E.BÜTÇE
Madde-18a) Bütçe halkın isteklerine göre yapılır
Kişiler şahsi ihtiyaçlarını dayanışma ortaklıkları sorumlularına veya kendilerine hizmet veren hizmetlilerine bildirirler.(Şuralar Kuralı 42c, 3-159 Ayetinde “İşleri onlarla danış” demektedir. Buradaki هُمْ zamiri, ilgili olan herkesi kapsamaktadır. Bütçede yeri olan herkesle istişare yapılması gerekir. Bunun için başkanın herkesle doğrudan istişare etmesi mümkün olmadığı için bu iş başkan adına bir kurum tarafından yapılmaktadır. Velayet sistemi budur.) İmkanlar nispetinde özel ihtiyaçlar giderilmiş olur.(Eşitlik Kuralı 58b) Bunun dışında halk bedeni ihtiyaçlarını sağlık hizmetlilerine, ruhi ihtiyaçlarını yayın hizmetlilerine bildirirler. Bu bilgiler ahlaki dayanışma sorumlusuna gelir.(Erkler Kuralı 37) Ahlaki dayanışma sorumluları bu ihtiyaçları sıraya koyar. Ona göre öncelik verilmiş olur. Böylece değişik ahlaki sorumlulardan gelen istekler, birleştirilerek ortak bir bütçe fasılları oluşur. Fasıllara bölüştürme yapılır. Herkes kendine göre fasıllara pay verir. Ahlaki şura sorumluları ortakları adediyle orantılı oylara göre paylar değerlendirilir. Ondan sonra orta değer bulunur. Her fasıl için bulunan orta değer elde edilerek yüzdelerle bütçe yapılmış olur. Gelir buna göre fasıllara bölüştürülür. Mevzuata göre belirlenmiş paylar, ahlaki şuranın takdirine gerek kalmadan nispet olarak tahsis edilir.(Kamu Giderleri Kuralı 7a)
Araştırma hizmeti gelirlerin toplamını bulur,(4-8,11 Ayetlerinden anlaşılan mirasın taksiminin topluluğa verilmesidir. Kıyas yoluyla kamuya ait bütün taksimler evleviyetin delaletiyle kamuya aittir.) fasıllara bölüştürerek her fasla tahmini kaynak belirlenmiş olur.(10-5 Ayeti hesabı bilmemiz gerektiğini göstermektedir.) Buna göre projeler hazırlanır.(Planlama Kuralı 54) Buna göre harcamalar yapılır.(15-21 Ayetinde her şeyin bilinen miktarda harcanması gerektiği söylenmektedir. Bu da ancak plan ve proje ile malum olur.) Kontrollerin raporları ile gerçekleşen miktar envanter muhasebesine bildirilir.(2-282, tedayün ayeti) Buna göre kesin hesap bütçeleri ortaya çıkar. Uygulama bütçesini ilmi şura oluşturur.(Şuralar Kuralı 42a)
İşletmenin alt yapı ile tesisleri, bakım ve üretim işçiliği, genel hizmet ve kefalet (kredi) sermaye değildir.(İşletme Ortaklığı Kuralı 43) Sermaye hammadde ile satılığa arz edilen mamul maddedir. Her işletmenin bir ana malı vardır. Bütün mallar stokları ile fiyatlandırılır. Ana mal işletme senediyle, diğer mallar ana mal ile değerlendirilir. Harcanmış emekler de işletme senedine çevrilir.(Ahsen Kuralı 59 Açık ortaklıklarda yani isteyenin istediği zaman girdiği, istediği zaman çıkacağı ortaklıklarda giren ve çıkanın zarara uğramayacağı bir sistemi emretmektedir. Bu önerdiğimiz kural ortaklıkta mevcut olan o andaki piyasa değerlerini tespit etmektedir. Dolayısıyla giren ve çıkan zarar etmemektedir. Böylece seyyiye ahsen ile def edilmiş olur.) Üreticiler işletmeleri arz ve talep kanunlarına göre fiyatlandırarak işletirler.(4-29 Ayetinde alışverişte rıza şartı getirilmiştir. Bu, ekonomide serbestliği ifade eder. Bu sayede üretim tüketime eşit olur. 15-21 ayetine göre de dengede olacağını ifade etmiş olur. Bugünkü ekonomi bunu kanıtlamaktadır.)
