenir. İki kol tam diyettir.(Bu bir sistemdir. 7-195  Ayetinde eller ve ayakları ayrı ayrı zikrettiğinden ayrı sistem olarak anlatmaktadır.) Bir kol yarım diyettir. Bileğe kadar kesilen kolun diyeti dörtte bir, eğer başparmak kesildiyse sekizde bir, dört parmağın hepsi gitmişse sekizde bir, başparmak dışındaki her bir parmak otuz ikide bir, parmaktaki her bir boğum için doksan altıda bir, her bir tırnak için yüz doksan ikide bir olarak diyet ödenir.(Kamil Sayılar Kuralı 24a) Diğer uzuvlar onlara kıyas edilir. İyileşen yaralar ise mani olduğu kadarıyla değerlendirilir. (Diyetlerde iki sopa bir tırnağa tekabül eder. İki gün hapis de tırnağa tekabül eder. ) Diyet değil, tazminat olur. Tazminat kişilere göre değişebilir.(2-282 ’de katibe ve şahide(tanığa) zarar verilmeyeceği bildirilmiş. İstihkak farklı olduğuna göre onu karşılayacak olan zarar de farklı olur. Zarar mala yapılmıştır. Cinayet ise nefse yapılmıştır.) Fiil kasten işlenmişse, kısasa tabi olunur.(4-92 2-178 Ayetlerinde katılda kısas emredilmektedir ve afla diyete dönüştürüldüğü belirtilmektedir. Hata ile kasıt eşit olamayacağına göre kasıtta ceza hatanın iki katı olarak verilir. 33-5  Ayetine göre hata ile yapılanla kasten yapılan suçun cezası eşit olamaz.) Kısasta denklik sağlanamıyorsa,(2-178 Ayetinde cezada aşırıya gidilemeyeceği söylenmektedir) kasıt eksikse,(33-5 Ayetinde tefeül babı olduğundan dolayı kastın tam olması gerekmektedir.) mağdur tarafından affedilmişse(2-178 Ayetinde “Kardeşi tarafından affedilmişse” demektedir.) veya suçlu o ilçeyi terk etmişse kısas yapılmaz, ağır diyet ödenir.(4-65  Ayetinde hüküm veren kişi Cuma namazını kıldıran bucak başkanıdır. İnfazı ancak kendi bucağında yapabilir. Bulunduğu yerin başkanı da kendi bucağında işlenmeyen suçu yargılayamaz. Bucak sakini olarak kabul etmişse diyetini ödemekle yükümlüdür. Diyet ödenmezse firar etmiş olur, kanı heder olur.) Ağır diyet, normal diyetin iki katıdır.(Kamil Sayılar Kuralı 24’e göre teşrid.) Normal diyet dayanışma ortaklığınca ödenir.(33-5  Ayetinde “Kastın olmadığı yerde kişi sorumlu olmaz” demektedir. Mağdurun zararının da giderilmesi gerekir. Dayanışma ortaklığı, velayet bunun için teşrid edilmiştir.) Ağır diyeti kendisi ödeyebilirse öder.(35-18  Ayetinde “Kimse başkasının günahını yüklenmez” demektedir.) Eğer ödeyemezse akilesi öder.(Kısastan kurtarmak için dayanışma tarafından ödeme yapılması lazım. Dayanışma, velayet budur.) Kendisinin malları mirasçılarına dağıtılır.(Kişinin cezalandırılması bakmakla yükümlü olduğu kişilerin de cezalandırılmasına sebep olur. 35-18 ayetine göre bunun önlenmesi gerekir. Suçlu hükmen ölmüş kabul edilir. Mirası çocuklarına dağıtılarak bu haksızlık giderilir.) Kendisi zorunlu çalışma kampına gönderilir. Diyeti ödeyinceye kadar çalıştırılır. Zorunlu çalışma kampında askeri düzen uygulanır.(Askeri düzene kıyasla bu hüküm konmuş olur.) Zorunlu kampa dışarıdan suçsuzlar da girebilir.(Sosyal ilişkilerde suçsuzların mağdur olmaması için bu imkân sağlanır. Serbestlik asıl olduğundan mani için delil olması gerekir.)

