Kural 24: Kamil Sayılar Kuralı
a) İkili ve onlu sayı sistemleri kullanılır.(51-49 ’da “Her şeyden çift yarattık” demektedir. 33-30 ’da nebi hanımlarının cezasının iki misli olduğu söylenmektedir. 2-237 ’de mihrin yarısını verme vardır. Miras ayetlerinde de yarılama vardır. Bunlar ikili sistemin delilleridir. 8-65,66 Ayetlerinde yüz ve bin sayıları geçmektedir. 37-147 ayetinde yüz bin sayısı geçmektedir. 2-196 ’da üç ve yedinin toplamının kâmil on olduğunu söylemektedir. 81-4 ayetinde de onlu sistem tatil edildiğinde demektedir. Bunlar da onlu sistemin delilleridir. Hükümler de ikili ve onlu sisteme göre düzenlenmiştir. Örneğin; namazlar 20 rekâttır. 10 rekâtı gündüz, 10 rekâtı gecedir. Kâinat da öyle yaratılmıştır. 20 parmağımız vardır.)
b) Temel sayılar 3 ile 7’dir.(2-196’da üç ve yedinin toplamının kâmil on olduğu anlaşılmaktadır.)
c) Topluluklar 10’lu sistemle gruplanırlar.(7-142 ve 46-15 ayetlerindeثَلَاثِينَ veثَلَاثُونَ şeklinde üç sayısı çoğul olarak kullanılmaktadır. Ama 30 anlamındadır. Yani üç tane on demektir. Kurallı çoğulun temeli ondur.)
d) İkili sayı sistemi 1,2,4,8,16,32,64,128,256,512,1024’tür. Bunlardan her birinin önceki sayıyla toplanmasıyla oluşan sayılar 1,3,7,15,31,63,127,255,511,1023’tür. Bunlar kâmil sayılardandır. Aralarına onun katı ya da yarısı da girer. 10,20,40,80 ve 100,50,25 de yer alır.
e) Her şey çift yaratılmıştır. Her şeyin zahiri(الظَّاهِرُ) vardır, batını(الْبَاطِنُ) vardır. Zahirin batın ile bir bağı vardır. Batının da zahir ile bir bağı vardır. Böylece zahir ile batın birleşerek yeni bir varlık meydana getirirler. Dörtlü küme oluştururlar. Zahirin de iki öğesi vardır, batının da iki öğesi vardır. Onların da bağları vardır. Böylece üç eksenli on iki elemanı olan küme oluşur. Zahirin çiftine şahadet ve gayp(شَهَادَةً ve غَيْبًا), batının çiftine alaniyet ve sır(عَلَانِيَةً ve سِرًّا) denmektedir. Dilde alaniyet ve sırrın yerini cehr(جَهْرًا) ve hems(هَمْسًا) alır. Altı kutbu vardır. Bu altı kutuptan karşılıklı olmayanlar yan bağlarıyla bağlanırlar. Bunlar da on iki tanedir. Kendisini de ayrı bir varlık olarak saydığımızda yirmi beşli bir küme oluşur. Biz buna sekizyüzlü diyoruz.(51- 49 Ayetinde her şeyin çift yaratıldığı ifade edilmiştir.الصَّالِحَاتُ gibi dişil kurallı çoğullar, sistemi ifade eder. Her şey çift olduğuna göre الصَّالِحَاتُ çoğulu da çift olmalıdır. Arapça’da en küçük çift çoğul da dörttür. Demek ki yirmi dörtlü kümede altı tane alt küme vardır. Mürselat suresinde bu sekizyüzlü sistem gösterilmiştir. 77-1,5 Ayetlerinde beş tane kurallı dişil çoğul gelmektedir. Bunlar الْمُرْسَلَاتِ, الْعَاصِفَاتِ, النَّاشِرَاتِ, الْفَارِقَاتِ ve الْمُلْقِيَاتِ’tır. Kurallı dişil çoğul en az dörttür. Bu yüzden bu beşli grup yirmi eder. Bunlardan mürselatın ism-i faili olan الْمُرْسِلَ, mülkiyatın ism-i mefulu olan الْمُلْقَى, عُرْفًا ve ذِكْرًا de dört eder. Bunların toplamı 24 eder. Bir de kendisini alırsak 25 eder. Usulcüler bunu usul-u fıkıhta uygulamıştır. Sekizyüzlü şekilde gösterilebildiği gibi beşe beşlik tabloda da gösterilebilir.)
