ADİL DÜZEN'E GÖRE İNSANLIK ANAYASASI-K
Süleyman Karagülle
1892 Okunma
YAŞAMA

F.YAŞAMA

Madde-19a) Selem kredileri

Çalışanlara resmi ücretlerine göre kredi olarak toprak parası verilir. İşverenler borçlanır, çalışanlar alacaklı olur.(107-3 Ayetinde miskinin doyurulması dememekte, miskinin doyması demektedir. 53-39 ayetinde de “İnsana emeğinden başka bir şey yoktur” demektedir. Miskin için de emeğinden başka karşılık yoktur. Miskinin doyması için de çalışması gerekir. Miskine çalışma kredisi vermek de Allah'a verilen borçladır. Yani burada herkesin bir kredi alma hakkı vardır. 57-18 Ayetine göre karzı hasen yani faizsiz kredi kamuya verilecektir. Kamunun bu krediyi bir yerde kullanması gerekir. Yani kredi açması gerekir. Tasadduk emriyle beraber geldiğine göre benzer yerlerde harcanacaktır. Ama birbirinden farklı olacaktır. Nasıl sadakanın bütçesi varsa kredinin de bütçesi vardır. 2-282 tedayün ayetinde (Senetler Kuralı-60) hamiline yazılmış selem senetleri teşri edilmektedir. Yani halk tüketecekleri malları siparişle temin edecektir. Bu siparişi yapabilmek için halkın eline bir araç vermemiz gerekir. Bu da selem senedidir.) Çalıştıkları saatlerin dörtte biri alınır ve bu miktar genel hizmet ortaklığına verilir. Genel hizmetlilere hizmet verdikleri işletmelerin ürün payından hizmet verdikleri kişiler sayısıyla orantılı olmak üzere pay bölüştürülür.(51-19 Ayetinde mahrum olanlar yetim ve yaşlılardır. Bu hak sadaka ve feyde belirlenen paylardır. Tüketimin beşte biri olarak belirleniyor. )

 

Bunu isterlerse inşaatta işçilik olarak değerlendirirler. İsterlerse buğday parasına çevirerek onunla selem senedini satın alırlar.(2-36 Ayetinde مُسْتَقَرٌّ  yapıları, مَتَاعٌ da besinleri ifade eder. Girdiler; miktarlarıyla ise مَتَاعٌ’dır, zamanlarıyla ise مُسْتَقَرٌّ  'dır. Halk kendisine verilen kredileri yıllık geçimi için kullanır, artanı ile de yapılaşmaya gider.) Kredileşmede buğday parası ile toprak parası arasındaki kur geçmiş yılın son günündeki cari kurdur.(Zekat yıllık olarak hesaplanmaktadır. O halde ekonomik değerler yıllık olarak gerçekleşir. Başlangıç değerler yılbaşındaki değerler olur.) Üretimde çalışanlara verilen kredinin dörtte biri alınarak, fakirlere, yoksullara, yaşlılara ve yetimlere bölüştürülür.(8-41 Ayetinde خُمُسa göre beşte ikisi de çalışana kalmaktadır. Tüccar aldığı siparişin bedelini işyerine veriyor ve işyeri bu bedelle siparişin iki buçuk misli kadar mal üretiyor ve ambara teslim ediyor. Sipariş kadar kira payı oluyor. Yarısı kadar da kamu payı oluyor. Bu payın satılabilmesi için bir buçuk misli daha senet çıkarılacak ve kiralayanlarla genel hizmet verenlere dağıtılacaktır.)

 

Halk bununla mağazalara peşin ödeme yaparak sipariş verir, mağazalar tüccarlara sipariş verir. Tüccarlar işyerlerine sipariş verirler.(2-282 Ayetinde selem kredisi, ticari kaydın delaleti ile belirlenmektedir.) Fiyatlar serbest pazarlıkla veya stok miktarlarına göre belirlenir.(4-29 Ayetine göre rıza şartı vardır. Bu da fiyatların pazarlıkla tespit edileceğini gösterir. 55-9 Ayetine göre de dengenin korunması gerekmektedir. Denge ancak azalan malların fiyatlarını yükseltmek, çoğalan malların fiyatlarını da azaltmakla mümkündür.) Tüccar ürettirdiği malların bir kısmını ihraç edip, sipariş aldığı ve ülkede üretilmeyen veya pahalı üretilen malları dışarıdan ithal ederek siparişleri karşılar.(53-39 Ayetinde insanlar için emekten başka bir şey olmadığı söylenmektedir. 2-29 Ayetinde ve 5-5 ayetinde uluslararası ticaret teşri edilmiş bulunmaktadır. Demek ki ihracat ithalata eşit olmalıdır. 4-29 ayetine göre de bu dengeyi tüccar sağlar.) Halk kamu hizmetlerinden ve tüm vakıflardan bedelsiz yararlanır.(Kural 18) Böylece herkese aş bulunmuş olur.(11-6 ve 17-31 Ayetlerinde herkesin rızıklandırılması kamuya verilmiş olmaktadır.)