İşletme senedi ise nakitle ana mal stokuna göre değerlendirilir.(Ahsen Kuralı 59)
Her yılın başında işletmenin ana mal cinsinden miktarı bulunur.(34-11 Ayetinde “Dokumada ölçüleri belirle” dediğine göre planlama yapmamızı emretmektedir. Bu usulle üretim ve tüketim miktarlarının büyük piyasalarda da serbest piyasa içinde belirlenmesi sağlanmaktadır. 4-29 Ayeti gereği karşılıklı rıza ayetinin uygun hale gelmesi için bu tedbirler alınmıştır.) Bu işletmenin sermayesidir.(İşletme Ortaklığı Kuralı 43) Sermayenin beşte biri kadar ana mal senedi kasaya konur.(8-41 Ayetine göre humusa kıyasla belirliyoruz. Zekatta olduğu gibi onda bir, yirmide bir, kırkta bir olabilir.) O miktar kadar da nakdin oluşması istenir. Nakit fazla ise işletme senedinin değeri yükseltilerek senet çoğaltılmış, nakit azaltılmış olur, nakit azsa işletme senedinin değeri düşülerek nakit çoğaltılır. O yıl içinde o miktardaki senedin stoku korunacak şekilde fiyatlandırma yapılır. İşletme içinde tüm girdiler ve çıktılar işletme senedi ile değerlendirilir.(2-29 Ayetinde جَمِيعًا dendiğine göre yeryüzündeki malları tüm insanların kullanması gerekir. 43-32 Ayetine göre insanlar birbirine muhtaç olsunlar ve böylece birlik sağlansın diye dereceleri farklı yapılmıştır. Yerler de bu sebeple farklı imkânlara sahip kılınmıştır. Bu ayetlerin delaletiyle bizdeki imkânları başka yerlerdeki imkânlarla değiştirmemiz gerekir. Bunu sağlamak için ithalat ve ihracat yapmamız gerekir. Dolayısıyla paramızı dünyanın parasıyla değiştirmemiz gerekir. Bunu sağlamak için kasamıza birbirine denk senet ve para konmalıdır. Hangisi çoğalırsa ondan çok verir, diğerinin azıyla değiştiririz. 55-9 Ayetinin emrine uygun olarak dengeyi sağlamış oluruz. Elimizde para olmadığı için kasaya denk para koyamayız. Onun yerine iki misli senet koyarız. Senedi parayla değiştirerek kasaya denk para koyarız.)
Üretimde hammaddenin payı artmamış kabul edilir.(2-279 Ayetine göre malın yani hammaddenin artması nehy edilmiştir.) Sadece tesis, genel hizmet ve işçilik katkıda bulunmuş olur. Tesis ve genel hizmetin payları işçilikle orantılı olarak bellidir. İşçi hammaddeyi alır, bir tezgahta işler, ambara teslim eder. Aradaki fark tesis, işçilik, genel hizmet toplamıdır.(İşletme Ortaklığı Kuralı 43b) Bakım işçiliği de içindedir. Buradan kendisine düşen pay belirlenmiş olur. Bakım işçisi ise payını hafta sonunda bakım yaptığı makinanın üzerinde yapılan işe göre alır.(İşletme Ortaklığı Kuralı 43b’ye göre bakım, tesisin şartı olduğundan tesisin payından alır.) Tesis ve genel hizmet payları ise emek (brüt işletme payı) payından hesaplanır.(İşletme Ortaklığı Kuralı 43b’ye göre bunlar emeğin şartlarıdır.)
Satış yapıldığında gelen haftalık genel hizmet payları 50’ye bölünür, gelecek haftalara şarj edilir. Bu haftanın gelirleri geçmiş elli haftadan bu haftaya düşen miktar kadardır. O haftada emek, tesis, genel hizmet verenlerin ücret, kira ve hizmet payları ona göre belirlenir. Beklenmedik giderler de gelecek aylara hatta yıllara yayılarak haftanın ürünü paylaştırılır. (Çoklukla Denge Kuralı 31b ve İşletme Ortaklığı Kuralı 43b)
Üretici olmayan işletmeler, gelirlerini gelecek elli haftaya şarj eder böylece haftanın gelirini belirlerler.