 

Kural 54: Planlama Kuralı

Planlama ölçülendirme demektir.(54-49  ve 15-21  ayetlerinde her şeyin ölçülü olduğu bildirilmektedir.) Mekânda ve zamanda ölçülendirme vardır. Mekanda ölçülendirme toprakların sahibi olan kuruluşlara aittir ve kuruluşlarca yapılmalıdır.(34-11  Ayetinde dokumamın takdirle yapılması emredilmiştir. Bu, mekanda planlamadır. Taşınmazlarda planlama da evleviyetle yapılmalıdır. 2-195  Ayetinde سَبِيلِ Allah'a izafe edilmiştir. O halde yollar toplulukça yapılmalıdır.) Zamanda planlama ise, uygulayıcılara bırakılır.(18-23,24  Ayetleri zamanda planlamanın yapılamayacağını göstermektedir.) İmar planlamaya göre topluluk tarafından yapılır.(30-9  Ayetinde yerin kazılması ve imarı birlikte zikredilmiştir. O halde yol yapmak imar etmek demektir. 52-4  Ayetine göre binaların yapımı da yerin imarı gibi planlamayla olur.)

 

Kural 55: Eda Kuralı

Hükümlülükler aynen eda edilir. Edilemezse mislen, edilemezse kıyamen, edilemezse bedelen eda edilir.(Aynen edaya 2-283  emanet ayeti delalet eder. Ramazan orucunun kazası 2-185  ayetiyle mislen edaya delildir. 5-95  Ayeti kıyamen edaya delildir. Bedelen edaya 4-92  diyet ayeti delildir. 94-5,6  Ayetlerinde marifeye(الْعُسْرِ) nekire(يُسْرًا) getirilmiş ve vav(وَ ) atıf harfi olmadan tekrarlanmıştır. Bu nedenle iki kolaylık yoktur.)

 

Kural 56: Şahitlik Kuralı

Nizasız(çekişmesiz) davalarda tek soruşturmacının(73-15 ), nizalı hukuk davalarında çift soruşturmacının(5-106) , ceza davalarında ise dört soruşturmacının şahadeti(4-15)  ile hüküm verilir. Hakemler şahadeti reddedebilirler, kendileri soruşturma yapamazlar.(4-58  Ayetinde geçen “Emaneti ehline verin” emri herkesin ehil olduğu işi yapacağının delilidir. 2-282  Ayetinde de “Ne kâtip ne de şahit zarara uğratılsın” demektedir. Bu sebeple bunların ayrı ayrı merciler olduğunu anlıyoruz. 4-35  Ayetinde de “Onun ehlinden bir hakem getirin”  demektedir. Böylelikle soruşturmacılığın ve hakemliğin ayrı ayrı işler olduğunu anlıyoruz. 2-188  Ayetinde de hükmü başkanın değil, hakemlerin verdiği sonucu ortaya çıkar.)

 

 

Kural 57: Ücret Kuralı

a) Kişilerin resmi ücretleri mesleki derecelerine göre belirlenir.(17-84  Ayetinde herkes şekline göre amel etmektedir. Şekle mesleki özellikler de dahildir. 4-6  Ayetinde rüşte ulaşanlara mallarının verilmesi söylenmektedir. Olgunluk mal idare etmenin delili olduğuna göre mesleki olgunluk da ücretin derecesiyle ilgilidir.) Mesleki dereceler ilme(39-9  Ayetinde “Bilenle bilmeyen bir olur mu?” denmektedir ve 12-76  ayetinde “Her bilenin üstünde bir bilen vardır” denmektedir, 11-3  ayetinde de “Her fazl sahibine fazlını verir” denmektedir.), ve tecrübeye(33-67  Ayetinde “Yöneticilerimize ve büyüklerimize itaat ettik” demektedir. Büyükleri yöneticilere atfetmiştir. Bu da yaşla olan tecrübenin söz sahibi olmadaki etkisini göstermektedir. 9-100  Ayetinde ilk hicret edenlere öncelik verilmektedir.) göre düzenlenir. İlim imtihanla belirlenir.(İlim imtihanla tespit edilir. 11-7  Ayetinde “Allah’ın gökleri ve yeri yaratma sebebi hanginizin daha iyi amel edeceğini belv etmek içindir” denmektedir. Bu nedenle بَلْوَ seçme sınavıdır. 4-6 ’da nikah için ibtila etme emredilmiştir. Buna kıyasen ilmi derece imtihanla belirlenir.) Tecrübe o işteki çalışma süresiyle kazanılır.(9-100  Ayetinde ilk hicret edenlere öncelik verilmektedir. Bununla birlikte 53-39  ayetinde  insana emeğinden başka bir şey olmadığı söylenmektedir. Buna kıyasen de çalışma tecrübeyle anlam kazanır.) Ayrıca işin ağırlığı ve sorumluluğu ile de ücret istihkak edilir. Yaş da tecrübeye etki eder.(Yetki ve Sorumluluk Kuralı 2a)