SEKİZYÜZLÜ: 25 GENEL HİZMET
Kural 25: Başkanlık kuralı
a) Topluluk bir iş yapıyorsa bir imamın önderliğinde yapar.(6-72 ve daha pek çok ayette bir namazı çok kişinin ikame etmesi emredilmektedir. Yani cemaat olarak yapılmaktadır. 62-11 ’de namazda bir eğlence görünce imamı ayakta bırakıp terk edenlerden bahsetmektedir. Bunlar topluluğun işlerini bir imamın önderliğinde cemaat olarak yaptığının delilidir. 18-28 ’de “Sabah akşam rablerine dua edenlerle birlikte sabret ve onlardan gözlerini ayırma” demektedir. Bu da imamın uzaktakilerle değil, kendi çevresindekilerle istişare yapması gerektiğini gösterir. 33-4 Ayetinde “Allah bir cevfde iki kalp kılmaz” diyerek bir toplulukta iki başkanın olamayacağına delil göstermiştir.)
b) Olayların yürümesi için başkanın hakem olarak karar alma yetkisi vardır. Buna uyulması zorunludur. Mağdur olanlar hakemlere giderek mağduriyetlerini giderebilirler. Hakemlerin kararı kesindir.(4-65 Ayetinde “Aralarındaki anlaşmazlıklarda seni hakem tayin edene kadar iman etmiş olmazlar” demektedir. Ayetin devamında da “Kaza ettin” demesi bu hakemliğin icra ile ilgili olduğunu göstermektedir. Bu da başkanın hakemliğinin burada geçici hakemlik olduğunu gösterir. 5-42 Ayetinde ise “Sana geldiklerinde aralarında hüküm ver veya onlardan yüz çevir” demektedir. Bu da buradaki hakemliğin geçici değil, kalıcı olduğunu gösterir. Çünkü kalıcı hakemlikte hakemliği reddetme serbestliği vardır.)
c) Başkan asker âlimlerden seçilir.(2-247 Ayeti, Talut’un melik olarak seçilmesinin sebebini ilim ve cisim sahibi olması olarak gösterir. Buradaki ilim alim olmasını, cisim ise güçlü olmasını gösterir.) Âlimler sıralama usulü ile askerlerden birini seçerler.(İlim imtihanla tespit edilir. 11-7 Ayetinde “Allah’ın gökleri ve yeri yaratma sebebi hanginizin daha iyi amel edeceğini belv etmek içindir” denmektedir. Bu nedenle بَلْوَ seçme sınavıdır.) Biat sistemiyle başkan güç kazanmış olur(Biat Kuralı 33. Başkan bölgelerden her birine birer komutan atar. Müminler bu komutanlardan birini seçerler. Böylece başkanın başkanlığını kabul etmiş olurlar. Emirlerin emirlikleri %5 nisabıyla tamamlanır.) ve başkanlığı kesinleşir. Başkana biat, çevreye atadığı komutanlara biat ile gerçekleşir.(4-59 )
d) Bucak başkanları yönetim işlerini doğrudan değil, şura üyeleri aracılığıyla yaparlar.( 18-28 ’de “Sabah akşam rablerine dua edenlerle birlikte sabret ve onlardan gözlerini ayırma” demektedir. Bu da imamın uzaktakilerle değil, kendi çevresindekilerle istişare yapmasını gösterir. Evleviyetin delaletiyle uzaktakilerden fikir alamadığı gibi onlara emir de veremez.)