Bütçeyi yapan şura, gelirlerin hizmetler arasında nasıl bölüşüleceğini belirler. Bir sektörde daha fazla hizmet verilmesi gerekiyorsa bütçe de ona göre denkleştirmeleri yapar. Aktarma son yetkiliye ait olmalıdır. Bütçede resulün yetkili olduğu alanlar gösterilmiştir. Kalanların meclisçe olması gerekir. Mesela barışta hakemlik, savaşta ise güvenlik önemlidir. Salgın hastalıkların olduğu yıllarda sağlık bütçesi artırılmalıdır. Buna karşılık bakım hizmeti azaltılmalıdır. Bu yolla hizmetlere yön verilmiş olur.(Kamu Giderleri Kuralı 7a)
Mesleki derecelerde de işyerlerinin sorumluluk ve ağırlık puanları vardır. Bir hizmete daha çok istihdam isteniyorsa o mesleğin kadro ağırlık ve sorumluluk puanları yükseltilir. Ayrıca belli mesleklere mesleki derece verilirken farklı dereceler verilir. Böylece o mesleğe rağbet kazandırılır. Bu daha çok ilk başlama derecesindeki yüksekliği ile sağlanır. Örneğin; bu yıl tıbbı bitirenlerin ilk dereceleri 100, hukukun 80 olur, gelecek yıl mezun olanlar için aksi olabilir.(Ücret Kuralı 57b)
Bütçede her zaman nispet ve kurallar gösterilip hiç bir zaman miktarlar yer almaz. Miktarlar doğrudan uygulamada ortaya çıkar.(4-7,12 miras ayetlerine kıyasın yapılması ve 18-23,24 ayetlerinde "Yarın bir işi yapacağım deme, Allah istemesi dışında" demektedir. Bu yüzden miktarlar belirtilmez. Çünkü miktarlar bilinemez ve belirlenen miktarlar da gerçekleşmeyebilir.)
Madde-18b) Kamu vakıflarının bütçeleri
Kamu içinde aşağıdaki işletmeler ayrı birer işletme olarak oluşturulur ve bunların bütçeleri ona göre hazırlanır.(Kamu Giderleri Kuralı 7a)
1) Fakirler, serveti vasat servetin altında olan kimselerdir.(4-6 Ayetine göre fakir ve zengin kavramları vardır. Ara kavram yoktur. Başka türlü bir nispet belirtilmediğine göre bu iki grup sayıca birbirine eşittir. Toplumun yarısı fakir, yarısı zengindir.) Her hafta paylarını alırlar. Bu fasla gelen miktar bucakta ve ilde ayrı ayrı olmak üzere eşit olarak bölüştürülür.(Kamu Giderleri Kuralı 7a) Bundan yalnız çalışanlar pay alırlar.(Kuran’da sadaka(9-60) ve fey'den(59-7) bahsetmektedir. İnsanın yaşamak için ve çalışmak için ihtiyaçları vardır. Miskin hareket edemeyecek kadar yoksul demektir. Dolayısıyla bu pay yaşama payıdır. Bunun için bu pay hem devlette, hem de bucakta vardır. Çalışana fakirlik payı kalmış olur. Ayrıca miskinin fakir olması da gerekir.)
2) Yoksullar (miskin), fakirlerin içinden gelirleri fakirlerin gelirlerinin ortancasından az olan kimselerdir.(Beyt herhangi bir yapı demektir. Mesken ise ikamet edilen yer demektir. Sükunet hareketsizlik demektir. Fakiri servet ile tarif ettiğimize göre yoksulu gelirlerle tarif ediyoruz. Vasat gelir mutat(normal) gelir olduğuna göre miskinlik onun altında olmalıdır. Yarılama sistemiyle yarısı olur.) Bu fasla gelen miktar bucak, il ve ülke içinde ayrı ayrı olmak üzere eşit olarak bölüştürülür.(9-60, 59-7 Ayetlerinde miskin geçtiğine göre hem sadakadan(bucak geliri) hem de fey'den (devlet geliri) pay alır.)