 

Resmi Ücret: Üretimle yatırım arasında dengenin oluşabilmesi için inşaatta çalışacakların ücretleri toprak parası olarak sabit olmalıdır.(53-39,40,41   ayetlerinde insan için emeğinden başka bir şey olmadığı beyan edilmektedir. Demek ki çalışanın başka bir hakkı yoktur. 40. ayette "görülür" demektedir. Yani işçiye avans verilmektedir. 41. ayette de "tam tamına ödenir” denmektedir. Allah'tan başkasına ibadet edilmeyeceğine göre kimsenin kimseyi zorlamaya yetkisi yoktur. Dolayısıyla iş anlaşmaları akitlerin ifası ilkesine göre yapılır.) Müteahhitlerin buna zorlanabilmesi için müteahhitlere inşaat ihale edilmelidir. Müteahhit inşaatı kamu adına yapar. Arsa, malzeme ve işçilik kamu tarafından temin edilir. Yapı da kamuya kalır. Bina kamuya kaldığı için farklı ücret uygulaması yapılamaz. Kamuya ait mallarda herkesin payı vardır. Bu payın değerini değiştirme yönetici de olsa kişilerin yetkisinde değildir.(11-3   Ayetinde “Her fazl sahibine fazlını verir” denmektedir. Bu da resmi ücreti göstermektedir.)

Emeksiz bir şeye malik olunamayacağından arsa mülkiyeti yoktur. İnşaat yapanlar, kamunun arsasında kendi imkânlarıyla inşaat yaparlarsa, arsayı ihya etmiş olacaklardır. Böylece inşaatın arsasına da malik olurlar. Artık emeğe iş bulabilmemiz için onları üretim dışında bir yerde çalıştırmamız gerekir.(6-151 , 89-18  Ayetlerinde topluluğun herkesin geçiminden ve çalışmasından sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Artık emeğe iş bulmamız lazım.)

 

b) Meslekler arasındaki ağırlık veya sorumluluk farklarını dengelemek için mesleğe başlama dereceleri farklı yapılır.(11-3 Ayetinde “Her fazl sahibine fazlını verir” denmektedir.)

 

Kural 58: Eşitlik Kuralı

a) İnsanlar yaratılışta eşittirler. Yaptıkları işlerden dolayı aralarında farklılık doğar.(4-1 , 49-13 )

b) Haklar; akrabalıktan, komşuluktan, emekten ve sözleşmeden doğar.(2-233  Ayetinde çocuğun rızık ve giyinmesinin babaya ait olduğu söylenmektedir. 4-36  Ayetinde komşuluk hakkından bahsetmektedir. 20-15  Ayetinde “Her nefis emeğinin karşılığını görecektir” diyerek emekten doğan hakkı göstermektedir. 2-177 ’de ahitleştikleri zaman ahitlerini yerine getirenlerden bahsetmektedir. Bu da sözleşmeden doğan hakları göstermektedir.)