 

Madde-19b) Genel hizmetler

Elektrik ve su gibi sınırlı olan değerlerin paylaştırılmasında yarısı bedelli sistemi uygulanır. (Kural 4, 54-28 Ayetinde suların hazır bulunanlar arasında bölüştürüleceği hükmü getirilmiştir. Sular emekle kullanılır hale geleceğinden elde edilen suyun yarısı emek sahiplerine verilir. Onlar satarak ücretlerini alırlar. Geri kalan yarısı da hazır bulunanlara eşit olarak bölüştürülür. Üretilecek miktarı tespit edebilmemiz için; üreticiler ürettikleri suların yarısını kamuya vermeli, onlar da depolamalı. Kalan bir sonraki hafta bedelsiz olarak dağıtılır.) Elektrik benzeri malların selem senetleri satılır. Değeri mevsim ve güne göre arz ve talebe göre oluşur. Üretici %100 kamu payı ile birlikte üretmek zorundadır. Satılmış selem senedi kadar fazla selem senedi çıkarılır. Ve bu fazlalık bütün halka nüfus başına bölüştürülür.(Depo edilemeyen malların depolanmış gibi piyasada arz ve talebe göre fiyatlanması için sipariş senedi esas alınır. Senetler Kuralı 60 ) Senetler serbest arz ve taleple alınıp satılmaya devam edilir.(Bedava da olsa verilmiş olan şey kendilerine aittir. 51-19 Ayetine göre لِ harfi ceriyle ifade edilmiştir. لِ harfi ceri temlik içindir. Buna göre de istediğine satar.) Üretici aldığı siparişin iki mislini üretir ve teslim eder.(Kamu Giderleri Kuralı 7a) Halk isterse payını satarak daha az elektrik kullanır, isterse alarak daha fazla elektrik kullanır. (İktisat (İsrafsızlık) Kuralı 52 İsraf olmaz.)

Vakıflardan genel hizmetliler, payları takdirlerine göre bölüştürerek halkı yararlandırırlar.(59-7 Ayetinde “Resul ne veriyorsa onu alın” dediğine göre takdiri, resule yani onun vekili olan hizmetliye bırakmıştır.) Genel hizmetlerden karşılıksız yararlanırlar. Hizmetliler ücret paylarını kamu bütçesinden alırlar.(51-19 Ayetindeki الْمَحْرُومِ kelimesi ihtiyacı olan kişilerdir.) Hizmetliler elde ettikleri gelirleri merkezlerde birleştirip hizmet verdikleri kişiler nispetinde bölüşürler.(Su gibi sınırlı malların bölüştürülmesi sistemine göre)

 

G.YASAMA

DAVRANIŞLAR:

DİL

TEKNİK

ÖRF

SANAT

İSTİŞARE:

İCMA

İTTİFAK

İSTİHSAN

İÇTİHAD

BEYAN:

Vekalet

Velayet

Temsil

Hakemlik

YETKİLİ KARARI:

SIRALAMA

ORTA DEĞER

ÖLÇME

HESAPLAMA

SÖZLEŞME:

İCAP

KATILMA

GİRME

KABAL

 

Madde-20) Mevzuat, maşeri kararlarla oluşur.

(4-115 Ayetinde geçen سَبِيلِ  topluluğun kurallarıdır. Demek ki topluluğun kuralları vardır.) Ekseriyet kararı geçersizdir. (6-116 Ayeti ekseriyete uyulmayacağının açık delilidir.)

Beyan: Kişinin hukuki beyanları kendisini ilzam eder.(61-2,3 Ayetlerine göre yapılmayacak şeyin söylenmemesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu sebeple söz bağlayıcıdır.) Beyanlarına mazeretsiz(2-286 Ayetinde Allah’ın kimseye gücünden fazla yük yüklemeyeceği söylenmektedir. Bu sebeple özrü olduğundan sorumlu tutulamaz.) uymayan kimseler bundan dolayı bir zarara yol açarsa, mağdur olan onu tazmin ettirmek hakkına sahiptir.(5-1, 16-91 Ayetlerine göre akit ve ahit birer beyandır.) Beyanın kişiyi ilzam etmesi için beyanı yazılı yapması ve tescil hizmetine teslim etmesi gerekir.(2-282 ayetinde وَأَدْنَى أَلَّا تَرْتَابُوا ifadesi geçmektedir. Demek ki şüphe etmememiz için yazılı olması şarttır.) Bunu dayanışma ortaklığı tazmin eder.(61-2,3 ayeti “Ey iman edenler” diyerek başlamaktadır. Bu, yükümlülüklerin dayanışma içinde olduğunu beyan eder.) Muttarit (sürekli-devamlı) davranışlar, beyan gibidir.(22-29 Ayetine göre nezre kıyas olunur.)