Kural 26: Mesel Kuralı
Topluluklar bir tek insan gibidir. Bir tek insan gibi doğar, büyür, hastalanır, iyileşir, savaşır ve ölür.(6-38 Ayetinde دَابَّةٍ, iki kanadıyla uçan bir kuş ümmete benzetilmiştir. Burada benzetilen دَابَّةٍ topluluk ve kuş sürüsü değildir. Çünkü iki kanadıyla uçan demektedir. Bu da kuş sürüsünü değil, yalnız bir kuşu göstermektedir. Ayetin devamında “Sizin emsaliniz olan ümmetlerdir” demektedir. Yani toplulukla دَابَّةٍ veya kuş bedeni analogdur. Yani aralarında mesel vardır. 16-61 ’de insanlar için eceli müsemma, 7-34 ’de ise ümmet için ecelden bahsetmektedir. Bu da topluluğun canlı gibi öldüğünü gösterir.)
Kural 27: İslam (Statü) Kuralı
Kuran’da dört çeşit sınıf vardır. Bunlar; Müminler, Müslimler, kâfirler ve müşriklerdir.
Müminler hakem kararlarını kabul edip, güvenliğe bedenen katılan kimselerdir. Müslimler hakem kararlarını kabul edip, güvenliğe bedenen katılmayıp malen katılan kimselerdir. Kâfirler hakem kararlarını kabul edip, güvenliğe ne bedenen ne de malen katılan kimselerdir. Müşrikler ise hakem kararlarını kabul etmeyen kimselerdir. Bunların hükümleri ise şöyledir; müminler yönetme yetkisine sahiptirler.(9-123 ’te savaşma emri müminlere verilmektedir.) Müslimler vatandaşlık haklarına sahiptirler.(9-29 ’da müminlere “Mümin olmayanlarla, hak dini din edinmeyenlerle sağir halde elleriyle cizye verene dek savaşın” denmektedir. Böylece o kimseler müslim olmaktadır.) Kâfirler bizden emindirler ama biz onları korumayız.(109-6 Ayetinde kâfirlere “Sizin dininiz size, benim dinim bana” demektedir. Ayrıca kâfirler düzenli eril çoğul olarak getirilmektedir. Bu da onların tüzel kişiliği olduğunu gösterir. “Sizin ibadet ettiğinize ibadet etmem” diyerek yalnızca iş birliği içinde de olmadığını göstermektedir.) Müşriklere ise saldırmak meşrudur. يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا ifadeleri yönetimin yalnızca müminlere verilmesini gösterir.(9-12 Ayetinde ahidlerini bozan müşriklerle savaşılacağı ifade edilmektedir.)
Kural 28: Belirlilik Kuralı
a) Alış ve satışlarda, yetkilerin tevcihinde; alınanın, verilenin ve yetkilerin belirli olması şarttır. (10-36 Ayetinde “Zan, haktan bir şey sağlamaz” demektedir. Bu nedenle belirsiz yetkilerin olması zandır. 2-282 ’de “az olsun, çok olsun” diyerek kesinliği istemektedir.)
b) Cezada içtihat yerine icma gerekir. Cezada icma, ispatta kesinlik gerekir.(10-36 ayetinde “Zan hakikat karşısında bir şey ifade etmez” demektedir. Kesinlik ittifakla sabit olunur. 40-40 Ayetinde “Kim kötülük işlerse onun misli kadar karşılık verilir” demektedir. )
Kural 29: Mülkiyet Kuralı
a)Mülkiyet Allah’a aittir. İnsanlar Allah’ın halifesi olarak mülkü tasarruf ederler. Aldıkları zaman topluluktan almış olurlar, verdiklerinde topluluğa vermiş olurlar. Kişilerin tasarrufu kurallarla belirlenir.(3-26 ’da mülkün sahibinin Allah olduğu söylenmektedir. Allah’ın mülkü dilediğine temlik ettiği değil, verdiği söylenmektedir. Allah’ın halifesi olan topluluk mülkün malikidir. Bu nedenle kişiler aldıkları zaman topluluktan alırlar, verdiklerinde topluluğa verirler. Belirlilik Kuralı 28)