c) İnsan Allah'ın halifesi olarak hükümleri koyar ve Allah'ın kulu olarak da kendi koyduğu kuralları uygular. Kurallar sözle ifade edildiği zaman hüküm ifade eder. Yazılı olması da emredilmiştir.(2-282  Ayetinde borçlanmaların yazılı olması hususu hükme bağlanmıştır. Kuran'da kitap olarak geçmektedir ve bu da bir sözleşmedir. Kuran'ın hükümlerini biz herkese zorla uygulamayız. İsteyen Kuran hükümlerini kabul eder o Müslim ve Mümin olur. O zaman Kuran hükümlerine uymak zorunlu hale gelir. Kitap, hükümleri içeren yazılı metinlerdir.) Sözleşme hükümleri içeren akit ve ahitlerdir. Akit en az iki kişi arasında yapılan sözleşme olup yalnız tarafları bağlar. Ahit ise kişiye değil, topluluğa karşı verilen bağlayıcı sözdür. O topluluğa katılanları bağlar. Ayrılanlar ayrılmak suretiyle bu bağlılıktan çıkmış olur.(5-1 , 16-91   Ayetlerine göre akit ve ahit birer beyandır.)

 

Kural 59: Ahsen Kuralı

a) Bir yerde kötülük varsa kötülüğü en iyi şekilde giderecek çareler istihsanla bulunur.(41-34  Ayetinde “Hasene ile seyyiye bir değildir” diyor. Sonra da “Seyyiyeyi ahsen olanla def et” diyor. حُسْنَى yerine أَحْسَنُ’i kullanıyor. Bir kötülüğün iyilikle en iyisiyle veya en az zararlısıyla def edilmesi emr olunuyor. Herhangi bir işte zarar varsa o zararın defi için gerekli olanı bulmamız ve onun da en iyisi olması gerekmektedir. İstihsanla en iyisini bulmamız gerekir.)

b) Şerri deliller kitap, sünnet, icma ve kıyasdan ibarettir. Bir konuda şerri delillerle sonuca varılamıyorsa aklımızla onu çözecek kural koyarız ve o kurala göre o sorunu çözdüğümüz gibi benzer sorunları ona kıyas edebiliriz.(2-44  Ayetinde de akletmediklerinden yani akıllarını kullanmadıklarından bahsetmektedir. 2-3,4  Ayetlerinde الَّذِينَ’ler   وَile atfedilmiştir. Bunlar, ayrı ayrı kimselerdir. İkinciler nakli delillerle iman ediyorlar. Birinciler ise nakli olmayan delillere dayanıyorlar. Bu da akıldır.)

Kıyas davi değil, defidir.(İçtihat Kuralı 38) Defi’de ispat külfeti itiraz edene aittir. Davi’de ise ispat külfeti iddia edene aittir. (Talil asıldır. Yani her hükmün illeti vardır. Bir ileti çürütmek için delil getirilmesi gerekir. Başka illet de getirilebilir. İkisi de ayrı ayrı illet olabilir.)

 

 

 

 


ADİL DÜZEN'E GÖRE İNSANLIK ANAYASASI-K
1-İÇİNDEKİLER
2361 Okunma
2-TAKDİM
2638 Okunma
3-ANAYASA'YA BAŞLARKEN
2076 Okunma
4-KAMU GÖREVLERİ
2463 Okunma
5-GENEL HİZMET
2331 Okunma
6-İNSANLIK
2017 Okunma
7-BÖLÜŞME
2061 Okunma
8-DAYANIŞMA
2002 Okunma
9-İNSAN
1736 Okunma
10-YERYÜZÜ
1902 Okunma
11-ŞÛRALAR
2008 Okunma
12-İŞLETMELER
1870 Okunma
13-BİRLİK
1829 Okunma
14-GÖREV
1827 Okunma
15-YETKİ
1802 Okunma
16-SORUMLULUK
1863 Okunma
17-HAKLAR
1948 Okunma
18-BÜTÇE
1721 Okunma
19-YAŞAMA
1804 Okunma
20-MEVZUAT
1857 Okunma
21-ÇALIŞMA
2286 Okunma
22-PAYLAŞMA
1882 Okunma
23-VERGİ
1820 Okunma
24-ANAYASA GENEL KURALLAR
2108 Okunma
25-KAMİL SAYILAR KURALI
3076 Okunma
26-ŞURALAR KURALI
1998 Okunma
27-SENETLER KURALI
2373 Okunma

© 2024 - Akevler