Vekâlet: Kişi belirli konularda beyanda bulunma yetkisini başkasına tevdi edebilir. Vekilin yetkileri dâhilindeki beyanları tevkil edeni ilzam eder. Vekâleten yapılan beyanlar beyan edeni ilzam etmez. Beyanlarda bulunmaya ehil olmayanlar, ehliyetli vekil aracılığı ile beyanda bulunurlar.(Temsil Kuralı 41) Kadınlar siyasi haklarını kendi seçtikleri erkekler aracılığı ile kullanırlar. Seçilen nöbetliyse kadın da nöbetli olur, bedelliyi seçerse bedelli olur. Bu korumasının izni olmaksızın kadın bulunduğu yerden (ilçeden) dışarı çıkamaz.(4-34,35 Ayetleri. 34. Ayetteنِسَاءِهِمْ  değil النِّسَاءِ geçmektedir. Kayyum olanlar koca değil, rical'dendirler. Burada hem الرِّجَالُ hem النِّسَاءِ marifedir.  2-237 Ayetinde nikâh akdi elinde olan kimseden bahsetmektedir. Bu,الَّذِي  ile marife müfret müzekkerdir. Bu, erkek olan bir tane kayyum olduğunu göstermektedir. Bu da الرِّجَالُ ve النِّسَاءِ'daki marifelikle uyum içindedir. )

Velayet: Tevkile de ehil olmayanların adına beyanları tabii veliler verir.(Temsil Kuralı 41) Çocuğu doğurup büyütme anneye aittir. Bu husustaki beyanları anne verir. Çocuğun geçimini sağlayıp koruma babaya aittir. Bu husustaki beyanları baba yapar.(Ailede İşbölümü Kuralı 45a) Eğer annesi yoksa emekli olmamış en yakın kadından kadın usul (anneanne), onlar da yoksa en yakın kızdan kız füru (kızın kızı), onlar da yoksa anneden kız kardeşler, onlar da yoksa annenin kadından usulün kız kardeşleri (teyzeler ya da annenin teyzeleri), onlar da yoksa anneden kız kardeşlerinin kızlardan kızları (anneden yeğenler) bunlar da yoksa buna göre en yakın kadın yakınları (babaanne, hala), onlar da yoksa en yakın veya komşu kadın beyan vermeye yetkilidir. Baba yoksa benzer şekilde erkekten erkek yakınları beyana yetkilidir.(4-7,12 Miras ayetlerinde miras anneden ve babadan olan kardeşlere kardeş olarak değil, anne ve baba hakkı olarak paylaştırılıyor. Yine bu ayetlerde “Kimin daha faydalı olacağını bilemezsiniz” demektedir. O halde miras haklara göre bölüştürülüyor. Annenin haklarının annenin akrabalarına, babanın haklarının da babanın akrabalarına intikal etmesi gerekir. Kadınların işini erkekler, erkeklerin işini de kadınlar yapamayacağına göre hak ve görevler erkekten erkek kardeşlere ve kadından kadın yakınlara intikal etmiş olur.)

Kısas hakkında kararı mirasçı olmayan en yakın veli beyanda bulunur.(2-178’de kısasta af yetkisi maktulün kardeşine verilmiştir. Kardeşi mirasçı olmayan en yakın velidir.) Veli çocukların ana mallarına dokunamaz. Malları işletir, çocuklarına bakar, kendisi de gelirden işletme payını alır. 4-6 Ayetinde إِسْرَافًا وَبِدَارًا  geçmektedir. Buradaki إِسْرَافًا kelimesi yetimlerin mallarından elde edilecek kazançların israf edilmeden harcanması emridir. بِدَارًا ise ana mala dokunarak yapılan masraftır. Vakfetmek demek ana mala dokunmamak demektir.) Bu pay hakemlerce belirlenir. Hakemin birini anne tarafı seçer.(Hakemlik Kuralı 47)

Veli çocukların mutlak lehine olan kazançlı işleri reddedemez.(4-6 Ayetine göre israfa kıyasen lehine olan kazançlı işler reddedilemez.) Velisinin izni olmadan kimse akıl hastanesine konamaz, ceza infazı dışında hürriyetinden mahrum edilemez. Uzak veli de velayeti yüklenerek akıl hastanesine konulmasını önleyebilir.(4-5 Ayetine kıyasen akıl hastanesine velinin izni olmadan konamaz. 2-233 Ayetinde rızık ve giyim temin etme sorumluluğu babaya verilmiştir. Sefihlere mallarının verilmemesi de topluluk adına velisine aittir. Evleviyetin delaletiyle sefihler hakkında kararları velisi verdiğine göre mecnun hakkındaki kararı da velisi verir.)