b)Kişiler işletme(kıyam) mülkiyeti ile üretim yaparlar.(3-26, 4-58 , 4-5 Ayetlerinde işletme mülkiyeti anlatılmaktadır.) Yararlanma(meta) mülkiyeti ile ürettiklerini bölüşüp yaşarlar.(11-6 , 2-29 , 4-29 Ayetlerinde yararlanma mülkiyeti anlatılmaktadır.) İşletme mülkiyeti tecezzi etmez.(20-29 , 35-18 Ayetlerinde mesuliyette ortaklığın olmayacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla görevde de olamaz. Yetki ve Sorumluluk Kuralı 2ab) Ancak ehliyetli olanlar malik olabilir.(4-58 ayetindekiالْأَمَانَاتِ ifadesi gereği) İşletmeyenlerin elinden ehliyetleri ve mülkiyetleri alınabilir.(8-53 Ayetinde “Bir kavim kendinde olanı değiştirmedikçe Allah onu değiştirmez” demektedir. O halde kişi kıyam mülkiyetine sahip olandan ancak kendi isteğiyle vazgeçebilir. İktisat (İsrafsızlık) Kuralı 52) Miras yoluyla değil, vasiyetle intikal eder.(4-7,8,9,10,11,12 Ayetlerinde vasiyetin olmayacağı ve 2-180 ayetinde de hayır olduğu takdirde vasiyetin farz olduğu anlatılmaktadır.) Yararlanma mülkiyeti parçalanabilir.(Miras ayetleri buna delildir.) Cenin dâhil herkes malik olabilir.(53-32 Ayetine göre ceninin kişiliği vardır. 75-38,39 Ayetlerinde cinsiyetin döllenmeyle başladığı ifade edilmektedir. Kişiliğin döllenmeyle başladığını ifade etmektedir.) Rızası dışında kimsenin elinden bu mülkiyet alınamaz.(4-29 Ayetinde “Mallarınızı aranızda razı olduğunuz ticaret dışında batılla yemeyiniz” diyerek rıza şartını ortaya koymaktadır.) Vasiyet yoluyla değil, miras yoluyla intikal eder.(Vasiyet ve miras ayetleri)
Kural 30: Borçlanma Kuralı
Kamu güvenceli borçlanmalarda hamiline yazılmış belge ancak bir taşınmaz karşılığı çıkarılabilir.(2-282 ’de borçlanma tefaül babıyla geldiği için ortaklık vardır. Bu nedenle toplumun güvencesi altında olmalıdır. Devamındaki “Onun velisi imlal etsin” ifadesi ve bu velinin yalnızca sefih veya zayıf olanlar için değil, imlal edemeyenler için de olması onlara ait olan taşınmazlar karşılığı borçlanabileceklerini gösterir.)
Kural 31: Çoklukla Denge Kuralı
a) Topluluğun özgürlük içinde oluşabilmesi için çoklu grupların yarışması gerekir.(3-133-114 ve 23-61 ’de müsabaka ve müsaarattan bahsetmekte. Hayırda musaarattan bahsederken musabakanın da musaarattan olduğu söylenmektedir. Bu nedenle hayır için topluluk birbiriyle yarışmalıdır. Dayanışma ortaklıklarıyla ilişkili olarak, 5-48 şira, minhac, 22-34 mensek, 2-148 viche olarak geçmektedir.)
Bu grupların sayısı 10 civarında olmalıdır. Yarılama sistemiyle en az 5, ikileme sistemiyle de en çok 20 olmalıdır.(Kamil Sayılar Kuralı 24)
b) Bütün doğada ve sosyal yapıda genel denge vardır. İfrat ve tefrit dengeyi bozar. Her işte dengeyi bozacak ifratı veya tefriti önleyecek kurallar konur.(55-7,8,9 Ayetlerinde “Göğü yükseltti ve mizanı koydu” demektedir. “Sakın mizanı bozmayın” demektedir. Bu, doğal ve sosyal dengedir. Sonra “Vezni ve kıstı ikame edin” demektedir. Mizanı bozmayın diyerek terazideki dengeyi söylemektedir. 18-28 Ayetinde “Aşırıya giden kimsenin hevasına uymayın” demektedir. Bu da ifrat ve tefritin yapılmasının istenmediğinin delilidir.)
55-9 Ayetinde geçen “vezni kıst ile ikame edin” emrine göre kuracağımız müessesede denge sağlanmalıdır. 18-28 Ayeti ifrat ve tefriti men etmektedir. 25-67 Ayetiyle bütün işlerin denge içinde olması gerektiğini bildirmektedir. Örnek olarak görevlilerin suç işleyenlere müdahale etmesi ile müdahale etmemesi ifrat ve tefrittir, dengesizliktir. Görevliler, gerektiğinde suç işlemekte olanlara müdahale ederler ama verdikleri zararı tazmin ederler.)