3) Kamu hizmeti verenler, bu fasla gelen meblağı hizmet verenlere kamu işletmesinden verdikleri hizmetlere göre ocak, bucak, il, ülke ve insanlık içinde ayrı ayrı olmak üzere paylaşırlar.(9-60 Ayetinde وَالْعَامِلِينَ عَلَيْهَ denmektedir. Bunlar, sadakanın toplanmasında ve harcanmasında faaliyet gösteren kamu görevlileridir. Kurallı eril çoğul getirildiğine göre bu bürokratik teşkilattır. Kurallı çoğulda eşitlik aranmaz. "Amel" kelimesinden dolayı yaptıkları işe göre pay alırlar.)
4) Ehliyetliler; orta ehliyetliler bucakta, yüksek ehliyetliler ilde, üstün ehliyetliler ülkede temsil ettikleri ilmi, ahlaki, mesleki ve siyasi ortakları nispetinde şuraları oluştururlar.(Kuran'da 9-60 ayetinde الْمُؤَلَّفَةِ قُلُوبُهُمْ denmektedir. Kalpleri telif olanların manası; halkın sevdiği saydığı kimselerdir. Bunlar alimler ve sanatkarlardır. Bucak bütçesinde geçmektedir. Devlet bütçesinde bunlar yoktur. Ancak Allah'ın hakları dediği kısım meclisin yetkisine verilmiş kısımdır. Bu fasıldaki kısımları bu şuralar kullanır.)
5) İflas etmiş kimselerin itibarını iade etme vakfının bütçesindeki gelirler öyle paylaşılır ki, en çok kimsenin itibari iade edilsin. En az borcu olanlardan başlanır.(9-60 ayetinde الْغَارِمِينَ, فِي harfi-ceri ile birlikte kurallı çoğul olarak getirilmiştir. Eşit olarak bölüştürülmeyecek demektir. Bunlar için bir vakıf kurulacak ve borçlulara değil de, alacaklılara ödenecektir demektir. En çok sayıda borçluyu borçtan kurtarma ahsendir. Yani en az borcu olana öncelik verilmelidir.)
6) Göçmenlerin veya savaş esirlerinin bucaklara yerleştirilmesi için kendilerine yardım yapılır. En çok göçmen yerleştirilecek veya en çok köle hür hale getirecek şekilde destek yapılır. En az para ile yerleşebilecek kimselerden başlanır.(9-60 ayetinde kölelerle الْغَارِمِينَ, bir فِي harfi ceri altında toplanmıştır. Mükatebe olmak isteyen kölelere 'onlarda hayr görürseniz yazışın' deniyor. Yani sözleşme yapmak onlar için hak kabul ediliyor. Bu fasıldaki meblağ izinli veya ev kölesine verilemez. Çünkü onlara verildiği zaman sahibine verilmiş olur. Borçlulara uyguladığımız usul burada da uygulanacaktır. En az borcu olandan ödemeye başlanacaktır. Ğarimine'nin illeti köleyi hür hale getirmedir. Yani kendi kendine yaşayabilecek imkana ulaştırmaktır. Memleketini terk edip ülkemize gelen göçmenler de aynı şekilde işsiz güçsüz kimselerdir. Kıyas yoluyla bu fondan onlar da yararlanır. Bugün yalnız onlar kalmıştır.)
7) Hizmet vakıflarına işletme harcamaları için bir pay ayrılır. İşletmeciler bunu harcayarak işletirler.(9-60 Ayetinde ikinci فِي harfi cerinin altında سَبِيلِ اللَّهِ ve ابْنِ السَّبِيلِ zikredilmektedir. Aynı فِي harfi ceri altında toplandığına göre birbiriyle ilişkilidir. سَبِيلِ اللَّهِ topluluğu oluşturan fertler arasındaki ilişkiyi sağlayan her şeydir. Yol, su boruları, elektrik hatları, kanunlar, para. Bunların hepsi sebilullahtır. Fıkıhta vakıflar olarak zikredilmektedir. Bugünkü devlet işletmelerine (genel müdürlükler) karşılıktır. ابْنِ السَّبِيلِ’de ise ابْنِ , oğul olduğu gibi insan da demektir. ابْنِ السَّبِيلِ yolda çalışanlar demektir. Üçte birinin yarısı, vakfın emek dışı giderleri için harcanır. Yarısı da bunları işleten kişilere harcanır. الْعَامِلِينَ kamu görevlileridir. ابْنِ السَّبِيلِ ise genel hizmettir.)