Temsil: Şuralar 5 ile 20 kişi arasında oluşur. Kalabalık üyelerin bulunduğu topluluklar temsilcilikler aracılığı ile yönetilirler. Bir kimsenin temsilci olabilmesi için en az yirmide birinin temsilcisi olması gerekir. En çok da beşte birinin temsilcisi olunabilir.(Kamil Sayılar Kuralı 24, Kolaylık Kuralı 10 gereği bir kavimde veya şa'abda insanların bir araya gelmesi zor olduğu için kolaylık aranmıştır. İstihsanla temsilcilik getirilmiştir.) Temsilci her zaman değiştirilebilir. Yürürlüğe devre başında girer.(Vakitlendirme Kuralı 35a ve zekata kıyasen) Temsilciler de temsil ettikleri kimseleri başkalarına aktarabilirler. Hiç bir temsilcinin temsilciliğini almadığı kimse o topluluktan ayrılmış olur. Değiştirmeden önce temsilci haberdar edilmelidir.(Biat Kuralı 33) Temsilciler temsil ettikleri kimseler adedince söze, oya, yetkiye ve hakka sahiptirler. Temsilcilerin beyanı kişilerin beyanıdır.(Temsil Kuralı 41b gereği sorumlular olmasaydı temsil edilenler konuşsaydı eşit hakka sahip olacaklarından bunların temsilcileri de o hakların toplamı olan hakka sahiptirler. Vekil asıl gibidir. 4-80 Ayetinde “Resule itaat eden Allah’a itaat eder” demektedir.) Mağdur olanlar hakemlere gidip haklarını temsilcilerinden dava edebilirler. Başkanlar yetkili kılındıkları hususlarda şuranın temsilcisi olarak istişareden sonra veya özel hallerde istişaresiz beyanda bulunurlar. Bu beyanları temsilcileri ve temsil ettikleri kimseleri bağlar. Hakemlere gidilebilir.(Başkanlık Kuralı 25 ve Hakemlik Kuralı 47)

Hakemlik: Herkesin komşuluk, yakınlık, emek ve sözleşmelerden doğan vazgeçilmez, devredilmez hakları vardır. Bu haklara sahip olma bakımından kişiler eşittir. Hak ve hürriyetlerinin sınırı başkalarının hak ve hürriyeti sınırıdır.(Eşitlik Kuralı 58) Bu sınır, tarafların seçeceği ehliyetli iki hakemle, hakemlerin seçeceği ehliyetli bir başhakemden oluşan tarafsız ve bağımsız mahkeme ile belirlenir. Herkes yargı kararlarına kendi rızası ile uyar.(Hakemlik Kuralı 47 ve 4-65 ayetinde geçen “hakem kararlarına karşı nefislerinde bir harec bulamazlar” ifadesi kararlara rıza ile uyulması gerektiğini göstermektedir. Uymayanlar müminlikten çıkar.)

Kişiler arasında, topluluklar arasında veya kişilerle topluluklar arasında çıkan her türlü nizalar, tarafların seçecekleri hakemler ile onların seçeceği başhakemden oluşan hakemler kurulunda çözülür. Hakemlerin beyanı tarafların beyanıdır. Başhakemin beyanı hakemlerin beyanıdır.(Hakemlik Kuralı 47) Hakemler bir konuda hükmetmek üzere görevlendirildikten sonra azledilemezler.(4-65 Ayetinde geçen “nefislerinde harec bulamazlar” ifadesi evleviyetle “azledemezler” ifadesini taşır.) Hakemler de hakemlikten çekilemezler.(Tamamlama Kuralı 39 ve 69-40,46 ayetlerine göre hakemliğin de hakkıyla yapılması gerekir. Eğer hakemlik görevini yapmazsa bu, bir başhakeme gidilmesi gerektiğini göstermektedir. 5-67 Ayetine göre hakemlik risaletten daha eşeddir.) Hakemlikten çekilenler veya başhakemde anlaşamayan hakemlerin hakemlikleri düşer. O konuda hiçbiri hakem olamaz. Üç defa hakemliği düşen, bir daha hakemlik yapamaz.(Hakemlikten çekilenler, hakemlik ehliyetleri olmadığını ifade etmiş olurlar. 53-32 Ayetine göre de bir defa veya iki defa olursa اللَّمَمَ (küçük kusur) olarak kabul ediyoruz. 2-44 Ayetine göre kendine الْبِرِّ’i uygulaması gerektiğini söylemektedir. O halde kendisine uygulamıyorken başkasına iyiliği emredemez yani hakemlik yapamaz. )

Davranış: Bir olay karşısında bir davranışta bulunan kimsenin, benzer olaylarda da aynı davranışta bulunacağı kabul edilir. Böyle kabul eden kimse sorumlu tutulamaz.(Eşitlik Kuralı 58a gereği bir fiilden dolayı birisi sorumluysa başkası da sorumlu olmalıdır. İlk yapana itiraz edilmediğine göre fiil sorumluluğu taşımıyor demektir. Bu sebeple aynı fiili başkası yaptığı zaman sorumlu olmaz. Uyarıldıktan sonra yaparsa sorumlu olur.) Kişi kurallar içinde davranmakla yükümlüdür. Bir topluluk içinde aksi davranışta kimse bulunmamışsa aksi beyan edilinceye kadar o davranış kuraldır. Aksini beyan eden ilzam olunamaz.(33-6 Ayetine göre nekre olarak maruf ile fiil edilmesi emredilmiştir. Bu maruf kendi adetlerinde oluşan marufdur.)