Kural 32: Hicret Kuralı
Kişi, bir yerin kurallarına veya yetkililerine uyar. İsteyen yerini ve yetkililerini değiştirebilir. Halk ya bulunduğu yeri terk eder veya itiraz etmeden uyar.(47-20 Ayeti Mekke dönemindeyken savaşmak isteyenlere savaşın yasaklandığının delilidir. 8-74 Ayetinde iman edenlerin hicret ve cihat etmesi وَ harfiyle birlikte söylenmiştir. 4-97 Ayetinde yerde zayıf olanların hiçbir şey yapmaması mazur görülmemekte, hicret etmeleri gerektiği melekler tarafından söylenmektedir. Bu 3 ayete göre halk bulunduğu yerde görevlilerin kararına uyar. Bu karardan dolayı günaha giriyorsa hicret eder ve sonra cihad eder. Yetkiliyi değiştirme, yer değiştirmeye kıyasendir. 4-59 Ayetinde “Sizden olan emir sahiplerine itaat edin” demektedir. İşaretin delaletiyle “sizden” denmesi, sizin aranızdan sizin biat ve ittiba ettiğiniz anlamındadır.)
Kural 33: Biat Kuralı
a) Biat karşılıklıdır. Taraflardan biri biatı bırakabilir. Ancak biat edilen bırakırken biat edeni başka birine aktarır. Bu, kişinin biatsız kalmaması içindir.(48-10 Ayetinde biat etme müfaale babıyla gelmektedir. Müşareket içindir. Biat eden ve edilenin kabulüyle gerçekleşir. Bu nedenle karşılıklı rıza ile olur. Taraflardan biri bırakınca biat çözülmüş olur. Ancak biat edilen bırakınca Kolaylık Kuralı 10 gereğince kendisine biat edeni başka birisine aktarır.)
b) Biat edene biat edilince, biat edilene de biat edilmiş olur.(4-59’da Allah’a itaat ayrı fiille, resule ve ûlül-emre itaat ayrı fiille gelmektedir. أُولِي الْأَمْرِ yani emir sahipleri resûl tarafından atanır. مِنْكُمْ ifadesinden dolayı biat onlara yapılır. Onlara biat tamamlanınca resûle de biat tamamlanmış olur. 4-80 Ayetinde resule itaat eden Allah’a itaat etmiştir demektedir. Buna kıyasen ûlül emre itaat eden de resule itaat etmiş olur.)
c) Güvenliği sağlamak erkeklerin görevidir.(9-111 Ayetinde erkeklerin kıtal üzerinde mubağaya yapacakları beyan edilmiştir. 60-12 Ayetinde ise kadınlar için kıtal mubağayası yoktur. Dolayısıyla askere gitmezler, güvenliği sağlamakla yükümlü değiller.)