8) Vakıfların işletme gelirleri, hizmet verenler dışında çalışanlara (personel) verdikleri hizmetlere göre bölüştürülür.(Genel hizmetliler الْمُؤَلَّفَةِ قُلُوبُ’dan sorumluluklarına göre pay alırlar. Burada genel hizmetli dışında çalışanlar çalışmalarına göre pay alırlar.)
9) Yetimler. Babaları ölen kimselerin malları mevkuf hale gelir.(4-5 Ayetinde geçen السُّفَهَاءَ’ya kıyasla) Çocuklar büyüyünceye kadar malların anasına dokunulmaz.(4-6 Ayetinde إِسْرَافًا وَبِدَارًا geçmektedir. Buradakiإِسْرَافًا kelimesi yetimlerin mallarından elde edilecek kazançların israf edilmeden harcanması emridir. بِدَارًا ise ana mala dokunarak yapılan masraftır. Vakfetmek demek ana mala dokunmamak demektir.) Velileri onları işleterek işletme paylarına ortak olurlar ve sermaye ve tesis paylarını yetimlere verir veya onlara bakarlar.(Ayette fakir olanın maruf kadarını kendisi için de ekl edebileceğini beyan etmektedir.) Ayrıca ülke ve il içinde ayrı ayrı olmak üzere yetimler faslında toplanan meblağlar eşit olarak bölüştürülür ve onları büyütmeyi taahhüt eden kadına verilir. O da onlara harcar.(59-7 Ayetinde yetimlere لِ harfi ceri ile temlik etmektedir. Başka karine olmadığı için eşit olarak bölüştürülür. Bu pay, yetimlere bakmakla yükümlü olan annesine veya akrabası olan kadına verilir.)
10) Yaşlılar payını, çalışmış olan yaşlılar ilmi dereceleri ve çalıştıkları yıllarla orantılı olmak üzere aralarında bölüşürler.(8-41 ve 59-7 ayetlerinde geçen ذِي الْقُرْبَى ifadesi yakınlar anlamında değildir, yakınları olan anlamındadır. Yani, bakmakla mükellef olan kimse demektir. Bugünkü yaşlılık sigortasına tekabül eder. Yaşlılık sigortası emekliliğe denktir.) Çalışmamış olanlar yetimler faslına katılırlar. Bunlar emeklilerdir.(4-6’da “Rüşte erinceye kadar malları onlara vermeyiniz.” dendiğine göre rüşte erişmeyenler küçükler hükmündedir. Erişip de sonradan rüştünü kaybedenler ise yaşlılar hükmündedir.) Ayrıca emeklilerden konut kesintisi yapılır. Yaşlandıklarında konutu taksit taksit kamuya satarak aylık gelirlerini yükseltebilirler. Artan kısım çocuklarına kalır. Kıdem tazminatı verilmez.(Herkesin yaşama hakkı vardır. Yaşama meskenlerde olur. 65-1 Ayetinde “Kocası ölmüş eşleri bir sene evlerinden çıkarmayın.” dediğine göre mesken zaruri ihtiyaçtır. Kira veremeyenlere kira parası alınmadan ev vermek zorundayız. Bunu karşılamak için kira verebilenlerden bir pay alınarak yapılar yapılır ve bu yapılar yine kendilerinin olur.)
11) Yolculara, kervan saraylar kurulur. Gelen ve geçenler oralarda konaklarlar. Karşılıksız konaklama yapılır. Her kervansarayın bir yatak kapasitesi vardır. O miktar misafiri her gün barındırmak zorundadır. Bunların yeme ve içmelerini de karşılarlar. Arabalarının bakımlarını da bunlar yaparlar. Ülke ve il çapında teşkilatlanmışlardır. Bu fasıl yol vakıfları ile birlikte çalışır. (Kamu Giderleri Kuralı 7a ve ابْنِ السَّبِيلِ kuralında فِي harfi cerinde سَبِيلِ اللَّهِ ve ابْنِ السَّبِيلِ ifadeleri ‘وَ’ harfiyle ayrı ayrı zikredilmiştir. Yolculara ayrılan kısmın bir kısmı yolculara, bir kısmı da yolcuları barındıracak vakıflara harcanacaktır. Ayrıca 34-18 ayeti kervansaraylara işaret etmektedir.)