Bir kimsenin başka birinin davranışını görüp de itiraz etmemesi halinde o davranışı tasvip etmiş olduğu kabul edilir. Bir toplulukta itiraz edilmeden oluşmuş davranışlar herkes tarafından bilinmiş hale gelmesiyle kolektif karar olmuş olur. Kolektif kararlar tamamlayıcı olup zorlayıcı değildir.(Eşitlik Kuralı 58a  gereği bir fiilden dolayı birisi sorumluysa başkası da sorumlu olmalıdır. İlk yapana itiraz edilmediğine göre fiil sorumluluğu taşımıyor demektir. Bu sebeple aynı fiili başkası yaptığı zaman sorumlu olmaz. Uyarıldıktan sonra yaparsa sorumlu olur.)

İstişare: Bir şura ittifak edemediği hususlarda başkana karar alma yetkisini verebilir.(3-159, 42-38 Ayetleri) Başkan istişare eder ve son sözü söyler. Bu söz şuranın sözüdür. Yürürlüğe girer. Üyelerden herhangi biri hakemlere giderek kararın yetki dışına çıkma, icmaya aykırı olma, çelişki içinde bulunma, uygulama imkânsızlığı veya zorluğu sebepleri ile iptalini isteyebilir. (Hakemlik Kuralı 47)

Başkan herkesi dinledikten sonra, meclisten ayrılmadan ve şura üyeleri dışında kimselere danışmadan karar vermelidir.(3-159 ayetinde   وَشَاوِرْهُمْ فِي الْأَمْرِ فَإِذَا عَزَمْتَdenmektedir. O halde bu, istişarenin akabinde kararın verilmesi gerekliliğini göstermektedir.) İstişari kararlar yine istişari olarak değiştirilebilir.(2-106 ‘ya göre nesh eden en az nesh edilen kadar olmalıdır.)

Yetkili: Belli konularda karar almaya ittifakla yetkili kılınan kimsenin aldığı karar yetki verilenlerce alınmış kabul edilir. Emredici hükümleri de içermiş olabilir. Karar, hakemler yoluyla iptal edilebilir. Şura başkanının istişareden sonra aldığı karar bağlayıcıdır.(Temsil Kuralı 41b)

Sözleşme: Mevzuatın esası sözleşmelerdir. Sözleşme iki kişinin karşılıklı anlaşarak vardıkları sonuçtur. Teklif edenle kabul eden arasında bir ayrıcalık yoktur. Aynı derecede hak sahibi ve aynı derecede sorumlu olurlar. Sözleşme yapmak ve sona erdirmek serbesttir. Ancak sözleşme yürürlükte iken sözleşmeye uymayan kimselerin verdikleri fiili zararlar tazmin edilir. Kimse söylemeye, yapmaya ve sözleşmeyi sürdürmeye zorlanamaz.(Eşitlik Kuralı 58c)

Tip sözleşmeleri iki taraf yapar daha sonra da teker teker sözleşmeye eklemeler ve katılımlar olabilir. Bu sözleşmeler katılanların ortak sözleşmeleri olur.(9-100 Ayetinde muhacir ve ensara tabi olanları aynı hükme bağlamıştır.) Sözleşmeler o topluluğun mevzuatıdır. Topluluğa katılanlar o sözleşmenin içeriğini bilmeseler bile biliyor kabul edilirler.(16-43 Ayetine göre bilmiyorsa sorup öğrenmek zorundadır.)

Sözleşmelerden mutazarrır olanlar hakemlere gidip iptal ettirebilirler. İptal edilmiş sözleşmeler geçersizdir, hakemler ona göre hükmedemezler. İcmalara(4-115) aykırı olan, içinde tenakuz(çelişki)(4-82) bulunan, imkânsız (2-286 ) olan hükümler geçersiz kılınır.

Dil: Ocaklarda konuşulan dil(27-16, nutuk), konuşma dili olup ocakta mevcut varlıkları müşahhas olarak gösterir. Örneğin, ‘Kapıda bekle.’ dendiğinde ocağın kapısında beklenecektir. Bucak dili(38-23, hitap) yazı dili olup, cins isimler nekre veya marife olabilir. Marifeler karine ile mücerret varlıklardan birine delalet ederler veya istiğrakı ifade ederler. İl dili(7-144, kelam) sanat dili olup duyguların ifadesinde kullanılır. Ülke dili(14-4, lisan) hukuk dilidir. Hukuk kavramları ülke hakemlerinin belirlemeleri ile ortaya çıkar. İlim dili(55-4) âlimlerin tanımları ile ortaya çıkıp Arapça ve Latince’dir.(51-49 Ayetinde “Biz her şeyi çift yarattık” dediğinden ilim dili de çifttir. 5-82 Ayetine göre Arapça dışında başka dil olarak Latince'nin seçilmesinin sebebi, iman edenlere en yakınların “Biz Hıristiyan'ız” diyenlerin olmasıdır. Buna göre ikinci dil Latince'dir.) Her dayanışma ortaklığı kendine göre tanımlar yapar. Onlar için o geçerlidir.(6-106 Ayetinde “Rabbinden sana vahyolunana uy” denmektedir. Vahyolunan nekredir. Demek ki herkese farklı şey vahyolunmuştur. 5-47 Ayetinde “İncil ehli ona indirilenle hükmetsin” demektedir. O halde herkesin tanımları kendisi için geçerlidir.)

