Sizin çocuğunuz boğaz kesse onu kurtarır mıydınız?
19.09.2009
Günlerdir kafamı bu soru kurcalıyor?
Garipoğlu Ailesi’nin Cem’i kurtarmak için verdiği mücadeleyi izliyorum ve hayret ediyorum.
Evet evlat evlattır; ne yapsa insanın canının parçasıdır ama ya bu çocuk bir canavarsa...
Bir genç kızı yatırıp diri diri kesiyorsa, testereyle kafasını gövdesinden ayırıyorsa o evladı korumak içinizden gelir mi, gelmez mi?
Sonuçta, yapılan bir gençlik hatası diye görmezden gelinecek bir şey değil.
Bir kavga sonucu öfkeyle ateşlenen silahlardan, çekilen bıçaklardan da söz etmiyoruz.
Arabayla ölüme sebebiyet vermek de değil konu.
Mahkemenin belirttiği gibi “tasarlanarak ve canavarca işlenmiş bir cinayet.”
Katil, “Annemle kanları beraber sildik” diyor.
O anne o anda ne düşünmüştür acaba?
Nasıl böyle bir canavar doğurduğunu mu, yoksa oğlunu nasıl kurtaracağını mı?
Aslında Yunan trajedilerini andırır temel bir soru bu?
Bir ana, her hal ve koşulda evladını korur mu?
Canavar da olsa, katil de sapık da olsa benim canımın bir parçası mı der?
Yoksa onu adalete teslim edip, yaptığı canavarlığın hesabını vermesini mi ister?
Bu sorunun genel bir cevabı yok bence.
Herkes sadece kendi adına cevap verebilir.
***
Biliyoruz ki bu ülkede suç işleyen birçok genç, ailesi tarafından kurtarıldı.
Garipoğlu’lar yaptıklarının bedelini ödemediler ama garibanlar işlemedikleri suçlar için ya hapiste tutuldular ya da idam edildiler.
Şimdi de durumun böyle olmasına çalışılıyor ama galiba iş bu sefer farklı.
Çünkü medyanın ısrarlı takibi sonunda Karabulut cinayeti, herkesin meselesi haline geldi.
Dün bindiğim taksinin şoförü o kadar öfkeliydi ki burnundan soluyarak, “Bu oğlanı bana verseler kendi ellerimle öldürürüm” diyordu.
Şimdi aile işin soğumasını, unutulmasını bekleyecek, sonra oğlanı kurtarma oyunlarına devam edecek.
Ama bence faydasız.
Ne basın bırakır bu işin peşini, ne de halk!
Münevver’in kanının hesabı sorulmadan kamu vicdanı yatışmaz.
YORUM:
HİÇ BİR ANNE CANAVAR DOĞURMAZ…
Çocuklar ve gençler denilince nedense hep aklıma kurbanlıklar geliyor.Hemde anneleri,babaları ve o çok sevdikleri öğretmenleri tarafından kurban edilen.Okullar artık sevgili,saygılı değil nefretli,kaygılı insanlar yetiştiriyor geleceğimizi emanet edeceğimiz. Ne değişti acaba?
Veya neydik ne olduk? Neden bu hale geldik?Bence herkes kendi kendisine bu soruları sormalı ilkönce.Ve Münevver Karabulut cinayeti ve benzer cinayetlerde kendisinin de payı olduğunu düşünmeli.Çözümün ilkadımı bu olmalı.Belki şimdilik çok büyük bir hayal gibi gelecek ama öğrencinin öğretmenini ve öğretmeninin de öğrencisini seçtiği bir eğitim ve öğretim sistemi olamazmı acaba?Yani öğretmen merkezli ve öğretmenin donanımlı ve yönetime ve eğitime daha çok etki ettiği bir sistem.Ve de öğretmenlerin terfi ve derecelerinin başarılı öğrenci sayılarına göre yapıldığı bir sistem.
Bu konuda Akevler Ekibinin hazırladığı EĞİTİM VE ÖĞRETİM SİSTEMİ’öneriyorum acizane…
Bakınız.adildüzen seminerleri 2001/102.seminer…www.adilduzen.org RUHLA İLGİLİ TEFSİRİN ALTINDA…