Kural 34: Sayısal Kuralı
Sürekli olan değerler, parçalanır ve sayılara dönüştürülür.(2-189 Ayetinde hilallerin hac için vakitleme olduğu söylenmektedir. Aslında burada yapılan analog olan zamanın hilallerle parçalanıp dijitalleştirilmesidir. Yani sürekli olanın sayısallaştırılmasıdır. 4-103 Ayetinde namazın vakitlenmiş farz olduğu söylenmektedir. Vakitlenmiş demek sayısallaştırılmış demektir. 51-1 Ayetinde geçen الذَّارِيَاتِ gibi dişil çoğullar varlıkların sayısal olduğunu göstermektedir. Yoksa çoğul değil, tekil gelirdi. )
Kural 35: Vakitlendirme Kuralı
a) Topluluğa ait işler günlük olarak namazlarla düzenlenir.(4-103 , 17-78 Ayetleri vaktin günlük olduğuna delalet eder. 2-238 Ayeti günde beş vakit namaz olduğuna delalettir.) Mevsimlerle değişen işler yıllık olarak düzenlenir.(Bayram namazları, hac, oruç, zekat yıllık olarak emredilmiştir.) Kısa dönem işler yılın 1/50’sinde görüşülür.(62-9 Cuma namazları 7 günde bir emredilmiştir. 7-163 Ayetindeki يَوْمَ سَبْتِهِمْ ifadesi haftanın 7 gün olduğunu gösterir. Bu da ayın ¼’dür. Ayın ışık vermesinden dolayı ay dörde bölünmüştür. Böylelikle hafta oluşur. )
b) Yıllık işler için vakitlendirme iki bayramdır. Ramazan bayramında hazırlık başlar, kurban bayramından sonra uygulanır.(Sayısal Kuralı 34. 97-1 ’de “kadir gecesi” değil, “kadirin gecesi” yani planlamanın gecesi demektedir. Planlama nedeniyle gece kadir gecesi olmaktadır. Birinci ayetteki kadir gecesi Kuran’ın indirilmeye başlandığı gecedir. 2-185 ’te Kuran’ın ramazan ayında indirildiği söylenmektedir. Bunlar ramazan ayının bir başlangıcı olduğunu göstermektedir. Kadir suresi üçüncü ayette هِيَ denmeyip لَيْلَةِ الْقَدْرِ şeklinde izhar edilmiştir. Bunun sebebi de ikinci leyletül kadrin Kuran’ın indirildiği gece değil, bizim planlamayı yaptığımız gece olmasıdır. Bu nedenle yıllık işler için vakitlendirmenin başlangıcı ramazan ayının sonudur. Kuran’ın indirilmesi veda haccında tamamlanmıştır. Bu nedenle vakitlendirmenin bitişi de Kurban bayramıdır. 22-36 Ayetinde hac kurbanından sonra evde kesilen kurbandan bahsetmektedir. Hac yılda bir defa olduğuna göre kurban da yılda bir defa kesilecektir. Hasat yılda bir olduğuna göre zekat da yılda bir defa olmalıdır. Cizye de buna kıyas edilir.)
Kural 36: Karar Verme Kuralı
a) Sıralama Usulü: Birden çok seçenekten birini seçmek için kullanılır. Seçenler seçenekleri en çok tercih ettiklerinden en az tercih ettiklerine doğru sıralarlar. Her seçeneğin aldığı sıraların tersleri (birin ona bölünmesi) toplamı derecesini belirler. En yüksek dereceden en düşük dereceye doğru seçenekler sıralanır.(4-103 ve daha pek çok ayette tek namaz çoğul emirle gelmektedir. Bu, namazın cemaatle kılınmasını farz yapar. 62-11 Ayetinde “Seni ayakta bırakırlar” diyerek namazın imamına işaret etmektedir. Bu nedenle bir topluluk buna kıyasen kendilerine imam seçerler. Buna 17-71 ayeti de delalet eder. Biat Kuralı 33’e göre bir imam seçmek farzdır. Seçilmek değil, seçmek farzdır. Eğer bir kişi ise ona biat eder. Diğeri de ona biat eder. En layık olan imam olur. Eğer kişiler çoksalar, kendisinden başka hepsine biat eder. Eğer kendisinden başka bir kişiyi seçecekse ilk tercih ettiği kişidir. İki kişi seçecekse kendisinden başka iki kişi var demektir ve yarım imamlık vermiş olur.)
b) Topluluk da karar almaktadır.(3-186 Ayetinde topluluğun sabretmesi ve ittika etmesi emredilmektedir. Bunun da işlerin en azimlisi olduğunu söylemektedir. Bu da topluluğun birlikte ortak karar alabileceğini gösterir.)
Kural 37: Erkler Kuralı
İlmi şura yasama erkini kullanır.(3-7 Ayetinde müteşabihatın tevilini ancak Allah ve ilimde Rasihlerin yapabilecekleri söylenmektedir. Tevil de hükümleri ortaya çıkarmadır. Yani içtihattır. Rasihler de ilmi şurayı oluşturur. İhtida) Yasama erki nasıl yapılacağını tespit eder.(34-11 Ayetinde Davut’a zırh yapmasını söylemekte ve “Örgüyü takdir et” diyerek nasıl yapması gerektiğine karar vermesi gerektiğini söylemektedir. Şuranın başkanı, başkan olduğu için ve şurada istişare ettiği için takdir edecek başkandır. Başkan da ilmi şuranın başkanı olduğu için nasıl yapılacağına ilmi şura karar verir.)