Toplulukları yöneten sözleşmelerdir. Sözleşmeler hukuk dili ile ifade edilir. Herkes sözleşmeleri kendisine göre yorumlar ve uygular. Farklı yorumlar hakemlerce çözülür.(Madde 20 Beyan ve Hakem bölümleri)

Hiçbir ifade birinin mülkü olamaz.(5-67 Ayetinde tebliğ emredildiğine göre bu bir görevdir. 11-51 ayetine göre de görevden ücret talep edilemez.) İstenilen her ifade kopya edilebilir, çoğaltılabilir, alınıp satılabilir. Burada alınıp satılan içerik değil, kâğıt veya disket gibi maddi araçlardır. Fikri haklar ilmi dayanışma ortaklıklarınca karşılanır ve herkesindir.(2-282 Ayetinde “Ne kâtip, ne şahit zarara uğratılsın.” dendiğine göre fikir sahipleri mağdur edilemez.)

Sanat: Sanat duyguların ifadesidir. Halkın hoşuna giden eserler kolektiftir. Herkes onu, o duyguları ifade etmek için kullanır. Sanat eserlerinin taklidi serbesttir. Alınanın ve satılanın taşıdığı duygular estetiklik değil, tamamen maddi araçlardır. Hakaret, tazminatı gerektirir.(6-108 Ayetinde putlara sövmenin nehiy edilmesinin evleviyetiyle insanlara da hakaret edilmemelidir. 49-11 Ayetinde de “Bir kavim başka bir kavimle alay etmesin” demektedir.) Hakaretin olup olmadığına hakemler karar verir. Sanatçının hakkı kamuca karşılanır.(Fikri haklara kıyasen)

Teknik: Mamullerin şekil ve standartları, imal şekilleri mülkiyete konu olmaz. Herkes herkesi her zaman taklit edebilir. Sadece unvan kullanamaz.(2-33 Ayetine göre her şeyin bir ismi olduğuna göre unvanlar da vardır.) Standartları biri yapar, (34-11 ayetinde Davut Peygamber’e zırh yapımında belli bir ölçü emredildiğine göre üretilen her şeyin de bir standardı olmalıdır.) malını arz eder halk onu tutunca, o mal topluluk malı haline gelir. Kullanılan kelimeler o malları ifade etmiş olur.(Unvana kıyasen) Bu husustaki kararlar topluluğa aittir. Proje üretenlerin hakları kamuca verilir.(2-282 Ayetinde “Ne katip, ne şahit zarara uğratılsın” dediğine göre fikir sahipleri mağdur edilemez.) Standartlara uygunluğu hakemlerce belirlenir.(5-95 Ayetinde “İki adil sahibi hükmeder” demektedir. Buna göre standartlara uygunluğu hakemler belirler. Hakemlik Kuralı 47) Fiyatlar arz ve taleple serbestçe oluşur. Depo veya kasadaki standartlarla bu arz ve talep görünür hale getirilir. Merkezi kasa veya ambar birer arz talep göstergesidir.(15-21 Ayetinde miktarlara ait dengenin korunması teşri edilmiştir. Stok artarsa fiyatları düşürürüz, stok azalırsa fiyatları artırırız.)

Örf: Örf, sosyal ilişkilerde söz ve davranışlara yüklenen manalardır. İnsanlar ilişkileri bu tür standart davranışlarla belirlerler. İki kişi birleşip aralarındaki ilişkileri bir kurala bağlarsa ve bu kurala uyarlarsa, bu kural aralarında örf haline gelmiş olur. Bu topluluğa katılanlar o örfe uyarlar. Bunların yazılı hale getirilmesi gerekir. Topluluk tarafından benimsenen davranış kurallarını, yazılı hale gelmemiş olsa bile hakemler yazılı hale getirip örf olarak kabul edebilirler. Ondan sonra yazılı hale gelmiş olur. Maruf olur.(77-1,6 Ayetlerinde gönderilen mesajlardan bahsetmektedir. Bu mesajlara örf deniyor. Tarafların anlaşmış olduğu kavram örf olmuş oluyor. 7-199 Ayetinde örfle hareket edilmesini emretmektedir. Demek ki örf hükümleri içermektedir.) Bir topluluğun örfüne uymayanlar o topluluktan ayrılmak zorundadırlar.(7-199 Ayetinde “Cahillerden iraz et” demektedir. Ayrılma ya nefiy, ya da hicretle olur.)

Dil, sanat, teknik ve hukuk kolektif kararlarla oluşur. Bunların bağlayıcı olması için hakem kararları ile teyit edilmesi gerekir.(4-59 Ayetine göre niza olduğu zaman başkana gidilir. Haksızlık varsa 8-46 ayetine göre hakeme gidilir.) Bucakta, bucak davalarına bakan bütün hakemler tarafından onaylanan kolektif karar kesinleşmiş olur. O bucakta kolektif kararın değişmesi için bütün hakemlerin aksine karar almaları gerekir.(İçtihat Kuralı 38c)

İcap: Kişinin kamuya yaptığı icap kendisini bağlar. Kabul edilinceye kadar değiştirebilir. İcabı geri çekebilir. Yürürlükte iken kabul edilirse reddedemez. Mağaza, malını herkese aynı fiyatla satmak zorundadır.(2-186 Ayetinde teklif anlamında olan icaptan bahsetmektedir ve teklife cevap verilmesi gerekir. Kuran'da icap davetle belirtilmektedir.) Kişilere farklı fiyatlar uygulayamaz. Belirsiz icap geçersizdir. “Ben bunu satıyorum.” diyen bir şey dememiş olur, “Ben bunu şuna satıyorum.” demelidir.(4-8,9,63 ayetlerinde مَعْرُوفًا, سَدِيدًا   ve  بَلِيغًا ifadeleriyle sözün kesin olması emredilmiştir.)

Kabul: Kabul, icaba kabul diyeni de bağlar. Ondan sonra sözleşme geçerli olup icap veya kabul yapan için eşit hak ve yükümlülükler taşır. Yorumlama hakemlere aittir. Kabul icabın aynısını kabul etmelidir. Kabul eden icapta değişiklik yapamaz.(5-1 Ayetindeki emir mutlaktır. Tarafları eşit bir şekilde bağlar.) Kapalı veya açık artırma işlemleri batıldır. Artırma veya eksiltmeyi, icabı yapan yapar. Eğer icap sayılı ise ilk kabul edenler için geçerli olup dolunca icap düşmüş olur.(4-9 ayetinde geçen قَوْلًا سَدِيدًا  deliline aykırı olduğu için kabul edenlerin artırması veya eksiltmesiyle yapılan ihalelerde teklif belirsiz olduğu için geçersizdir. Açılış değerini kabul edene verilmesi zorunludur.)

Girme: Bir kimse bir bucağa veya ocağa girdiğinde o yerin kamu hukukunu kabul etmiş olur. Değiştirme usulünü de kabul etmiş olur. Bu amir hükümler için geçerlidir. Tamamlayıcı hükümlerde kendi içtihadı geçerli olur. Usul bu Anayasaya aykırı olsa bile bunu bilerek girerse yine mülzem olur.(4-97 Ayetinde topluluk içinde yaşandığı müddetçe onların kurallarına karşı gelmeyi değil, oradan ayrılmayı söylemektedir. Buna iktizayla delalet denir.)

Katılma: Bir kimse bir dayanışma ortaklığına girdiğinde o dayanışma ortaklığının sözleşmelerini kabul etmiş olur. Dayanışma yükümlülüğü dışındaki hükümler tamamlayıcıdır. Kendisinin özel içtihatları olmayanlar da geçerlidir.(3-7 Ayetine göre Kuran'da muhkem ve müteşabih olanlar vardır. 75-19 Ayetinde sonradan beyan olacağından bahsetmektedir. 2-85 Ayetinde de “Kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkar mı edersiniz?” demektedir. Demek ki müteşabihler açıklandığı zaman onlara uymak zorundayız. Sözleşmelerin içeriğini bilmek şartı yoktur.) Hiç kimse bir topluluğa katılmaya veya o toplulukta kalmaya zorlanamaz. Yeri ve topluluğu değiştirmek serbesttir. Ancak bulunan yerin kurallarına ve yöneticilerine uymak zorunluluğu vardır.(2-256 Ayetinde de düzende zorlama yoktur demektedir. O halde kimse zorlanamaz.)

İcma: Meclisin bütün üyeleri ayrı ayrı deliller göstererek aynı hükme varmışlarsa bu icma olup, ancak yeni icma ile değişir. Ocak, bucak, il, ülke ve insanlık icmaları vardır. Kavli icmalar taşra bucak ve ocaklarını da bağlar. Sükuti icmalar taşra bucaklar için tamamlayıcı hükümlerdir. İcmaların sübutu başkanların ilanı ile belirir. Üyelerden birinin iki bayram arasında itirazı ile icma akdedilmemiş olur. Kişilerden herhangi birinin dava açmasıyla, hakem kararları ile düşer. (İçtihat Kuralı 38)

İttifak: Bir konuda ilmi, ahlaki, mesleki veya siyasi şuralardan her birinin başkanının başkanlığında meşveret edip ittifakla bir karar elde edilmiş ve meclis üyelerinden herhangi birinin itirazı ile karar hakemlerce iptal edilmemişse bu karar ittifak kararıdır. Sükuti icmadır. İttifak kararı icma veya ittifak kararı ile değişir. Her kuruluş kademesinde ittifak söz konusudur. (Bu bir sözleşmedir, Eşitlik Kuralı 58c uygulanır. İstişari kararlardan daha kuvvetlidir.)