Ahlaki şura yaşama erkini kullanır(Dayanışma ortaklıklarının sorumluları 9-31 ayetinde Ahbar ve Ruhban, 5-82 ayetinde Gıssis, 5-63 ayetinde Rabban olarak geçmektedir. Bunların toplanma yerleri Sevami, Biye, Selavat ve Mesacid olarak 22-40 ayetinde geçmektedir. Dayanışma ortaklıklarıyla ilişkili olan dayanışmalar 5-48 ayetinde Şir’a ve Minhac, 22-34 ayetinde Mensek, 2-148 ayetinde Viche olarak geçmektedir. Ruhban, Minhac ve Salavat Ahlaki dayanışmayla ilgilidir. İttika) Yaşama erki neyin yapılacağını (yani neyin helal neyin haram olduğunu) tespit eder.(7-157 Ayetinde ümmi nebi resulün tayyibatı helal ediyor olduğu, habaisi haram ediyor olduğu söylenmektedir. Mazi değil muzari fiille getirilmiştir. Yani haramlık ve helalliği tespit etme devam etmektedir. Bu da başkanın istişaresiyle olacaktır. İstişarenin yapılacağı yer de ahlaki şuradır.)
Mesleki şura çalışma erkini (yürütme erkini) kullanır.(Zekâtı toplama ve bölüştürme siyasi kuruluşların görevidir. Kıyasla kredinin değerlendirilmesi mesleki kuruluşlarındır. Bu da çalışmayı düzenler. İbtiğa) Çalışma erki kimin yapacağını tespit eder.(2-82‘de amellerin birbirine uygun olması yani sistem içinde olması, düzenli dişil çoğul olmasındandır. Yapanların da çoğul olması iş bölümünü gösterir. )
Siyasi şura yönetme erkini kullanır.(2-148 Ayetinde “Her ümmet için yönlendirildiği bir yön vardır” denmektedir. Bu da yönetimle ilgilidir. Buradakiوِجْهَةٌ siyasi dayanışmayla ilgilidir. İttiba) Yönetme erki kimin olacağını tespit eder. (7-157 Ayetinde “Ümmi nebi resul münkeri nehyeder, marufu emreder” demektedir. Bu yönetmeyle ilgilidir. 6-152 Ayetinde de adalet ve kıst anlatılmaktadır. Adalet sosyal dengeyle ilgili, kıst ekonomik dengeyle ilgilidir.)
Kural 38: İçtihat Kuralı
a) İçtihadı Rasihler ve ulul elbab olanlar yaparlar. Ulul-elbab bir meslekteki âlimlerdir. Rasihler genel müçtehittir.(3-7 Ayetinde müteşabihatın tevilini ancak Allah ve Rasihlerin bildiğini söylemektedir. Devamında “Yalnızca ulul elbab tezekkür eder” demektedir. 5-99 ,100 Ayetlerinde resule düşenin yalnızca tebliğ olduğunu söylemekle, buradan onda içtihat yetkisinin olmadığı anlaşılmaktadır. Devamında “Ulul-elbaba ittika edin” demektedir. İttika etmek içtihat yapmaktır.)
b) İhtilafsız içtihatlara icma denir. Kesinliği ifade eder.(1-6 Ayetinde اهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ demektedir. Buradaki müstakim sırat marifedir ve 4-115 ayetindeki müminlerin yolu ifadesi ile bu marifelik tarif edilmiştir.)
c) Toplulukta kararlar icmayla belirlendiğinden yöneticilerin değiştirmeye yetkisi yoktur.(74-38 Ayetinde her nefsin kazandığına rehin olduğu söylenmektedir. Bu da yöneticinin yetkili olduğu kısımlarda değişiklik yapamadığını ifade eder.) Kamu görevlerinde kural kararları, meclisin ittifakıyla, ittifak edilmeyen yerlerde, ittifak edilmesinde ittifak varsa hakemler kararıyla alınır.(4-59 Ayetinde ‘Allah ve resulü’ hakemleri yani yargıyı ifade eder. Ayette başkan hakem yapılıp itaat edilmesi emredilmiş daha sonra “Bir işte ayrılığa düşerseniz onu Allah ve resulüne (yani hakemlere) götürün” dendiğine göre başkanın kararlarına hakemler nezdinde itiraz edilebilir. O halde başkan yetkisi olmayan durumlarda karar alamaz.)