İçtihat: Meclis üyesinden herhangi birinin delillere dayanarak açıkladığı kesin görüş, onu ve ona uyanları bağlar. İçtihat içtihadıyla değişir. Aksi delil veya uyarı gelmedikçe araştırmayı durdurabilir. İçtihatlarındaki açıklar ilmi dayanışma sorumlularının içtihatları ile tamamlanır. İçtihatlar da başkanlar tarafından yayınlanır ve o takdirde yürürlüğe girer.(İçtihat Kuralı 38, içtihatlar delillere dayanarak varılmış hükümlerdir. Beyan ise delilsiz beyanlardır. İçtihada başkaları tabi olabilir, beyanlara tabi olamaz. 16-43 Ayetinde “Ehli zikre sorun” demek, bilene sorun demektir.)

İstihzan: Herkes kendi yaşama ve çalışma kurallarını kendisi koyar ve değiştirebilir. Bunu yazılı hale getirmek gerekir. Yürürlükte iken kendi koyduğu kurallara kişinin uyması gerekir.  Meclis üyelerinden herhangi birinin delillere dayanmadan ortaya koyduğu görüş de geçici olarak kendisini ve ona uyanları bağlar. Delillendirmeye çalışmakla yükümlüdür. Görüşler yeni görüş veya kesin görüşlerle değişir.(Ahsen Kuralı 59b)

Ölçme: Bir şeyin ölçülmesi veya sayılması kesin bilgidir. Herkesi bağlar. İhtilaf edildiğinde orta değere gidilir. Kararı hakemler verir.(54-49 Ayetinde “Biz her şeyi bir ölçüyle yaptık” demektedir. 55-9 ayetinde ölçmelerden bahsetmektedir.)

Orta değer: Bir şeyin ölçülmesi mümkün olmazsa yetkililerce takdir edilir. Orta değer topluluğun kararı olur.(5-89 Ayetinde ölçülendirmede orta değerin alınması gerektiğini teşri etmektedir. 68-28 Ayetinde  أَوْسَطُهُمْ  (evsetin) ahsen olduğunu ifade eder.)

Sıralama: Seçimde olduğu gibi ölçmenin mümkün olmadığı yerlerde adaylar seçiciler tarafından sıralanır. Bir adayın aldığı sıraların toplamı sıra derecesini verir.(Karar Verme Kuralı 36a Sıralama Usulü) Topluluk değerleri ile kişinin takdir değerleri arasındaki sapmanın azlığı takdir değerini verir. Takdir ve telif dereceleri ayrı veya birlikte yerine göre değerlendirilir. Denge korunur.(18-12 Ayetinde أَحْصَى  ihsa etme ismi tafdille getirilmiştir. Demek ki iki hizipten biri daha çok isabet etmiştir. Her birinin orta değerden sapmasının ortalaması topluluğun hesaplaması olur. Artı ve eksiler eşit etki yaptıklarından kareler alınırsa artı ve eksi etkileri kalkar. Karekök alınır, sayıya bölünürse ortalama değerler bulunur.)

Kıyas: Tümdengelim veya tümevarım yoluyla varılan sonuçlar defidir. Davi değildir. Sonuca varan değil, sonuca itiraz eden delil göstermekle yükümlüdür. Kıyas yapanı bağlar. Niza hallerinde son karar hakemlerindir. Sistem karşılaştırılarak yapılan kıyas da geçerlidir.(Ahsen Kuralı 59b)

 

 


ADİL DÜZEN'E GÖRE İNSANLIK ANAYASASI-K
1-İÇİNDEKİLER
2538 Okunma
2-TAKDİM
2830 Okunma
3-ANAYASA'YA BAŞLARKEN
2171 Okunma
4-KAMU GÖREVLERİ
2554 Okunma
5-GENEL HİZMET
2424 Okunma
6-İNSANLIK
2105 Okunma
7-BÖLÜŞME
2149 Okunma
8-DAYANIŞMA
2089 Okunma
9-İNSAN
1819 Okunma
10-YERYÜZÜ
1985 Okunma
11-ŞÛRALAR
2091 Okunma
12-İŞLETMELER
1958 Okunma
13-BİRLİK
1917 Okunma
14-GÖREV
1913 Okunma
15-YETKİ
1887 Okunma
16-SORUMLULUK
1954 Okunma
17-HAKLAR
2036 Okunma
18-BÜTÇE
1805 Okunma
19-YAŞAMA
1892 Okunma
20-MEVZUAT
1937 Okunma
21-ÇALIŞMA
2381 Okunma
22-PAYLAŞMA
1964 Okunma
23-VERGİ
1902 Okunma
24-ANAYASA GENEL KURALLAR
2196 Okunma
25-KAMİL SAYILAR KURALI
3174 Okunma
26-ŞURALAR KURALI
2081 Okunma
27-SENETLER KURALI
2463 Okunma

© 2024 - Akevler