d) Kuran'da hükümler birer misalle ifade edilir. Böylece ölçülendirilmiş olur. Bir kurala iki misal getirilmez.(33-4 Ayetinde “Allah bir adam için bir cevfde iki kalp kılmadı” demektedir. 30-58 Ayetinde de “Her meselden anlattık” demektedir. Her emsalden dememektedir. O halde Kuran'da her hükümden bir misal verilmiştir.)
Kural 39: Tamamlama Kuralı
Başlanan bir işin bitirilmesi farz olur.(22-29 Ayeti aslında farz olmayan ancak nezredildiği zaman farza dönüşen nezirlerin ifa edilmesi gerektiğini bildirmektedir. Nezr vücubu gerektirir. 2-187 Ayetinde başlama nezretme anlamındadır. Başlanan iş bitirilmelidir.)
Kural 40: Kuruluşlar Kuralı
a) Sosyal kuruluşlar, topluluklar ve merkezler olarak ikiye ayrılır. Ocak, Bucak, İl, Ülke ve İnsanlık topluluklardır. Kıtalar, bölgeler, ilçeler, semtler ve evler merkezlerdir. Dayanışma ile işletmeler ortaklık kuruluşlardır.(Hizmet ve Görev Yerleri Kuralı 23b’deki deliller, Hilafet Kuralı 6a, 18-79 ayetinde gemide amel eden topluluktan bahsetmektedir. Bu da işletmedir.)
b) Ocak, bucak, il, ülke ve insanlık sosyal kuruluşlardır ve birlikler olup, tüzel kişilikleri vardır. Aile, semt, ilçe, bölge ve kıta merkezleri ekonomik kuruluşlardır ve ortaklıklar olup tüzel kişilikleri yoktur.(Hizmet ve Görev Yerleri Kuralı 23b ‘ye göre sosyal kuruluşlar özel adlarıyla adlandırılmıştır. Özel adlarıyla nass, kavim, şaab, kabile ve aşirettir. Bunları muhatap almıştır. Kıta merkezi, bölge, ilçe, semt ve aile yer adlarıyla adlandırılmış ve halkı ehil kelimesiyle ifade edilmiştir.)
c) Ocaklar arasında çıkan ihtilaflar bucak hakemlerince, bucaklar arasında çıkan ihtilaflar il hakemlerince, iller arasında çıkan ihtilaflar ülke hakemlerince, ülkeler arasında çıkan ihtilaflar insanlık hakemlerince çözülür.(49-13 )
Kural 41: Temsil Kuralı
Leh ve aleyhte hakları leh ve aleyhte olandan başkasının kullanmasına temsilen kullanma diyoruz. Bunlar da velayet, vekâlet, risalet ve kefalet şeklindedir.
a) Velayette temsil edilen kimse veliye müdahale edemez.(2-282 Ayetinde “Velisi imlal etsin” demektedir.)
b) Vekâlette vekil tasarruf eder ama müvekkilin sınırları içerisinde hareket eder.(32-1 ’de ölüm meleğinin vekil kılındığı anlatılmaktadır. Ölüm meleği müvekkilin verdiği yetkiler içerisinde kendisi tasarruf eder.) Müvekkil vekilini her zaman azledebilir.(4-97 Ayeti velinin değişebildiğine delildir. Delaletin delaletiyle vekil zaten değişebilir.)
c) Risalette ise sadece kendisine verilen görevi yapar. Kendisi mürsilin adına karar alamaz.(17-54 Ayetinde “Seni onlara vekil göndermedik” demektedir. Buna göre resul vekil gibi karar verme yetkisine sahip değildir.)
d) Kefalet ise tasarruflarda kefilin kendisinin de sorumlu olmasıdır.(4-85 Ayetinde kötü aracılık yapanın o kötülükten kifli yani sorumluluğu olduğunu söylemektedir.)